Birçok kuş türünün, Asya ve Kuzey Afrika'dan İran'a uzanan yolculuğunda en önemli göç rotalarından biri olan Van Gölü Havzası, yılın her döneminde yüzlerce kuş türüne ev sahipliği yapıyor.
'Kesin korunacak hassas alan' ilan edilen göl ve sulak alanları bünyesinde barındıran havzada yürütülen çalışmalar sonucu kuş popülasyonu her geçen gün artıyor.
Nesli tükenme tehlikesi altındaki bir çok kuş türünün yaşam alanı olan havza, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında uygulanan kısıtlamalarla insan hareketliliğinin azalması ve yaban hayatının korunmasına yönelik çalışmalar sayesinde en canlı dönemini yaşıyor.
Başta flamingo ve dikkuyruk olmak üzere bahri, uzun bacak, balıkçıl, elmabaş, kılıç gaga, halkalı cılıbıt, su tavuğu ve sakar meke gibi birçok kuş türünün sayısında artışın yaşandığı havza, doğa severlerin ve fotoğraf tutkunlarının ilgisini çekiyor.
- '234 FARKLI KUŞ TÜRÜNÜ FOTOĞRAFLADIK'
Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özdemir Adızel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Anadolu topraklarının Asya, Afrika ve Avrupa kıtaları arasında kuşlar için çok önemli bir geçiş noktası olduğunu söyledi.
Kuşların büyük bir kısmının göç ederken Van Gölü Havzası'nı kullandığını anlatan Adızel, 'Van Gölü Havzası'nda kaynaklara göre 300'den fazla kuş türünün yaşadığını biliyoruz. Şimdiye kadar 234 farklı kuş türünü fotoğrafladık. Çalışmalar devam ediyor. Bu sayı 300'lere doğru çıkabilir. Havza, sulak alan bakımından oldukça zengin. Dolayısıyla hem göç eden hem de göç etmeyen canlılara önemli yaşam alanı sunuyor. Bu nedenle ülkemizin en zengin noktalarından biri.' diye konuştu.
- 'KUŞ SAYISINDA GÖZLE GÖRÜLÜR BİR ARTIŞ VAR'
'Teknoloji ve insan baskısı gibi nedenlerden dolayı bazı canlılar tehlike altında. Listelediğimiz 234 kuş türünün büyük bir kısmı kırmızı listelerin üst sıralarında yer alıyor. Van Gölü Havzası, nesli tükenme tehlikesi yaşayan hayvanlar için büyük şans. Sığınabildikleri en önemli alandır. Özellikle pandemi süreci nedeniyle insanlar doğaya çok çıkamadı ve canlılar üzerinde baskı kuramadı. Bunun neticesinde doğa kendine gelmeye başladı ve bu alanlardaki kuş sayısında da ciddi artışlar oldu. Özellikle dikkuyrukların artık insanlardan kaçmadıklarını rahatlıkla görüyoruz.'