Akdeniz'de bulunan bir kolye, onlarca yıllık gizemi çözdü
ABONE OL
Küçük Prens kitabının yazarı Antoine de Saint-Exupery, Fransız ordusunun bir pilotu olarak 31 Temmuz 1944 tarihinde, ABD ordusu tarafından Fransa’ya verilen P-38 Lightning uçağıyla havalandı. Fakat bir daha kendisinden haber alınamadı.
 
Antoine de Saint-Exupery, Küçük Prens kitabını İkinci Dünya Savaşı’nın en şiddetli zamanlarının yaşandığı 1943’te yayımladı. Yazarın ölümünden yaklaşık bir yıl önce çıkan Küçük Prens, insanlık tarihinin farklı dillere en fazla çevrilen kitapları arasında yer aldı.
 
 
“TIPKI KÜÇÜK PRENS KİTABININ SONUNDA KALEME ALDIĞI GİBİ KAYBOLDU”
 
Yazar Antoine de Saint-Exupery’nin kardeşinin torunu Olivier D’Agay, BBC’de yer alan haberde, büyük amcasının kayboluşuyla ilgili olarak şöyle konuştu:
 
“Küçük Prens kitabının sonunda ne oluyor? Küçük Prens kayboluyor. Öldü mü, yoksa gezegenine geri döndü mü? Bunu bilmiyoruz, fakat bedeni artık burada değil. Antoine de Saint-Exupery’nin başına gelen de tam olarak budur. Gizem, dünya çapında olağanüstü bir başarıya dönüşen Küçük Prens ile Saint-Exupery’nin kitaba yazdığı son satırlar arasında başlıyor. ‘Ölü gibi görüneceğim, fakat bu doğru olmayacak.’ Beden kayboldu, nerede şimdi? Peki Saint-Exupery nerede? Kendi gezegenine mi gitti?”
 
Tarihçiler, arkeologlar ve sevenleri, 50 yıldan fazla süredir Küçük Prens’in yazarı Antoine de Saint-Exupery’nin nerede kaybolduğuna ilişkin bir ipucu arıyor.
 
 
“OLAĞANÜSTÜ BİR ŞEY OLDU VE İLK ANDA KİMSE İNANAMADI”
 
Bir gün olağanüstü bir şeyin yaşandığını ifade eden Olivier D’Agay, konuşmasına şöyle devam etti:
 
“Öyle olağanüstü bir şey ki, hiç kimse ilk duyduğunda inanmadı. Teknesiyle denize açılan Marsilyalı bir balıkçı, balık tutmak için denize bıraktığı ağlarına bir kolyenin takıldığını gördü. Kolyenin üzerinde yazan ismi gördüğünde kendi kendine ‘Burada yazan isim de tıpkı benimki gibi Antoine’ dedi. Tam da bu noktada, Saint-Exupery’nin varisleri olarak, kendi soruşturmamızı başlatmaya karar verdik.”
 
Bu kapsamda attıkları ilk adımın “kolyenin gerçek olup olmadığını kontrol etmek” olduğunu anlatan Olivier D’Agay, daha önce bu kolyeyi ne duyduklarını ne de herhangi bir fotoğrafta gördüklerini söyledi.
 
 
“KOLYENİN İNCELENMESİ İÇİN FBI’YA GÖNDERDİK”
 
Kolyeyi analiz edilmek üzere ABD Federal Soruşturma Bürosu’na (FBI) gönderdiklerini anlatan Olivier D’Agay, “Gümüşteki aşınma miktarından dolayı, onlarca yıl boyunca su altında kaldığını tespit ettik. Daha sonra ise, kolyenin kendi editörü tarafından “kendisinin New York’ta kaybolmaması için” Saint-Exupery’ye verildiğini öğrendik.” diye konuştu.
 
Antoine de Saint-Exupery’nin İngilizce konuşamadığı için New York’ta kaybolması durumunda insanlara kolyesini göstereceğini anlatan Olivier D’Agay, kolyenin üzerinde ne yazdığıyla ilgili olarak şunları söyledi:
 
“Kolyenin üzerinde, ‘Sayın Antoine de Saint-Exupery, (ABD’de bir yayınevi olan) Reynald&Hitchcock’ta’ yazıyordu. Buna ek olarak editörün New York’taki adresi bulunuyordu. Düşündüğünüz zaman, bu gerçekten olağanüstü bir durum.”
 
 
“VE BİNGO! NUMARALAR EŞLEŞTİ”
 
Araştırma grubu, kolyenin analiz edilmesinin ardından kaza bölgesini incelemeye karar verdi. Akdeniz’de gerçekleştirilen araştırma kapsamında, aradan geçen birkaç günün ardından, tam da kolyenin ağa takıldığı yerde bir uçak enkazı bulundu.
 
Uçak enkazından birkaç parçanın denizden çıkarıldığını anlatan Olivier D’Agay, “İniş takımı parçaları, bir motor ve bir su tankı çıkarıldı. Su tankının içerisinde bir numara bulundu. Bu numara ile ABD’ye giderek kayıtlarda bulunup bulunmadığını araştırdık. Ve bingo! Numaralar eşleşti. Uçağa Saint-Exupery binmişti.” sözlerini kullandı.
 
Olivier D’Agay, bu sayede söz konusu parçaların Saint-Exupery’nin uçağına ait olduğunu ve kolyenin gerçek olduğunu kanıtlayabildiklerini ifade etti.
 
 
“EVET, SAINT-EXUPERY’NİN UÇAĞINI BEN DÜŞÜRDÜM”
 
Uçak enkazında yapılan analizler, uçağın bir darbe aldığını ve bu nedenle düştüğünü ortaya çıkardı. Araştırma ekibi, daha sonra havada Almanya’ya ait başka bir uçakla çatışma yaşanıp yaşanmadığına odaklandı.
 
Alman pilotlarla röportaj yaptıkları süreçte ünlü bir spor muhabiriyle tanıştıklarını anlatan Olivier D’Agay, şunları kaydetti:
 
“Alman ordusunda eski bir pilottu. Röportaj yaptığımız dönemde 90 yaşındaydı. Bize, ‘Eğer bugün hakkında, bu mekân hakkında ve bu uçak hakkında konuşuyorsanız, evet, Saint-Exupery’yi düşüren kişi bendim’ dedi. Daha sonra, Rupert isimli bu Alman pilotun Saint-Exupery’nin büyük bir hayranı olduğunu öğrendik.”
 
 
“SEVDİĞİ ŞEYİ YAPARKEN ÖLDÜ, GÖKYÜZÜNDE UÇARKEN”
 
Antoine de Saint-Exupery’nin ailesi, kendisinin en sevdiği şeyi yaparken, gökyüzünde uçarken hayatını kaybetmesinden dolayı mutlu olduklarını söyledi.
 
Saint-Exupery’nin Gece Uçuşu kitabında bu tutkusunu kaleme aldığını aktaran Olivier D’Agay, “Kitabında şöyle yazıyordu… Uçağa giriyoruz, birkaç tuşla ve aletle oynuyoruz ve böylece uzun soluklu bir meditasyon başlıyor. Uçmak bir meditasyondur. Uçak ipleri ele alıyor ve onun sayesinde dünyanın üzerine çıkıyorsunuz.” diye konuştu.