Daraðacýna giden yolda edebiyatýn Adnan Menderes sessizliði
ABONE OL

1890’lardan Cumhuriyet’in ilanýna kadar Doðu-Batý çatýþmasý, yenilik, alafrangalýk iþlenirken, 1923’ten itibaren Cumhuriyet ideolojisi doðrultusunda eserler verildi. 1950’de Demokrat Parti iktidarýyla birlikte, özgürlük, halk hareketleri, köy ve köylünün sorunlarý; 1960’larda iþçi sorunlarý, 1970’lerde ideolojik sýnýf savaþlarý, 1980’lerde bireysellik, yalnýzlaþma, cinsellik; 1990’larda postmodern konular, 2000’lerden sonra fantastik sanat-edebiyatýn konularý olur. Osmanlý’dan Cumhuriyet’e geçiþ, tek parti iktidarý, Demokrat Parti iktidarý, 27 Mayýs Darbesi, 1971 Muhtýrasý, 1980 Darbesi’nin izleri sürülerek bile sanat-edebiyatýmýzýn ne anlattýðý ortaya konulabilir. Batýlýlaþma sancýsý, Kurtuluþ Savaþý, Anadolu yüceltmesi, modernleþme, iþçi sömürüsü, köy romanlarý, kent yalnýzlýðý, cezaevi romanlarý, kadýnýn özgürlük arayýþý, köyden kente göç, ideolojik çatýþmalar, darbeler baþlýklarý altýnda da edebî serüvenimiz incelenebilir... 

Öyküleri ve öykü üzerine yazdýðý kitaplarla Türk yazýn hayatýnýn kayýt defterlerini tutan usta yazar Necip Tosun, Adnan Menderes’in dramý etrafýnda, Türkiye’de darbe dönemlerinin edebiyat anlayýþýný Star için deðerlendirdi… 

DOÐAL SÜRECÝN DIÞINDA 

Son iki yüz yýlda, yaþadýðýmýz coðrafyada derin, sarsýcý, deðiþim ve dönüþümlere þahit olundu. Gerek teknolojik geliþmeler gerekse ortaya konan toplumsal, siyasal, kültürel projeler sonucu, ülke insaný belki doðal süreçte uzun bir döneme sýðacak deðiþimi/dönüþümü çok kýsa bir zaman diliminde yaþamak durumunda kaldý. Doðal süreç “kýsaltýlýnca” ve doðallýktan çýkýlýnca, ortaya, trajik, yaralayýcý sonuçlarýn çýkmasý kaçýnýlmazdý. Sindirilememiþ dayatmalarýn marazi hâlleri her alanda tezahür etti. Bu çarpýk deðiþimden herkes payýna düþeni aldý: Birey, toplum, kurumlar, zihniyet... Ýlerleme, geliþme, modernleþme, makineleþme, çaðdaþlýk, adý ne olursa olsun, bu süreç beraberinde pek çok çeliþkiyi/çatýþmayý da doðurdu. 

Ýþte o çok bildik deyimle “çaðýn tanýðý” olan sanatçýnýn bu yaþananlardan etkilenmesi kadar doðal bir þey olamazdý. Ülkemizde pek çok sanatçý eserlerinde bu deðiþimi yansýttý. Ortaya kalýcý ve nitelikli eserler yanýnda ucuz, ideolojik saplantýlarla yüklü ürünler de çýktý. Bu baðlamda 27 Mayýs Darbesi çerçevesinde üretilen sanat-edebiyat ibretliktir. 

SEÇ BEÐEN AL DARBELER!

12 Mart ve 12 Eylül müdahale ve darbeleri edebiyat kanonunca mahkûm edilip üzerlerine onlarca öykü, roman, þiir kaleme alýnmasýna raðmen 27 Mayýs 1960 Darbesi için ayný þeyi söylemek mümkün deðildir. Bir anlamda edebiyat kanonu özgürlük mücadelesi olarak gördüðü 27 Mayýs Darbesini açýk bir þekilde  alkýþlamýþ,desteklemiþ ve övmüþtür. 1960 Darbesini alkýþlayan edebî-kültürel kanon 12 Eylül Darbesinin davetçisi, hazýrlayýcýsý olmuþtur. Bu darbeden en fazla zararý kendisi görmüþ olsa da bu tutumuyla darbeleri meþrulaþtýrmýþtýr. 

YETERÝNCE ÝÞLENMEDÝ 

27 Mayýs 1960 Darbesi sonrasý yaþanan dramatik olaylar ne yazýk ki sanat-edebiyatta yeterince iþlenmemiþtir. Kaldý ki darbeyi Menderes’in hak ettiði yönünde bir algý bile oluþturulmuþtur. Bu romanlarda/öykülerde halkýn oylarýyla seçilen Menderes açýkça “diktatör” olarak suçlanýrken, iktidara karþý yapýlan gösteriler, öðrenci olaylarý desteklendi. Polis halka ve öðrencilere zulmederken, darbeci asker övülür, asker ve öðrenci kardeþ olur. Baský ortamý, kurulan tahkikat komisyonlarý eleþtirilerek darbe aklanýr.  Sonuç olarak sol edebiyat 27 Mayýs 1960 Darbesini tümüyle destekleyici tutum takýnýrken, farklý kesimler yaþanan dramý eserlerinde yeterince gündeme getirememiþlerdir. 

Bugün 17 Mayýs… Baþbakan Adnan Menderes’in 1961 yýlýnda idam ediliþinin 58. yýl dönümü. 

Türk edebiyatýnda nitelikli yazarlarýn 1960 Darbesine ve Menderes’in dramýna bakýþý insaný hayrete düþürecek nitelikte. 

27 Mayýs 1960 Darbesi sonrasý yaþanan dramatik olaylar ne yazýk ki sanat-edebiyatta yeterince iþlenmedi. 12 Mart ve 12 Eylül müdahale ve darbeleri edebiyat kanonunca mahkum edilip üzerlerine onlarca öykü, roman, þiir yazýlmasýna raðmen 1960 darbesi için ayný þeyi söylemek mümkün deðil.

Kaldý ki darbeyi Menderes’in hak ettiði yönünde bir algý bile oluþturuldu. 

Bu romanlarda/öykülerde halkýn oylarýyla seçilen Menderes açýkça “diktatör” olarak suçlanýrken, iktidara karþý yapýlan gösteriler, öðrenci olaylarý desteklendi.

Edebiyat kanonu özgürlük mücadelesi olarak gördüðü 27 Mayýs Darbesini açýk bir þekilde destekledi. 1960 Darbesini alkýþlayanlar 12 Eylül Darbesinin davetçisi, hazýrlayýcýsý oldu.  

1960 Darbesi aðýrlýklý olarak sanat-edebiyat eserlerinde alkýþlanýp, övüldü. 

YA TANPINAR’A NE DEMELÝ? 

Nitelikli kimi yazarlarýn 1960 Darbesine ve Menderes’in dramýna bakýþý insaný hayrete düþürür. Bu isimlerin baþýnda Ahmet Hamdi Tanpýnar gelir. Tanpýnar’ýn hayatýndaki en dramatik olaylardan biri 1960 Darbesi karþýsýndaki tutumudur. Tanpýnar’ýn insana, olaylara bakýþý düþünüldüðünde hiçbir þekilde kendisinden beklenmeyecek sertlikle darbeyi desteklemesi, hatta Yassýada’da tutuklu bakanlara yapýlan iþkenceyi sevinçle karþýlamasý hele Menderes’in idamý sonrasý bunu hak ettiðini yazmasý eser ve yazar çeliþkisinin dramatik örneði olur. Günlük’lerinde “Samet Aðaoðlu dýþýnda Yassýada’da acýdýðým tek kiþi yok” diyecek ve “bu Pazar, Ýsmet Paþa’da idim” diye de ekleyecektir. Tanpýnar’a göre Milli Birlik Komitesi “Bizi Adnan Bey’den ve bütün bir çeteden kurtarmýþtýr.” Ardýndan ekler: “Bu adamlara minnettarým. Demokrat Parti ejderhasýndan bizi kurtardýlar. Vatan temizlendi.” Hatta iþkenceleri normal görür, hoþuna gider: “Yassýada milletin alakasýnýn toplandýðý yer. Herkesin Samet’te ve Zorlu’da bir hýncý var. Hemen herkes hazla dövüldüklerini hikâye ediyor ve mesut oluyorlar. Benim de Zorlu için hoþuma gidiyor.” 

Bir baþka yerde de görülen davalarda hukukun içinde kalýnmasýna üzülür. Daha aðýr ve sert cezalar verilmesini arzular. Daha da ileri giderek ihtilalin kansýz olmasýnýn bu sonucu doðurduðunu belirtir: “Bence kansýz ihtilal yapmaktansa hiç yapmamak evlâdýr.” 

ÞAÞKINLIK VERÝCÝ TUTUM

20 Eylül 1961 tarihli günlüðünde bir baþbakanýn ve iki bakanýnýn asýlmasýnýn resmini gazetede gören bir sanatçýnýn yazdýklarý þaþkýnlýk vericidir: “Adnan Bey’in ve bir iki gün evvel iki arkadaþýnýn gazetelerdeki resimleri... Zavallý budala. Kaç defa Ýsmet Paþa kendisine fýrsat vermiþti. Baþýnda bu kadar sevilen adamdý, ki bu sevgi yüzünden bir aziz olabilirdi. Meðer bütün bu adamlar, bu iþ, aç tahtakurularý, yer solucanlarý, kurtlar, yýlanlar gibi bekliyormuþ. Politika… Halk Partisi’nin en menfur adamý bunlarýn yanýnda ister istemez evliya kalýr. Bu demektir ki her þey rejimde, sistem ve þirazededir. Ýsmet Paþa þiraze adamdý.” Aslýnda Tanpýnar’ýn bu tutumu genel olarak dönemin yazar ve aydýnlarýnýn ortak konumunu ortaya koymaktadýr. Bu anlamda 27 Darbesinin ve Menderes’in dramýnýn hakkýyla edebiyata yansýmamasýný normal karþýlamak gerekir. 

 

DARBE DÖNEMi ROMANLARI 

27 Mayýs dönemini yansýtan romanlar olarak; 1961’de Orhan Kemal’in Hanýmýn Çiftliði, Aziz Nesin’in Zübük’ü, Attilâ Ýlhan’ýn 1963 tarihli kitabý Kurtlar Sofrasý, Samim Kocagöz’ün Ýzmir’in Ýçinde (1973),  Erol Toy’un Kördüðüm (1974), Vedat Türkali’nin Bir Gün Tek Baþýna (1974), yine Attilâ Ýlhan’ýn Býçaðýn Ucu (1973), Sýrtlan Payý (1974) ve Yaraya Tuz Basmak (1978), Sevinç Çokum’un Karanlýða Direnen Yýldýz (1996), Yýlmaz Karakoyunlu’nun Yorgun Mayýs Kýsraklarý (2004), Nilüfer Kuyaþ’ýn Yeni Baþtan (2007) anýlabilir.