''Cezaevinden tabut çıkmasına izin vermeyeceğiz''
ABONE OL
BDP İstanbul Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Sebahat Tuncel'in de aralarında bulunduğu yaklaşık 200 kişilik BDP'li grup, saat 11.00'de Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na yakın bir alanda toplandı. Basın açıklamasından önce şarkı söyleyip halay çeken grup adına basın açıklamasını Kibriye Evren yaptı. "Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılsın, Anadilde eğitim ve savunma hakkı tanınsın" pankartı önünde basın açıklamasını okyan Evren, Kürt annelerinin coşkulu bayram geçiremediğini belirterek, Kürt annelerinin bayramı cezaevi önlerinde karşıladığını söyledi. Evren, 46 gündür cezaevinde açlık grevinde olanlara destek verdiklerini ifade ederek, "Arkadaşlarımız Kürt dilinde eğitim ve savunma hakkı istiyor. Barışın temsilcisi Abdullah Öcalan'ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının sağlanmasını istiyor. Bu zor değil. Öcalan ile diyaolog kurmak zor değil. Arkadaşlarımızın taleplerini sahipleniyoruz. Gelin ölümleri hep beraber durduralım" şeklinde konuştu.


"SİZ VURDUNUZ DA BİZ ÖLMEDİK Mİ?"

Yakını KCK Davası'nda tutuklu bulunan Gülperi İrbersan da Kürtçe yaptığı konuşmasının sonunda, "Artık yeter iki tarafta kan kusuryor" diye konuştu. "Baskılar bizi yıldırımaz" sloganlarının atıldığı eylemde bir konuşma yapan BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de "Size hak olan bize hak olan ne varsa onun aynısını istiyorlar. Bunun verilmesine ne mani, önündeki engel ne. Doğuştan sahip olunan haklar hiçbir pazarlığın hiçbir müzakerenin konusu olamazlar. Bugün insanların doğuştan sahip oldukları hakkı vermek zorundasınız. Uzunca bir süre bu açlık grevi görülmedi. Sebebi açlık grevinin kendisi değildi. Sebebi bu taleplerin biliniyor olmasıydı. Bize layık gördükleri tek şey gaz, bomba ve zindan. Buradan sesleniyorum. Siz vurdunuz da biz ölmedik mi? Bu halkın en iyi bildiği şey ölmek. Çünkü binlerce evlandını toprağa verdi. Tıpkı asker ve polis anneleri gibi. Bu yolun yol olmadığını bilin" diye konuştu.


"ZİNDANLARDA ÖLÜMÜNE DİRENİŞ VAR"

BDP İstanbul Miletvekili Sebahat Tuncel de "Çarşamba gününden bugüne burada cezaevideki ölüm oruçlarına destek vermek için açlık grevindeyiz. Biz aslında demokratik bir eylemle sesimizi duyurmaya çalıştık. Zindanlarda ölümüne bir direniş var. Bugün sayısı 700 bini bulan arkadaşlarımız kendi bedenini ölüme yatırmış durumda. Ama cezaevi koşulları için değil kendi sorunları için değil Türkiye'nin geleceği için. Kürt sorunun çözümü için kendi bedenini hiç gözlerini kırpmadan ölüme yatırmış durumdalar. Biz onların sesini en azına kamuoyunda görünür kılmak açısında bu dayanışma eylemine başladık" dedi.


"İÇERDE ÖLÜMÜNE BİR DİRENİŞ VAR"

Tuncel sözlerini şöyle sürdürdü: " Adalet Bakanı geçenlerde Sincan Cezaevi'ne gitti. Bu olumlu adımdır ama bunun sonrasını bekliyoruz. Adalet Bakanı şöyle dedi: 'Komuoyu oluşmuştur artık açlık grevini bırakın.' Bakırköy Cezevi'nde bulunan arkadaşlarımız şöyle ifade ediyorlar: 'Biz kamuoyu yaratmak için değil Kürt sorunun çözümü için bedenimizi ölüme yatırdık. Bu sorun artık çözülsün istiyoruz. Bu ülkede anadilde eğitim ve savunma yapmak istemenin artık bir suç olmasından çıkmasını istiyoruz. Bütün halkların birarada yaşamasını istiyoruz' diyorlar. İçerde ölümüne bir direniş var" diye konuştu.


TÜRKİYE'DE KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ MÜMKÜN"

Hükümeti eleştiren Tuncel, "Eğer birlikte yaşamak istiyorsak, yeni bir hukuk oluşturmak istiyorsak o zaman yapılması gereken bir şey var. Ret, inkar ve asimilasyon politikasından vazgeçeceksiniz. Birlikte yaşamanın hukukunu birlikte oluşturacaksınız. Türkiye'de Kürt sorunun çözümü mümkün. Bunun için siyasi irade gereklidir. Bu siyasi irade BDP'de var. Blok vekillerinde var. Bu siyasi irade ne yazık ki AKP hükümetinde yok. Eğer Başbakan bu siyasi iradeyi gösterirse bu ülkede savaş ve çatışma her an durabilir. Başbakan, Esad'a ateşkes çağrısında bulunuyor, ama kendi ülkesinde yaşanan savaşa hiçbir şey demiyor " şeklinde konuştu. Tuncel, "Ölüm oruçlarının durdurulmasını talep ediyoruz. Taleplerin kabul edilmesini istiyoruz. Cezaevlerinden tabut çıkmasına izin vermeyeceğiz. Ya onlarla birlikte özgürlüğe gideceğiz ya da onlarla birlikte ölümü göze alıyoruz. Ya özgürlük ya özgürlük " diyerek sözlerini tamamladı.


Anadilde eğitim olmadığı gerekçesiyle çocuklarını 3 yıldır okula göndermediğini söyleyen Hıdır Ercan, "Anadilde eğitim için mücadelemizi sürdürüyoruz" diye konuştu. Grup basın açıklamasının ardından olaysız bir şekilde dağıldı.


Yaklaşık 1 haftadır süren eylemlerde zaman zaman gerginlikler olmuş poliste gruba müdahale ederek dağıtmıştı. Dün yapılan eylem sırasında ise E-5'teki metrobüs yoluna 3 ses bombası atılmıştı.Büyük paniğin yaşandığı patlamalarda ölen yada yaralanan olmamıştı.