TCMB Para Politikası Kurulunun 25 Nisan'daki toplantısına ilişkin özet yayımlandı.
Özette, küresel büyüme görünümü yılın ilk çeyreğinde sınırlı bir iyileşme gösterirken, iş gücü piyasalarındaki sıkılığın devam ettiği belirtildi.
Türkiye'nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2024 yılında yüzde 2,1 ile 2023 yılındaki yüzde 1,8'in sınırlı oranda üzerinde büyüyeceğinin tahmin edildiği ve küresel iktisadi faaliyetin zayıf seyrini sürdürdüğünün değerlendirildiği vurgulanan özette, şunlar kaydedildi:
"Bununla birlikte, gerek ihracat ağırlıklı küresel büyüme görünümü gerekse birinci çeyrek Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) verileri, iktisadi faaliyette 2023 yılı son çeyreğine göre ılımlı bir toparlanmaya işaret etmektedir. Ayrıca ABD ekonomisi büyüme eğilimi diğer büyük ekonomilerden olumlu ayrışmıştır. Jeopolitik gelişmeler ve enflasyonda kalıcı düşüş sağlamak amacıyla sıkı para politikalarının sürdürülmesi 2024 yılında küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir. Çekirdek enflasyonun ve enflasyon beklentilerinin yüksek seviyeleri, küresel enflasyonun bir süre daha merkez bankalarının hedeflerinin üzerinde seyretmeye devam edeceğini ima etmektedir. 2023 yılında enflasyonda görülen keskin düşüşe rağmen birçok ülkede, özellikle hizmet enflasyonundaki katılık dikkat çekmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde faiz indirimleri parasal sıkılığı koruyacak şekilde sürdürülürken, gelişmiş ülke merkez bankalarının da 2024 yılı içerisinde faiz indirimlerine başlamaları beklenmektedir. Ancak, enflasyonda gözlenen katılık, jeopolitik gelişmeler ve emtia fiyatlarına ilişkin risklerin artmasına bağlı olarak piyasa fiyatlamaları önceki PPK dönemine kıyasla daha temkinli bir indirim patikasına işaret etmektedir."
Özette, diğer taraftan gelişmiş ekonomilerin büyüme, enflasyon görünümleri ve para politikalarına yönelik beklentilerin farklılaşmaya başladığı, artan küresel belirsizlik ile birlikte risk iştahının ve gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarının son dönemde dalgalı bir seyir izlediği aktarıldı.
Mart ayında atılan adımların etkisiyle finansal koşulların önemli ölçüde sıkılaştığı belirtilen özette, şu ifadeler yer aldı:
"Söz konusu adımlar, politika faizinin mevduat ve kredi faizlerine aktarımını güçlendirmiştir. Türk lirası mevduat faizleri, önceki PPK toplantısı haftasından bu yana 1071 baz puan artarak, 19 Nisan itibarıyla yüzde 60,34 seviyesine yükselmiştir. Türk lirası ticari kredi faizleri ve ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı-KMH hariç) faizlerindeki yükseliş de politika faiz oranlarındaki artışın ötesinde gerçekleşmiş, bu faizler sırasıyla 871 ve 554 baz puan artarak yüzde 68,29 ve yüzde 81,54 olarak gerçekleşmiştir Konut kredisi faizleri, 229 baz puan artış göstererek yüzde 44,94 seviyesine yükselirken taşıt kredisi faizleri son dönem kampanyaların etkisi ile 1933 baz puan azalarak 19 Nisan 2024 itibarıyla yüzde 23,76 olarak gerçekleşmiştir. Diğer taraftan 6 Nisan 2024 tarihinde kredi kartı işlemlerinde uygulanan azami akdi faiz oranlarının yüzde 3,66'dan yüzde 4,25'e yükseltilmesiyle, kredi kartı harcamalarının da kredi büyümesinde dengelenme sürecine katkı vermeye başladığı görülmektedir."
Özette, bununla birlikte, etkileri yakından takip edilen ve yurt içi talepte dengelenme süreci açısından önem taşıyan bir unsur olarak, düşük tutarlı tasarruf mevduatları ile yüksek tutarlı mevduatlara önerilen faizler arasındaki farkın artarak devam ettiğinin gözlendiği bildirildi.
Parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki etkilerinin yakından izlendiği kaydedilen özette, "Uygulanan parasal ve miktarsal sıkılaştırıcı adımların etkisi ile bir önceki PPK döneminden bu yana belirgin şekilde yavaşlayan toplam kredi büyümesinin yurt içi talepteki dirençli seyri zayıflatması beklenmektedir. Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması önceki PPK toplantısı haftasından bu yana azalarak, yüzde 4,12 seviyesinden yüzde 3,28 seviyesine gerilemiştir. Söz konusu oran, ihtiyaç kredilerinde yüzde 4,59'dan yüzde 2,49'a; bireysel kredi kartlarında ise yüzde 5,34'ten yüzde 5,01'e gerilemiştir." ifadesi kullanıldı.
Özette, şu bilgilere yer verildi:
"Taşıt kredilerindeki ortalama büyüme oranları negatif bölgede kalmaya devam etmiş ve önceki PPK toplantısı haftasından bu yana taşıt kredileri haftalık ortalama büyümesi yüzde -1,29 olarak gerçekleşmiştir. Türk lirası ticari kredilerde de yavaşlama devam etmiş, 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 3,34 seviyesinden yüzde 1,64 seviyesine gerilerken, kur etkisinden arındırılmış YP ticari kredilerde bu oran yüzde 1,28 seviyesinden yüzde 2,89 seviyesine yükselmiştir."
Özette, TCMB'nin makro finansal istikrarı koruyacak şekilde makro ihtiyati politikaları sadeleştirmeye devam ettiği belirtildi.
Bu kapsamda, 6 Nisan 2024'te yapılan duyuruda, menkul kıymet tesisine tabi döviz yükümlülükleri için uygulanan tesis oranının yüzde 4'ten yüzde 1'e düşürüldüğü ve kredi büyümesine göre menkul kıymet tesisinin sonlandırıldığı anımsatılan özette, bunun yanında, yükümlülük için menkul kıymet tesisi uygulamasının yakın zamanda sonlandırılacağı bilgisinin paylaşıldığı kaydedildi.
Özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Diğer taraftan, 25 Nisan 2024 tarihli duyuru ile Türk lirası mevduat payının artırılması ve kur korumalı mevduattan Türk lirası mevduata geçişin desteklenerek parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi amacıyla, TL'ye geçiş ve ayrıca yenileme ile TL'ye geçiş hedeflerini sağlayan bankaların zorunlu karşılıklar üzerinden alacakları faizler politika faiz oranları ile ilişkilendirilerek kurala bağlanmıştır. Buna göre, TL mevduat için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık tutarına TL'ye geçiş oranı seviyesine göre uygulanan faiz üst sınırının, politika faizinin yüzde 80'i olarak belirlenmesine karar verilmiş ve böylece söz konusu sınır yüzde 36 seviyesinden yüzde 40'a yükseltilmiştir. KKM için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık tutarına yenileme ve TL'ye geçiş oranı seviyesine göre uygulanan faiz oranı üst sınırı ise politika faiz oranının yüzde 60'ı olarak belirlenerek yüzde 25 düzeyinden yüzde 30'a çıkarılmıştır. Bu sayede TL mevduatların finansal kesime olan maliyeti azaltılarak, mevduat faizinin daha yüksek bir seviyede oluşması ve dolayısıyla ekonomik birimlerin hem TL tasarruflarının hem de TL varlıklara olan talebinin artması amaçlanmaktadır. Zorunlu karşılıklara uygulanacak söz konusu faizlerin kurala bağlanmasıyla birlikte politika faizine bağlı uyarlamaların kendiliğinden olması hedeflenmiştir."
TCMB brüt uluslararası rezervlerinin önceki PPK toplantı haftasından bu yana 2,44 milyar dolar artarak 19 Nisan 2024 itibarıyla 126,3 milyar doları seviyesine yükseldiği bildirilen özette, şu ifadelere yer verildi:
"Küresel risk iştahındaki zayıflamaya karşın, Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) mart ayı PPK kararı sonrası benzer gelişmekte olan ülke CDS primlerinden belirgin derecede olumlu ayrışarak 24 Nisan 2024 itibarıyla 310 baz puan seviyesine gerilemiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 24 Nisan itibarıyla sırasıyla yüzde 9,6 seviyesine gerilerken 12 ay vadeli kur oynaklığı yatay bir seyir izleyerek yüzde 20,1 seviyesinde gerçeklemiştir. 2023 yılı haziran ayından itibaren 2,27 milyar ABD doları Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına ve 3,62 milyar ABD doları hisse senedi piyasasına olmak üzere toplam 5,89 milyar ABD doları net portföy girişi gerçekleşmiştir."
Özette, tüketim malı ve altın ithalatındaki seyrin cari dengedeki iyileşmeye katkı verirken, yakın döneme ilişkin diğer göstergelerin yurt içi talepte direncin sürdüğüne işaret ettiği belirtildi.
Şubat ayında, perakende satış hacim endeksinin aylık bazda yükseliş eğilimini sürdürdüğü, çeyreklik bazda da endeksin büyümesi hızlandığı aktarılan özette, ticaret satış hacim endeksinin ise aylık bazda artarken çeyreklik büyümesinin sınırlı olarak yavaşladığı bildirildi.
Özette, şubat ayına ait sektörel ciro ve hizmet üretim endekslerinin hizmetler sektörü faaliyetinde çeyreklik bazda ılımlı bir artışa işaret ettiği vurgulandı.
Bir önceki çeyrekte gerileyen imalat sanayi firmalarının kayıtlı iç piyasa siparişlerinin ücret güncellemelerinin gerçekleştiği yılın ilk çeyreğinde yeniden artış kaydettiği aktarılan özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Kartla yapılan harcamalar ise artışını ilk çeyrekte sürdürmüştür. Bu çerçevede, talebin mevcut seviyesi enflasyon üzerinde bir risk unsuru olarak görülmeye devam etmektedir. Nisan ayına ilişkin veri akışı bayram tatili kesintisiyle net bir görüntü alınmasını zorlaştırsa da bu aya ilişkin yüksek frekanslı veriler ve saha gözlemleri yurt içi talepte dengelenmeye yönelik birtakım sinyaller içermektedir. Bu kapsamda, kartla yapılan harcamalar nisan ayının ilk yarısında reelleştirilmiş olarak aylık bazda düşüşe işaret etmektedir. Benzer şekilde, nisan ayına ilişkin firma görüşmeleri, tüketim harcamalarının, bir önceki çeyrekte öne çekilmiş olan talep ve uzun bayram tatilinin de etkisiyle ivme kaybetmekte olduğunu ima etmektedir. Bununla birlikte, takvim etkilerinin ilgili göstergelerde oluşturduğu belirsizlik göz önünde bulundurulmakta ve talep göstergeleri yüksek frekansta izlenmektedir."
Özette, şunlar kaydedildi:
"Şubat ayında sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 3,2, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 11,5 oranlarında güçlü artış kaydetmiştir. Sanayi üretiminde yıllık bazdaki yüksek artış, geçtiğimiz yılın şubat ayında gerçekleşen depremin neden olduğu baz etkilerinden de kaynaklanmaktadır. Aylık bazdaki yüksek artış, tipik olarak yüksek oynaklık sergileyen diğer ulaşım araçları imalatı tarafından sürüklenen sermaye malları üretiminde gerçekleşen yüzde 11,3 oranındaki yükselişten kaynaklanmıştır. Çeyreklik bazda sanayi üretimi şubat ayı itibarıyla yüzde 3,4 artmıştır. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı ise nisan ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak yüzde 77 seviyesinde gerçekleşerek çeyreklik bazda yatay bir seyir ima etmiştir. Şubat ayı itibarıyla mevsimsellikten arındırılmış istihdam, çeyreklik bazda yüzde 1,4 artarak 32,4 milyon kişi seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde, işgücüne katılım oranı çeyreklik bazda artmış, işsizlik oranı ise değişmeyerek yüzde 8,8 düzeyinde gerçekleşmiştir. Anket göstergeleri ise imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde düşüşe işaret etmektedir."
Şubat ayında yıllıklandırılmış cari işlemler açığının aylık bazda 5,8 milyar dolara düşerek 31,8 milyar dolara gerilediği anımsatılan özette, söz konusu gerilemede, ihracattaki artış, altın dış ticaret açığındaki azalış ve enerji fiyatlarında yıllık bazda devam eden düşüşün etkili olduğu vurgulandı.
Özette, altın ve enerji hariç dış ticaret açığındaki azalışın sürdüğü aktarıldı.
Bu dönemde, yıllıklandırılmış hizmetler dengesi fazlasının güçlü ve yıl geneline yayılmış olarak seyreden turizm gelirlerinin de desteğiyle, aylık bazda 0,2 milyar dolar artışla 52,2 milyar dolar olduğu belirtilen özette, şu ifadelere yer verildi:
"Geçici dış ticaret verileri, ilk çeyrekte mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malı ithalatında yatay bir seyre işaret etmiştir. Altın ithalatı mart ayında tarihsel ortalamalarının üzerinde gerçekleşirken, yıllıklandırılmış olarak 23 milyar dolar civarında yatay seyrini sürdürmüştür. Mart ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri, nisan ayı için yüksek frekanslı verilerle beraber değerlendirildiğinde üç aylık ortalama eğilim, ihracatta yatay bir seyir ile ithalatta artış ima etmektedir. Cari açığın finansman tarafında ise 2023 yılının kasım ayından bu yana yüzde 100'ün üzerinde seyreden bankacılık sektörünün yıllıklandırılmış uzun vadeli borç çevirme oranı, bu yılın şubat ayında yüzde 118 seviyesinde gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yüzde 93 civarında olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı finansman imkanlarının bir önceki aya benzer seyrettiği gözlenmektedir."
TCMB Para Politikası Kurulunun 25 Nisan'daki toplantısına ilişkin yayımlanan özette martta aylık manşet enflasyon ve enflasyonun ana eğiliminin gerilemekle beraber Enflasyon Raporu tahmin patikasında öngörülenin üzerinde seyrettiği belirtilerek, tüketici fiyatlarının martta yüzde 3,16 ve yıllık enflasyonun 1,43 puan artışla yüzde 68,5 olduğu kaydedildi.
Bu dönemde temel mal, hizmet ve enerji gruplarının yıllık enflasyona katkısının yükseldiği ve gıda ile alkol-tütün-altın gruplarının katkısının yatay seyrettiği ifade edilen özette, martta hizmetlerin en yüksek fiyat artışı gösteren grup olduğu bilgisi paylaşıldı.
Özette şunlar kaydedildi:
"Bu grupta aylık enflasyon yavaşlasa da ücret ve geriye doğru endeksleme eğiliminin yansımaları sürmüş, ulaştırma hizmetleri hariç genele yayılan fiyat artışları izlenmiştir. Temel mal aylık enflasyonu, döviz kuru gelişmeleri ve dirençli seyreden iç talep koşullarının maliyet geçişlerini kolaylaştırmasının da etkisiyle bu dönemde güç kazanmıştır. Gıda grubunda kırmızı et öne çıkarken bu kalemde süregelen fiyat artışları, ikame beyaz et ürünlerine de yansımış ve girdi teşkil ettikleri işlenmiş et ürünleri fiyatlarını da yukarıya çekmiştir. Mart ayında işlenmiş gıda aylık enflasyonundaki yavaşlama ise dikkat çekmiştir. Gıda grubu, doğrudan etkilerinin yanı sıra yemek hizmetleri kanalıyla dolaylı olarak manşet enflasyonunu olumsuz etkilemeye devam etmiştir.
Enerji grubu aylık enflasyonu ise akaryakıt fiyatlarındaki gelişmelere paralel olarak yavaşlama göstermiştir. Mart ayında bedelsiz doğal gaz kullanımının aylık tüketici enflasyonuna mekanik etkisi 0,02 puan ile oldukça sınırlı kalmıştır."
Martta aylık enflasyonun ana eğiliminin süren zayıflamaya rağmen öngörülenden yüksek gerçekleştiği belirtilen özette, mevsimsellikten arındırılmış verilerle B ve C endekslerinin aylık artışlarının sırasıyla yüzde 3,5 ve yüzde 3,9 seviyelerinde gerçekleşerek önceki aya göre bir miktar zayıflasa da yüksek seyretmeye devam ettiği vurgulandı.
B ve C endekslerinde mevsimsellikten arındırılmış üç aylık ortalama artışlarının ise sırasıyla yüzde 4,8 ve yüzde 5,4 olarak ölçüldüğü kaydedilen özette, "Mart ayında fiyat artışları, B endeksini oluşturan gruplardan temel malda önceki aya kıyasla güç kazanırken hizmet ve özellikle işlenmiş gıdada zayıflamıştır. Bu dönemde Medyan, SATRIM ve diğer ana eğilim göstergeleri gerilerken yayılım endeksindeki düşüş daha sınırlı olmuştur." bilgisi paylaşıldı.
Hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılığın, enflasyon beklentilerinin, jeopolitik risklerin ve gıda fiyatlarının enflasyonist baskıları canlı tuttuğuna işaret edilerek, ücret artışlarının maliyet yönlü etkisi gerek mal gerekse hizmet fiyatlarına daha hızlı yansırken talep yönlü etkisinin zamana yayılmakta ve nispeten daha fazla belirsizlik içermekte olduğu bildirildi.
Hizmet sektöründe hakim fiyatlama davranışının önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun süreye yayılmasına neden olduğuna değinilen özette, yıllık enflasyonun martta temel mal grubunda yüzde 56,5 olurken hizmet sektöründe yüzde 96,5 ile 40 puan yukarıda gerçekleştiği kaydedildi.
Özette hizmet sektörüne ait yayılım endeksinin martta tarihsel ortalamasının yaklaşık yüzde 32'si kadar üzerinde seyrettiği vurgulanarak, artışların bir miktar güç kaybetmekle beraber sektör geneline yayılmaya devam ettiğini gösterdiği belirtildi.
Bu bakımdan, yakın dönem tüketici enflasyonu gerçekleşmeleri dikkate alındığında, belirli hizmet kalemlerinde enflasyonun bir süre daha yüksek seyretme riskinin bulunduğu, kira, eğitim ve haberleşme gibi hizmet sektörlerinin bu bağlamda öne çıkacağının değerlendirildiği özette şunlar kaydedildi:
"Yıllık kira enflasyonu yüksek bir seviyede seyrini sürdürürken Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üzerinden takip edilen öncü göstergeler, kira artış oranında şubat ayında başlayan yavaşlamanın nisan ayında devam edeceğini ima etmektedir. Öte yandan, konut fiyatları yıllık artışı şubat itibarıyla yüzde 58,3 seviyesine gerileyerek yıllık tüketici enflasyonunun altında kalırken mevsimsel etkilerden arındırılmış veriler, bu kalemdeki aylık artışın da son aylarda önemli ölçüde yavaşladığına işaret etmiştir. Konut fiyatlarındaki bu durumun, ilerleyen dönemde kira enflasyonunu sınırlayacak bir unsur olduğu değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, kira artışını yüzde 25 ile sınırlayan regülasyonun yakın gelecekte yürürlükten kalkacak olmasının kira enflasyonuna etkisi de yakından takip edilecektir."
"Eğitim hizmetlerinde ise özel okul ücretlerinde yüksek oranlı artışlar izlenmektedir. Ücret gelişmelerinden etkilenmenin yanı sıra geçmiş enflasyona endeksleme eğiliminin yüksek olduğu bu kalemin, fiyat açıklama tarihlerine bağlı azalarak da olsa temmuz ayına kadar kademeli bir şekilde Tüketici Fiyat Endeksi'ne yansıyacağı dikkate alındığında, hizmet enflasyonunu yakın dönemde olumsuz yönde etkileme riski bulunmaktadır." ifadelerine yer verilen özette şunlar vurgulandı:
"Haberleşme hizmetleri de cep telefonu görüşme ve internet ücretleri öncülüğünde yüksek aylık artışlar göstermektedir. Tarihsel olarak ılımlı bir eğilim sergileyen haberleşme yıllık enflasyonunun, mart ayı itibarıyla yüzde 72'ye ulaşarak tüketici enflasyonunun da üzerinde gerçekleşmesi dikkat çekmektedir. Bunlara ilaveten, kırmızı et fiyatlarında süregelen yüksek artışlar nedeniyle yemek hizmetleri fiyatları üzerinde yukarı yönlü riskler canlılığını korumaktadır. Sigorta hizmetlerindeki gelişmeleri zorunlu trafik sigortası kalemi öncülüğünde ulaştırma sigortası sürüklerken geçilen yeni sistemden kaynaklanan ilgili fiyat artışlarının yavaşlamakta olduğu izlenmektedir."
Özette yurt içi üretici fiyatları martta yüzde 3,29 yükselirken endekste yıllık enflasyonun 4,18 puan artışla yüzde 51,5 olduğu kaydedilerek, "Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, enerji grubunda daha sınırlı olmak üzere, mart ayında tüm gruplarda aylık bazda fiyatlar yükselmiştir. Yıllık enflasyon, dayanıksız tüketim grubunda görece yatay, diğer gruplarda ise yukarı yönlü seyretmiştir." bilgisi verildi.
2023'ün ekim ayından itibaren gerileyen küresel emtia fiyatlarında ocakta başlayan artış eğiliminin martta bir miktar güç kazanarak sürdüğü ifade edilen özette, martta alt kırılım bazında küresel enerji fiyatları artış eğilimini korurken son aylarda yataya yakın seyreden enerji dışı emtia fiyatlarının endüstriyel metal alt grubu öncülüğünde yükseldiği bildirildi.
Özette, nisanın ilk üç haftası itibarıyla her iki gruptaki fiyat artışlarının daha belirgin hale geldiğinin izlendiği belirtilerek, "Söz konusu dönemde enerji dışı emtiada, endüstriyel metal grubu fiyatları yükselişiyle öne çıkmaya devam etmiştir. Ayrıca, uluslararası altın fiyatları, mart ayının ardından nisan ayında da güçlü bir şekilde yükselmiştir." ifadeleri kullanıldı.
Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi'nin martta tarihsel eğiliminde seyrettiği kaydedilen özette, bu dönemde bir miktar gerileyen küresel navlun ücretlerinin, nisanda azalma eğilimini devam ettirmekle beraber görece yüksek seyrini sürdürdüğü bildirildi.
Özette, şubatta belirgin değişiklik sergilemeyen tedarikçilerin teslimat sürelerinin ise martta bir miktar iyileştiği ve taşımacılık maliyetlerinin izleyen aylardaki gelişiminin ve enflasyon üzerindeki olası etkilerinin yakından takip edilecek bir unsur olduğu hatırlatılarak, şu ifadelere yer verildi:
"Orta vadeli enflasyon beklentilerinde gerileme devam ederken 2024 ve 2025 yıl sonu enflasyon beklentileri, Enflasyon Raporu öngörülerinin üzerinde ve yatay seyretmiştir. Nisan ayı Piyasa Katılımcıları Anketi'nin sonuçlarına göre on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 36,7'den yüzde 35,2, yirmi dört ay sonrasına ilişkin beklenti ise yüzde 22,7'den yüzde 22,1 seviyesine gerilemiştir. Öte yandan, cari yıl ve gelecek yıl sonuna ilişkin enflasyon beklentileri değişmeyerek sırasıyla yüzde 44,2 ve yüzde 26,3 olarak ölçülmüştür. Beş yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise yüzde 12,8'den 0,52 puan aşağı yönlü güncellemeyle yüzde 12,3 olmuştur."
Enflasyon beklentilerinin mevcut seyrinin enflasyon görünümü üzerinde yukarı yönlü risk teşkil ettiği ve Kurulun enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörülerle uyumunu yakından izlediği belirtilen özette şunlar kaydedildi:
"Öncü göstergeler, nisan ayında enflasyonun ana eğiliminde yavaşlamanın sürdüğüne işaret etmektedir. Diğer taraftan, söz konusu yavaşlamaya rağmen ana eğilim Enflasyon Raporu'nda öngörülen düzeyin bir miktar üzerinde seyretmektedir. Öncü verilere göre, nisan ayında mevsimsel etkilerden arındırılmış fiyat artışları, temel mal grubunda önceki aya kıyasla düşüş göstermekte, hizmetlerde ise yavaşlamakla birlikte yüksek seyrini sürdürmektedir. Alt gruplar incelendiğinde, kur geçişkenliği yüksek ve hızlı olan dayanıklı mal grubunda fiyat artışlarının bu dönemde zayıflayarak da olsa devam ettiği görülmektedir. Hizmet grubunda da önceki aylarda öne çıkan kalemlere ek olarak, bayram etkisiyle ulaştırma hizmetleri fiyatlarında da güçlü artış gözlenmiştir."
"Enerji grubunda akaryakıt fiyatlarındaki artışın, tüketimdeki mevsimsel gerilemeyi takiben endekse yansıyan doğal gaz fiyatlarındaki düşüşle dengeleneceği öngörülmektedir." görüşüne yer verilen özette şu bilgiler paylaşıldı:
"Öncü veriler, gıda grubunda işlenmiş gıdadaki olumlu görünümün korunduğuna ancak işlenmemiş gıdadaki yüksek fiyat artışlarının yavaşlayarak da olsa sürdüğüne işaret etmektedir. Nisan ayında sebze öncülüğünde taze meyve ve sebze fiyatlarında görece ılımlı bir artış izlenirken kırmızı et ve bu kalemin beraberinde sürüklediği beyaz et kaleminde güçlü artışlar sürmektedir. Alkol-tütün grubu fiyatları ise tütün ürünlerindeki gelişmelere bağlı olarak yükselmektedir. Böylelikle nisan ayı enflasyon görünümünde emtia fiyat gelişmeleri ve döviz kurunun gecikmeli etkileri ile dirençli seyreden yurt içi talebin yanı sıra kırmızı et fiyatlarındaki gelişmelerin etkisi hissedilirken geriye doğru endeksleme eğiliminin yansımalarının sürdüğü ve hizmet grubu fiyatlarındaki artışların genele yayılarak devam ettiği izlenmektedir."
PPK Toplantı Özetinde Kurulun parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelediği belirtildi.
Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceği vurgulanan özette, "Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Para politikasındaki kararlı duruş, yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon 2024 yılının ikinci yarısında tesis edilecektir." değerlendirmesinde bulunuldu.
Özette, "Kurul, makroihtiyati politikaları, piyasa mekanizmasının işlevselliğini ve makro finansal istikrarı koruyacak nitelikte uygulamayı sürdürmektedir." ifadesine yer verilerek, bu çerçevede kredi büyümesi ve mevduat faizinde öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizmasının desteklenmeye devam edileceği bildirildi.
Likidite gelişmelerinin yakından takip edildiği vurgulanan özette şunlar kaydedildi:
"Gerektiğinde sterilizasyon araçlarının etkin şekilde kullanılması sürdürülecektir. TCMB tarafından yapılan düzenlemelere ilişkin etki analizleri, söz konusu çerçevenin tüm bileşenleri için enflasyon, faizler, döviz kurları, rezervler, beklentiler ve finansal istikrar üzerindeki yansımalarıyla birlikte bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilerek yapılmaktadır. Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir.
Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır."