Erdoğan, Mamak'taki 75. Yıl Parkı'nda düzenlenen AK Parti 19. Kuruluş Yıl Dönümü kutlamasında yaptığı konuşmada, partinin resmen kurulduğu tarihin Türkiye ile bölgenin ve dünyanın geleceğini değiştirdiğini belirtti.
Kuruluşundan bugüne AK Parti kademelerinde görev alan, partiye gönül veren ve AK Parti davasını savunanlara şahsı, ailesi ve milleti adına şükranlarını sunan Erdoğan, geçen 19 yıl içinde birlikte yol yürüdüğü kardeşlerinden ebediyete irtihal edenlere de Allah'tan rahmet diledi.
"Türkiye'de ve dünyanın her bir yanında AK Parti'nin başarısı için 19 yıldır samimiyetle dua eden herkesten Allah razı olsun." diyen Erdoğan, partinin Allah'ın rızasını, milletin desteğini, ümmetin duasını, insanlığın sevgisini hedefleyerek kurulduğunu ve bugüne kadar da aynı anlayışla geldiğini söyledi.
Partinin kurucusunun bizatihi milletin kendisi olduğunu anlatan Erdoğan, "Şahsım başta olmak üzere partimizin tüm kademelerinde görev üstlenen herkes sorumluluğunun doğrudan millete karşı olduğunu bilir ve ona göre davranır. Tarih boyunca olduğu gibi bu dönemde de kerameti kendinde görenler, millete hizmet yolunda ayrılıp şahsi emellerinin peşine düşenler elbette oldu ama hepsi de çok kısa bir sürede bu gerçekle yüzleşip siyaset tarihinin tozlu raflarındaki yerlerini almak zorunda kaldı." diye konuştu.
Erdoğan, AK Parti'nin, kuruluşundan bugüne yaptıklarıyla ve duruşuyla Türk milletinin hayallerini gerçekleştiren, koskoca bir ümmetin umutlarını canlandıran, insanlığın önünde yeni kapılar açan bir parti kimliğine sahip olduğunu aktardı.
Bugün AK Parti'nin Türkiye'nin son 18 yılının mimari olmanın yanında, 2023 hedefleri, 2053 ve 2071 vizyonları ile de ülkenin istikbaline talip olduğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemizin ve milletimizin geleceği konusunda AK Parti'den başka bir vizyon, bir hedef, bir proje, program sahibi siyasi teşekkül bulunmuyor. Ana muhalefetin ve aynı cephenin diğer partilerinin tek siyasetleri AK Parti'ye saldırmak, tek vaatleri Recep Tayyip Erdoğan'ı indirmek. Milletimiz bu kısır zihniyete 19 yıldır yaptığı gibi bundan sonra da itibar etmeyecektir." ifadesini kullandı.
İnsanlık tarihine büyük yürüyüşlerin yön verdiğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hazreti İbrahim'in Harran'dan Filistin'e yürüyüşü böyle bir yürüyüştür. Hazreti Musa'nın Mısır'dan Kızıldeniz kıyılarına yürüyüşü böyle bir yürüyüştür. Hazreti Peygamberin Mekke'den Medine yürüyüşü tarihin akışını değiştiren böyle bir yürüyüştür. Horasan erenlerinin Anadolu'ya, Balkanlar'a, Avrupa içlerine yürüyüşü sevgi ve hoşgörü ikliminin bu beldelerde yayılmasını sağlamıştır. Yaşadığımız coğrafyayı medeniyet güneşimizin sarması da büyük yürüyüşler sayesindedir. Sultan Alparslan'ın Malazgirt Ovası'na, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul surlarını, Yavuz Sultan Selim'in Sina Çölü'ne yürüyüşleri büyük değişimlerin sembolleri olmuştur."
Erdoğan, tarih boyunca insanlığa yeni istikametler kazandıran Türk milletinin 14 Ağustos 2001 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisini kurarak yeni bir hamle başlattığını anımsattı.
AK Parti'nin, ilk insan Hazreti Adem ile başlayan büyük medeniyet davasının bugün temsilcisi olmaya talip bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Bu davaya gönül verenler kendileriyle yeryüzündeki tüm mazlumların hukukunu korumanın mücadelesini vermişlerdir. Bu kutlu yürüyüşün 1000 yıldır coğrafyamızda sancaktarlığını yapan ecdadımız, 3 kıta ve 7 iklimde barışın, kardeşliğin ve adaletin tesisi için asırlardır ter dökmüştür. Bizim hareketimiz, davamız kendisine her şeyden önce Allah kelamını ve onun alemlere rahmet olarak gönderilen Nebisini edinmiştir.
Bizim hareketimiz Ahmet Yesevi'den Mevlana'ya, Hacı Bektaş-ı Veli'den Yunus Emre'ye, Fuzuli'den Ahmedi Hani'ye, Mehmet Akif'ten nice gönül sultanlarına kadar medeniyetimizin tüm tatlı pınarlarından kana kana içmiş, o bereketli pınarlardan beslenmiştir. Bu hareket, bu dava Selçuklu'nun kalbi, Osmanlı'nın vicdanı, Cumhuriyet'in aklıdır. Milletimiz yürüyüşümüze işte böyle bir istikamet belirlemiştir."
Erdoğan, "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" sloganıyla çıktıkları siyaset yolculuğunu 10,5 milyonu aşan üye ile el ele, gönül gönüle sürdürdüklerini ifade etti.
"19 yıl önce ne söylüyorsak bugün de aynısını söylüyoruz. AK Parti milletimizin özlemlerinden ve taleplerinden doğmuştur." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"AK Parti sadece milletimize yaslanan bir partidir. AK Parti'nin mayasını milletimiz yoğurmuştur. AK Parti'nin hamurunu milletimiz yoğurmuştur. AK Parti'nin kumaşını millet dokumuştur. Bu yüzden bütün çabalarımızın semeresi, bütün başarılarımızın bereketi ülkemize ve milletimize aittir. Bizler dua ile çıktık yola ve aynı şekilde devam ediyoruz. Bizim için asıl olan bu kutlu yolda milletimizle el ele yürümek. Yunus'un dediği gibi (Yol odur ki doğru vara, göz odur ki Hakk'ı göre, er odur alçakta dura, yüceden bakan göz değil)".
AK Parti'nin milletin partisi olduğunun nişanesinin, 2002 Kasım'ından beri girdiği her seçimden birinci olarak çıkmayı başarabilmesi olduğunu belirten Erdoğan, "Bizi, milletimize mahcup etmediği için Rabbimize hamd ediyoruz." ifadesini kullandı.
Erdoğan, AK Parti'nin yolunu, uzun yıllar boyunca siyasi ve ekonomik buhranların acı tecrübelerini yaşayan milletin çizdiğini, adını milletin koyduğunu dile getirerek şöyle devam etti:
"(Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür.) derler. Türkiye'nin 14 Ağustos 2001 tarihinden bugüne kadar neler yaşadığını asla unutmamalıyız. Özellikle 3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından AK Parti'yi, hükümet eden ama iktidar olamamış bir parti haline dönüştürmek için oynanan oyunları hep aklımızda tutmalıyız. Kendilerini milletin üstünde gören ve ülkenin de sahibi sanan bir avuç azgın azınlığın nasıl bürokrasiden medyaya ve iş dünyasına kadar çöreklendiğini, her köşeden bize tuzaklar kurduklarını dün gibi hatırlıyoruz. Yüksek Askeri Şura toplantılarından dönemin cumhurbaşkanının davetlerine kadar her yerden nasıl sürekli krizlere muhatap bırakıldığımızı biz biliyoruz. Provokatif cinayetlerle nasıl köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığımız hala gözlerimizin önündedir."
Erdoğan, 2007 cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde iyice ayyuka çıkan hukuksuz, ahlaksız, pervasız girişimlerin hiçbirine eyvallah etmediklerini belirterek, "Bunun bedelini de kapatma davasıyla ödedik. Biz, demokratik teamüllere ne kadar sarılırsak sarılalım karşımızdaki faşist kafa yine durmadı. Milletimiz '411 el kaosa kalktı' manşetindeki kendi iradesini hiçe sayan alçak zihniyeti hiçbir zaman unutmayacaktır." diye konuştu.
Davos'taki "One minute" hadisesinin, AK Parti'nin mazlumlar ve mağdurlar için verdiği mücadelenin uluslararası alanda en yüksek perdeden seslendirilişinin sembolü olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle dedi:
"O zaman bizlerle beraber orada olanlar o salonu terk ederken neler söylediklerini de iyi biliyoruz. Şimdi parti kurdular. Ne diyorlardı biliyor musunuz? 'İşte şimdi yandık.' Niye? 'One minute' dedik ya... Kime karşı dedik? O da belli, İsrail'in atıklarına karşı. Zamanı gelecek bazı şeyleri çok açık, net de ortaya koyacağız. Şahitleri ile beraber koyacağız ve bu milletin derdiyle dertlenenlerin kimler olduğunu milletim bilecek ama zamanı var. Başlattığımız her demokrasi atağını kesmeye kalkanlara rağmen gönülleri bir gergef gibi işleyerek yolumuza devam ettik. Sabrettik, azmettik, çalıştık, yol bulduk, yol açtık, hep ileriye doğru gittik ve hamdolsun emeğimizin karşılığını birer birer aldık."
Erdoğan, buna rağmen önlerine kurulan tuzakların, maruz kaldıkları saldırıların bitmediğini vurgulayarak, "Dört bir yandan ellerine geçirdikleri her malzemeyle yüklendiler. Suriye'deki iç karışıklıklarla birlikte ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar yeni bir boyuta taşındı. Artık içerde ve dışarda çok daha sert, çok daha sinsi, yer yer de kanlı bir mücadele sürecinin içine giriyorduk." diye konuştu.
Birilerinin Gezi olaylarıyla sokakları işgale, 17/25 Aralık emniyet-yargı darbesiyle milli iradeyi gasbetmeye, çukur eylemleriyle mahalleleri bölmeye çalıştıklarını hatırlatan Erdoğan, şunları ifade etti:
"PKK'sından DEAŞ'ına kadar tüm terör örgütlerini en azgın şekilde üzerimize saldılar. Bunlar da yetmeyince 15 Temmuz'da darbe girişimine kalkıştılar. Kuzey Irak'ta, Suriye'de, Libya'da, Doğu Akdeniz'de yürüttüğümüz harekatlarla, bu saldırılara karşı cevabımızı anladıkları dilden verdik. Bugün de verdik ve kendilerine 'Bak bizim Oruç Reis'imize sakın saldırmayın, eğer Oruç Reis'imize saldıracak olursanız bunun bedelini ağır ödersiniz.' dedik ve bugün ilk cevabı aldılar. Her saldırının görünmeyen hançeri olan ekonomiyi, kur, faiz, enflasyon üçgeninde daha güçlü bir şekilde devreye soktular. Bu konuda da gereken tedbirleri alarak ekonomimizi güçlendirdik."
Erdoğan, yeni tip koronavirüs salgını döneminde yaşananların, Türkiye'nin eğitimden sağlığa, ulaşımdan tarıma kadar her alanda sahip olduğu altyapının önemini tüm açıklığıyla ortaya koyduğunu söyledi.
AK Parti'nin bugüne kadar hep rakamlarla, hizmetlerle, birbiri ardına açtığı eserlerle konuşan bir parti olduğunu söyleyen Erdoğan, Türkiye için sadece hayal kurmakla kalmadıklarını, hayalleri tek tek gerçeğe dönüştürdüklerini dile getirdi.
Erdoğan, yükseköğretim dahil 8,7 milyar lirayla devraldıkları eğitim bütçesini 131 milyar liraya çıkardıklarını, iktidarları döneminde toplam 324 bin derslik, okullara 34 bin laboratuvar, 15 bin kütüphane, 2 bin 718 dijital kütüphane inşa ettiklerini bildirdi.
672 bin 608 öğretmen ataması yaptıklarına dikkati çeken Erdoğan, sağlıkta hastane, tedavi kurumu ve birinci basamak sağlık kuruluşundan oluşan yaklaşık 8 bin 500 sağlık tesisini Türkiye'ye kazandırdıklarını belirtti.
Erdoğan, hastane yatak kapasitesini 164 binden 246 bine, nitelikli yatak kapasitesini 19 binden 148 binin üzerine çıkardıklarına işaret ederek, inşa ettikleri şehir hastaneleriyle sağlıktaki başarı çıtasını daha da yukarı taşıdıklarını söyledi.
Konya'da yapılan şehir hastanesinin resmi açılışını gelecek günlerde gerçekleştireceklerini bildiren Erdoğan, "Konya ile toplamda 20 bin 563 yatak kapasiteli 15 adet şehir hastanemizi milletimizin istifadesine sunduk." dedi.
Gençlik ve sporda 9 olan gençlik merkezi sayısını 336'ya, 1575 olan spor tesisi sayısını 3 bin 720'ye, 278 bin olan lisanlı sporcu sayısını 10 milyon 150 bine ulaştırdıklarını dile getiren Erdoğan, üniversite öğrencilerinin ödediği harcı kaldırdıklarını hatırlattı.
Erdoğan, göreve geldiklerinde lisans öğrencilerine 45 lira burs verildiğini belirterek, bu rakamı 550 liraya yükselttiklerini, yüksek lisansta bursu 1100 liraya, doktorada 1650 liraya çıkardıklarını kaydetti.
Erdoğan, Mamak'taki 75. Yıl Parkı'nda düzenlenen AK Parti 19. Kuruluş Yıl Dönümü kutlamasında yaptığı konuşmada, göreve geldiklerinde 76 olan üniversite sayısını 131 daha artırarak toplamda 207'ye yükselttiklerini belirtti. Aynı dönemde üniversite öğrenci sayısının 1,6 milyondan bugün 8 milyona ulaştığını, çağın ihtiyaçlarına göre üniversiteleri tek tip olmaktan çıkardıklarına işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yükseköğretim sistemimizde çeşitlilik esaslı bir yapılandırmaya giderek araştırma üniversiteleri, bölgesel kalkınma odaklı üniversiteler, tematik üniversiteler ve mesleki uygulama ağırlıklı üniversiteler kurduk, kuruyoruz. Robotik, nanoteknoloji, eğitimde dijitalleşme, yapay zeka ve siber güvenlik gibi birçok önemli alanda geleceğin bilim dünyasını şekillendirecek binlerce doktoralı bilim insanı yetiştiriyoruz ve inşallah yetiştirmeye devam edeceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, adalet hizmetlerindeki personel sayısını son 18 yılda yüzde 177 artırdıklarını, mahkeme sayısını adli yargıda yüzde 83, idari yargıda yüzde 38 artırarak hukuk sisteminin altyapısını güçlendirdiklerini ve 2002 yılından bugüne 269 adalet hizmet binası inşa ettiklerini dile getirdi.
Ulaştırma ve altyapı alanlarında son 18 yıla damga vurduklarına dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"6 bin 100 kilometreden devraldık bölünmüş yolları, mesafemiz bugün 27 bin 300 kilometreye ulaştı. Nereden, nereye? Keza otoyol mesafemizi 1715 kilometreden 3107 kilometreye çıkarttık. 83 olan karayolu tünel sayımız 395'e, 50 kilometre olan karayolu tünel mesafemiz toplam 523 kilometreye çıktı. Bolu Dağı Tüneli'nden Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne Osmangazi Köprüsü'nden Avrasya Tüneli'ne ve tabii yanında Marmaray var Marmaray'dan sonra Avrasya'yı yaptık, Nissibi Köprüsü'nden Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli'ne, Ovit, Erkenek, Cankurtaran ve Sabuncubeli Tüneli'ne kadar nice eseri tamamlayıp milletimizin hizmetine sunduk. İstanbul İzmir Otoyolu, Menemen Aliağa Çandarlı Otoyolu ve Kuzey Marmara Otoyolu gibi nice muhteşem esere imza attık. İşte İstanbul-İzmir, tabii bazı nasihat etmeye gelince nasihat eden kardeşlerimiz var. Biz 3 saat 15 dakika falan diyoruz ama onlar diyor ki 'Ben 2,5 saatte varıyorum.' diyenler de var. Yine yolların kuralı vardır, öyleyse kurala uyalım. Ankara, Eskişehir, Konya ve İstanbul Yüksek Hızlı Tren hatları, Kars-Tiflis-Bakü İpek Demiryolu İzmir'de İzban, Ankara'da Başkentray ve Halkalı Gebze Banliyö hattı gibi eserlerle demir yollarına mührümüzü bastık."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 26 olan havalimanı sayısının 30 ilave ile 56'ya çıktığını hatırlatarak, "Havalimanlarımızın toplam yıllık yolcu kapasitesi 60,2 milyon kişiden 318 milyon kişiye ulaştı. Gurur abidesi bir eser olarak gördüğümüz İstanbul Havalimanı'nın yıllık 90 milyon yolcu kapasiteli ilk etabını hizmete aldık." ifadelerini kullandı.
Sosyal yardımlar alanında adeta destan yazdıklarını vurgulayan Erdoğan, 2 milyar lira olan sosyal yardım tutarının bugün 55 milyar liraya yükseldiğini, kamudaki engelli personel sayısını 5 bin 777'den 55 binin üzerine çıkarttıklarını ve evde bakım hizmeti alan engelli sayısının ise yaklaşık 527 bin kişi olduğunu kaydetti.
Erdoğan, Türkiye'nin dört bir yanına 38 Millet Kıraathanesi'ni açtıklarını, 23 Millet Bahçesi'ni de vatandaşların hizmetine sunduklarını, 72 ilde 208 Millet Bahçesi için yaklaşık 45 milyon metrekare alanda çalışmaların devam ettiğini aktardı.
Son 18 yılda TOKİ'nin inşa edip hak sahiplerine verdiği konut sayısının 770 bini geçtiğini, tarımda kendi kendine yeterli olmanın yanı sıra Türkiye'nin bu alanda ihracatçı bir ülke konumuna geldiğini vurgulayan Erdoğan, "Daha önce 40 milyar lirayı bile bulmayan Tarımsal Milli hasılamız geçtiğimiz yıl 275 milyar liraya ulaşmıştır. Çiftçimize verdiğimiz tarımsal destekler göreve geldiğimizde 1,8 milyar lirayken bu yıl 22 milyar lira yükseldi." şeklinde konuştu.
Erdoğan, enerji alanında TANAP ile Türk Akım gibi prestij projeleri hayata geçirdiklerini, Türkiye'nin 60 yıllık hayali olan yerli otomobil projesini gerçeğe dönüştürmek için kolları sıvamanın kendilerine nasip olduğunu anlatarak "İnşallah 2022 yılı sonunda aracımız banttan inecek ve ülkemiz elektrikli araçlar konusunda dünyada lider ülkelerden biri haline gelecektir." dedi.
Cumhuriyet tarihinin en büyük kalkınma hamlelerini ve demokratikleşme adımlarını hayata geçirdikleri 18 yılı ekonomi açısından iki döneme ayırmak gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
"Birinci dönem 2002-2003 arasını kapsayan potansiyelimizi keşfetme dönemidir. Gerçekten de 2002 Türkiye ekonomisi açısından bir dönüm noktası oldu. 2002-2013 arasında yakaladığımız ekonomik istikrarla çok önemli kazanımlar elde ettik. Sanayiden tarıma, inşaattan turizme güçlü bir büyüme performansına kavuştuk. Bu dönemde Türkiye gerçek gücünün ve imkanlarının farkına vardı. Milli gelirimizi 236 milyar dolardan 2013 yılında 950 milyar dolara kadar çıkardık. Kişi başına düşen milli gelirimizi 3 bin 500 dolardan 12 bin 500 dolara kadar yükselttik. Böylece üst orta gelir grubuna taşıdığımız ülkemizin yüksek gelir grubuna girmesine ramak kalmıştı. İhracatımız 36 milyar dolardan 10 yıl sonra 152 milyar dolara ulaştı. Hatırlayın paramız da 6 sıfır vardı işte 6 sıfırı da o zaman ne yaptık o dönemde sildik attık. Şimdi birileri tabii ona talip oluyor, ülkenin Başbakanı herhalde onlardı. 'Biz o işe bakıyorduk' filan diyenler var. Yani karar merci kim? Onu tabii konuşan söyleyen yok, orada mühür kimdeyse sultan odur. Bu adımlar böyle atıldı. Faiz oranlarının yüzde 63 olduğu dönemden 'Bu faiz inecek' dediğimizde direnenler, bizim 'İnecek' dememiz karşısında daha fazla direnemediler ve indirdik, indirdik, indirdik ve faizi yüzde 4,6'ya kadar çektik."
Davos'ta 2009 yılındaki Dünya Ekonomik Forumu'nda dönemim IMF Başkanı Strauss-Kahn ile yaptığı görüşmeyi anımsatan Erdoğan, görüşmede yaşananları şöyle anlattı:
"Ona, 'Sen IMF'nin başısın, Türkiye'nin başı da benim' dedim.. Dolayısıyla Türkiye'nin borcu konusunda her türlü takipleri yapabilirsin, elemanların gelir gider ayrı ama siyasi noktada emir veremezsin. O bize ait. Taksitleri alıyor musun, alıyorsun. Dolayısıyla siyasi yön verme asla mümkün değil, biz Türkiye'yiz. İşte o tarihte bizim borcumuz IMF'ye 22,5 milyar dolardı. Biz mayıs 2013'te IMF'ye olan borcu sıfırladık. IMF'ye bizim borcumuz filan kalmadı. Nasıl oldu? Faiz noktasında koyduğumuz tavırlarla oldu. İşi bitirdik. Şu anda bizim IMF'ye borcumuz yok. Ana muhalefet çıkmış 'IMF'den borç alın' diyor. O sizin işiniz bizim böyle bir işimiz, derdimiz yok. Biz, 'biz bize yeteriz' diyoruz. Bugüne kadar yettik, bundan sonra da yeteceğiz."
Uluslararası doğrudan yatırımların 2002 yılından önce Türkiye'nin yolunu dahi bilmediğini ifade eden Erdoğan, kendilerinin ülkeyi sadece bir yılda 23 milyar dolar uluslararası yatırım çekecek seviyeye getirdiğini belirtti.
Merkez Bankasının toplam rezervlerini 27,5 milyar dolardan 135 milyar dolara kadar yükselttiklerini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Fakat şu anda bir düşüş söz konusu. 90 küsur gibi bir rakamdayız, inşallah yine toparlayacağız. Aynı şekilde Merkez Bankamızın gücü çok daha farklı bir getiriyi sağlayacak. Gezi olaylarının başladığı 2013'ün mayıs ayında Merkez Bankası politika faizi sadece yüzde 4,5'ti. Bu tarihe özellikle dikkatlerinizi çekiyorum. 2013'ten günümüze kadar olan dönemi 'mücadele dönemi' olarak adlandırıyorum. Bu dönemde yaşadığımız her bir saldırının doğrudan ve dolaylı etkilerinin ülkemize ağır bedelleri oldu.
Faizler ve enflasyon yeniden çift hanelere yükselirken, ekonomik büyüme bir miktar ivme kaybetti. Ancak hamdolsun attığımız kararlı adımlarla ekonomimizin daha güçlü bir şekilde yoluna devam etmesini sağladık. Nitekim 2019 yılı sonuyla kıyasladığımızda her alanda 2002'nin katbekat üzerindeyiz. Milli gelirimiz 236 milyar dolardan 754 milyar dolara, kişi başına düşen milli gelirimiz ise 3 bin 500 dolardan 9 bin 127 dolara ulaştı."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002'de satın alma gücü paritesine göre dünyanın en büyük 17'nci ekonomisi olan Türkiye'nin bugün dünyanın en büyük 13'üncü ekonomisi seviyesine yükseldiğine dikkati çekerek, şu verileri paylaştı:
"İhracatımızı 180 milyar doların üzerine taşıdık. Hizmet ihracatımızı 14 milyar dolardan 65 milyar dolar seviyesine yükselttik. Turizmde 2019'da 52 milyon turist sayısına ulaştık. En ciddi kaybımız koronavirüs sebebiyle burada oldu. Böylelikle dünyanın en fazla turist ağırlayan 6'ncı ülkesi olduk. İhracatımızda ve turizm sektörümüzde görülen bu güçlü ivme sayesinde cari işlemler hesabımız 2001'den itibaren ilk defa fazla verdi. 2002'den itibaren ülkemizde gelen doğrudan yatırımlar, 2019 sonu itibarıyla 217 milyar dolar seviyesine aştı. Merkez Bankası toplam rezervi her şeye rağmen 2019'da 106 milyar doların üzerinde kaldı. Kamu borç stokunun milli gelire oranı yüzde 72,1'den yüzde 32,8'e indi. Bütçe açığının milli gelire oranı da yüzde 2,9'a geriledi."
Enflasyonu geçen yıl yüzde 11,8 seviyesine indirdiklerini ve sanayi üretimini her yıl ortalama yüzde 5,9 artırmayı başardıklarını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetii:
"Bugün itibarıyla organize sanayi bölgesine sahip olmayan hiçbir ilimiz kalmadı. Araştırma-geliştirme (Ar-Ge) harcamalarının milli gelirimizdeki payının ilk defa yüzde 1'i aştığına şahit olduk. Tarım sektörümüz, ülkemizin nüfus, turist ve ihracat artışıyla uyum sağlayarak hasılasını 37 milyar liradan 275 milyar liranın üzerine çıkarttık. Muhalefet, 'çiftçimiz şöyle battı, bitti vesaire' diyor. Hiç merak etmeyin. Ellerinizi de öyle fazla ovuşturmayın. Türkiye tarımda Allah'ın izniyle patlama üzerine patlama yapacak ve dünyanın sayılı tarım ülkelerinden bir tanesi haline gelecek. Tarımsal ihracatımız da 3,8 milyar dolardan, dikkat edelim 18 milyar dolara yükseldi."
Erdoğan, Türkiye'nin başarı elde ettiği diğer bir alanın uluslararası endeksler olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Dünya Bankası tarafından hazırlanan iş yapma kolaylığı endeksinde son 2 yılda 27 basamak yükselerek 33'ncü sıraya yerleştik. İnsani Gelişme Raporu'nda ise 2019'da 58'inci sıraya yükselerek ilk defa çok yüksek insani gelişme kategorisinde yer aldık. Tüm bu göstergeler, Türkiye ekonomisinin mücadele döneminin ne kadar başarılı geçtiğine işaret etmektedir. İnşallah salgının ve etkilerinin de geçmesiyle ekonomide yeni bir döneme gireceğiz. Bu dönemin de şahlanma dönemi olacağına inanıyorum."
Erdoğan, Mamak'taki 75. Yıl Parkı'nda düzenlenen AK Parti 19'uncu Kuruluş Yıl Dönümü kutlamasında yaptığı konuşmada, Türkiye'yi adım adım 2023 hedeflerine, 2053 ve 2071 vizyonlarına taşıyacaklarını belirtti.
AK Parti'nin millete söyleyeceği daha çok sözü, ülkeye yapacağı çok hizmeti olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 25 Ağustos akşamı Bitlis'in Ahlat ilçesine gideceği bilgisini verdi.
Ahlat'ta Cumhurbaşkanlığı konutu yaptıklarını ve geceyi orada geçireceklerini anlatan Erdoğan, 26 Ağustos sabahı da Malazgirt'e geçip her yılki kutlamayı bu yıl da yapacaklarını anlattı.
Recep Tayyip Erdoğan, bugüne kadar gerçekleştirilen büyük reformlar ve dönüşümlerle sadece geleceğin büyük ve güçlü Türkiyesinin temellerini attıklarını dile getirerek, şöyle konuştu:
"İnşallah inşaa sürecini de yine milletimizle birlikte tamamlayacağız. Biz hiçbir zaman sadece seçim başarısını hedefleyen ve bunun üzerinden siyaset yapan bir parti olmadık. Siyaseti dar, hizipçi kalıplar içine hapsetmekten hep kaçındık. Toplumun 'değişim' taleplerine cevap vermeyi ve bütün vatandaşlarımızın hukukunu kararlılıkla savunmayı ilke edindik. AK Parti hareketini, milletimizin her geçen gün daha çok sahiplenmesinin arkasında yatan sebep budur. Üyesinden delegesine ve teşkilat yöneticilerine kadar her kademede vazife üstlenen arkadaşlarımızın tek amacı, aziz milletimize ve ülkemize hizmet etmek olmuştur. Türkiye'de bu kadar uzun süre iktidarda kalan bir başka parti daha yoktur. Bu başarı, AK Parti teşkilatlarının milletimizle olan muhabbet bağının hep güçlü kalması sayesinde mümkün olmuştur. Biz millete efendi olmak için değil hizmetkar olmak için bu yürüyüşe katıldık."
AK Parti'nin bu bilinci kaybetmediği için bugünlere geldiğine işaret eden Erdoğan, bu bağ güçlü tutulduğu müddetçe millete ve ülkeye hizmet etmeyi sürdüreceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti hareketinin bir önemli özelliğinin de "istişareye verdiği önem" olduğunu, her kademede istişarenin parti çalışmalarının "olmazsa olmaz" şartı kabul ettiklerini aktardı.
Kongre sürecini, teşkilatların hesap vermesi ve yenilenmesi yanında en kapsamlı istişare zemini olarak gördüklerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu harekete, bu davaya gönül veren milyonlar nice hain tertip karşısında saflarını hep sıklaştırmış, fitneye geçit vermemiştir. Ülkemizi darbe teşebbüsleriyle, terörle, sokak şiddetiyle, ekonomik saldırılarla zayıf düşürmeye çalışanlar, karşılarında hep milletimizin ferasetini, cesaretini, vatan sevgisini bulmuşlardır. Asla kindar değiliz, kimseye husumet beslemiyoruz ama 2002 Kasım'ından itibaren milli iradeye yapılan hiçbir saldırıyı da unutmayacağız. Hukuktan siyasete, ekonomiden diplomasiye her alanda milletimize pusu kuranları unutmayacağız. Milletin üzerine uçaklarla, tanklarla, helikopterlerle saldıranları unutmayacağız. Onları üzerimize gönderenleri de unutmayacağız. Bu ülkenin bütünlüğüne ve dirliğine, milletimizin birliğine ve beraberliğine karşı kurulan hain tuzakları unutmayacağız. Bizi birbirimize düşürmek için sürekli kılçık atanları unutmayacağız. Maalesef bazılarının yaraları pansuman etmek yerine deşerek, 18 yıldır sayısız defa yaşadığımız bu senaryoya malzeme verdiklerini görüyoruz."
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, AK Parti'nin Türkiye'de kadınların en aktif şekilde yer aldığı bir hareket olduğuna, AK Parti'nin 4 milyon 800 bini aşan kadın kolları üye sayısının Türkiye'deki diğer tüm partilerin toplam sayısından bile fazla olduğuna işaret etti.
Böyle bir partinin kadın hakları konusunda aktif olmamasının mümkün olmayacağını ifade eden Erdoğan, "2002'den bu yana yasal düzenlemelerden kamuda kadın istihdamının artışına, iş dünyasından sivil toplum örgütlerine kadar toplumsal hayatın bütün alanlarında kadınlarımızın geldiği nokta bütün istatistikler itibarıyla eski ile kıyaslanamayacak düzeydedir." diye konuştu.
Recep Tayyip Erdoğan, 2004'te Anayasa'ya haklar konusunda özellikle "kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir" dediklerini, "devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür" hükmünü ilave ettiklerini anlattı.
Bu maddeye 2010 yılında "pozitif ayrımcılığı" da eklediklerini dile getiren Erdoğan, "Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair 6284 sayılı Kanun 2012 yılında yürürlüğe girdi. Evde el emeğiyle üretilen ürünlerin, yıl içinde elektronik ortamlar üzerinden gerçekleştirilen satış tutarının asgari ücretin yıllık brüt tutarı kadar olan kısmını gelir vergisinden muaf tuttuk. Doğum yapan çalışanlara pek çok kolaylık sağladık. Son 18 yılda kadın işgücü yaklaşık 4 milyon, kadın istihdamı 2,8 milyon arttı. Kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 34,4'e ve istihdam oranı ise yüzde 28,7'ye yükseldi." ifadesini kullandı.
Son 18 yılda 2 milyon 44 bin kadının aktif işgücü piyasası programlarından faydalandığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesleki eğitim kurslarından ise 933 bin kadının yararlandığını söyledi.
Erdoğan, işbaşı eğitim programlarından da programın başladığı 2009'dan 2019 yılı sonuna kadar 770 bin kadının faydalandığını bildirdi.
Recep Tayyip Erdoğan, kendi işini kurmak isteyenleri desteklemek için düzenledikleri girişimcilik eğitim programlarından 2007'den 2019 sonuna kadar toplam 215 bin kadının istifade ettiğini belirterek, şunları kaydetti:
"2002 yılında kız çocuklarının ilköğretimde okullaşma oranı yüzde 87,3, bu düzeydeydi. Geçtiğimiz yıl itibarıyla ilkokul düzeyinde kız çocukları için net okullaşma oranı yüzde 92,1'e, ortaokul düzeyinde kız çocukları için net okullaşma oranı yüzde 93,6'ya ulaştı. Ortaöğretimde kız çocuklarının okullaşma oranı yüzde 45,2'den 83,9'a yükseldi. Kadınların yükseköğretimde okullaşma oranı yüzde 13,5 iken bu oran da yüzde 46,4'e çıktı. Üniversitelerde kadın öğretim görevlileri oranı yüzde 50,35'tir. Profesörler içerisinde kadın oranı yüzde 32, doçentler içerisinde kadın oranı yüzde 40, doktor ve öğretim üyeleri içerisinde yüzde 44, araştırma görevlileri içerisinde yüzde 51'dir."
Erdoğan, bütün dünyada erkeklerin egemen olduğu diplomatik görevlerde 266 büyükelçiden 66'sı, 85 başkonsolostan 17'si, 81 genel müdür ve genel müdür yardımcılarından 24'ünün kadın olduğunu aktararak, toplam 14 bin 918 hakimden 6 bin 878'inin, yani yüzde 46,1'inin ve 6 bin 967 savcıdan 1025'inin, yani yüzde 14,7'sinin kadın olduğunu vurguladı.
2002 genel seçimlerinde parlamentodaki kadın milletvekili sayısının 24, kadın temsil oranının da 4,4 olduğunu anımsatan Recep Tayyip Erdoğan, "24 Haziran 2018 seçimlerinde kadın milletvekili sayısı 104'e, temsil oranı da yüzde 17,45'e yükseldi. Kadına yönelik şiddetle mücadele çalışmalarımızı çok yönlü, bütüncül bir yaklaşımla 'sıfır tolerans' ilkesi ile sürdürüyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, ilki Aralık 2012'de açılan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinin (ŞÖNİM) bugün 81 ilde hizmet verdiğine dikkati çekerek, bugüne kadar ŞÖNİM'den hizmet alan kadın sayısının 538 bini bulduğunu anlattı.
Sosyal yardım faydalanıcılarının yüzde 61'ini, düzenli yardım faydalanıcılarının yüzde 67'sini, süreli yardım faydalanıcılarının ise yüzde 54'ünü kadınların oluşturduğunu da vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şartlı nakit transferleri kapsamında annelere yaptığımız ödeme tutarı 11,1 milyar liranın üzerindedir." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi vefat etmiş kadınlara yönelik yardım programı kapsamında bugüne kadar 5,6 milyar lira tutarında ödeme yapıldığını, muhtaç asker ailelerine yönelik yardım programı kapsamında da bugüne kadar 1,1 milyar lira kaynak kullanıldığını bildirdi.
Erdoğan, doğum yardımı olarak da bugüne kadar 2,5 milyar lira tutarında ödeme gerçekleştirildiğini ifade etti.
Kadınlar için yapılan hizmetlerin saymakla bitmediğini dile getiren Erdoğan, "Çünkü AK Parti, dedelerimiz kadar hatta onlardan daha fazla ninelerimizin partisidir. Çünkü biz şunu biliyoruz, cennet annelerin ayakları altındadır. Annelerimizin özellikle evlatlarına bağışladıkları imkanlar hiçbir zaman hiçbir şeyle mukayese edilemez. Annelerimizin, halalarımızın, teyzelerimizin bizlere verdikleri bir kenara atılamaz. Onun için halalarımızın, teyzelerimizin partisiyiz, bu böyle biline." dedi.
"AK Parti, delikanlılarımız kadar, hatta daha fazla genç kızlarımızın partisidir." ifadesini kullanan Erdoğan, gerektiğinde pozitif ayrımcılık yapmaktan çekinilmediğini, gelinen noktada kadınların elde ettiği kazanımları kimsenin inkar edemeyeceğini söyledi.
Erdoğan, bu toprakların kadın erkek hep birlikte vatan yapıldığına, devletin hep birlikte kurulduğuna, bayrağın da hep birlikte yükseltildiğine işaret etti.
En zor zamanlarda birlikte, omuz omuza verilerek ayakta kalındığını belirten Erdoğan, İstiklal Harbi'nde kadınların rolü ne ise 15 Temmuz'da da kadınların rolünün aynı olduğunu, Türk milletinin "aile erkil" bir millet olduğunu ifade etti.
"Her ferdiyle milletimiz büyük bir aileyse, ayrı ayrı da her Türk ailesi milletimizin nüvesi olmanın yanında vatanımızın, devletimizin, bayrağımızın, geleceğimizin teminatıdır." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ailenin temeline dinamit koyan hiçbir anlayış, hiçbir düzenleme, hiçbir ideoloji insani olmadığı gibi meşru da değildir. AK Parti'nin kadınları için 'AKP'nin papatyaları' gibi yakıştırmalarla, 'yeşil sermaye' gibi yaklaşımlarla ağzıma almaktan edep ediyorum, küfri bir ifadeyi kullanmak suretiyle bu tür yakıştırmaların içine giren köşe yazarları noktasında da kusura bakmasınlar, tüm kadın kollarım ve kadınlar adına kendilerini kınıyorum. Eğer AK Parti'nin Genel Başkanı, ülkemin Cumhurbaşkanı olarak kadınlarımıza sahip çıkmada geri duracak olursak hiçbir zaman bu dünyada da ebedi alemde de Rabb'imize hesabını veremeyiz."
Erdoğan, inançta ve değerlerde olmadığı halde zamanla toplumsal yapıya sirayet eden çarpık anlayışların ortadan kaldırılmasının da AK Parti'nin en önemli meselelerinden olduğunu, bu konuda herkesin kendi tarihine bakması gerektiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadını insan dahi saymayan, kız çocuklarını diri diri toprağa gömen cahiliye dönemlerini bildiklerini belirterek, medeniyetin menşeinde bunların lanetlendiğini, Hazreti Muhammed'in bunlara karşı mücadele ettiğini söyledi.
Bu konularda Türkiye'ye kimsenin söyleyecek sözünün olamayacağını vurgulayan Erdoğan, şunları ifade etti:
"Gerek kadın gerek erkek, özgürlük her insan için kutsaldır. Hak olarak söylüyorum, hak her insan için kutsaldır. Emek her insan için kutsaldır. Bir zulüm, kime yapılırsa yapılsın zulümdür. Bir cinayet, işleyeni kim olursa olsun cinayettir. Bir şiddet, faili kim olursa olsun şiddettir. Acı söz, söyleyeni kim olursa olsun acı sözdür. Hakaret, yapanı kim olursa olsun hakarettir. İftira, müfterisi kim olursa olsun iftiradır. Kadının adeta mülk gibi görülmesi yanlıştır.
Gerekirse şiddetle yola getirilebileceğinin sanılması, 'ya benimsin ya kara toprağın' gibi hastalıklı zihniyetlere kurban edilmesi yanlıştır. Kadının, şerefli yaradılışına saygı duymayan her anlayış çarpıktır. Bu çerçevede tarihi adımlar attık. Kadınlarımız lehine yaptığımız bunca düzenleme varken, tartışmayı değerlerimize düşmanlık aracı haline dönüştürmeye çalışan bir avuç sapkına da meydanı bırakmayacağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin millet, ailenin de aile olmasını zedeleyecek anlayışlarla sonuna kadar mücadele edeceklerini dile getirdi.
"PKK'nın dağa kaçırdığı kız çocukları konusunda tek kelime etmeyenlerin, bırakınız kadın meselesini, insana dair hiçbir konuda söz söyleme hakları olamaz." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin onca anlı şanlı kadın derneğinden bir tepki açıklaması duydunuz mu? Her konuda ortaya çıkıp sokaklara dökülen, medyayı seferber eden, en yüksek perdeden bağıran, güya insan hakları savunucularından bir açıklama işittiniz mi? Hayır. Özellikle meslek örgütlerinden bu hususta dişe dokunur, açık, net, kesin ve tartışmasız bir tavır sergileyen oldu mu? Çünkü bu kesimler için zihinlerindeki ajandayı hayata geçirecek bir zemin bulabilmek her türlü insan hakkı mücadelesinden önemlidir. Bu tavırlarıyla kendi konumlarını kendileri belirliyorlar. Bu konumun tarifi de iki yüzlü, ideolojik saplantılı, milletinin değerleriyle barışamamış bir çizgidir.
Son dönemde özellikle yürütülen bazı tartışmalara artık bir nokta koymanın zamanının geldiğine inanıyorum. Maalesef yıllardır gerek kalemiyle, gerek aktivizmiyle bu millete hizmeti geçmiş kimi isimler, kendilerine asla yakıştıramadığımız, asla tasvip edemeyeceğimiz çirkin ifadelerle bu tartışmanın içinde yer almıştır. Biz her türlü fikre, her türlü eleştiriye, her türlü teklife, her türlü mücadeleye saygı gösteririz ama kadınlarımızın onuruna, haysiyetine, kişiliğine, iffetine yönelik en küçük saldırıya da müsaade etmeyiz. Adı, unvanı ne olursa olsun birilerinin, edebimizin el vermeyeceği ifadelerle AK Parti'li kadınları istiskal etmesine asla sessiz kalamayız. Yapılan bu saygısızlığın en kısa sürede telafi edileceğine, bir daha da tekerrür etmeyeceğine inanıyorum."
Aile kurumunu zayıflatacak hiçbir işin içinde yer almayacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendi dünyamızda aile hassasiyetimizi kimsenin tartısına sunacak da değiliz. Twit atmak suretiyle benim kadın kollarımın başında olanlara 'istifasını vermelidir' veya 'istifa etmesi gerekir', size mi soracağız? Bizim partimizin kadın kolları kendi demokratik tercihlerini kongreden kongreye kullanır. Onun için de sizlerden icazet almaya ihtiyacımız yok." dedi.
Erdoğan, Mamak'taki 75. Yıl Parkı'nda düzenlenen AK Parti 19. Kuruluş Yıl Dönümü kutlamasında yaptığı konuşmada, kadına yönelik şiddet konusundaki hassasiyetlerinin, insana olan saygı ve sevgiden olduğu kadar aile kavramına yaklaşımlarından da kaynaklandığını ifade etti.
"Ne kadına şiddetle mücadelemizin zafiyete uğratılmasına ne de bir avuç marjinalin aile değerlerimizi zedelemesine izin veririz." diyen Erdoğan, Türkiye'nin bin yıllara dayanan medeniyet birikimiyle insanı ve insan onurunu yücelten, aileyi merkeze alan toplum dokusuyla uygun, özgün ve öncü metinler çıkarma potansiyeline sahip olduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şimdiye kadar oluşan uluslararası külliyatından da istifade ederek tercüme metinler yerine artık kendi çerçevemizi kendimiz belirlememiz gerekiyor. Hani diyordum ya 'Kopenhag kriterleri' diyeceğimize 'Ankara kriterleri' der ve yolumuza devam ederiz. Enerjimizi ve vaktimizi heba eden son tartışmanın kasıtlı bir şekilde alevlendirildiğini, bazılarının da bilerek veya bilmeyerek bu ateşe odun taşıdığını düşünüyorum. Bu ateşi körükleyenler kadına şiddetle mücadeleden veya kadınların insan haklarını tesis etmekten bir adım olsun geri gideceğimizi sanıyorlarsa şimdiden bilsinler ki hüsrana uğrayacaklardır."
Erdoğan, gereksiz tartışmalar üzerinden körüklenmeye çalışılan bu fitne ateşini basiret ve ferasetle davranarak tamamen söndüreceklerine inandığını dile getirdi.
Geçen 18 yıl boyunca olduğu gibi bugün de istikrar ve güvenden, adalet ve demokrasiden taviz vermeden ülkeye büyük hizmetler ve önemli projeler kazandırmaya devam ettiklerini vurgulayan Erdoğan, 1000 yıldır barış ve kardeşlik içinde yaşanılan Türkiye'de refah ve huzurun hakim olması için var güçleriyle çalıştıklarını söyledi.
Türkiye'nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine herkesi aynı samimiyetle kucakladıklarını, memleketin her karış toprağını, insanını aynı duyguyla sevdiklerini ifade eden Erdoğan, demokrasiye, adalete, insan hak ve özgürlüklerine, hukuk devletinin gereklerine ve ülkenin gelecek ideallerine yürekten bağlı olduklarının altını çizdi.
Herhangi bir ırk taassubu içerisinde olmadan yaratılanı yaradandan ötürü sevmek suretiyle yollarına devam ettiklerini aktaran Erdoğan, milletin Türkiye'nin hukukuna, seçilmiş hükümetine ve kendi iradesine her zamankinden daha çok sahip çıktığını, küresel ve bölgesel bir aktör haline gelen Türkiye'nin yürüttüğü aktif diplomasisiyle ulusal ve uluslararası çıkarlarını daha güçlü şekilde koruduğunu anlattı.
Bölgesel ve küresel barış ve adalet için bütün imkanları seferber ettiklerini, en üst seviyede sorumluluklar üstlenmeyi sürdürdüklerini bildiren Erdoğan, 2023 hedeflerine 2053 ve 2071 vizyonuna uygun bir Türkiye'yi milletçe, el ele inşa edeceklerini vurguladı.
Erdoğan, "Türkiye demokrasi, insan hakları ve kalkınma yolundaki çabasını yeni başarılar ile taçlandırdıkça sadece kendi sınırları içerisinde değil bölgesinde ve dünyada da bir istikrar ve güç merkezi olacaktır. Bunu başaracak olan da AK Parti'dir." diye konuştu.
Bugün partilerinin 19. kuruluş yıl dönümününün kutlandığını hatırlatan Erdoğan, 19 yaşın en güçlü, en atılgan, en enerji dolu, en gayretli, en hevesli dönem anlamına geldiğine işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Genç bir şairimiz, partimizin bu kuruluş yıl dönümünü ne güzel anlatmış.
(Ay yıldız zirvede, destan kopuzda. Türkiye aşkıyla güne biiznillah. AK Parti bir civan 19'unda. Yarına bismillah düne maşallah. Tek vücut el ele, gönül gönüle. Birliğe yürüdü mukaddes çile. Gıpta etti sevdamız bülbüle, güle. Yürünen mübarek ize maşallah. İnançtan çınarın kavi dalları. Şahlanan küheylan Gençlik Kolları. Ey kutlu davanın AK kadınları, Nene Hatunları size maşallah.
Sahada çalışan her AK nefere, birlikte yazılan nice zafere. Sancağı taşıyan cengaver ere. Ulubatlı Hasan misali maşallah. Davayı kuşanan hilal hatlara. Sevdayı taşıyan şimşek atlara. Merkezde, taşrada teşkilatlara. Yokuşa maşallah, düze maşallah. Neler yaptık neler sığmıyor söze. Eserle kavuştu gece gündüze. Yükselen Türkiye'm gelmesin göze. Lisana maşallah, söze maşallah. Nidamız Akif'in 'korkma' sesidir. Millet gönlümüzün efendisidir. AK Parti milletin ta kendisidir. Tek millet, tek bayrak bize maşallah. Tek vatan, tek devlet bize maşallah.)"
Nice yıl dönümlerinde buluşmayı dileyen Erdoğan, konuşmasını bir şairin, "Şu göğüs kafesimi genişleten umudum var oldukça, güzel günlere olan inancım hiç bitmeyecek." dizeleriyle tamamladı.
Kutlamalar, Mamak ilçesindeki 75. Yıl Parkı'nda yer alan 4 bin kişilik amfitiyatroda gerçekleştirildi. 975 davetli, sosyal mesafe kurallarına uyarak yerini aldı. Davetliler, ateş ölçümünün ardından giriş yaptı.
Katılımcılara, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzası ve isminin kısaltması olan "RTE" ifadesi bulunan kravat ve fular ile çeşitli programlarında yaptığı konuşmaların yer aldığı "Yeni Türkiye Vizyonu Yeniden Diriliş Yolunda" kitap seti hediye edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, amfitiyatroya AK Parti'nin 19. kuruluş yılı için özel bestelenen "İnandığın yolda yürü" şarkısı eşliğinde girdi. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunması ile program başladı.
AK Parti'nin bugüne kadar kullandığı seçim şarkılarından bazıları sanatçılar tarafından seslendirildi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal'ın konuşmasının ardından 19. yıl tanıtım filmi izlendi.
Kutlamalara, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi üyeleri, MYK ve MKYK üyeleri, kurucu üyeler, eski TBMM başkanları, parti kurulları, 27. Dönem milletvekilleri, ana kademe MYK ve MKYK üyeleri, il başkanları, büyükşehir belediye meclisi başkan vekilleri, il genel meclisi başkanları, kabine üyeleri, önceki dönem MYK üyeleri, önceki dönem bakanlar kurulu üyeleri, birim başkan yardımcıları, AK Parti Ankara il ve ilçe yönetimleri, Ankara ilçe belediye başkanları ve bakan yardımcıları katıldı.