Türkbilim Sanal Toplantýlarý (TÜSAT) ve Semerkant Devlet Üniversitesi tarafýndan organize edilen sempozyuma Semerkant Devlet Üniversitesi Rektörü, Özbekistan Senatosu üyesi Prof. Dr. Rüstem Halmuradov, Taþkent Büyükelçisi Mehmet Süreyya Er, Uluslararasý Türk Akademisi Baþkaný Prof. Dr. Darhan Kýdýralý, TÜSAT Yönetim Kurulu Baþkaný Prof. Dr. Timur Kocaoðlu ile Özbekistan, Kazakistan, Türkiye, ABD ve Çekya'dan çok sayýda tarihçi ve bilim insaný katýldý.
Halmuradov, çevrimiçi sempozyumda yaptýðý konuþmasýnda, Buhara Halk Cumhuriyeti’nin 5 yýla yakýn ayakta kalmasýna raðmen, bölge ve onun siyasi hayatýnda çok önemli rol oynadýðýný belirterek, bu etkinlikte Buhara Halk Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaþkaný Osman Hoca'nýn (Kocaoðlu) oðlu Prof. Dr. Timur Kocaoðlu’nun da yer almasýnýn sevindirici olduðunu kaydetti.
Kýdýralý da Orta Asya halklarýný sömürge imparatorluðuna karþý uykudan uyandýrarak, özgürlüklerine kavuþmalarý için ilk adýmý atan Buhara Halk Cumhuriyeti’nin kuruluþunun 100. yýlýnýn tüm kardeþ halklar için önemli bir sene ve farklý bir bayram olduðunu dile getirerek kardeþ halklar için tarihin bir parçasý olan Buhara Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasýnýn, Orta Asya bölgesindeki kökleri ve kaderi bir olan halklarýn milli özgürlük mücadelesini uluslararasý düzeye çýkardýðýný ifade etti.
Kocaoðlu, Buhara Halk Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaþkaný olan babasý Osman Hoca’nýn hayatý ve faaliyetine iliþkin bilgi verdi. Kocaoðlu, Þubat 1920'de meydana gelen Buhara inkýlabýnýn önemli isimlerinden olan Osman Hoca’nýn, 1921’de Buhara Halk Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaþkaný seçildiðini ve Türk subaylarýn desteðiyle Buhara ordusunu kurduðunu anýmsattý. Kocaoðlu, 1921'de Osman Hoca’nýn Türkiye hükümetine mali yardým gönderdiðini aktardý.
Taþkent Büyükelçisi Mehmet Süreyya Er de yüzyýllara dayanan kardeþlik, ortak tarih ve medeniyetin iki halký birbirine hep yakýn tuttuðunu, iki kardeþ halk arasýnda binlerce kilometre mesafe olsa da kalplerin hep ayný ülkü için birlikte çarptýðýný belirterek, Türkiye Cumhuriyeti’nin kardeþi olan Buhara Halk Cumhuriyeti’nin, dünyanýn neresinde olursa olsun, baþka bir Türk devleti olduðu müddetçe hiçbir Türk devletinin yalnýz kalmayacaðýný gözler önüne serdiðini vurguladý. Er sözlerini þöyle sürdürdü:
"Kurtuluþ Savaþý’nda Türk milleti, Anadolu’yu kendilerine ebedi yurt yapmak hedefiyle emperyalizme karþý canla ve baþla bir varoluþ mücadelesi verirken, yardým eli Özbekistan’dan gelmiþtir. Bundan tam bir asýr önce 1920 yýlýnda Buhara Halk Cumhuriyeti tarafýndan Kurtuluþ Savaþý'mýza gönderilen altýnlar Anadolu’da yeþeren Cumhuriyet fidanýna can suyu olmuþ; milletimiz o zor dönemde sýrtýný Özbekistan’daki kardeþlerine yaslayabilmiþtir.
Yine Kurtuluþ Savaþý sýrasýnda, 1922 senesinde, Buhara Halk Cumhuriyeti’nden bir heyet Sakarya Zaferi þerefine Ankara’ya gelmiþ ve Baþkomutan Mustafa Kemal tarafýndan kabul edilmiþtir. Hediye olarak Timur döneminden bir Kur'an-ý Kerim ve üç kýlýç getiren heyet, kýlýçlardan birinin Ýzmir’in iþgalden kurtuluþunda þehre ilk girecek komutana takdim edilmesini rica etmiþtir. Böylece, Timur’un fethederek Türk dünyasýna kazandýrmýþ olduðu Ýzmir’i yeniden Türk yurdu haline getiren komutan da ata yurdumuzdan gelen kýlýçla onurlandýrýlmýþtýr. Buhara Halk Cumhuriyeti’nin bizlere bu maddi ve manevi destekleri Ýstiklal Harbi'ni kazanmamýzda hayati bir öneme sahip olmuþtur. Bunu asla unutmayacaðýz.” dedi.