ABD'den PKK benzeri FETÖ planı
ABONE OL

Askeri casusluk kumpasının en büyük mağdurlarından biri olan Star Gazetesi Yazarı Coşkun Başbuğ, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fethullah Gülen'in ölümü sonrası örgütün nasıl dizayn edileceği ile ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

ABD'DEN PKK BENZERİ FETÖ PLANI

Başbuğ, elebaşının ölümüyle örgütün dağılmayacağını ifade ederek, PKK gibi çoklu bir yapıyla yönetileceğini söyledi.

Coşkun Başbuğ, "Gülen denilen papaz, ait olduğu topraklarda öldü, vatansız bir kişi olarak da defnedilecek. PKK elebaşı Abdullah Öcalan yakalandığında örgütte bir dağılma olmadı ve sistem işlemeye devam etti. Abdullah Öcalan denilen katil cezaevinde ve yıllardır durdu mu PKK? Durmadı. Niye? Yöneten o değildi ki. Gülen'de olduğu gibi. Amerika, sistemi zaten kendi kuruyor, kendi işletiyor. FETÖ elebaşının ölümüyle, FETÖ'de de benzer bir taktik izlenir mi? Bana göre Amerika'nın başka şansı yok. Ben Amerika'nın bu yeni süreçte, daha çoklu bir yapıyla yola devam edeceği kanaatindeyim. Örgüt dağılmaz, dağıtmazlar. Amerika, 100'ün üzerinde ülkeye, giremediği İslam ve Türk dünyasına bu örgüt üzerinden girdi. ABD, bu örgüt üzerinden açtığı okullarla ve yerleştirdiği öğretmen kılıklı CIA ajanlarıyla süreci istediği noktaya getirdi. Dolayıyla bu kadar masonik bir yapıyı Amerika kolay kolay dağıtmaz" dedi.

"PKK'DA OLDUĞU GİBİ SÜREÇ YÖNETİLECEK"

Çoklu yapıyla ilgili bilgiler aktaran Coşkun Başbuğ, "Çoklu yapı kimler olabilir? Amerika imamları var. Kim? Mustafa Özcan ve Cevdet Türkyolu. Şimdi bu ikisi çok öne çıkan bir isim ve bu işin başında bunlar gösteriliyor. Paranın üzerine çökmüş, örgütün bütün o para kaynaklarına konmaya çalışan, gücü elinde tutmaya çalışan bu ikili, Amerika imamı olarak anılıyor. Geldik Avrupa'ya ve Abdullah Aymaz yine bir başka karakter. Bu kişi zaten bahsettiğim iki kişiyle kavga halinde; liderliği kapma, parayı ele geçirme derdinde. Afrika bir başlı başına kıta ve orada da benzer bir liderlik süreci var. Asya keza aynı şekilde. Pek dillendirilmiyor; ama Kafkasya'da bana göre bu kapsamda düşünülmeli, değerlendirilmeli. Şimdi bütün bunların hepsinden bir tek lider çıkarmak, o altyapıyı ona bağlamak bana göre akıllı değil. Amerika, bunun hesabını yapacak kadar tilki bir devlet. O zaman ne yapmalı? Her kıtada, bu isimlerle bir ortak konsorsiyum oluşturarak PKK'da olduğu gibi süreci yönetmeli. Amerika'nın bunu tercih etme ihtimali kuvvetli" şeklinde konuştu.

"EBU SELEME GÜLEN HİÇ YOKTU, BİLİNEN BİRİ DEĞİLDİ"

Coşkun Başbuğ, şöyle devam etti:

"Bir başlık açayım ve bana göre esas oyun orada dönebilir. Elebaşının yeğeni Ebu Seleme Gülen, hiç yoktu, bilinen biri değildi. Bir anda birileri onu ortalığa sürdü. Böyle video, kaset dolanıyorsa, arka arkaya mesajlar veriyorsa ve birileri onu destekliyorsa düşünmek lazım. Niye şimdi Ebu Seleme denen kişi bir anda gündem oluşturmaya başladı. Siz FETÖ gibi bir yapıyı, taban kesimiyle ayakta tutmak için yeni bir hikaye yazmalısınız. Amerika şu an bunu yazıyor. Ben şimdi bunların başına yıpranmamış bir ismi oturturum, dava sanki işliyormuş, yeni başlıyormuş gibi devam eder. Amerika bunun derdinde."

COŞKUN BAŞBUĞ: BAHÇELİ; OYUNU BOZMA, MASKELERİ DÜŞÜRME ADINA BİR TEKLİF SUNDU

Coşkun Başbuğ, MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin PKK elebaşı Abdullah Öcalan'a yönelik çıkışıyla ilgili de açıklama yaptı.

Coşkun Başbuğ, Bahçeli'nin kurduğu cümlelerin kolay kurulan cümleler olmadığını söyledi. Başbuğ, "40 yıldır biz bu yolda ülke olarak, millet olarak maddi manevi büyük kayıplar yaşadık. Çözüm süreci mesela benim içinde olduğum bir dönemdi ve destekledim. Neden? Devlet iyi niyette dedi ki, 'bunlar işi kavgaya, ayrışmaya, çatışmaya kurmuş. Biz de tam tersi barışa, kucaklaşmaya ve kavga sürecini sonlandırmaya kurmalıyız' diyerek bir çözüm süreci başlattı. Çok iyi niyetle yola çıkılan bir çıkıştı ve eğer işleseydi ciddi anlamda sahada etki üretirdi" ifadelerine yer verdi.

"BUNLAR KOLAY KURULAN CÜMLELER DEĞİL"

Başbuğ, "Bahçeli, bölgenin, coğrafyanın yaşadığı kritik süreçte, birlik ve beraberliğinin önemini kavrayan bir devlet adamı olarak, dedi ki; iç kale birlik beraberlik, önümüzdeki süreçte en çok ihtiyaç duyacağımız konular ki dünyanın şuan özellikle bölgemizin nereye gideceğini kimse kestiremiyor. Dolayısıyla köprüden önce son çıkış, bir şans verelim. Burada DEM içinde yanlış yolda olduğunu düşünenler, sadece siyasileri düşünmeyin, seçmen taban dahil buna. PKK içerisinde; bu işten pişmanlık duyan, örgütün pençesine düştüğü için bir şekilde kurtulamayanlar veya örgüt tarafından kafası karıştırılanlar, kim varsa bütün genel bir çerçeve çizerek bir barış teklifi sunalım, bir el uzatalım. Bu ele uzananları da tutup, o birlik beraberlik anlamında bünyemize katalım. Şimdi bunlar kolay kurulan cümleler değil. Burada, Bahçeli'nin 'uzanan eli boş çevirmeyin; ama tutmuyorsanız da sonuçlarına katlanırsınız' demesindeki maksat bu" dedi.

"BAHÇELİ BİLMİYOR MU ÖCALAN'IN MECLİSE GELMEYECEĞİNİ, GETİRİLMEYECEĞİNİ?"

Başbuğ, "Ben bunu şöyle okuyorum; elbette bebek katili Abdullah Öcalan, gelip de meclise böyle bir konuşma yapmaz. Elbette bebek katili Abdullah Öcalan, meclise gelip, çıkarılıp oralara getirilecek değil. Burada daha çok mecazi bir anlam kullandı Bahçeli; oyunu bozma, maskeleri düşürme adına bir teklif sundu. Bunu alıp başka yerlere çekmek bana göre yanlış anlaşılmaya sebebiyet verir. Ben Bahçeli'nin, bu yaşa gelmiş bir kişinin, öyle tutup da örgütle pazarlık edeceğini veya Abdullah Öcalan denilen katile özgürlük isteyeceği falan asla öyle şeyi düşünmüyorum. Bir takım çevreler hemen buraya çektiler olayı. Enteresandır o çevreler, düne kadar bunu dillendiren Özgür Özel'e, CHP'ye hiçbir tepki göstermediler. Burada çok net bir tavır var devletin aldığı; kavgayı, barışı, oyunu bozma adına aldığı bir hamle var. Bu birilerini rahatsız eder. O rahatsız edenler de hemen çıkış yolunu buradan aradılar. Bahçeli bilmiyor mu Öcalan'ın meclise gelmeyeceğini, getirilmeyeceğini? Bahçeli bilmiyor mu o aldığı cezayı çekmeye devam edeceğini? Burada dolaylı bir gönderme; yani birden fazla çevreye yazılan bir mektup var. Bunun içerisinde; Amerika'da var, Suriyeliler de var, Iraklılar da var. Burada esas niyeti Bahçeli'nin; ayrıştırarak oyunu bozma, maskeyi düşürme, kazanabildiklerimizi kazanıp, en kötü ana; yani o kavganın, savaşın büyüdüğü ana hazırlık yapma. Bütün bu niyette yapılan bir çağrı olarak görüyorum" diye konuştu.

"KULLANANA SON FIRSAT. KARŞILIK BULUR MU? BULMA İHTİMALİ VAR"

Başbuğ, şöyle devam etti:

"Dostane bir mesaj olarak söylendiği kanaatindeyim. Gerçekten de kullanana son fırsat. Karşılık bulur mu? Bulma ihtimali var. Bulursa kim kazanır? Elbette biz kazanırız. Kim kaybeder? Elbette bu oyunu kuranlar kaybeder. Öcalan 40 bin kişinin katili. Netanyahu'ya ne diyoruz? 42 bin. Netanyahu neyse Öcalan o. İkisi de aynı şeyleri yaptılar. Kundaktaki bebeği sıktılar ve kendi halkına Öcalan, kurşun sıkan, 'Kürt haklarını savunuyorum' diye Kürtleri yakan, diri diri yakan, köyleri katleden, o kanlı tablonun mimarı. Yıllarda da bu yapının başında. Abdullah Öcalan düne kadar eğer idam cezası kalkmasaydı şu an yaşamıyor olacak olan kişi, sonuna kadar cezasını çekmeli. Zaten bana göre ne siyasi iktidar, ne de diğerleri böyle bir teklifte asla bulunmazlar. Böyle bir teklifin öncüsü olmazlar. Buna sayın Bahçeli, sayın Erdoğan dahil. O nedenle diyorum lafları yanlış yere çekmek doğru değil. Ben Öcalan'ın öyle serbest kalacağını, öyle meclise geleceğine veya ortalıkta gezeceğini asla ihtimal vermiyorum; çünkü bu 85 milyonu karşına almak demek. Öcalan'ın katil olduğunu biz dahil 7 düvel biliyor. Bu kişinin yeri cezaevidir ve orada kalmalıdır."