Boðaziçi Üniversitesi Ýklim Deðiþikliði ve Politikalarý Uygulama ve Araþtýrma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, rüzgar ve güneþ enerjisinin Türkiye'de nasýl daha sürdürülebilir hale getirilebileceðini AA Analiz için kaleme aldý.
Yeryüzündeki jeotermal ve nükleer enerji hariç tüm enerjilerin kaynaðý güneþtir. Kömür, petrol ve doðal gaz milyonlarca yýl önce yeryüzüne düþen güneþ ýþýnlarýnýn bitkiler tarafýndan emilip depolanan halidir. Ancak güneþ ýþýðýnýn emilmesi için atmosferdeki karbondiokside ihtiyaç vardýr. Bu yakýtlarý yaktýðýmýz zaman da milyonlarca yýl boyunca emilen karbondioksit hemen atmosfere yayýlýr. Bu, atmosferin ýsý dengesini bozduðu için iklim deðiþikliði dediðimiz önemli soruna yol açar. Peki bu soruna neden olmadan enerji üretmemiz mümkün mü?
Atmosfere karbondioksit salýp iklimi deðiþtirmeden enerji üretmemiz mümkün. Rüzgar, güneþ, jeotermal ve nükleer bunun çeþitli yöntemleri. Bu enerji kaynaklarýndan rüzgar ve güneþ doða koþullarýna doðrudan, nükleer ise dolaylý olarak baðlý. Yani, nükleer ve termik santraller hava çok sýcak olduðu zaman üretimde zorlanýr. Rüzgar esmediði zaman elektrik üretmeniz mümkün olmuyor. Geceleri ise güneþ ýþýðýndan faydalanamadýðýmýz için elektrik üretemiyoruz. Bu engelin üstesinden gelmenin de ucuz bir yöntemi yok. Rüzgarýn esip elektrik enerjisinin üretildiði bölgelerle elektrik enerjisine ihtiyaç duyulan bölgeler arasýndaki mesafe de karþýmýzdaki önemli sorunlardan bir tanesi. Bir de elbette rüzgar enerjisi üretecek santraller oldukça pahalý. Bu nedenle de her isteyen evinin bahçesine bir rüzgar santrali konduramýyor. Ayrýca termik santrallerde yakýt olduðu müddetçe elektrik üretmek mümkün, fakat rüzgar için ayný þey geçerli deðil.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlýðýnýn 2023 verilerine göre, ülkemizin fosil yakýtlara dayalý 47,4 gigavat kurulu gücü mevcut. Buna karþýlýk rüzgar enerjisi 11,8 gigavat, güneþ enerjisi ise 11,3 gigavat kurulu güce sahip. Rüzgar enerjisinin kurulu gücü fosil yakýtlarýn dörtte birinden az. 2023'te termik santrallerden elde ettiðimiz elektrik enerjisi 190,6 teravatsaat, rüzgar santrallerinden elde edilen elektrik enerjisi ise 34,4 teravat oldu. Aradaki fark 5 kattan fazladýr.
Ülkemizde termik santrallerde kullanýlan yakýtlarýn sadece yüzde 21'i yerli kaynaklardan saðlanýyor, geri kalaný ise ithal ediliyor. Bu yakýtlar, ekonomimize en yüksek maliyetlerden birini getiriyor. Bu durumda ithal yakýtla çalýþan termik santraller yerine rüzgar enerjisine yatýrým yapmak hem çevresel hem de ekonomik açýdan ülkemizin yararýna olacaktýr. Enerji üretim politikamýz da bu yönde ilerliyor. Ancak yenilenebilir enerji kaynaklarýna yaptýðýmýz yatýrýmýn daha da hýzlandýrýlmasý gerekiyor.
Rüzgar ve güneþ santralleri orta ve uzun vadede termik santrallerin yerini almak zorunda. Bunun iki önemli sebebi vardýr. Öncelikle, termik santrallerin yakýtý pahalý ve bu yakýtýn önemli bir kýsmýný ithal ediyoruz. Ancak daha da önemlisi, bu yakýt sürdürülebilir bir yakýt deðil. Yeryüzünde kolay eriþilebilir fosil yakýtlarýn önemli bir kýsmýný tükettik, geri kalanýný hem çýkartmasý daha zor olduðundan hem de az bulunduðundan maliyeti dayanýlmaz olacaktýr. Bunun ötesinde, fosil yakýtlarýn oluþturduðu çevresel kirliliði, saðlýk sorunlarýný ve iklim deðiþikliðini de unutmamamýz gerekir. Dolayýsýyla biz istesek de istemesek de çok geçmeden enerjiyi yenilenebilir kaynaklardan saðlamaya baþlamak zorundayýz. Bu alanda geç kalýndýðýnda bunun bedeli oldukça yüksek olacaktýr.
Ancak rüzgar ve güneþ gibi yenilenebilir enerji kaynaklarýnýn süreklilik sorununa bir çözüm bulmamýz gerekir. Uzun vadede bu sorunun çözümü sadece ülkesel deðil neredeyse küresel baðlamda bir bütünleþik sistem üzerinden geçer. Ancak günümüz þartlarýnda bu tür çalýþmalar henüz planlama aþamasýndadýr.
Dolayýsýyla en azýndan orta vadede kendi çözümlerimizi üretmek zorundayýz. Yenilenebilir enerjinin süreklilik sorununa getirilebilecek en kolay çözüm elektrik arzýný, yani kurulu gücü fazlasýyla artýrmaktan geçiyor. Ülkemizin her tarafýna kurulacak rüzgar santralleri bu sorunun en basit çözümüdür. Ülkemizin her yanýnda geceleri ayný anda rüzgar esmeyi býrakmayacaðýndan bir bölgede üretilecek elektrik enerjisi daðýtým sistemi aracýlýðýyla tüm ülkeye yeterli olacaktýr. Ancak bu basit çözümle ilgili en önemli problem, yatýrým maliyeti. Gerekli olan kurulu gücün iki katýný kurduðunuzda süreklilik problemine bir çözüm üretirsiniz, ancak bunun maliyeti de oldukça yüksektir. Günümüzde bu tarz yatýrýmlarý özel sektör yaptýðýndan bu maliyetin taþýnabilmesi gerçekçi deðil.
Ýkinci çözüm enerjiyi depolamaktýr. Yani rüzgar fazla estiði zaman üretilen enerjinin bir kýsmýný depolayarak rüzgarýn azaldýðý zamanlarda sistemi desteklemek mümkündür. Türkiye þu anda çalýþmalarýný bu yönde yürütüyor. Ancak depolama da oldukça maliyetli bir çözümdür. Bugün için depolama dediðimizde aklýmýza yüksek kapasiteli piller geliyor. Hidrojen ya da hidrolik gibi daha kolay depolama çözümleri geliþtikçe depolama bir alternatif olarak geliþecektir.
Son bir çözüm de ülkemizde anlýk olarak enerji planlamasý yapmaktýr. Yalnýz burada da ihtiyacýn oldukça üzerinde bir üretim kapasitesi gerekiyor. Rüzgar ve güneþ olduðu müddetçe diðer kaynaklarý kapatýp, rüzgar ve güneþ olmadýðý zaman o kaynaklarý devreye sokmak aslýnda en akýlcý çözüm. Ancak bu çözümün uygulanmasý için de büyük hidroelektrik ve nükleer santrallere ihtiyaç duyulur. Bu çözüm akýlcý olsa da bugünkü ekonomik þartlar altýnda uygulanmasý oldukça zor.
Günden güne artan rüzgar enerjisi potansiyelimiz gelecekte güneþ enerjisiyle birlikte ülkemizin tüm ihtiyacýný karþýlama imkanýna sahiptir. Ancak bu yöndeki planlamanýn þimdiden hazýrlanýp uygulamaya konulmasý bizi gelecekteki enerji krizlerinden de koruyacaktýr.
[Prof. Dr. Levent Kurnaz, Boðaziçi Üniversitesi Ýklim Deðiþikliði ve Politikalarý Uygulama ve Araþtýrma Merkezi Müdürüdür.]