İletişim Başkanı Altun 'Atatürk' ve 'hilafet' tartışmalarına son noktayı koydu
ABONE OL

İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılmasının Türkiye ve İslam dünyasında büyük heyecan uyandırdığını belirtti. Akşam Gazetesi'nin sorularını yanıtlayan Altun, Türkiye’nin ilerlemesine engel olmaya çalışan çevrelerin bu heyecana karşı ‘Atatürk’ ve ‘Cumhuriyet’ üzerinden suni tartışmalar başlatmaya çalıştığını söyledi.

Altun, TürkMedya Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel’in yazılı sorularını şöyle cevapladı:

Ayasofya’da Cuma günü ne gördünüz?

Büyük bir heyecan gördük; sevinç ve gurur yaşadık. 86 yıl sonra, Fatih Sultan Mehmet Han’ın vakfiyesinde ve milletimizin gönlündeki haline kavuştu Ayasofya. Ancak içeride ve dışarıda bundan rahatsız olanları gördük. Marjinal kesimler dışında toplumun ana gövdesi bu adımdan çok memnun. Bazı kesimlerin tepki vereceği tahmin edilebilirdi. Zira bugüne kadar milletin heyecanlandığı, mutlu olduğu hiçbir işte farklı davranmadılar. Milletin karşısında duruyorlar ve kendilerini gizleme ihtiyacı bile duymuyorlar. Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi, son yıllarda Cumhuriyet tarihinin toplamı kadar iş ve hizmet yaptı; diplomaside kararlı dik duruşuyla vazgeçilmez bölgesel bir aktör oldu. Bu kesimler, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yapılan hangi işten memnun oldular? Türkiye’nin her alanda egemenlik haklarını kullanmasından rahatsız olanlar, ne yazık ki Ayasofya kararında da karşımıza çıktı. Aldırmadan, kararlıkla yolumuzda ilerlemeye devam ediyoruz.

Tartışmaların arkasında da bu mu var?

Tabi ki... Özellikle ülkemizin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün isminin arkasına sığınarak karşı geliyorlar tüm bu ilerleme ve kalkınma hamlelerine. Atatürk’ün ismini istismar etmeyi politik araç haline getirmiş bir kesim bu. FETÖ de bunu yapmıyor mu? 15 Temmuz’daki sözde darbe bildirisinde bile Atatürk ismi istismar edilmedi mi?

Cumhurbaşkanı da buna tepki gösterdi…

Evet, Sayın Cumhurbaşkanımız çok net ifade etti. “Fethin en önemli hatırası Ayasofya’nın hangi şartlar altında 500 yıllık camilik vasfından çıkartılarak müzeye dönüştürüldüğünü tartışmanın bir anlamı olmadığına, kalmadığına inanıyorum. Önemli olan, ulu mabedin yeniden asli işlevine, bağlayıcı bir hukuki belge olan vakfiyesinde belirtilen misyonuna dönmüş olmasıdır” dedi.

Ayasofya’nın yeniden cami olarak açılması geçmişe değil bugüne ve geleceğe sözümüzün, kararlılığımızın bir ifadesidir. İdeolojik saiklerle milli ve manevi değerlerimizi karşı karşıya getirme çabaları beyhudedir. Milletimiz zaten bu yararsız tartışmalara prim vermedi, vermeyecektir. Ülkemizin artık yapay karşıtlıklarla kaybedecek vakti, enerjisi yok. Yürüyecek daha çok yolumuz var. Bağımsızlık mücadelemiz bir bütündür ve devamlılığı vardır. Bu ruhla hareket eden her bir bireyin geçmişe bakışı da bu minvaldedir.

Şunu kimse hatırından çıkarmasın; Sayın Cumhurbaşkanımızın siyaset tarzı radikalizmi dışlar. Radikalizmin her türüne karşıyız. Ayasofya bağlamında ortaya atılan hilafet tartışmalarını da anlamsız ve beyhude buluyoruz. Bunun Türkiye siyasetinde bir karşılığı da yoktur.

Atatürk, Cumhuriyet tartışmasının maksadı nedir?

Ayasofya Camii kararı sonrasında rejim tartışması başlatmaya çalışanlar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz hatırası üzerinden toplumun bir kesimini kışkırtmak için uğraşıyorlar. Kaybettikleri imtiyazlarını “Cumhuriyet” ya da “Atatürk” kılıfı ile tekrar sağlamak hedefindeler. Ancak akıl ve izan sınırlarını aşan girişimlerle toplumsal fay hatlarını harekete geçirmeye çalıştıklarını feraset sahibi milletimiz görüyor. Yapay tartışmalarla toplumsal alanı zehirlemeye, siyaset alanını daraltmaya, iç ve dış vesayet odaklarını canlandırma hevesindeler.

Etkili olur mu sizce?

Buna asla izin vermeyeceğiz. Aziz şehitlerimizin ve gazilerimizin bizlere emaneti olan ülkemiz, bu cennet vatanımız nice badireler atlattı ama her seferinde eskisinden daha güçlü bir şekilde yoluna devam etti. Milletimizin feraseti, sağduyusu ve kararlı duruşuyla, ülkemiz özellikle son yıllarda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, enerjimizi sömüren birçok arkaik ve lüzumsuz tartışmayı geride bıraktı; ilerledi ve uluslararası alanda da hak ettiği saygınlığı kazandı.

Bu ilerlemenin önünde durmak isteyen içeride ve dışarıda bazı kesimler hep oldu. Toplumsal mühendislik girişimleriyle oluşturulan yapay çatışmaların, aslında enerjimizi sömürmek ve ilerlememizi önlemek için dışarıdakiler ve içerideki işbirlikçileri tarafından tezgahlandığını hep yıllar sonra anladık. Bu arada nice insanımızı kaybettik, nesiller büyük bedeller ödedi. Artık buna asla geçit vermeyeceğiz. Savunmadan ekonomiye, diplomasiden sağlığa, turizmden mülteci politikalarına kadar her alanda daha güçlü bir Cumhuriyet ve daha bağımsız bir Türkiye için çalışan milletimiz ve devletimizin tüm unsurları bu oyunların ve tezgahların artık farkındadır.

Bu ‘farkındalığı’ açar mısınız?

Türkiye’nin farklı din, kültür ve inançtan insanların bir arada huzur içinde yaşayabildiği ender ülkelerden biri olması tarihsel bir gerçektir ve tesadüf değildir. Yıllardır hedef alınan da bizim bu değerimizdir. Dediğim gibi, toplumun tüm kesimleri artık daha uyanıktır. Bu oyunlara artık gelmeyiz.

Türkiye Cumhuriyeti; İstiklal Mücadelesi veren aziz şehitlerimizin ve gazilerimizin omuzunda yükselmiş, bu ülke için taş üstüne taş koyan her bir bireyin alın teriyle, her bir yönetici ve liderin emekleriyle günümüze kadar gelmiştir. Bu ülke bizimdir. En büyük gücümüz birliğimiz, beraberliğimiz ve kardeşliğimizdir.

Restorasyonun ardından dün ikinci etabının açılışı yapılan Sümela Manastırı da Türkiye’nin her türlü medeniyet mirasına sahip çıktığının somut örneğidir. Fener Rum Patriği Sayın Bartholomeos da Sayın Cumhurbaşkanımızı arayarak, restorasyon ve azınlık cemaatlerine destekleri için teşekkürlerini ifade etmiştir.

Ayasofya’nın ibadete açılmasının yarattığı heyecanı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kaç nesil boyunca heyecanla beklenen Ayasofya, sonunda Cumhurbaşkanımızın kararlı duruşuyla cami olarak ibadete yeniden açıldı. Milletimizin Ayasofya Camii heyecanı, geçmişten günümüze her türlü çabanın ve emeğin bugüne en güzel yansımasıdır. Konuyu din ve inanç özgürlüğü, egemenlik ve bağımsızlık bağlamında yaşayan milletimiz, bir yandan da tarihe bir selam, geleceğe dönük bir duruşu ifade ediyor. Bu, tarifi imkansız duygular ve düşünceler uyandırdı her birimizde. Sadece Türkiye’de değil elbette. Dünyanın hemen yer yerinde Müslümanlar ve Müslüman dostları da heyecanlandı, duygulandı.

Ne anlam ifade ediyor Ayasofya’nın cami olarak açılması?

Millet olarak tarihsel bilincimiz, siyasal iddiamız ve ferasetimiz geçmişten günümüze kesintisiz bir şekilde devam ediyor. Bu irade, gün geldi İstanbul’u fethetti, gün geldi Çanakkale’de savaştı, Amasya’da Erzurum’da toplandı. Gün geldi birinci Meclis’te gazi oldu. Yeri geldi, 15 Temmuz’da tankları elleriyle durdurdu, Ayasofya Camii’nde secde etti. Bu milletin bağımsızlık aşkı Ayasofya Camii’nde dualarla, ezanlarla, salavatlarla bir oldu. Cami içindeki ve dışarıdaki kalabalıkta ağlayan, gülen, sakinleşen, huzur bulan milyonlarca insan vardı o gün. Ayasofya kararı, İstanbul’un bir Müslüman şehri olduğu gerçeğini tescil etmiştir. İstanbul’un evrenselliğine, kozmopolit karakterine de güç katmıştır. Karar, İstanbul’un İslam dünyası için çok daha fazla çekim merkezi olmasına vesile olacaktır.

Türkiye için Batı’da ‘kızıl elma’ tarifleri yapılıyor; nedir Türkiye’nin kızıl elması?

Hep ifade etmeye çalışıyorum; Türkiye için kızıl elma, ülkemizin güven ve refah, bölgemizin istikrar, dünyanın sulh içinde olmasıdır. Yıllardır kararlılıkla sürdürdüğümüz, insan odaklı güvenlik ve dış politikamız bedeli ne olursa olsun sürecek, er ya da geç tüm taraflar Türkiye’nin çizdiği istikamete yönelecektir. Türkiye’nin en büyük gücü haktan ve hakikatten yana olmaktır. Birliğimize, dirliğimize, beraberliğimize, tarihimize ve geleceğimize kimse dışarıdan müdahale edemeyecektir.