Orduda yüzbaşı olarak görev yaparken 10 yıl önce terör örgütüne yönelik operasyonda ayağından yaralanıp gazi olan ve ardından emekliye ayrılan 37 yaşındaki Fatih Altanay, geleneksel savaş aletlerinin yapımına ilgi duymaya başladı.
Altanay, 2011 yılından bu yana çeşitli müze ve koleksiyonlardaki tarihi kılıçlar ve savaş aletleri ile yazılı yüzlerce kaynağı inceleyerek bu alanda kendisini geliştirdi.
Başta zırh, miğfer, ok, yay, kalkan ve kılıçla ilgili bütün incelikleri öğrenen Altanay, 2018'de Kültür ve Turizm Bakanlığınca kültürel miras taşıyıcısı olarak seçildi.
Şehzadeler ilçesi Çarşı Mahallesi Kurşunlu Han'daki atölyesinde yüksek ısıdaki propan ocakta ısıttığı demiri, kol gücü ve alın teriyle saatlerce örste döven Altanay, binlerce yıl önce yapılmış bir kılıcın benzerini, üzerindeki işlemelerle 3 ila 4 hafta arasında aslına uygun şekilde ortaya çıkarıyor.
Atölyesinde imalatın yanı sıra meraklılarına kılıç ve geleneksel savaş aletlerinin yapımını da öğreten Altanay, mesleğini gelecek kuşaklara taşımak istiyor.
- ÖĞRENME SÜRECİM DEVAM EDİYOR
Fatih Altanay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kılıç yapımının ince bir matematik hesabı olduğuna işaret etti.
'Kılıç çok sade bir araç gibi görünebilir ama bir sürü değişik formu var. Bu formlar da üretildiği yüzyıla göre değişiklik gösterebiliyor.' diyen Altanay, 'İskitlerden başlayıp, Osmanlılara kadar gelen süreçte bu kılıç sanatçılığı adeta bir derya deniz. Araştırdıkça Türkiye'de bu işin aslına sadık kalınarak yapıldığını görmedim. Evet kılıç yapan ustalar var ama aslına uygun yapılmıyor. Kılıcın üzerinde çok ince bir matematik biliminin olduğunu fark etmemle başladı bütün iş. Türkiye'de bu işi aslına sadık kalarak yapıyorum, öğrenme sürecim de devam ediyor.' ifadelerini kullandı.
Bugüne kadar 700'den fazla kılıcı incelediğini, Türk kılıcı ve silah sanatıyla ilgili yüzlerce eser okuduğunu dile getiren Altanay, şunları kaydetti:
'Türklerde silahın çok büyük bir kültür olduğunu gördüm. Bunun yanında kaybolmuş teknikleri de ortaya çıkarıyorsunuz, çok fazla deneysel çalışıyorum. Amacım bu işte para kazanmaktan ziyade deneysel çalışmak, eskiler bunu nasıl yaptıysa aynısını yapıyorum. Bundan 300 yıl önce ya da binlerce yıl önce, bir usta bir kılıcı yaparken hangi malzeme, hangi yöntem ve teknikle yapıyorsa o şekilde kılıç yapıyorum. Aradaki tek fark bir kılıcın eski, diğerinin yeni olması.'
Altanay, kılıçta denge noktasına, kılıcın ağırlığına, boyuna, gramına, santimetresine ve süslemesine kadar her aşamasına özen gösterdiğini anlattı.
Atölyesinde öğreticilik de yaptığını aktaran Altanay, 'Bu kültürü öğrencilerime aktarıyorum. Bizim sıkıntımız, teknoloji gençleri hıza bağımlı hale getirdi. Gençler bir işe başladıktan sonra 2 saat içinde bitsin istiyor. Bir kılıcın bitmesini 3-4 hafta bekleyemiyor. Bir an önce bitsin istiyorlar, o sabrı göstermiyorlar, emek ve zaman konusunda çok cimriler.' diye konuştu.