Gazeteci yazar Ahmet Kekeç Eyüpsultan'da yad edildi
ABONE OL

"Eyüpsultan'ýn Ebedi Sakinleri" serisinin 25. etkinliði olarak "Babýali'nin Vicdaný ve Cesur Kalemi: Ahmet Kekeç" baþlýðýyla düzenlenen programý gazeteci yazar Mehmet Nuri Yardým yönetti.

Yardým, usta kalemin çok deðerli bir gazeteci ve edebiyatçý olduðunu belirterek, "Ahmet Kekeç'in yazýlarýný okurdum çünkü o birisini övmüþse hürmete layýk demekti. Birine kýzmýþsa çatýlacak herifti, bir meseleyi kurcalamýþsa, memleket mukadderatýyla alakalýydý. Öyle sýradan siyasi yazýlar yazmazdý, öfkesi bile milliydi. Her satýrý Türkiye'nin menfaatineydi, her cümlesiyle milletimizin yanýndaydý. Vicdanýn sesi, mazlumlarýn soluðu, hepimizin iç sesi, tercümanýydý." dedi.

Ahmet Kekeç'in sadece bir gazeteci ve edebiyatçý deðil ayný zamanda bir kahraman olduðunu vurgulayan Yardým, "Çünkü Türkiye söz konusu olduðunda gözü kimseyi görmezdi. Önce Türkiye dolayýsýyla önce Ýslam derdi. Çünkü Türkiye bugün dünyada Ýslam'ý temsil eden, Ýslam'ý savunan bir ülke." þeklinde konuþtu.

Vefatýndan önceki süreçte hastalýðýna hiçbir zaman isyan etmediðini son günlere kadar kitaplarý elinden düþürmediðini aktaran Yardým, "Ahmet Kekeç iyi bir okuyucuydu. Zaten öncelikle edebiyatçýydý. Hatta 20 yaþýndayken ilk kitabýný çýkarýyor ve ilk ödülünü de merhum Ahmet Kabaklý'nýn elinden alýyor. Yani gazeteci olarak tanýnmadan önce bir edebiyatçý olarak biliniyor." görüþünü paylaþtý.

- "MALATYA TAVIRLI BÝR ADAMDI, YÝÐÝTLÝÐÝ DE BURADAN GELÝYORDU"

Yazar Þerif Aydemir, Ahmet Kekeç'in ardýnda çok þey býrakan, yiðit bir adam olduðunun altýný çizerek, "Ben dünyada ve ahirette þahitlik yaparým ki Ahmet Kekeç dosdoðru bir adamdý. Biz onunla ayný zamanda deðil ama ayný yerlerde, sokaklarda, ayný caddelerde gençliðimizin önemli bir kýsmýný beraber nefeslenmiþ sayýyorum. O Malatyalýydý, ben de liseyi Malatya'da okudum. Malatya tavrýný bilirim, o tamamen Malatya tavýrlý bir adamdý. Yani yiðitliði de biraz buradan geliyordu." ifadesini kullandý.

Aydemir, "Okuduðum, bildiðim, tanýdýðým, konuþtuðum Ahmet Kekeç ahrardan yani hür taifesinden birisiydi. Allah ve resulünden baþka hiçbir kimseye veya hiçbiri yere baðlý ya da baðýmlý deðildi." deðerlendirmesini yaptý.

Anadolu Ajansý Kültür Sanat Haberleri Müdürü Bünyamin Yýlmaz, Düzce'den gelerek Ýstanbul'da meslek hayatýna baþladýðý yýllarda Ahmet Kekeç ile ayný dergilerde yazdýklarýný ve ayný ortamlarda vakit geçirdiklerini söyledi.

Kültür sanat haberciliðine ilgisinin arttýðý o yýllarda sanat alanýnda neler yapýlabileceði sorusunun da cevabýný aradýklarýnýn kaydeden Yýlmaz, "Gazete ve kitap okuma alýþkanlýðý ile dergilerle ünsiyet bizi Ahmet Kekeç ve dostlarýyla buluþturdu." dedi.

Kekeç'in yetiþtirdiði habercilerin de bulunduðuna iþaret eden Yýlmaz, "Ahmet aðabeyin yazarlýk yönü bilinir ama mesela bir taraftan da kültür sanat sayfasý hazýrlýyordu. Ýsmini yazmýyordu, yani çok fazla kimse bilmiyordu. Bulunduðu yerde büyük ihtimalle o iþe sahip çýkacak kimse yoktu ve en azýndan benim ukdemde olsun diye düþündü." þeklinde konuþtu.

Kütüphanelerde zaman zaman geçmiþ yýllara dair çeþitli okumalar yaptýðýný ifade eden Yýlmaz, "Dikkatimi çeken ilginç noktalar olduðunda konuþabileceðim neredeyse en özel kiþi Ahmet Kekeç'ti. Teknolojik imkanlar çok azken gazeteciliðin ve dergiciliðin zor olduðu dönemlerde teknik konular dahil her þeye hakimdi. En zahmetli olan alanlarda çalýþma yapmýþ bir isimdi. Gençlik yýllarýmda okuduðum kitaplarda müstear isimler olurdu. Onlarla ilgili hiçbir iz bulamazdým. Ahmet abiye sorardým ve çok ilginç isimler çýkardý." deðerlendirmesinde bulundu.

- "KÝTAPLAR ÇOCUKLUÐUN SIÐINDIÐI BÝR KAÇIÞ NOKTASI OLMUÞ"

Akþam Gazetesi yazarý Bedir Acar, Ahmet Kekeç ile 1991'de tanýþtýðýný belirterek, "Ahmet aðabeyi ilk gördüðümde ne o ne de ben birbirimizi tanýmak üzerine bir adým atmadýk. Çünkü uzaktan bakýldýðýnda biraz soðuk, ketum, içine kapalý biri gibi görünüyordu. Biraz da asabi bir hali, tavrý ve duruþu da vardý." açýklamasýný yaptý.

Kekeç'in gündüz gazeteci, gece ise yazar ve edebiyatçý kimliðine dönüþtüðünü anlatan Acar, þunlarý kaydetti:

"Gazetede yazmak zorundaydý çünkü geçindirmek zorunda olduðu bir ailesi vardý. Ama gönlünde yatan aslan da edebiyattý. Baþýndan itibaren edebiyattý aslýnda. Akþam eve gittiðinde sabah gün ýþýyana kadar edebiyat çalýþmalarýný yapmayý, romanlarýný yazmayý sürdürürdü. Þimdi bakýyorum da ne kadar geniþ bir ilgi alaný varmýþ Ahmet aðabeyin, çok geniþ bir okuma dünyasý içindeymiþ. Bir dergi için 2000 yýlýnda portresini yazdýðýmda uzun soluklu sohbetlerimiz olmuþtu. Kalabalýk bir ailenin içinde doðmuþtu Ahmet aðabey. Yengelerin, teyzelerin, torunlarýn hep beraber olduðu Malatya'da bir büyük bir ev, büyük bir aile ama hiç kimsenin kitap okuduðu yok ailede. Ne anne ne de babanýn ne de aðabeylerin evde bir tek kitabý yok. Fakat Ahmet aðabey nereden buluyorsa kitaplarý buluyor ve çocukluðunda tek baþýna kitap okumaya baþlýyor. O kitaplar ayný zamanda sýðýndýðý bir kaçýþ noktasý oluyor. O kitaplarla ufku geniþliyor yeni dünyalar, pencereler önüne açýlýyor. Ahmet aðabeyin temelleri ve kitap okuma sevgisi o þekilde atýlmýþ oluyor."

Kekeç'in hayatýna ve çalýþmalarýna iliþkin bilgiler veren Acar, "Eðer radikal olarak anýlacaksam 'edebiyat radikali' olarak anýlmak isterim demiþti bana. O adalet duygusunun radikaliydi, haksýzlýða uðramýþ insanlarýn yanýnda durma gereðinin, bunun bir namus borcu olduðunun, bu duygularýn radikaliydi. Türkiye'nin radikaliydi zaten bunu da hep gazete yazýlarýnda gördük." þeklinde konuþtu.

Yazar Suavi Kemal Yazgýç ise Ahmet Kekeç ile 2000 yýlýnýn yazýnda tanýþtýklarýný, kendisinden bazý kitap tanýtým yazýlarý istediðini aktardý.

Onun talebiyle Mustafa Miyasoðlu hakkýnda bir yazý kaleme aldýðýný anlatan Yazgýç, "Mustafa Miyasoðlu'nun çok da kýymetli bilinmemiþ bir yazar olduðunun vurgulanmasý gerektiðini rica ederek benden bu yazýyý yazmamý istemiþti. Böyle bir kadir bilir tarafý da vardý rahmetlinin. O dönemden sonra sürekli Ahmet Kekeç ile görüþme fýrsatým oldu. Daha çok gece yarýlarýna yakýn vakitlerde telefonla arayýp görüþüyorduk ve sabýr zorlayan bir performansým vardý." dedi.

Birlikte çalýþtýklarý ilk yýllarda yanlýþlarýný usturuplu bir þekilde söylediðini hiçbir zaman tepeden bakmadýðýný belirten Yazgýç, "Mesela o günlerde genç bir yazar olarak Ahmet Kekeç'in bana bir çýrak gibi davrandýðýný görmedim. Bana eþiti ve yaþýtý bir yazarmýþým gibi davrandý her zaman için. Biraz da böyle bir özgüven vermiþ oldu bana." diye konuþtu.

Etkinliðe ayrýca Ýsmail Fatih Ceylan, Mehmet Maksudoðlu, Mustafa K. Topaloðlu ve Mustafa Alkan'ýn da arasýnda bulunduðu Ahmet Kekeç'i tanýyanlar ile dostlarý ve sevenleri de katýldý.

Katýlýmcýlar, programdan sonra Ahmet Kekeç'in Mihriþah Valide Sultan Haziresi'ndeki kabrini ziyaret edip Kuran-ý Kerim okudu ve dua etti.