Hrant Dink'i anlamak, anmaktan elzemdir
ABONE OL
Adil Hafıza İnisiyatifi, özellikle son dönemde sosyal medya üzerinden yaptıkları çok dilli yayınlarla dikkat çekiyor. İnisiyatifi kurmak 2014’ün başlarında gündeme gelmiş. Hıristiyan ve Müslüman gençlerden oluşan gönüllü bir ekip, sosyal medya üzerinden Türkçe, Ermenice, İngilizce, Arapça, Fransızca ve Almanca dillerinde çalışmalar yapıyor. Türkçe, Ermenice ve İngilizce yayın yapan "adilhafiza.org" sitesinin yayınlayanlar da yine aynı ekip.
ÇEŞİTLİ KAYNAKLARDAN BESLENİYORLAR  
 
Çeşitli sivil toplum örgütleri, akademisyenler ve gazetecilerle görüşerek içerik üreten ekip, farklı dillerde yayınlanan kaynaklardan da besleniyor. Çalışmalarını entelektüel bir çerçevede yürüten inisiyatif, Ermeniler ile Müslümanlar arasındaki ilişkileri içeren bir kronoloji çalışmasını da tamamlamış durumda. 
 
İLİŞKİLERİN KRONOLOJİK GEÇMİŞİ
 
Kronoloji, Ermeni-Müslüman ilişkilerini içeren Antik Ermenistan tarihinden başlayarak günümüze kadar gelen bir çalışma. Bu çalışmanın önemi ise ilişkilere dar bir çerçevede değil, geniş bir perspektiften bakılması ihtiyacı. Ermeni–Müslüman ilişkilerini sadece 1915 olayları ya da 1071 Malazgirt Savaşı üzerinden okunmaması gerekliliği, bu zor ve zahmetli çalışmayı yapmaya itmiş ekibi. Amaçlarını ise kısa ve öz açıklıyorlar: "Amacımız geçmişe “hakkıyla” bakmak...” 
 
Hrant Dink’in öldürülmesinin 8. Yıldönümü'nde Adil Hafıza ekibine İnisiyatif'in perspektifini, anma etkinliklerine neden katıldıklarını ve Hrant Dink’in kendileri için ne anlam ifade ettiğini sorduk... 
 
ÇİFT YÖNLÜ EMPATİ ŞART 
 
Neden Adil Hafıza?
 
Öncelikle Adil Hafıza İnisiyatifi; barış, adalet ve hakkın teslimi ilkesi çerçevesinde çözümsüzlüğe hapsedilmiş tarihi meseleler karşısında konuşabilmeye, inkâr yerine yüzleşmeye, husûmet yerine ünsiyete davet eden bir İnisiyatiftir.
 
Diğer taraftan ‘Adil hafıza’ iddialı ve çift taraflı bir kavramdır. Sadece Ermenilere yönelik değil, Türklere, Kürtlere ve bu ülkede yaşayan diğer halklara da yönelik bir çağrıdır. Bu kavram, Türkleri de son yüzyıl içinde zihinlere farklı bir anlatı ile yerleştirilen “hain ve arkadan vuran Ermeni” algısını terketmeye davet etmektedir. ‘Adil hafıza’ yaklaşımı tek yönlü ve tek taraflı değil, çift yönlü ve çift taraflı bir empatiyi gerekli kılar.Artık, ister inkâr ister destek olsun, eski dille 1915 olaylarını ele alma çabası bitmiştir, tükenmiştir. Bu dilin bize söyleyecek bir şeyi kalmamıştır.Unutmayalım ki 1915 olaylarını gerçekten konuşmanın yolu 1915 öncesi ve sonrasını da konuşmayla sağlanır. Adil hafıza kavramı bu yüzden önemli, bu yüzden adil.
 
MAYASINDA ADALET VARDI
 
Bu perspektif, paranoyak ideolojiler arasında kaybolan  konular üzerine kapsayıcı ve yeni bir bakışı ifade eder. Ayrıştıran, dışlayan, ötekileştiren anlayışı terkederek din, dil, mezhep, cinsiyet ve etnik kimlik farkı gözetmeksizin, bu topraklarda yaşayan herkesi eşit vatandaş olarak kabul edip azınlık söylemini ise reddeder. Yeni ulus inşa sürecinde bir grup oligark yapının dışında herkesi ötekileştiren anlayışa karşı çıkıp, bu süreçte yaşanan acılarla adil, insanî ve vicdanî bir yaklaşımla yüzleşmeyi ilke edinir. Adil hafıza’nın bakışı budur, adalet vardır mayasında.
 
VİCDANLARI SIZLATAN ACI BİR GERÇEK: 19 OCAK
 
Son 8 yıldır 19 Ocak Hrant Dink’i anma günüdür. Peki sizler için 19 Ocak ne anlam ifade ediyor?
 
19 Ocak bizler için birden fazla anlamı kendi içinde taşıyor. 19 Ocak sadece Hrant’a değil barışa, adalete sıkılan kurşunun günüdür. Nasıl 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat toplumsal travmalara yol açtıysa, 19 Ocak da halklar arasında çok ciddi travmalara neden oldu. Diğer yandan Hrant Dink’in vurulması,  her şeyden önce bir dönüm noktasıdır. İnsanların vicdanını sızlatan acı bir gerçektir. Geçmişten bugüne uygulanan baskılarla, ötekileştirmelerle, yaşanan acılarla yüzleşme çağrısıdır aynı zamanda. Etnik ve dini  kimlik farlılığına bakılmaksızın, herkesin kendi kimliğiyle barış içerisinde birlikte yaşama çağrısıdır. 1915 dahil, İstiklal Mahkemeleri, 6-7 Eylül olayları, sadece askeri değil yargı ve oligark darbe girişimlerini de kapsayan tüm darbelerle yüzleşme çağrısıdır aslında. İnsanların kendi kimlikleriyle, inançlarıyla özgürce yaşamalarını haykıran bir gündür 19 Ocak. 
 
Diğer taraftan 1915 olayları nedir? Nasıl tarif etmeliyiz? Bu sorunun cevabı, belki de olaylarla beraber, bu olayların nasıl tartışıldığı ile de ele alınmalı. Biz tam bu noktada inkarı reddedip vicdan odaklı hakkıyla yüzleşmeyi öngören bir yol sunuyoruz.
 
19 Ocak Hrant Dink’in öldürüldüğü gün twitter’da #OrtakAcımızHrantımız başlıklı bir tag açtınız ve saatlerce ilk beş sırada yer aldı, dünya gündeminde de 3. Sırada yer aldı. Ortak acı kavramından ne kasdediyorsunuz?
 
Evet saat 14.00 itibariyle açtığımız tag kısa sürede çok ilgi gördü ve saatlerce TT’deki yerini korudu. Ortak acı kavramı yaşadığımız acıların, travmatik olayların inkarını değil aksine paylaşılıp yüzleşilmesini ifade ediyor. Acıların mukayese edilmesini, acıların yarıştırılmasını hiçbir zaman bir çözüm olarak görmüyoruz. Hrant'ın acısı hepimizin acısıdır. 1915 olaylarında uygulanan Tehcir ve yaşanan katliamlar sonucu hayatını kaybeden yüzbinlerce Ermeninin acısı hepimizin acısıdır. O dönemde hayatını kaybeden Türkler, Kürtler, Araplar, Müslümanların da acısı yine hepimizin acısıdır. Acıların müsebbibini sorgulamadan yaşananları inkar etmeden paylaşmak, hakkıyla yüzleşmek temel ilkelerimiz arasında yer alıyor. 
 
 
HALKLAR ARASINDA KARDEŞLİK YETERLİ DEĞİL, EŞİTLİK DE ŞART!
 
Peki, 19 Ocak Hrant’ı anma yürüyüşüne katıldınız mı? 
 
Evet katıldık, Hrant’ın vurulduğu noktaya çicek bırakıp O’nu andık. Bu günde orada olmak, bizim için Hrant Dink’e olan saygımızın yanında, O’nun halklar arasında barışın yeniden tesis edilmesi için verdiği mesajları duymak, duyurmak anlamına geliyor. Çünkü düşünceleri, mücadelesi yaşatıldığı sürece Hrant Dink bizimle yaşayacak ve bizimle yürüyecektir. Yürüyüşte hissettiğimiz aslında tam da buydu. Hrant Dink’in yürüdüğü yolu,  verdiği mücadeleyi önemsiyoruz. Onu öldüren karanlığı dağıtmak için küçük de olsa bir ışık yakmak istiyoruz insanların yüreklerinde. Halklar arasında kardeşliği yeterli bulmuyoruz, halklar arasında eşitliğin de olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu anlayışı barış ve adaletin yeniden tesis edilmesinin anahtarı olarak görüyoruz. 
 
HRANT 'TEK SİLAHIM SAMİMİYETİMDİR' DEMİŞTİ
 
Adil Hafıza perspektifinden Hrant Dink’in mücadelesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Adil Hafıza perspektifinin sunduğu en kıymetli şey şüphesiz ki tarihî yüzleşmenin kaçınılmaz sorumluluğu ve farklı kimliklerin sorgusuz kabulüdür. Bizim anlayışımız, insana, insan olduğu için değer vermeyi en büyük fazilet ve en yüksek erdem olarak kabul eder. Hrant Dink “yüzleşme, kendi kimliğiyle varolma, adalet, eşitlik, ortak vatan, ortak acı, ortak gelecek” gibi anahtar kelimelerinin tam orta yerinde duran bir sembol olarak Adil Hafıza düşüncesinin de merkezinde yer alır. Özellikle öldürülmesinden hemen önceki dönemlerde acımasız bir karalama kampanyasının kurbanı olarak hedef tahtasına oturtulması bize "tek silahım samimiyetimdir" dediğini unutturamaz. Çünkü 1915 olaylarının 90. yılı için kaleme aldığı yazısında, Ermenilerle, Türklerin üçüncü göze ihtiyaç duymadan konuşabileceği günlerin yakında olduğunun müjdesini ilk o vermişti. Çünkü "Tek Yol 'Birarada Yaşama'- 2" başlıklı yazısında, Çözüm Süreci'nin temel taşlarına akıllı hamleler yaptıracak kadar cesur olduğunu da göstermişti. Hrant, sadece bir Ermeni olduğu için değil cesur bir Anadolu insanı, hakkaniyetli bir vizyon ve çözüm odaklı bir kalem olduğu için de hedef alınmıştı. Şunu da belirtmek gerekir ki Hrant Dink yaşıyor olsaydı Türkiye’nin daha fazla demokratikleşmesi adına Ermeni Meselesi'ni taraflar arasına hakkıyla çözen, bu yolda mücadele eden bir kahraman olacaktı.
 
ADALETİN YERİNİ BULMASINA AZ KALDI
 
Dink davası soruşturması devam ediyor. Davanın seyir süreci hakkında ne düşünüyorsunuz?
 
Tarihin travmatik olayları ve Eski Türkiye'nin karanlık hafızası, bugün adalet terazisine oturtulan Yeni Türkiye'nin hakkıyla yüzleşip ele alması gereken önemli konuları arasındadır. Bu hakikat  "olmadı yeniden deneriz; yeniden ve yeniden..." diye yazan Dink'in umudu gibidir.
 
19 Ocak 2007'den bu yana adaletten uzakta geçen sekiz senenin hesabı, ne Rakel Dink'e ne de sevenlerine verilebilir. Ancak son dönemde atılan yeni adımlar, hazırlanan raporlar ve son olarak davayla ilgili olarak Cizre Emniyet Müdürü'nün tam da 19 Ocak'ta tutuklanması, adaletin yerini bulmasına sayılı vakitler kaldığına dair umutlar veriyor şüphesiz.
 
O’NU ANLAMAK, ANMAKTAN ELZEMDİR
 
Son olarak Hrant Dink bir semboldür dediniz. Zaten hedef olmasının bir nedeni de buydu. Bu çerçevede Hrant Dink’in düşünce mirasını nasıl yaşatabiliriz?
 
Şunu unutmayalım ki Dink, Ermenilerle Türkler arasındaki mesafenin "Anadolu" deyince nihayete ereceğini bilen ve ortak geçmişimizin bir yüzyıla sığmayacağını haykıran düşüncenin adı olmuşsa Onu anlamak, anmaktan elzemdir. 2015 yılının 19 Ocak'ı geride kaldığına göre, liberal, İslamcı, sosyalist, milliyetçi, ulusalcı ya da demokrat olma iddiasında olan herkes 2016'daki 19 Ocak'tan evvel onu anlamaya çalışmalı. Onun bize  anlattığı "Anadolu ruhu" beklenen beraberlik için hem en büyük sebebimiz hem de en büyük sonucumuz olduğunda, Dink'in düşünce mirasına sahip çıktığımızı iddia etme hakkımız da olacak.