Bayraktar, yaptığı açıklamada, 1 Kasım 2012'de başlayan 2012-2013 üretim sezonunun Türk zeytin ve zeytinyağı sektörü için çok olumlu geçtiğini daha sezon tamamlanmadığı halde, ocak-ağustos döneminde 333 milyon 97 bin dolarlık ihracata ulaşıldığını, ağustos itibarıyla son bir yıllık dönemdeki ihracatın bir önceki döneme göre yüzde 126,7 artarak 181 milyon 742 bin dolardan 412 milyon 38 bin dolara çıktığını belirtti. Şemsi Bayraktar, Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, bu yılın ağustos ayı ihracat rakamlarının, 2012 Ağustos ayına oranla yüzde 145,3 arttığını ve 11 milyon 471 bin dolardan 28 milyon 137 bin dolara yükseldiğini vurguladı. Rakamlardaki gidişatın, 31 Ekim 2013'de sona erecek 2012/2013 zeytinyağı ihracatının 400 milyon doları aşacağı tahminlerini beraberinde getirdiğine değinen Bayraktar, şunları kaydetti: "Günümüzde, yeni pazar bulmak, pazarda kalıcı olmak çok zor. İspanya'daki kuraklık nedeniyle çok sayıda yeni pazara giren, İtalya, Avusturya gibi ülkelere ihracatını onlarca kat, ABD, Yeni Zelanda, Yemen gibi bazı pazarlara ihracatını ise 8-10 kat artıran zeytinyağı sektörümüz, bu pazarlarda kalıcı olmanın yollarını aramalıdır. İhracatımızın sadece yüzde 30'u markalı. Son derece kaliteli zeytinyağımız var ama ihracatın tamamının markalı yapılamaması en büyük sorun. Hala ürünümüzün yüzde 70'ini markasız satıyoruz. Kalıcı olmamız için girdiğimiz pazarlara sürekli mal sunabilmeliyiz. Bugün İspanya'nın yaşadığını yarın biz de yaşayabiliriz. Fakat İspanya, İtalya gibi ülkeler, kendilerinde ürün olmasa bile bizim gibi ülkelerden markasız zeytinyağı alıp, kutulayıp, kendi zeytinyağlarıymış gibi satabiliyorlar. Pazarlarımızı başka ülkelere kaptırmak istemiyorsak, ihracatı markalı yapmalıyız." Türkiye'nin zeytinyağı üretiminde dünyada dördüncü olduğuna işaret eden Bayraktar, zeytinyağı üretiminde belli başlı ülkelerin 2009-2012 dönemi üretimlerine bakıldığında Türkiye'nin istikrarlı bir şekilde üretimini artırdığının görüldüğünü belirtti. Bayraktar, sektöre ilişkin sorun ve beklentilere yönelik şu değerlendirmelerde bulundu: "En önemli sıkıntılardan biri son yıllarda artış gösterse de iç tüketimin yeterince artırılamamış olmasıdır. AB'nin kendi üreticilerine verdiği destekler karşısında üreticilerimizin rekabet edememesidir. Sadece üretim artışına değil, pazarlama olanaklarına da odaklanılmalı, tanıtım faaliyetleri ile iç tüketim artırılmalı, ihracatta yeni pazarlar bulunmalı, tanıtım ve pazarlama stratejilerinin geliştirilmesi ile de hedef pazarlar değerlendirilmeli, stok müessesesi oluşturulmalı, prim sistemine devam edilmeli, prim sisteminden beklenen faydanın elde edilebilmesi için de primler üretim maliyeti dikkate alınarak belirlenmeli, sofralık zeytine de prim verilmeli, her ne ad altında olursa olsun zeytin ve zeytinyağı ithalatına izin verilmemeli, zeytinliklerimizin mevcudiyetine devam etmesi ve korunması bakımından, konut, turizm, sanayi ve madencilik alanı olarak kullanılması engellenmelidir."