Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Bugün gelinen noktada Türkiye'de eğitim ve öğretim hakkını engellemek çok büyük bir çirkinliktir. Çok büyük bir gericiliktir. Çok büyük bir yobazlıktır. Çok büyük bir bağnazlıktır. Faşistliktir. Bir yandan özgürlük diyeceksiniz, bir yandan kendiniz gibi olmayanlara karşı her türlü zoru kullanacaksınız" dedi.
Yerköy Belediye Başkanı Mehmet Ağaoğlu'nun düğün törenine katılmak için Yozgat'ın Yerköy ilçesine gelen Bozdağ, düğün sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bozdağ, eğitim ve öğretim hakkının temel bir insan hakkı olduğunu ifade ederek, eğitim hakkının engellenmesinin kabul edilemeyeceğini belirtti.
Türkiye'de üniversitelerde okumak isteyen veya başka orta öğretim kurumlarında okumak isteyen ne kadar insan varsa bunların eğitim ve öğretim hakkını anayasa içerisinde, hukuk içerisinde kullanmasının bir hak olduğunu ve bu hakkın da kullanılmasının devletin teminatı altında bulunduğunu vurgulayan Bozdağ, şunları söyledi: "Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) yaşanan bu çirkin olay, esasında bir yobazlığın göstergesidir. Bir tacizdir. Bir gericiliktir. Bir faşizmdir. Barbarlıktır. Kabul edilemez. İzah edilemez bir yaklaşımdır. Üniversiteler hür bilimin yuvasıdır. Orada insanlar özgürce eğitim görmeli ve bilim bütün boyutları özgürce ifade edilebilmeli, özgürce tartışılabilinmelidir. Orası özgürlük alanıdır. Ama öyle görünüyor ki, bu özgürlük alanında rahatsız olanlar var. Zira bir takım ideolojilere aklını ve ruhunu esir etmiş kişiler var. Dolayısı ile bunlar hür değil. Hür olamadıkları için de başkalarının hür olmasına da itiraz ediyorlar esasında.
Türkiye'de üniversiteleri özgürleştirmenin yollarından biri üniversiteleri bir takım yasa dışı radikal grupların, yapıların tesirinden ve ideolojilerin esaretinden kurtarmak lazım. Bir ideolojinin esiri olan, onun dışındaki fikirlere karşı, onun dışındaki kişilere karşı maalesef olumsuz yaklaşımlarda bulunmaktadır. Ama şunu herkes bilmeli ki, Türkiye dünün Türkiye'si değil. Başı örtülü diye veya başka tür kıyafet giyiyor diye veya başka tür düşünüyor diye insanların dışlandığı, okullarından atıldığı, cezalandırıldığı bir ülke artık değil."
Geçmişte başı örtülü öğrencileri üniversiteye almayarak, onların üniversite eğitim haklarını almasını engellemek, öğrenci olanları üniversitelerden atmanın birileri tarafından yiğitlik ve kahramanlık olarak görüldüğünü dile getiren Bozdağ, şöyle devam etti:"Bazı toplum kesimleri de bu körlüğü alkışlıyor olabilir. Ama artık Türkiye buraları çoktan geride bıraktı. Bugün gelinen noktada, Türkiye'de eğitim ve öğretim hakkını engellemek çok büyük bir çirkinliktir. Çok büyük bir gericiliktir. Çok büyük bir yobazlıktır. Çok büyük bir bağnazlıktır. Faşistliktir. Bir yandan özgürlük diyeceksiniz, bir yandan kendiniz gibi olmayanlara karşı her türlü zoru kullanacaksınız. Bir yandan gericilik diyeceksiniz, bir yandan gericiliğin en alasını hürriyet adına yapacaksınız. Bunların kabul edilmesi doğru görülmesi, hoş görülmesi asla mümkün değildir."
"ODTÜ yönetimi ve YÖK tedbir almalı"
Bozdağ, ODTÜ yönetiminin ve YÖK'ün tedbir alması gerektiğine işaret ederek, "Üniversiteler, bilimin özgürce öğrenildiği öğretildiği ve her türlü tartışmanın yapıldığı yerler olduğu gibi öğrencilerin de her türlü tehditten baskıdan zordan uzak bir şekilde eğitim ve öğretim alabildiği bir yer olmalıdır. Birileri üniversitenin bahçesinde kalkıp başka öğrencilere karşı meydan okuyorsa, onları tehdit ediyorsa hatta 'güvenlik nerde güvenlik gelsin bunları dışarı çıkarsın' diyerek adeta patronuymuş edasıyla güvenliği çağırıyorsa, güvenlikler de gelip burada yaşanan çirkinliği seyrediyorsa o zaman orada üniversite yönetimi ne yapıyor diye herkesin sorma hakkı vardır. Nerede üniversite yönetimin ortaya koyduğu, öğrenciden, bilimden yana irade? Üniversitenin bahçeleri birtakım sol grupların, bir takım terör gruplarının etkisi altına girmiş adeta. ODTÜ bugün bazı radikal grupların arka bahçesi haline gelmiştir" diye konuştu.
Bilimin bahçesi, bilimin yuvası olması gereken yerlerin, birilerin arka bahçesi haline geldiğini dile getiren Bozdağ, şunları kaydetti:"Bu bahçeyi temizlemek ODTÜ yönetiminin görevidir. Onların vazifesidir. Orada özgür ortamı sağlamak bütün öğrencilerin her türlü hakkını hukukunu teminat altına almak onların vazifesidir. Eğer bu vazifeyi yapamayanlar varsa o zaman onlarla ilgili tedbirler almak da yönetimin vazifedir. Böylesi yobazlıklara, böylesi gerici faşist anlayışlara, böylesi çirkefliklere, böylesi gayri insani yaklaşımlara kimsenin göz yumması mümkün değildir. Göz de yummamalıdır.
O yüzden ben ODTÜ yönetiminin bu noktada, bundan sonraki süreçlerde bir daha böylesi hadiselerin tekerrür etmemesi için tedbir alması gerektiğini düşünüyorum. Alınan tedbirler beli ki yeterli değil onun üzerinde yeni tedbirleri değerlendirmesi lazım. YÖK'ün de bu noktada üzerine düşenleri yapması lazım, sadece kınamak değil böylesi eşkıyalığı yapanlara karşı hukukun cevabını vermek lazım, hukuku onlara tanıtmak lazım. Aksi takdirde gücü olan, sesi çok çıkan, bağıran, şiddet uygulayan, hakaret edenin borusunun öttüğü bir üniversite ortamında bilimin varlığından, özgür bir eğitim hayatından bahsetmenin imkanı olmaz.
Türkiye'de kendisini liberal kabul eden, özgürlükten yana olduğunu söyleyen herkesin bu faşizan tutum karşısında ortak tavır koyması gerektiğine değinen Bozdağ sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye'nin hiçbir yerinde böylesi bir hadiseye göz yumulması mümkün değildir. Biz hükümet olarak böylesi eşkıyalıklara, böylesi yobazlıklara, bağnazlıklara, çirkefliklere asla göz yummayacağız. Milletimizin evladını eğitim ve öğretim hakkını kullanılmasını kim engellemek istiyorsa onun karşısında hukuk mutlaka gerekeni yapacaktır. Bu noktada herkes emin olsun.
Onun için de herkesi görevini yapmaya davet ediyorum. Zira eğitim ve öğretim hakkını kullanılmasını engellemek Türk Ceza Kanunu anlamında suçtur. Bu noktada, bizim savcılara şikayette bulunmamıza gerek yoktur. Bunlar takibi zorunlu suçlardır. Bildiğim kadarı ile bütün bunlarla ilgili de gereken yasal prosedürlerin de işletilmesi lazım. Birisi bir eşkıyalık yaptığında birisi bir suç işlediğinde birisi hukuku ayaklar altına aldığında onun karşısında hukuku uygulamakla görevli olanlar tereddüt etmemelilerdir. Hukuk ne diyorsa onu yapmalıdır. Bir daha böylesi çirkeflikler, çirkinlikler, böylesi yobazlıklar, böylesi faşizanca yaklaşımları sergilemek isteyenler imkan ve fırsat bulamasınlar, umarız ki bir daha böyle bir hadise olmasın."