Bakan Tekin, Erzurum'daki Necip Fazýl Kýsakürek Kültür Merkezi'nde düzenlenen AK Parti Erzurum Geniþletilmiþ Ýl Danýþma Meclisi Toplantýsý'nda yaptýðý konuþmada, özellikle siyaset mekanizmasý içerisinde uyum ve birlikte çalýþmanýn çok önemli olduðunu söyledi.
Milletvekilleri, belediye baþkanlarý, il baþkanlarý arasýnda uyumun olmadýðý illerin kayýplarla karþý karþýya kaldýðýný ifade eden Tekin, "Ýstedikleri þeyleri yapamýyorlar, zaman kaybediyorlar, istenilen yatýrýmlarý ve hizmetleri alamýyorlar. Böyle bir sýkýntýyla karþý karþýya kalýyoruz. Ýlk bakanlýða baþladýðýmda en büyük endiþelerimden bir tanesi buydu fakat ilk toplantýmýzdan itibaren beni aralarýna kabul ettiler ve aralarýndaki uyumun ne kadar güçlü olduðunu gördüm. Attýðýmýz her adýmý istiþare ederek birlikte atýyoruz." diye konuþtu.
Tekin, 13 yaþýndan itibaren siyasetin içerisinde olduðunu anlatarak, þöyle konuþtu:
"O tarihlerde bizim yürüttüðümüz siyasi mücadeleyi, siyaset içerisinde yürüttüðümüz etik mücadeleyi ve liderimize ölümüne baðlýlýk üzerine yürüttüðümüz siyaseti eleþtirenler, bizi hakir görenler, bugün bize saygý göstermek durumunda kaldýlar. Çünkü biz bu duygu, düþünce ve heyecanla iktidara geldik. Ýktidarý korumamýz da ayný ahlaki ilkelere, heyecana ve motivasyona sahip olmakla kaim olabilir. Fakat önemli bir nokta daha var. Yaptýðýmýz þey istiþareyle, uyumla, vicdani muhasebeyle beraber yaptýysak, yola çýktýysak, çýktýðýmýz yoldan bizi asla kimse döndüremez. Biz de AK kadro olarak bu ülkeye, bu millete hizmet etmek, Sayýn Cumhurbaþkanýmýzýn çizdiði çerçevede yürümek için hiçbir kýnayýcýnýn kýnamasýndan korkmadan yola devam edecek büyük bir aileyiz."
15 Temmuz sürecinin öncesinde Türkiye'de 2013'te kendisini eleþtiren ve bugün yaptýklarýndan dolayý yüklenen kiþiler olduðundan bahseden Tekin, bu kiþilerin 2013 mayýs ayýndan 17-25 Aralýk'a kadar sadece kendisini hedef aldýðýný dile getirdi.
Ülkenin üzerine çöreklenen, yurt dýþýndan beslenen, yurt dýþýndan fonlanan, yurt dýþýndan projesi ve yol haritasý çizilen bir hareket ve yapý olduðundan bahsettiðini hatýrlatarak, "Bu yapý, bu ülkenin baðýmsýzlýðý ve milli devlet olma vasfýyla problemi var. Bizi birilerinin sömürgesi yapmak isteyen, birilerinin arka bahçesi yapmak isteyen bir yapý var. Bu yapýyla mücadele etmemiz gerekir diyordum. Bugün beni eleþtirenler, o günde eleþtiriyorlardý. 17-25 Aralýk sürecinden önce dershane kavgasýndan yaptýklarýmý kimler eleþtirmiþ ve hangi dili kullanmýþlar diye baktým. Þu an beni eleþtirenler, o gün de beni eleþtirmiþ. O gün doðru yolda olduðumuzu sonradan fark ettiler. Bugün de doðru yolda olduðumuzu fark edecekler. Çünkü biz yaptýðýmýz bütün iþleri istiþareyle yapýyoruz." ifadelerini kullandý.
Tekin, bütün dünyanýn gözü önünde Ýsrail'in "haylaz çocuk gibi" gasbettiði Filistinler'in topraklarýnda, topraklarýn ev sahibi olan mazlum Filistin halkýna zulmettiðine iþaret ederek, bütün dünyanýn da bu duruma sessiz kaldýðýna iþaret etti.
15 Temmuz ile bu olay arasýnda çok ciddi bir baðlantý kurduðunu söyleyen Tekin, "Bunun altýný çizerek söylemek istiyorum. Bu benim akademik anlamda da tespitim. Türkiye'de FETÖ bir B planý oluþturmaya, hükümetle savaþmaya ne zaman karar verdi acaba? Ben Milli Eðitim Bakanlýðýndaki veriler üzerinden þunu söyleyebilirim. Elimde bununla ilgili onlarca done var. 2009 yerel seçimlerinden sonra FETÖ mesela okullar konusunda bir B planý yapmaya baþlamýþ. Farklý okul gruplarýný uluslararasý fonlarla, Yahudi destekli fonlarla, farklý okul gruplarýný satýn alýp farklý görüntülerle bilhassa çaðdaþ görünümlü Atatürk posterlerinin abartýlý laiklik ve Cumhuriyet vurgularýnýn olduðu okullarý haline dönüþtürmüþ." deðerlendirmesinde bulundu.
2009 seçimlerinden önce çok kritik bir olay yaþandýðýna dikkati çeken Tekin, þöyle devam etti:
"Sayýn Cumhurbaþkanýmýz Davos'ta dönemin Ýsrail Cumhurbaþkanýna aleni bir biçimde posta koydu ve kabaca 'Ben seni katil olarak tanýmlýyorum ve seninle mücadele edeceðim' dedi. One minute diyerek bunu yaptý. Bu olayýn üzerine Türkiye'deki FETÖ yapýlarý Cumhurbaþkanýmýza ve Adalet ve Kalkýnma Partisi hükümetini alaþaðý edecek B planlarýný hayata geçirmeye baþladý. 2009'dan sonra MÝT krizi, Gezi Olaylarý, 17-25, 15 Temmuz. Bakýn bunlarýn hepsi tekrar söylüyorum, 31 Mart 2009 yerel seçimlerinden sonra yapýlanlar. Ne yapmýþlar biliyor musunuz arkadaþlar? Kendi müntesiplerini farklý þapkalarla hatta gazetelerde sayfa sayfa ilanlar verdiler, 'haindir, hain ilan ediyoruz' diyerek farklý siyasi partilerin, farklý sivil toplum örgütlerinin, farklý organizasyonlarýn içerisine kendi adamlarýný sýzdýrdýlar, gönderdiler. Böyle bir B planýnýn içerisine girdiler. Dolayýsýyla ben 2009 Cumhurbaþkanýmýzýn Davos çýkýþýný bu kavga açýsýndan önemli bulduðum için FETÖ ile 15 Temmuz'da, bugün Ýsrail'in Gazze'de yaptýklarýný özdeþleþtiriyorum. Ýkisi birbirinin devamý niteliðinde hususlardýr."
Tekin, "Kabaca þunu söyleyebilirim, diyebilirim ki Ýsrail bugün yaptýðýný belki 2009 yerel seçimlerinden sonra veya 15 Temmuz'dan sonra yapacaktý ama bugün Türkiye'deki özellikle muhalefetin güçlenmeye baþlamasýyla birlikte Ýsrail dünyada artýk kendisine karþý çýkabilecek bir güç olmadýðýný düþünmeye baþlayarak aymazca, hayasýzca bir biçimde Gazze'de saldýrýlarýný sürdürüyor. Dolayýsýyla 15 Temmuz vesilesiyle ben bunu sizlerle paylaþmak istedim." dedi.
Yaklaþýk 15 yýllýk bir periyotta derslik baþýna düþen öðrenci sayýsý ile öðretmen baþýna düþen öðrenci sayýsýnýn yarýya düþtüðünü aktaran Tekin, Türkiye'de ortaokul ve üstü düzeydeki bütün okullarda internet baðlantýsý olduðundan bahsetti.
Tekin, son günlerde kamuoyunda kendisi üzerinden çok fazla tartýþma yapýldýðýný anlatarak, "Ben iki tane hususu sizinle paylaþmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi özellikle bugün sabah medyada görmüþsünüzdür, saçma sapan bir eleþtiri var. Ben iki tane Fransýz okuluna resmi yazý yazdým. Þimdi enteresan bir kitle var. Yalan yanlýþ þeyleri uyduruyorlar ve yazýyorlar. Onu bir açýklamam lazým çünkü bura benim açýmdan önemli bir þey. Biz Cumhuriyetle beraber Lozan Anlaþmasýný imzaladýk ve Lozan Anlaþmasý'nda Cumhuriyetimizin kurucu kadrolarýmýzýn altýna imza attýðý Türkiye'de yabancý okullarýmýz var. Bu okullarýmýzýn her türlü eksiðini gidermek, bu okullara yardýmcý olmak, Milli Eðitim Bakanlýðý olarak o zaman metnin altýna imza atan ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün taahhüdü." þeklinde konuþtu.
Taahhüt doðrultusunda okullara saygý duyduklarýný ve hiçbir sýkýntý çýkarmadýklarýný vurgulayan Tekin, þunlarý kaydetti:
"Tam tersine o okullarýn da ihtiyaçlarýný gidermek için biz kendileriyle iletiþim halindeyiz. Kim bunlar? Türk vatandaþý olan azýnlýk mensuplarý ve Lozan'daki mektup teatileriyle Lozan sonrasý mektup teatileriyle kendilerine söz verdiðimiz yabancý okullar var. 12 tane yabancý okul var, Fransýz, Alman, Ýtalyan okulu var. Bunlara biz Lozan'da taahhüt ettiðimiz için hiçbir problem çýkartmýyoruz. Onlarla ilgili hiçbir sýkýntýmýz da yok fakat enteresan bir biçimde Fransa bu mektuplarda da olmayan sadece müstemleke ülkelerine yakýþan þekilde davranarak, Türkiye'de iki tane daha okul açmýþlar. Ýki tane okul açmýþlar ve bu okulu da açarken de 'biz buraya Fransýzlarý alacaðýz sadece' demiþ olmalarýna raðmen þu an öðrenci sayýsý yüzde doksan oranýnda Türk vatandaþý. Þimdi bu çocuklar bizim sistemimizde legal ya, ben 12 yýllýk zorunlu eðitimi uygulamakla mükellef bir bakaným. Dolayýsýyla o okula giden bir Türk vatandaþýnýn eðer bende kaydý yoksa, ben o çocuðu okullaþtýrmadýðým için görevimi yapmýyorum demektir. Ben þimdi diyorum, çocuklar nerede? Okulda. Hangi okulda? Bizim kaydýmýzda yok, nereye gidiyorlar. O iki Fransýz okuluna. O benim literatürümde resmi olmadýðý için bu çocuklar okullaþmamýþ gözüküyorlar."
Tekin, Fransýz Büyükelçisi ile görüþtüðünü bildirerek, "Ya bu yaptýðýnýz doðru deðil. Ben müsteþarken yazmýþtým yazýyý. Oyaladýlar bizi, 'ya evet haklýsýnýz, iþte düzeltelim', okula müfettiþ gönderiyoruz, okula almýyorlar. 'Türk öðrenci var mý' diye bakalým diye almýyorlar müfettiþi. Þimdi 'siz bizi denetleyemezsiniz' diyorlar. Sonra çocuklar mezun oluyorlar. Oradan mezun çocuk diplomasýnýn denkliðini bize getiriyor diyor ki diplomamýn denkliðini ver. Yani vatandaþla beni karþý karþýya getiriyor. Yetmedi bu çocuklar ayrýcalýklý bir pozisyonda YÖS sýnavlarýna giriyorlar. Yani yabancý öðrenciler için yaptýðýmýz yüksek öðretim kurumu sýnavlarýna giriyorlar. Yani bir kere de adaletsizlik var orada." açýklamasýnda bulundu.
Konuyla ilgili görüþmelerden bahseden Tekin, þunlarý dile getirdi:
"Þimdi diyoruz ki bunlara, 'gelin konuþalým', 'iþte geliriz, yarýn geleceðiz, öbür gün geleceðiz, iþte þöyle oldu' deniliyor. Büyükelçiyi davet ettik, geldi, 'ilk fýrsatta çözeceðiz' dedi. Ne zaman konuþtuk bunu, aralýk ayýnda. Ýlk fýrsatta çözeceðiz demesinin üzerinden 7-8 ay geçti, hala lütfedip bizi muhatap almýyorlar. Ben de diyorum ki ya kardeþim bak biz sizin müstemleke sömürge, sömürdüðünüz ülkeler gibi deðiliz. Biz baðýmsýz ve milli bir devletiz. Dolayýsýyla bizim literatürümüze göre burada eðitim vermek istiyorsanýz, bizim koþullarýmýza göre hareket edeceksiniz. Gelin bu okullarý meþru hale getirelim. Bunun karþýlýðýnda da sizden biz de Fransa'daki Türk vatandaþlarý için bazý taleplerimiz olacak. Sen benim oradaki vatandaþlarýmýzýn taleplerini reddet, Türkçe, Türk kültürü derslerini engelle, burada kafana göre hareket et. Ondan sonra da biz resmi yazý gönderdik, 'okullara Türk öðrenci alamazsýnýz' diye. Þimdi de büyük köþe yazarlarýna yazýlar yazdýrýyorlar. Öyle saçma sapan bir yazý yazmýþ ki mesela çok büyük bir gazeteci diyor ki 'Milli Eðitim bu okullarda din kültürü dersi veremediði için okullarý kapatýyor.' Gerçekten ahlaksýzca bir yalan bu. Bu vesileyle ben baðýmsýz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ulusal ve uluslararasý hukukunu korumak adýna sorumlu davranan bir Milli Eðitim Bakaný olarak bu okullara biz gerekli adýmlarý attýk. Bizim koþullarýmýza gelirlerse hayatlarýna devam ederler. Gelmezlerse de biz de gerekli hukuki prosedürü takip ederiz. Bunu da bu vesileyle paylaþmýþ olayým."
Uluslararasý raporlarda Türkiye'nin eðitim sistemlerinin eleþtirildiðini ifade eden Tekin, "Diyorlar ki 'Siz bu çocuklara çok aþýrý derecede bilgi yüklüyorsunuz.' Hatta sistemleri örnek gösterilen birçok batý ülkesiyle kýyaslandýðýnda onlarýn iki katý kadar bizim 12 yýllýk eðitimde çocuklara bilgi yüklüyoruz. Bu pedagojik deðil. Çocuklarýmýzýn pozisyonlarýna ve algý düzeylerine uygun deðil. Ben diyorum ki biz bunu azaltalým." diye konuþtu.
Bakan Tekin, þöyle konuþtu:
"Çocuða verilen eðitimi gündelik hayatta kullanabiliyor mu, kullanamýyor mu? Buna bakmamýz lazým. Dünya buna bakýyor. Ben diyorum ki biz de sistemimizi buna göre deðiþtirelim. Programda yaptýðýmýz deðiþikliðin özü bu. Buna ilave bir þey daha ekledik ve dedik ki çocuklarýmýz dünyada yaygýnlaþan bir sürü sapkýn ideoloji var. Dünyada çocuklar yoldan çýkýyor. Aile hayatýndan tutun, vatanseverlik, ahlak, merhamet ve benzeri bir sürü deðerleri çocuklar kaybediyor. Bu çocuklar bu ülkenin asgari müþterek milli ve manevi deðerlerine sahip çýkacak isimde yetiþsin istiyorum. O yüzden sisteme bir de bunu koyduk. Tek tek gelip bana diyorlar ki 'çocuklarýmýz þöyle yetiþiyor.' Bunlarý müfredata koyacaðýz ve düzelteceðiz. Dolayýsýyla bizim müfredat bir çaðýn gereklerine uygun bir mantýkla, teknikle hazýrlandý. Çaðýn gerekçelerine uygun bir içerikle, yerli ve milli bir bakýþ açýsýyla hazýrlandý."
Hazýrlanan müfredatla ilgili birtakým eleþtirilerin olduðunu söyleyen Tekin, þunlarý kaydetti:
"Cumhuriyet Halk Partisi mensuplarýnýn benimle ve programla ilgili eleþtirileri var. Diyorlar ki 'laiklik ilkesine aykýrý.' Ben de diyorum ki ben siyaset bilimciyim. Laiklik ilkesine aykýrý deðil ama CHP'nin bana dayatmaya çalýþtýðý laiklik tanýmýyla baðdaþmýyor doðrudur. CHP'nin laiklik anlayýþý ne? Ben söylemler deðil uygulamalar üzerinden konuþuyorum. Diyorum ki sizin laiklik anlayýþýnýz baþka, benim baþka. 28 Þubat baþörtülü üniversite öðrencilerini ikna odalarýna alýp baþlarýný açmak için ikna etmeye çalýþanlar, bunu ne için yapýyorlardý, laiklik ilkesi için. Peki onlarýn laiklik ilkesiyle benim anladýðým laiklik örtüþür mü? Bu anlamda CHP'nin anladýðý laiklik anlayýþýyla benim ki bir deðil."
Tekin, niyet okuyuculuðu yapmadýðýný ve varsayýmlar üzerinden hareket etmediðini belirterek, somut verilerle konuþtuðunu dile getirdi.
Bakan Tekin, 2008 yýlýnda 411 milletvekilinin, Anayasanýn 10 ve 41. maddelerini baþörtüsüne özgürlük getirmek için deðiþtirdiðini ifade ederek, "CHP bunu Anayasa Mahkemesi'ne taþýdý. Gerekçesi laiklikti. Böyle bir þey olabilir mi? Bu laiklik anlayýþý ile ben ayný yerde durabilir miyim? O zaman CHP milletvekili 110 civarýndaydý yanlýþ hatýrlamýyorsam. 2014'te liselerde 'baþörtüsü isteyen öðrenci takabilir' diye deðiþiklik yaptýk. CHP yöneticiler laiklik ilkesine aykýrý diye Danýþtay'a dava açtý. Dolayýsýyla 1940'tan 2024'e kadar CHP'nin laiklik anlayýþýný görüyorum ve þimdi de farklý olmadýðýný düþünüyorum. Benim hazýrladýðým veya kamuoyuna deklare ettiðimiz müfredat, Türkiye Yüzyýlý Maarif Modeli. Evrensel, laiklik tanýmýyla uyumlu, vatandaþlarýn dini inanç ibadet ve hürriyetlerini savunan, güvence altýna alan bir müfredattýr. Bundan da gurur duyuyorum." ifadelerini kullandý.
Ýnsanlarýn bu modelden neden rahatsýz olduðunu anlamadýðýný dile getiren Tekin, þunlarý kaydetti:
"Çocuklarýmýzýn birçok ülkede lisans düzeyinde verilen bir eðitim-öðretim yükünü ortaokullarda ve liselerde almasýný, bu ilkeyi deðiþtirip yükünü azalttýðýmýz için mi rahatsýzsýnýz? Bunun için mi itiraz ediyorsunuz? Akademik baþarýyý da içine alan, beceri odaklý bir eðitim anlayýþýna geçtiðimiz için mi eleþtiriyorsunuz? Öðretmenlerimizin inisiyatifinin ve öðrencilerin katýlmasýnýn artýrýldýðý bir programa mý itiraz ediyorsunuz? Yoksa çocuklarýmýzýn merhametli, çevresine saygýlý, erdemli, milli ve manevi deðerlerimizi özümseyen bireyler olmasýna mý karþý çýkýyorsunuz? Tarihimizin, Osmanlý'nýn kuruluþundan Cumhuriyete, Kurtuluþ Savaþý'ndan Atatürk'ün hayatýna kadar kronolojik bir sýrayla ve birbirini tamamlayan bütünlük algýsýyla anlatýlmasýndan mý rahatsýzsýnýz? Çünkü biz müfredatýmýzda bunu yaptýk. Ben müfredatta þunu yapmaya çalýþýyorum. Bu ülkenin 86 milyon insanýnýn ortak deðerlerinin gelecek kuþaklara aktarýlmasý için çocuklarýmýzýn bu deðerlere sahip çýkmasý için adýmlar atmaya çaba sarf ediyorum."
Bakan Tekin, "Hayata geçirmeye çalýþtýðým, uygulamaya çalýþtýðýmýz programýmýz, müfredatýmýz, Türkiye'nin birliðinden, bölünmez bütünlüðünden güçlü müreffeh bir ülke olmasýndan rahatsýz olan çevreler tarafýndan yoðun þekilde eleþtiriliyor. Ben de onlara diyorum ki, benim sýrtýmý dayadýðým Türk milleti ve onlarýn desteðiyle yürümeye devam edeceðim. Sayýn Cumhurbaþkaný'mýz ile bunlar hakkýnda konuþuyoruz ve bu konuda bizi destekliyor, cesaretlendiriyor. Kendisine þükranlarýmý sunuyorum. Biz de lidere sadakat ve biat esastýr. Cumhurbaþkaný'mýzýn sonuna kadar arkasýndayýz." diye konuþtu.
Toplantýya AK Parti Erzurum milletvekilleri Selami Altýnok, Abdurrahim Fýrat, Fatma Öncü ve Mehmet Emin Öz, Büyükþehir Belediye Baþkaný Mehmet Sekmen, AK Parti Ýl Baþkaný Ýbrahim Küçükoðlu, ilçe belediye baþkanlarý ve partililer katýldý.