Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Somali dönüşünde gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
- Etiyopya’da “Paralel yapının buradaki okulları kapatılsın, okulları MEB açsın” dediniz. Bu konuda dünya çapında nasıl gelişmeler var?
Her gittiğimiz yerde devlet başkanları ile ben görüşüyorum, görüşmeye de devam edeceğim. Kendi ülkesinin hükümetini, o ülkelerin hükümetlerine olumsuz şekilde şikayet eden anlayışa karşı biz de gereği neyse yapacağız. ABD’deki senatörlerle çok kirli ilişkiler içine giriyorlar. Biz ne gerekiyorsa onu yapacağız. Somali’de de aynı görüşmeleri yaptık, aynı şekilde Etiyopya’dan da olumlu netice aldık. Söyledikleri şey şu: “Size karşı olan bize de karşıdır. Biz size karşı olan her unsura tavrımızı kesinlikle koyarız.” Bu noktada Milli Eğitim Bakanlığımız’ın çalışmaları zaten devam ediyor. Bakanımızla bu ülkelerin milli eğitim bakanları bir araya gelmek suretiyle hem buradaki eğitim öğretim sistemleri yine istiyoruz ki bizim milli eğitim bakanlığımız tarafından eş olarak yürütülsün, bunlar da buraları bu tür girişimlerle kirletmesin.
Karara saygı duyuyorum
- Yüce Divan oylaması çok tartışıldı. Kararı nasıl yorumluyorsunuz?
17-25 Aralık süreci bize paralel yapının gerçekten bir darbe girişimidir. Bu darbe girişiminde bizler o gün gerek istihbaratımızla gerek güvenlik güçlerimizle tedbirli olmasaydık bugün çok farklı bir Türkiye olabilirdi. Bu süreçte pislikler ortaya çıkmaya başladı, çıkmaya da devam edecek. Arkadaşlarıma hiç çekinmeden soruşturma komisyonunu kurabileceğimizi söyledim. Komisyon raporunu hazırladı, “Yüce Divan’a gönderilmesine gerek yoktur” dedi. Meclis’te de netice bu istikamette çıktı. “Efendim, niye iktidar partisinden bu kadar fire var” dediler. Aslolan nedir, muhalefet olarak 276’yı niye bulamadın ya önce bunu düşün. Diyorlar ki, “Yüce Divan’a güvenmiyor musunuz?” Peki siz ilk derece mahkemelerin verdiği karara güvenmiyor musunuz? Takipsizlik kararı verdi. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyorum ve çıkan karara da saygı duyuyorum.
Maliye ve MASAK inceliyor
- Paralel Çete okullarını kapatmak için çaba sarf ediyorsunuz. Bu çetenin para kaynakları, okullar, dershaneler, şirketler?..
Herşey hukuk sınırları dahilinde yapılıyor. 1 Eylül 2015’te dershaneler kapanıyor. Bu tarihten sonra ancak okul kurabilirlerse okul kurabilirler. Okullarda da kayıtlarda çok ciddi düşüşleri var. Ticari noktada ise şu anda Maliye Bakanlığımızın ve MASAK’ın ciddi manada hassasiyeti var. Devletin yapılanması içinde bu örgüte kesin tavır var, atamalarda vesaire. Üçlü kararname ise sonunda bana geliyor. Üçlü kararnamelerde de üst düzey atamalarda kolay kolay karar mercilerine gelemiyorlar, gelemeyecekler. Tabii bu 40 yıllık bir yatırım, 40 yıllık yatırımlı bir yılda çözmek kolay değil. Onun için biraz zaman alacak. Kararlıyız. Gerek Başbakan’ın gerek hükümetin bu konudaki kararlılığın da biliyorum. Belediyelerde de Başbakan bu ikazları sürekli yapıyor. Nasibini alan zaten alıyordur, ona göre de adımlarını atıyordur diye düşünüyorum.
Amaçları beni almaktı
- Dink cinayetinde paralel bağlantı olduğunu düşünüyor musunuz?
Şurada iki, iki buçuk yıl, yani MİT Müsteşarı’na malum operasyon yapıldığından itibaren bu işi anlamış durumdayız. Hesapları önce MİT Müsteşarını sonra da beni almaktı. Pensilvanya işin hep içinde. Dink olayında işin nerelere ulaştığı zaten şu anda ortaya çıkıyor. Emniyet’teki İstahbarat’taki ayakları ortaya çıkmış vaziyette. Gerek Balyoz, gerek Ergenekon bunların içinde hep bunlar var. Eğer, 17-25 Aralık’ta bu müdahale yapılmamış olsaydı iş böyle gidecekti. Darbeye karşı darbe yapılınca o iş bitmiş oldu.
Çok da uzun sürmeyecek
- Bu yapı ile mücadele yapılırken, kaçınılmaz olarak olağanüstü tedbirler almak gerekiyor. Bu demokratik nizamı olumsuz etkiler mi?
Uzun süreli mücadele derken, tahayyül edilemeyecek bir süreç görmüyorum. Bakanlıklar, her kurum teyakkuz halinde olmak durumundadır. Nedir bu? Legal görünüm altındaki illegal örgütlerden paralel devlet yapılanması. PDY ve PY olarak Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin içerisine bu şekilde giriyor. Hükümetimiz de bizler de bu kararlılığı sürdürürsek kısa zamanda neticeyi alacağız.
YAS KARARINI NEDEN ALDIK?
- Kral Abdullah’ın vefatı dolayısı ile bizde yas ilan edilmesine tepki gösteren kesimler de oldu?
Arabistan’la bazı konularda elbette görüş ayrılıklarımız da oldu. Ama biz her daim ilişkileri iyileştirmekten yana olduk. Geçmişe dayalı olan hukukumuzdan dolayı cenazeye iştirak ettik. Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri, Suriye’de, Filistin’de, Mısır’da farklı seyrediyor. Biz bu farkın ilişkilere karıştırılmamasından yanayız. Yas ilan edilmesini de, ilişkilerimize önem atfettiğimize ilişkin bir mesaj olarak algılamak lazım. Hükümetimizle görüşerek yas kararı aldık.
İKİNCİ IRAK YAŞANMASIN
- Esed’in çökmesine ilişkin düşüncelerde farklılıklar oluştu gibi, ABD bizim yaklaşıma uzak, Fransa yakın?
Suriye’ye yönelik politikamız üzerinde asla oynama yapmayı düşünmüyoruz. Esed rejimi ile bu iş devam etmez. Obama’ya da söyledim: Bir uçuşa yasak bölge, iki güvenli bölge, üç eğit donat. ABD rejim hedefli bir harekete yanaşmıyor. O zaman burada çözüm olmaz. Aynen Irak’ta meydana gelen olur. Biz yeni bir Irak olsun istemiyoruz. Kuzey Irak. Şimdi de Kuzey Suriye doğsun! Bunu kabullenmemiz mümkün değil.
HDP BARAJ İÇİN ŞART KOŞAMAZ
- Demirtaş’ın yüzde 10 barajı ile ilgili sözleri dikkat çekici. “Baraj nedeniyle Meclis’e giremezsek çözüm süreci için iyi olmaz” diyor?
Bir siyasi partinin eş başkanının bu tür bir açıklama yapmasının hiçbir siyasi edebe sığması mümkün değildir. Yüzde 10 barajı bir defa ülkemizin istikrarı için çok çok önemli. HDP, parlamentoda olduğu zaman muhatap olmak başkadır, parlamento dışında olduğunda başkadır. “İstediğimiz zaman yine masada oluruz” diye bir şart da koşamazlar.
HER FASIL İKİ AYIMIZI ALIR
- “AB’yi test ediyoruz” dediniz. Süreç daha fazla uzarsa, Türkiye süreci bitirir mi?
Şu anda Türkiye’ye desinler ki, bu fasılları ne kadar zamanda bitirirsiniz? Bitirmemiz, her fasıl için taş çatlasın iki ay alır. Hala oyalama. Türkiye, AB sürecinde aynı kararlılığını devam ettirir, ama bunlar ileride “Türkiye’yi almıyoruz” yaklaşımına girerlerse, Türkiye de kriterlerini belirleyip yoluna devam eder.
SERİ KARAR ALMAK İÇİN ŞART
Başkanlık sistemi ülke gelişimini hızlandırır
- Gündem belirleyen Türkiye’ye geçişte Başkanlık sisteminin rolü ne olur? Davutoğlu ile görüş ayrılığı var mı?
Gündem belirleyen bir Türkiye noktasında, gerçekten ben Başkanlık sisteminin bu sürece güç katacağına inanıyorum. Başkanlık sisteminin sağlayacağı en büyük avantaj, çok başlılığı ortadan kaldırması olacak. Seri karar almak, çok daha çabuk netice almayı getirecektir. Mevcut sistemde karar süreci süratle işliyor dersek kendimizi aldatırız. Bizim verim ekonomisini devreye sokmamız lazım. Başkanlık sistemi olsa yatırımlar, alt yapı, üst yapı, insana yönelik yatırımlarda da çok daha başarılı neticeler alırız. Gelişmiş ülkelerin ne kadarında başkanlık sistemi var? Görüyoruz ki tamamına yakınında başkanlık var. Demek ki buradan netice alınıyor. Buradan netice alındığına göre, biz niye ayaklarımıza prangaları bağlayalım. Hükümetle aramızda kolay kolay problem olmaz. Bu yeni konuşmaya başladığımız bir şey değil. Belediye başkanlığımdan beri Başkanlık sistemi savunduğum bir tezdir. Ahmet Bey gerek Başdanışmanlık yaptığı dönem, gerek dışişleri bakanlığı yaptığı dönemde yine Başkanlık sistemini meydanlarda hep konuştuk. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de konuştuk, bu göreve böyle geldik. Türkiye’nin sistemdeki zaafını giderecek olan bir anlayıştır. Ben şunu savunuyorum; ikili bir sistem değil tek sistem. Çok daha seri karar almak mümkün olur. Güçlü bir iktidarsanız, Başkan’a yetkisini verecektir, verdikten sonra da denetleyecektir.
ZENGİN ÜLKELER YARDIM ETMİYOR
Petrolün zekatını verseler fukara kalmaz
- Bizden çok daha zengin ülkeler var. Somali gibi Müslüman bir ülkede bu kadar açlık var ama zengin Müslüman ülkeler pek yardım yapmıyor?
İsim vermek istemiyorum, o tür zengin ülkelerden biri oraya girdi ama yardıma yönelik esamesi okunmuyor. Para ise her şeyi var. Yatırımların yapılmasını istemiyorlar. Mogadişu limanını üç yıl oyaladılar. Israr, ısrar, ısrar, sonunda Albayrak’a verdiler. Şu anda ayda iki milyon dolar Somali oradan kazanıyor. Türkiye’nin yakın davranması birilerini rahatsız ediyor. Biz geldik, hemen arkasından İngiltere toplantı yaptı. Konteynırların içinde büyükelçilik işi yürütüyorlar. Büyük ekonomi olmak, hayır sahibi olmayı getirmez. Biz ecdadımızdan gelen hayır sahipliğinin gereğini yerine getiriyoruz. Adamlar zengin ama yardım etmiyor. Petrol ülkelerini, Müslüman ülkelerini düşünün. Sadece petrolün zekatını verseler, herhalde fukara kalmaz.
- Mogadişu’daki patlama sizin ziyaretiniz öncesi gerçekleştiği için çok yankı buldu. Niçin böyle bir örgüt sizin oradaki varlığınızı hedef alıyor?
O şekilde düşünmek istemiyorum. Somali halkına verdiğimiz hizmetlerin açılışlarını yapmak için gidiyoruz. Somali’yi seviyorlarsa gelişimize olumlu yaklaşmaları lazım. Cumhurbaşkanı da onu söylüyor; “Ben böyle bir sorumluluğu taşıyamam. Gereken tedbirleri en ciddi şekilde aldık. Yoksa şu anda 1 milyon insan sokaklara dökülür, hastaneye kadar sizinle beraber yürürdü. Burada size karşı böylesine büyük muhabbet var” diyor.