Necip Fazıl Kısakürek, vefatının 37. yılında saygıyla anılıyor. Şair, yazar ve düşünür olan Necip Fazıl Kısakürek çıkardığı Büyük Doğu Dergisi ve tarihe malolmuş eserleri ve şiirleriyle Müslümanların hislerin hislerine tercüman olmuştur. İstanbul doğumlu olan Necip Fazıl Kısakürek aslen Kahramanmaraşlıdır. Fikirleriyle Müslüman gençlere öncü olan üstad Necip Fazıl Kısakürek'in eserleri...
'ALLAH' DERİM ŞİİRİ
Sırtımda, taşınmaz yükü göklerin;
Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem!
İsterseniz hayat aşını verin;
Sayılı nimetler bal olsa yemem!
Ey akıl, nasıl delinmez küfen?
Ebedi oluşun urbası kefen!
Kursa da boşluğa asma köprü, fen,
Allah derim, başka hiçbir şey demem!
BEKLENEN
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?
AÇ KAPIYI
Aç kapıyı haber var,
Ötenin ötesinden.
Dudaklarda şarkılar,
Kurtuluş bestesinden.
Biz geldik, bilen bilsin.
Gönül gönül girilsin.
İnsanlar devşirilsin,
Sonsuzluk destesinden.
'ALLAH' DİYENE
Her şey, her şey şu tek müjdede;
Yoktur ölüm, Allah diyene
Canım kurban, başı secdede,
İki büklüm, Allah diyene
Akıl, kırık kanadı hiçin;
Derdi gücü 'nasıl' ve 'niçin'...
Bağlı, perçin üstüne perçin,
Benim gönlüm Allah diyene...
“Gideriz nur yolu izde gideriz
Taş bağırda, sular dizde gideriz
Bir gün akşam olur bizde gideriz
Kalır dudaklarda şarkımız bizim”
AĞZIMI DİKSELER
Tel tel ve iplik iplik dikseler de ağzımı;
Tek ses duysalar; Allah... Yoklayanlar nabzımı.
AŞK VE KORKU
Aşk korkuya peçedir, korku da aşka perde,
Allah'tan nasıl korkmaz, insan Onu sever de...
AFFET!
Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten,
affet senden habersiz aldığım her nefesten...
ANNE
Anne girdin düşüme.
Yorganın olsun duam;
Mezarında üşüme.
Anlamam, anlatamam.
Düşen düştü peşime,
Artık vadeler tamam...
Düşünüyorum: O'ndan evvel zaman var mıydı?
Hakikatler, boşluğa bakan aynalar mıydı?
Akıl akıl olsaydı adı gönül olurdu
Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu..
Gökte zamansızlık hangi noktada?
Elindeyse yıldız yıldız hecele!
Hüküm yazılıyken kara tahtada
İnsan yine çare arar ecele!
Gençlik... Gelip geçti... bir günlük süstü;
Nefsim doymamaktan dünyaya küstü.
Eser darmadağın, emek yüzüstü;
Toplayın eşyamı, işim acele!
İSTANBUL
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.
İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...
İstanbul,
İstanbul...
Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare? ..
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...
O manayı bul da bul!
İlle İstanbul'da bul!
İstanbul,
İstanbul...
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.
İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...
İstanbul,
İstanbul...
Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare? ..
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...
O manayı bul da bul!
İlle İstanbul'da bul!
İstanbul,
İstanbul...
Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir ' Katibim'i...
Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul,
İstanbul...
Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...
Gecesi sünbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul...
Necip Fazıl Kısakürek, Sultanu'ş Şuara (Şairlerin sultanı) olarak anılmıştır. Necip Fazıl Kısakürek, Türk Edebiyatında Baki'den sonra Sultanu'ş Şuara ünvanını alan 2. isim olmuştur.
Necip Fazıl Kısakürek'in çıkardığı Büyük Doğu dergisi İslami bir bakış açısına sahipti. Şiirleri ve eserleriyle Müslümanları yüreklendiren mütefekkir Necip Fazıl Kısakürek'in tasavvufla ilk tanışması Deniz Harp Okulunda hocası olan İbrahim Aşkibey'den aldığı eserlerle olmuştur.
Türk Edebiyatı Vakfınca 1980'de 'Sultanu'ş Şuara (Şairler Sultanı)' unvanı verilen Necip Fazıl Kısakürek, Baki'den sonra bu unvanına sahip ikinci şair olarak tarihe geçti. 1980'de Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü verilen Kısakürek, 1981'de Milli Kültür Vakfı Armağanı'nı, 1982 yılında da Türkiye Yazarlar Birliği 'Üstün Hizmet Ödülü'nü aldı.
'Üstad' olarak anılan Kısakürek, hayatı boyunca 'Künye', 'Sabır Taşı', 'Çerçeve', 'Para', 'Vatan Şairi Namık Kemal', 'İdeolocya Örgüsü', 'Son Devrin Din Mazlumları', 'Halkadan Pırıltılar', 'Çöle İnen Nur', 'Maskenizi Yırtıyorum', 'Ulu Hakan II. Abdülhamid Han', 'Kanlı Sarık', 'Sonsuzluk Kervanı', 'At'a Senfoni', 'Sahte Kahramanlar', 'Her Cephesiyle Komünizm', 'Babıali', 'Ahşap Konak' ve 'Reis Bey'in de aralarında bulunduğu çok sayıda esere imza attı.
Yaklaşık 80 yıllık ömrüne birçok gazete ve dergide sayısız yazı, 'Ağaç', 'Rapor' ve 'Büyük Doğu' adlarıyla çıkardığı dergi, düzineleri aşan konferans ve hitabenin yanı sıra 70 eser sığdıran Üstad, şeker hastalığı sebebiyle Erenköy'deki evinde 25 Mayıs 1983'te vefat etti. Cenaze namazı, Türkiye'nin her tarafında binlerce gencin katılımıyla Fatih Camisi'nde kılınan Kısakürek'in naaşı omuzlarda taşınarak, Eyüp Sultan Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in aynı zamanda manevi ve kültürel mirasını yaşatmak amacıyla Star gazetesi tarafından 6 yıldır, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteğiyle 'Necip Fazıl Ödülleri' takdim ediliyor.