Doðu Akdeniz'de yaþanan her geliþme hem gündemi hem de bölge siyasetini deðiþtirmeye devam ediyor. Bu çerçevede geçtiðimiz günlerde Doðu Akdeniz'e kýyýdaþ ülkelerden Mýsýr'ýn bölgede enerji kaynaklarý araþtýrmak için çýktýðý ihalede faaliyet alaný olarak 28. meridyenin doðusunun, baþka bir deyiþle Türkiye'nin 2019'da Birleþmiþ Milletler'e (BM) bildirdiði Türk kýta sahanlýðýnýn güney sýnýrýnýn belirlenmesi bölgedeki dinamikleri deðiþtirebilecek geliþmelerden biri oldu. Buna karþýlýk Türkiye de Mýsýr'ýn bu rasyonel hamlesini kendi deniz yetki alanlarýna saygý gösterilmesi þeklinde deðerlendirdi. Bu minvalde, Dýþiþleri Bakaný Mevlüt Çavuþoðlu "Doðu Akdeniz'de en uzun karasý ve kýyýlarý olan iki ülke olarak iliþkilerimizin seyrine göre biz de yarýn deniz yetki alanlarý konusunu Mýsýr'la müzakere edebiliriz, kendi aramýzda da ileride bir anlaþma imzalayabiliriz," diyerek bölgede muhtemel bir deðiþim için kapýyý aralamýþ oldu.
Bölgede en uzun kýyýya sahip ülkeler olan Türkiye ve Mýsýr arasýnda gerçekleþtirilebilecek bir deniz yetki alanlarý sýnýrlandýrma anlaþmasý, Yunanistan ve GKRY'nin keyfi davranýþlarýný engelleyerek gerginliði düþürebileceði gibi yeni anlaþmalara da zemin hazýrlayabilir.
Özellikle bünyesinde enerji kaynaklarýnýn bulunduðunun belirlenmesinin ardýndan sürekli gündemde olan ve jeopolitik önemi hýzla artan Doðu Akdeniz'de yaþanan bu son geliþme, bilhassa Türkiye ve Mýsýr açýsýndan ve genel olarak da bölge jeopolitiði için önemli sonuçlar doðurabilir. Türkiye için bu geliþmenin kendi tezlerinin doðruluðunu ortaya koymasý açýsýndan önemli olduðunu söylemek yanlýþ olmayacaktýr. Bunun yaný sýra Doðu Akdeniz'de Türkiye'nin yok sayýlarak bir giriþimde bulunmanýn mümkün olmadýðý da bir kez daha anlaþýlmýþ oldu. Bir baþka deyiþle, Mýsýr'ýn ihale kararý alýrken belirlediði alan incelendiðinde, bölgede her ne kadar East-Med gibi maliyetli, gerçekçi olmayan ve siyasi motivasyonlu çeþitli hamleler yapýlsa da; ya da Yunanistan uluslararasý hukuka aykýrý þekilde belirlediði sözde egemenlik alanlarýyla yayýlmacý politika uygulamaya çalýþsa da; veyahut Türkiye'yi dahil etmeden Doðu Akdeniz Gaz Forumu adý altýnda birlikler oluþturulmaya çalýþýlsa da Türkiye, Doðu Akdeniz'de en uzun sahil þeridine sahip kýyýdaþ ülke olarak ve uluslararasý hukuk zemininde belirlediði meþru politikasýyla bölgedeki en önemli belirleyicilerden biri olduðunu göstermiþtir.
Bunlarýn yaný sýra, bu ve benzeri nitelikte adýmlar Türkiye ve diðer bölge ülkeleriyle iliþkilerin normalleþtirilmesi konusunda bir fýrsat olarak görülebilir. Türkiye'nin Doðu Akdeniz'deki öncelikleri düþünüldüðünde, bölgede en uzun kýyýya sahip ülkeler olan Türkiye ve Mýsýr arasýnda gerçekleþtirilebilecek bir deniz yetki alanlarý sýnýrlandýrma anlaþmasý, hem bölgede Yunanistan ve Güney Kýbrýs Rum Yönetimi'nin (GKRY) uluslararasý hukuka aykýrý keyfi davranýþlarýný engelleyerek gerginliði düþürebilir hem de bölgede kritik konumdaki Ýsrail ile de bir anlaþma zemini ortaya çýkarabilir. Bu durumun Türkiye açýsýndan bir baþka sonucu da Ýsrail ve Mýsýr'ýn mevcut ve yeni bulunabilecek enerji kaynaklarýný Avrupa'ya en kýsa ve güvenli yol olarak Türkiye üzerinden taþýmaya imkân saðlayacak anlaþmalara uygun ortamý oluþturabilecek olmasýdýr. Mýsýr açýsýndan durum deðerlendirildiðinde ise bu tür bir yaklaþým güven atmosferi oluþturacak ve Doðu Akdeniz'de en uzun kýyýya sahip iki ülke arasýndaki iliþkilerin normalleþmesi için bir fýrsat yaratacaktýr. Yunan basýnýnýn da bu konuda "Mýsýr'ýn bu tercihi, Mýsýr-Türkiye iliþkilerinin iyileþtiði yönünde bir unsur olarak deðerlendirilmese de Kahire'nin gelecekteki görüþmeler için kapýlarý açýk tutmaya yönelik bilinçli bir tercihidir,"[1]yorumu yapýlarak iliþkilerde normalleþme ihtimalini vurguladýðý görüldü.
Mýsýr'ýn hidrokarbon ihalesi sýrasýnda Türkiye'nin kýta sahanlýðý sýnýrlarýný dikkate alarak hareket etmesinin ardýndan, Mýsýr'ýn Türkiye ile bir deniz yetki alanlarý sýnýrlandýrma anlaþmasý imzalamaya istekli olduðu ve bunun kendi bölgesel çýkarlarýna uygun olduðu þeklinde yorumlanmasý mümkün. Böyle bir anlaþma sonucu ortaya çýkacak güven ortamý ile geliþecek iliþkiler sadece Doðu Akdeniz ile sýnýrlý kalmayacaðý gibi, iki ülkeye de fayda saðlayacak birçok iþbirliði ihtimalinin de yolunu açacaktýr. Ancak Türkiye ile Mýsýr arasýnda Doðu Akdeniz'de imzalanabilecek olasý bir anlaþmanýn getireceði faydalardan en önemlisi Mýsýr'ýn, Yunanistan ve GKRY ile imzaladýðý sözde sýnýrlandýrma anlaþmalarýyla kaybettiði yetki alanlarýný geri alabileceði ve böylece Doðu Akdeniz'de uluslararasý hukuktan kaynaklanan meþru ve gerçek yetki alanýna sahip olabileceðidir. Türkiye ile Mýsýr arasýnda imzalanacak bir yetki anlaþmasýnýn oluþturacaðý pozitif ortamla þu ana kadar bölgede enerji kaynaðýný gerçek manada bulmuþ olan iki ülkeden biri olan Mýsýr, hem mevcut enerji kaynaklarýný hem de yeni bulabileceði olasý kaynaklarý Batý'ya taþýmak için Türkiye ile anlaþma imkaný bulabilecektir.
Bölgedeki son geliþmelere Yunanistan ve Fransa açýsýndan bakmak da faydalý olacaktýr. Bu çerçevede, 6 Aðustos 2020 tarihinde Türkiye-Libya sýnýrýný bertaraf etmek için imzalanan sözde Yunanistan-Mýsýr deniz yetki alanlarý sýnýrlandýrma anlaþmasýnda Mýsýr, Yunanistan'ýn Meis'ten sýnýr çizme giriþimine karþý çýkmýþtý ve aslýnda böylece Yunanistan, "adalarýn kýta sahanlýðý vardýr" tezinden geri adým atarak ilk hayal kýrýklýðýný yaþamýþtý. Bugün de Yunan basýný incelendiðinde Mýsýr'ýn ihale kararýnýn Yunanistan'da ciddi bir rahatsýzlýk ve hayal kýrýklýðý yarattýðý görülüyor.
27 Kasým 2019 tarihinde Türkiye ile Libya arasýnda imzalanan deniz yetki alanlarý sýnýrlandýrmasýna dair mutabakat muhtýrasý zaten Yunanistan'ýn bölge politikasýna ve Kýbrýs adasýna doðru uzanan Yunan iddialarýna ciddi darbe vurmuþtu. Þimdi ise Mýsýr'ýn hem Meis'e iliþkin tutumu hem de bu son ihale kararý Yunanistan'ýn bölgede kontrolü daha fazla kaybedebileceðini gösteriyor. Mýsýr'ýn hidrokarbon ihalesine çýkarken Türkiye'nin kýta sahanlýðý sýnýrlarýný dikkate alarak davranmasýndan hayal kýrýklýðý yaþayan ve bölgedeki politikalarýnýn olumsuz etkilendiðini düþünen diðer bir ülke de Fransa olacaktýr. Özellikle bu oluþan olumlu atmosfer sonrasý Türkiye ile Mýsýr arasýnda imzalanabilecek olasý bir deniz yetki alanlarý sýnýrlandýrma anlaþmasý Fransa'nýn Yunanistan ile uygulamaya çalýþtýðý Türkiye karþýtý politika için büyük bir engel teþkil edecektir. Çünkü AB'deki bazý kesimler tarafýndan sürekli uluslararasý hukuku ihlal etmekle suçlanan Türkiye'nin tezlerinin haklýlýðý ortaya çýkacak ve Fransa'nýn bölgede kurmaya çalýþtýðý etki alaný zayýflayacaktýr. Bu konu Avrupa Birliði (AB) dahilinde Almanya karþýsýnda sürekli itibar kaybeden Fransa için sadece Doðu Akdeniz'de etki alaný kaybýna neden olmayacak ayný zamanda da Kuzey Afrika'daki nüfuzunun da biraz daha azalmasý manasýna gelecektir.
Sonuç olarak, Türkiye-Mýsýr arasýndaki olasý bir deniz yetki alanlarý sýnýrlandýrma anlaþmasý, bölgenin kaderinin yalnýzca bölge ülkelerinin tasarrufuyla çizilebileceðini göstermesi açýsýndan da önemli olacaktýr. Bu geliþme, bölge ülkeleri arasýndaki güven ortamýnýn artmasýna bir katký saðlayýp daha baþka iþbirliði imkanlarýna da yol açabilir. Bu minvalde, Türkiye'nin defaatle belirttiði gibi Doðu Akdeniz'deki ihtilaflarýn, kýyýdaþ ülkelerin bir araya gelmesiyle hakkaniyet ilkesi doðrultusunda uluslararasý hukuk ilkeleri çerçevesinde çözülmesi gerekiyor. Mýsýr'ýn Türkiye'nin meþru kýta sahanlýðý sýnýrlarýný dikkate alarak gerçekleþtirdiði hidrokarbon ihalesi de bölgede çözüm için katký saðlayacak minvalde bir geliþme olmuþtur.