Baþbakan Yardýmcýsý Bülent Arýnç'ýn "KimseÇerkes Ethem'e hain diyemez" sözleri ilginç bir tartýþma baþlattý.
Peki Ethem gerçekten hain miydi? Bu soruyu Dünyaca ünlü tarihçimiz Prof. Dr. Ýlber Ortaylý'ya yönelttik. Ortaylý, Çerkes Ethem'in asla hain olmadýðýný ve kasýtlý olarak yapýlmýþ bir iþin olmadýðýný söyledi.
"ÇERKES ETHEM HAÝN DEÐÝLDÝ"
Ýþte Ýlber Ortaylý'nýn o sözleri:
"Çerkes Ethem vatan haini deðildir. Politik hýrslarý olan iki aðabeyin etkisi altýndadýr. Onlar subaydýr. Ethem bey astsubaydýr. Cesur ve inançlý biri. Hiç evlenmedi. Kendini bu iþe adadý. Yarý eðitimli kiþiliðinin gururu muhtemelen milletvekili aðabeylerinin de etkisiyle Ýsmet paþayla çekiþti. Garp cephesi komutaný. Düzenli ordunun subaylarý bu gibi þeylerden hoþlanmazlar ve ters tarafa düþtü.Cezalandýralacýðý korkusuna da düþtü. Anadolu'da çokça karþýlaþýlan þeyler bunlar. Bir tarafa sýðýnmak zorunda kaldý. Bilinçli bir þekilde Yunan'a sýðýnma durumu yok. Yunanlýlarla bir olup saldýrma gibi bir olay da yok. Bu vatan ihaneti deðil. Zaten kendisi çok büyük isyanlarý bastýrmýþ ve önemli iþler yapmýþ biri. Herkes vatan haini diyerek bu iþler olmaz bu kez gerçek vatan hainlerini es geçiyoruz" dedi.
2009'da Nokta Yayýnlarý tarafýndan ilk defa basýlan Çerkes Ethem'in Hatýratý'nda kendi durumunu anlattýðý bölümü, Ýþte Ethem'in kendi aðzýndan "Çerkes Ethem hainmiydi?" sorusunun yanýtý:
'BEN KÝMÝM?'
“Ben kimim? Ben emlak ve arazi sahibi, mesut ve rahat yaþayan cömert bir ailenin evladýyým. Merhum babam Ali Bey, malikanesinin bulunduðu Bursa vilayetinde þeref ve haysiyetiyle tanýnmýþ bir kimseydi. Ben, babamýn çok sevdiði en küçük oðlu, aðabeyimin de evlatlarýna tercih ettiði bir kardeþiydim.
BAÞ CAVUÞ ÇERKES ETHEM
Subay deðilim. Askerlik mesleðine girmeyi çocukken çok istedimse de rahmetli babam iki büyük kardeþimin asker olmalarýný yeterli görmüþ olacak ki, beni bu þereften mahrum etti. Bununla beraber ben ayný hevesle on dokuz yaþýmda Ýstanbul’a kaçmýþ, er olarak süvariliðe girmiþ, okuryazar olduðumdan dolayý talimhanelerde staj görmüþtüm. Terhis tezkeremi baþçavuþ olarak aldým. Daha sonra Balkan Savaþý sýrasýnda Ýstanbul’a geçerek Makriköy’de (Bakýrköy) bulunan süvari subay okuluna ayrýlmýþ ve bir müddet geçince de süvari subay vekili olarak Çürüksulu Mahmut Paþa kolordusunun karargah muhafýz bölüðünde bulunmuþtum, Bu kolordunun Bulgarlarla Çongri’de yaptýðý muharebeyi yakýndan görerek, o kargaþalýk arasýnda baðlý olduðum karargahla Çatalca’ya dönmüþtüm. Daha sonra bölüðümle tekrar tatbikat okuluna gittim. Orada birkaç ay kalarak Bandýrma’da olan ailemin yanýna geldim. Fiili olarak askerlik hayatým bundan ibarettir.
"RUSLARA KARÞI SEFER ETTÝM"
Birinci Dünya Savaþý’nýn ilk senesinde, büyük kardeþim Raþit Bey’in kendi baþýna askeri ve siyasi bir maksadý hedef tutan, Kürtlerden ve baþka milletlerden toplanmýþ Teþkilatý Mahsusa kuvvetleri ile önce Ruslara karþý, daha sonra da Ýran’ýn güneyindeki ingiliz bölgesinde ve Afganistan sefer heyetinde bulundum.
Ben kuvvetlerim için eðitim fýrsatý bulamadým. Fakat onlarý kahramanca dövüþmeye alýþtýrdým ve devamlý olarak silah elimde yaþadým. Askerlerim de her zaman silahlýydýlar. Hele Birinci Dünya Savaþý bozgunundan sonraki silah azlýðý dikkate alýnýrsa, þahýslaRI seçmekte ne kadar isabetli olduðum meydana çýkar.
NE ÝDAM CEZASI VERDÝM NE HARAÇ ALDIM
Bana karþý iki itham ileri sürülmüþtür: Ýdam cezalan vermek ve haraç almak. Kuvvetlerimin bulunduðu yerlerde irtikap, rüþvet, gasp, hýrsýzlýk pek az olurdu. Bunun sebebi, suçlularý ara sýra idam ettirmemdi. Ne gibi hallerde nasýl cezalar verdirdiðimi Yozgat ve Düzce isyan hareketleri sýrasýnda anlatacaðým. Ýsyan olan yerlerde vazifeye yolladýðým bazý müfreze kumandanlarý uygunsuzluk yapmýþ olabilirler. Bunu da kaydederim.
Seyyar haldeki kuvvetlerimin iaþelerim kendi usulüm üzere temin ederdim. Bir yerde kaldýðýmýz zamanlarda da Ýzmir’in Yunanlýlar tarafýndan iþgalinden Önce Müdafaa i Hukuk ve iþgalden sonra da Reddi Ýlhak ve daha sonralarý Müdafaai Milliye cemiyetleri vasýtasýyla askerlerimi beslerdim.
PARAYI CEPHANE ALABÝLMEK ÝÇÝN
Maaþlarýmý da bu cemiyetler vasýtasýyla verirdim. Ýþgalden önce Yunan tehlikesi belirdiði vakit Ýzmir Valisi Rahmi Bey’den elli bin lira ve isyanlarý bastýrma sýrasýnda Adapazarý tüccarlarýndan Arapzade bilmem kimden elli bin lira, bir de Karacabey eþrafýndan birisinden beþ bin lira almýþtým. Cepheleri teþkil etmek, kuvvetlerimi tutmak, itilaf devletlerinin iþgalleri altýndaki Afyon ve Kütahya mühimmat depolarýndan gizlice cephane alabilmek için bana para lazýmdý..."
Mustafa Kemal Paþa (beyaz paltolu) ve Çerkez Ethem (Atatürk'ün yanýnda) birarada.
"ASLA VATAN HAÝNÝ DEÐÝLÝM"
Ethem kendine dair 'eþkýyalýk' iddialarýna böyle yanýt veriyor. Hainlik ile ilgili suçlamalara ise þöyle diyordu:
“Suçlular affedilmeyi kabul eder, ben suçlu deðilim. Aziz vatan için herkesten önce yola çýktým, mevki ve þeref düþünmedim. Bu durumda dönmektense iftiraya uðramýþ bir maðdur olarak ölmeyi tercih ederim. Bugün dahi sebeplerini bilmediðim için izahtan mahrum olduðum sebeplerle memleketim, vatandaþlarým ve tarih huzurunda ihanetle tescil edilmiþ durumdayým. Kesinlikle ithamlarýn aðýr mesuliyetine layýk bir günahkar deðilim; fakat gerçekleri tarafsýz bir mahkeme huzurunda izah edebilecek miyim? Hayýr. O halde gurbette devam edecek ve gurbette öleceðim. Ta ki akýbetim günün birinde o ilk günlerin tarihini yazmak isteyen kimselerin dikkatini çeksin ve meseleyi baþtan sona ele alsýnlar. Belki çok hatalarým olduðunu, fakat asla vatan haini olmadýðýmý tespit etsinler.”
Kaynak : Haber7