Savaþýn eþiðindeler! Türkiye'nin askeri gücüne sarýldýlar
ABONE OL
Türkiye'nin 13 yýl aradan sonra Arap Birliði Dýþiþleri Bakanlarý Konseyi toplantýsýna davet edilmesi "Hakan Fidan Arap Birliðinde: Ýsrail revizyonizmi bölgede yeni oluþumlara mý kapý aralýyor?" baþlýklý analiz yazýsýyla ele alýndý.

Mardin Artuklu Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararasý Ýliþkiler Bölümü Baþkaný Dr. Necmettin Acar, Türkiye Dýþiþleri Bakaný Hakan Fidan'ýn 13 yýl sonra Arap Birliði 162. Olaðan Dýþiþleri Bakanlarý Konseyinin (DBK) toplantýsýna davet edilmesini ve bu davetin sebeplerini AA Analiz için kaleme aldý.

***

Hamas'ýn 7 Ekim saldýrýlarýný bahane ederek Ýsrail'in tüm Orta Doðu'yu savaþ alanýna çevirme çabasý bölgede yeni dinamikleri harekete geçiriyor. Arap ülkelerinin Ýsrail'e karþý askeri denge saðlayacak bir kapasitesinin olmamasý bölgede yeni stratejik arayýþlarý tetikliyor. Türkiye'nin Arap Baharý sürecinde Arap ülkeleriyle bozulan iliþkilerini 2020'li yýllarýn baþýndan itibaren normalleþtirme çalýþmalarý ve Arap ülkelerinin Ýsrail'e karþý hissettikleri güvensizlik Türk-Arap iliþkilerinde yeni fýrsatlar yaratabilir.

Türkiye, 13 yýl aradan sonra Kahire'deki Arap Birliði 162. Dýþiþleri Bakanlarý Konseyi (DBK) toplantýsýna davet edildi. Bu davet, Ýsrail'in revizyonist politikalarý sonucu Orta Doðu güvenlik mimarisinin yeniden þekillendiði bir dönemde Türkiye'nin gücünün Arap ülkeleri tarafýndan görüldüðünü ve geçmiþte yaþanan ihtilaflarýn büyük oranda hafiflediðini de gösteriyor. Türkiye'nin, toplantýya Suriye dahil olmak üzere tüm üyelerin oy birliðiyle davet edilmesi ise bu kanaati besleyen önemli bir faktör. Kýsacasý, Ýsrail karþýsýnda yalnýzlaþan ve Ýsrail'in saldýrýlarýna maruz kalabilecek Arap ülkeleri Türkiye'yi Ýsrail revizyonizmine karþý bir aðýrlýk merkezi olarak görme eðiliminde.

- BÖLGE GÜVENLÝÐÝNDE ÝSRAÝL LEHÝNE YAÞANAN KÖKLÜ DEÐÝÞÝMLER

2010'da baþlayan Arap Baharý süreci, Türkiye'nin Orta Doðu ülkeleriyle olan iliþkilerini önemli ölçüde etkiledi. Türkiye'nin bu süreçte bölge halklarýnýn demokratik deðiþim taleplerini desteklemesi bazý Arap rejimleriyle iliþkilerinin bozulmasýna sebep oldu. Ancak Türkiye son dönemde bölge güvenlik mimarisini etkileyen önemli olaylar sebebiyle bölge ülkeleriyle iliþkilerini düzeltme yoluna gitti.

Arap Baharý'nýn yarattýðý bölgesel istikrarsýzlýk 2010'larýn sonlarýna doðru azalýrken bölgede yeni bir istikrarsýzlýk dalgasý ortaya çýktý. Ýlk olarak, eski Amerika Birleþik Devletleri (ABD) Baþkaný Donald Trump 2017'de Kudüs'ü Ýsrail'in baþkenti olarak tanýdý. Ayný dönemde, Ýsrail'de Baþbakan Binyamin Netanyahu liderliðinde aþýrý saðcý bir hükümet baþa geldi ve bu durum Orta Doðu'da gerilimi týrmandýrdý. Bu tür geliþmeler Orta Doðu'da istikrarsýzlýðý artýrdý.

2000'li yýllarýn baþlarýndan itibaren Batýlý güçlerin giriþtiði Orta Doðu'da jeopolitik mühendislik politikalarý Irak, Suriye ve Mýsýr gibi ülkelerin nispeten güçlü askeri endüstriyel kapasiteye sahip devlet yapýlarýnýn çökertilmesine sebep oldu. Bu devletler, askeri kapasitelerinin azaltýlmasý ve içsel çatýþmalarla zayýflatýlmalarý yoluyla bölgesel güç denkleminden uzaklaþtýrýldý. Bu stratejik müdahaleler, bölgedeki güç denkleminin Ýsrail lehine köklü bir þekilde deðiþtiði sonucunu ortaya çýkardý.

Sonuç olarak, 7 Ekim 2023'te Hamas'ýn saldýrýlarýný bahane ederek Ýsrail, Gazze ve Batý Þeria baþta olmak üzere tüm Orta Doðu'yu bir savaþ alanýna dönüþtürme politikasý izlemeye baþladý. Ýsrail'in Lübnan ve Suriye topraklarýna yönelik rutin hale getirdiði saldýrýlarý, bu ülkelerin sýnýrlarýna yaptýðý askeri yýðýnak ve Ýran'a kadar geniþlettiði askeri operasyonlarýna ilaveten ABD'nin Ýsrail'i her koþulda açýkça destekleyen politikalarý bölge ülkelerinde derin bir güvensizliðe yol açtý.

Ýsrail'in nerede duracaðý ve ne zaman biteceði öngörülemeyen, hiçbir insani, ahlaki ve hukuki kaygýyý dikkate almayan vahþeti baþta Mýsýr, Suriye, Lübnan ve Ürdün olmak üzere Arap ülkelerinde bir yalnýzlýk hissine yol açýyor. Bu durum, Arap ülkelerinin Ýsrail'in revizyonist politikalarýna karþý ortak bir tepki ve destek arayýþýný da belirginleþtiriyor. Dýþiþleri Bakaný Hakan Fidan'ýn Arap Birliði toplantýsýna davet edilmesi bu destek arayýþýnýn bir tezahürü olarak okunmalýdýr.

- ARAP ÜLKELERÝ TÜRKÝYE'YÝ ORTA DOÐU'NUN AÐIRLIK MERKEZÝ OLARAK GÖRÜYOR

Baþta Lübnan, Mýsýr, Ürdün ve Suriye olmak üzere Ýsrail'in saldýrganlýðýna doðrudan muhatap olma ihtimali olan ülkelerdeki güvensizlik hissinin temel nedenlerinden biri, Arap ülkeleri arasýndaki derin bölünmelerdir. Özellikle Birleþik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan gibi zengin Körfez ülkelerinin Ýsrail'e karþý gösterdiði duyarsýzlýk, geçmiþte Arap rejimlerinin birleþtirici unsuru olan "Arap ve Ýslam davalarýna baðlýlýk" vizyonunun artýk geçersiz olduðunu ortaya koyuyor. 1948'den günümüze kadar Ýsrail'in saldýrgan eylemleri karþýsýnda güçlü bir dayanýþma sergileyen Arap dünyasý bugün çok farklý bir noktada.

Bugün Mýsýr, Suriye, Ürdün ve Lübnan gibi devletlerin yöneticileri, ülkelerinin olasý bir Ýsrail saldýrýsýna maruz kalmalarý durumunda hiçbir Arap ülkesinin yardýma koþmayacaðýný biliyor. Bu durum, Arap dünyasýnda yaþanan bölünmüþlük ve çeþitli ulusal çýkar çatýþmalarýnýn bir sonucu olarak, dayanýþma eksikliðini ve ortak bir savunma stratejisinin yokluðunu ortaya koyuyor. Arap ülkelerinin kendi iç sorunlarý ve stratejik hesaplarý, bu ülkelerin Ýsrail'in saldýrganlýðý karþýsýnda yalnýz kalmalarýna neden oluyor, bu da bölgesel güvenlik ve istikrar açýsýndan ciddi endiþelere yol açýyor.

Türkiye'nin özellikle savunma sanayisi gibi çeþitli alanlarda elde ettiði ilerleme, Ýsrail karþýsýnda yalnýzlaþan Arap ülkelerinin Türkiye'yi bölgesel istikrar açýsýndan önemli bir aktör olarak kabul etmelerine neden oluyor. Bazý Arap ve Körfez ülkelerinin aksine Türkiye'nin Ýsrail'in saldýrganlýðýný reddetmesi ve Filistin davasýna güçlü baðlýlýðý Arap ülkelerinin Türkiye'yi bir aðýrlýk merkezi olarak görmelerinde etkili oluyor. Ayrýca, Türkiye'nin bölge ülkelerinin siyasi istikrarý ve toprak bütünlüðü konusundaki haklý endiþeleri Ýsrail saldýrganlýðýna maruz kalan ülkelerle Türkiye'nin çýkarlarýnýn örtüþtüðü bir siyasal ortam yaratýyor.

Arap Birliðinin Türkiye'nin "Arap ülkelerinin içiþlerine müdahalesi" iddiasýný araþtýrmakla görevli komitesini feshetmesi ve zirveden yýllar sonra Türkiye'yi eleþtiren bir kararýn çýkmamasý, Arap devletlerinin Türkiye ile iliþkilerini düzeltme isteðini açýkça yansýtýyor.

[Doç. Dr. Necmettin Acar, Mardin Artuklu Üniversitesi Ýktisadi ve Ýdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararasý Ýliþkiler Bölümü Baþkanýdýr.]

* Makalelerdeki fikirler yazarýna aittir ve Anadolu Ajansýnýn editoryal politikasýný yansýtmayabilir.