Türkiye'yi örnek gösterdiler: Sizin hatalarınız yüzünüzden Türkler bizimle alay ediyor
ABONE OL

Doğu Akdeniz'de hidrokarbon kaynaklarının bulunması ve Türkiye dışında Suriye, Lübnan, İsrail, Mısır, Libya, Yunanistan, KKTC ve GKRY'nin yer alması nedeniyle deniz yetki alanlarının sınırlandırılması ciddi öneme sahip.

Türkiye ile Libya arasında 27 Kasım 2019'da imzalanan Akdeniz'de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması, iki ülkenin Doğu Akdeniz'deki haklarını koruyan anlaşma olarak dikkati çekiyor.

Anlaşma Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin (GKRY) Akdeniz'deki tek taraflı maksimalist adımlarına cevap niteliği taşıyor.

Dönemin Libya Başbakanı Fayiz es-Serrac ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın görüşmesinin ardından Libya'da kalıcı barış, istikrar ve güvenliğin sağlanmasına katkıda bulunmak ve karşılıklı yarar temelinde mümkün olan tüm alanlarda ilişkiler geliştirmek amacıyla 27 Kasım 2019'da imzalanan anlaşma, 2020'de Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından BM Şartı'nın 102. maddesi gereğince onaylandı.

Atılan imzalarla iki ülkenin de Doğu Akdeniz'deki hak ve çıkarlarını korumayı amaçlayan anlaşma, iki ülkenin Akdeniz'de belirlenen sınırlar içinde doğal kaynaklarda hak talep edebilecekleri anlamına geliyor.

Doğu Akdeniz'de özellikle Türkiye'yi devre dışı bırakarak gerçekleştirilmeye çalışılan girişimler böylece sonuçsuz bırakıldı.

TÜRKİYE'Yİ ÖRNEK GÖSTERİP HÜKÜMETİ ELEŞTİRDİLER: SİZİN YÜZÜNÜZDEN TÜRKLER BİZİMLE ALAY EDİYOR

Yunan basını ilk kez, Doğu Akdeniz konusunda Türkiye'ye yönelik asılsız suçlamalarda bulunmak yerine, bu kez özeleştiri içeren bir analiz habere imza attı.

Analiz, "Neden ülkemiz diplomatik sermayesini, jeopolitik üstünlük elde etmek ve Kıbrıs sorununu ve Türkiye ile diğer sorunları çözmeye yatırmak yerine, ne yazık ki Türk-Libya Muhtırası'nın Türklere kattığı kazanımları iptal etmeye çalışarak heba ediyor?" sorusuyla başlıyor.

Analizde, Yunanistan'da son yıllarda görev yapan hükümetlerin Libya ile ilişkilere gereken önemi vermediği eleştirisi de yapıldı.

Uluslararası topluma, Yunanistan'ın uluslararası hukuka bağlı olduğunu göstermek için İtalya ile imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasıyla, Korfu Adası'nın kuzeybatısında bulunan ve konum olarak Meis Adası ile benzerlik gösteren Othonoi Adası'nın Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) belirlenmesinde tam etki sahibi olmadığının kabul edildiği ifade edildi.

Yunanistan'ın bu çelişkili hamlesi de yorumlanan haberde, "Türk Dışişleri Bakanı'nın bizimle alay etmesi ve "Biz de Yunanistan'a İtalya ile aynı koşullardaki benzer düzenlemeyi teklif ediyoruz" diyerek bizi tebrik etmesi gecikmedi." denildi.

Yunan To Viva gazetesi, "Ülkemiz, nasıl oldu da Libya'yı Türkiye'ye kaptırdı?" başlıklı analizi şöyle:

"Şimdi hepimiz, Dendias'ın şu sözüyle hemfikirizdir: "Kasım 2019'da imzalanan Türk-Libya Mutabakat Zaptı, dış politikamızdaki, savunmamızdaki ve güvenlik politikamızdaki tüm gerçekleri değiştirdi."

Neden ülkemiz diplomatik sermayesini, jeopolitik üstünlük elde etmek ve Kıbrıs sorununu ve Türkiye ile diğer sorunları çözmeye yatırmak yerine, ne yazık ki Türk-Libya Muhtırası'nın Türklere kattığı kazanımları iptal etmeye çalışarak heba ediyor?

Uluslararası topluma uluslararası hukuka saygı duyduğumuzu göstermek için İtalya ile MEB anlaşması imzaladık, ancak o anlaşmada, Meis ile neredeyse aynı verilere sahip bir ada olan Othonoi'nin MEB'in oluşumu üzerinde tam etkiye sahip olmadığını kabul etmek zorunda kaldık.

Türk Dışişleri Bakanı'nın bizimle alay etmesi ve "Biz de Yunanistan'a İtalya ile aynı koşullardaki benzer düzenlemeyi teklif ediyoruz" diyerek bizi tebrik etmesi gecikmedi.

Ardından, Türk-Libya Mutabakat Zaptı'nı ortadan kaldırmak için Yunan-Mısır MEB anlaşmasını imzaladık.

Ancak Mısır ile aceleyle yaptığımız anlaşmada, Türk-Libya MEB (Münhasır Ekonomik Bölge) sınırlandırılmasına ilişkin, masada önemli bir tartışma olduğunda karşımıza çıkarılacak başka gri alanlar da yarattık.

Ayrıca Girit'in MEB'in oluşumunda tam bir etkiye sahip olmadığını da kabul ettik ve tabii ki Mısırla yapılan anlaşmada, Mısır'ın Türkiye'yi kızdırmamak için 28. Meridyen'in doğusundaki potansiyel Yunanistan MEB'ini dahil etmeme isteğini de kabul ettik.

Ancak Türkiye neden Libya'nın geçici, ancak uluslararası kabul görmüş hükümetiyle, MEB' ilişkin Mutabakat Zaptı'nı imzalamayı başardı?

Türkiye, imzaladığı "Savunma İşbirliği Mutabakat Zaptı" ile Libya'ya askeri yardım yaptı ve hükümet kurtuldu ve deniz bölgelerine ilişkin anlaşma imzalandı.

Ayrıca, Libya'nın hem Malta hem de Tunus ile Lahey'e başvurduğunu ve MEB sınırlarını çizdiklerini hatırlatırım.

İşte burada cevaplanması gereken büyük soru şudur: 2011 yılı sonundan bu yana Girit'in güneyinde deniz bölgelerini kendine ayıran ülkemiz, neden Libya ile Kasım 2019'a kadar anlaşma imzalayamadı, hatta iki ülke Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'na gidemedi?

Kaddafi'nin Yunanistan'ın MEB'i tek taraflı ilan etmesini şiddetle protesto ettiğini ve esas olarak Malta ve Tunus'la yaptığı gibi sınırlandırma için yalnızca deniz hukukunun temel ilkesinin ve orta hattın uygulanması gerektiğini kabul etmediğini de hatırlatırım.

Birbirini izleyen Yunan hükümetleri, ardından gelen iç savaşla parçalanan Libya'ya karşı kayıtsız kalmanın tehlikelerini ciddi olarak görmediler.

İlgisizlik o kadar büyük ki 2013 yılından bugüne kadar ülkemizin Trablus'ta diplomatik temsilciliği bile bulunmuyor."

Bu başarısızlık ve bu başıboşlukla, "güçlü Yunanistan" söylemi kibrinin bedelini ödüyoruz.

Türkiye, ülkemizin bu tavrından yararlanarak Libya'yı lokomotifine bağladı ve biz de şimdi telaşla yangınları söndürmeye koşuyoruz.

Yunanistan Dışişleri Bakanı'nın geçtiğimiz günlerde Libya'ya yaptığı gezide yaşananlar, içinde bulunduğumuz çıkmazı gözler önüne seriyor ve hükümetin bunu fark etmesi gerekiyor."

Star Gazetesi