Ýletiþim Baþkaný Altun, Al Jazeera'nýn, Ýsrail'in Filistin'e saldýrýlarý, terörle mücadele, son dönemdeki diplomatik temaslar gibi gündeme iliþkin sorularýný yanýtladý.
Türkiye'nin Filistin'e saðladýðý desteklerle ilgili bir soru üzerine Altun, Türkiye'nin 7 Ekim'de baþlayan yeni iþgal ve soykýrým giriþimleriyle birlikte konuyu dünyada gündemde tutan ülkelerin baþýnda geldiðini vurguladý.
Ýnsani yardýmlarla ilgili de en çok gayret eden ülkelerden birinin Türkiye olduðuna iþaret eden Altun, "Dolayýsýyla, Türkiye'nin Filistin politikasýnda deðiþen bir þey yok. Hangi coðrafyada olursa olsun, tarihin omuzlarýmýza yüklediði misyonun gereði olarak baþta Filistin olmak üzere mazlumlara kimlik sormadan kol kanat geriyor, zalime de gür bir sesle 'zalim' diyoruz." diye konuþtu.
Bu yaklaþýmýn bir yansýmasý olarak, BM Genel Kurulu'nun 30 Aralýk 2022 tarihli kararýyla Divan'dan "Ýþgal Altýndaki Filistin Topraklarýnda Ýsrail'in Politikalarý ve Uygulamalarýndan Kaynaklanan Hukuki Sonuçlar" hakkýnda istiþari görüþ talebine iliþkin devam eden süreçte, yazýlý görüþü 20 Temmuz 2023'te Divan'a tevdi ettiklerini belirten Altun, Lahey'de gerçekleþtirilen sözlü oturumlar kapsamýnda da 26 Þubat'ta Türkiye'nin sözlü beyanda bulunduðunu anýmsattý.
Altun, beyanla, Ýsrail'in iþgal altýndaki Filistin topraklarýnýn, bu meyanda Kudüs þehrinin ve Harem-i Þerif dahil kutsal mekanlarýn karakterini ve statüsünü deðiþtirmeyi amaçlayan tüm tek taraflý eylem ve tedbirlerinin uluslararasý hukukun ihlali olduðu ve kayýtsýz þartsýz ilgasý ve geri alýnmasý gerektiðine iliþkin tutumun, bir kez daha Divan ve uluslararasý kamuoyu önünde kayda geçirildiðini söyledi.
Türkiye'nin ve özellikle Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan'ýn Filistin konusundaki ilkeli ve insani duruþuna dikkati çeken Altun, Türkiye'nin tüm gücüyle ateþkes için uðraþýrken, Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn Filistinli aktörlerin entegre hareket etmesini temin etmek amacýyla Hamas ve El Fetih liderlerini buluþturduðunu anýmsattý.
Cumhurbaþkanlýðý Ýletiþim Baþkanlýðýnýn ilk günden Ýsrail'in yalan haberleri ile mücadele etmek amacýyla dezenformasyonla mücadele kampanyasýný baþlattýðýný belirten Altun, sektörel bazda ilk defa Ýslam Ýþbirliði Teþkilatýnýn Enformasyon Bakanlarý Toplantýsý'ný gerçekleþtirip, bu alanda Ýsrail'e karþý atýlabilecek adýmlarý koordine ettiklerini söyledi.
Altun, 7 Ekim'den bu yana Türkiye'nin tüm dünyanýn gözleri önünde gerçekleþtiren katliamlara en güçlü þekilde karþý çýktýðýnýn altýný çizerek, Türkiye'nin bütün kurum ve kuruluþlarýyla, insani ve diplomatik tüm kanallarla bu katliamýn durdurulmasý için bütün imkanlarýný seferber ettiðini vurguladý.
Türkiye'nin, meseleyi devlet seviyesine çekerek, orta ve uzun vade için çözüm önerilerini sunduðunu dile getiren Altun, "Garantörlük mekanizmasýný teklif ederek elini taþýn altýna koymaktan çekinmemiþtir. Bütün bu giriþimler ile unutulmaya yüz tutmuþ olan Ýsrail'in yerleþimci kolonyalist politikasýný ve 'Filistin Devleti' gerçeðini uluslararasý kamuoyuna yeniden hatýrlatmýþtýr." dedi.
"Türkiye'nin Ýsrail'le ticareti kýsýtlamak için aldýðý kararlarý Türk kamuoyu destekledi mi?" sorusuna Altun, "Ýsrail'le 7 Ekim tarihi itibarýyla iliþkilerimizin hangi noktada ilerlediði gayet açýk. Türkiye, Gazze'de yaþanan katliamýn çok öncesinde Ýsrail'e askeri amaçla kullanýlabilecek malzemelerin sevkiyatýný durdurmuþtu. Geldiðimiz nokta itibarýyla Ýsrail'le ticareti durduran Türkiye, yaptýðý açýklamalar ve Filistin'e verdiði destekler konusunda ne kadar sahici ve samimi olduðunu gözler önüne serdi." yanýtýný verdi.
Milletin, Filistin konusundaki duyarlýlýðýnýn tüm dünyaya örnek olacak türden olduðuna iþaret eden Altun, milletin, Ýsrail'le ticaretin önce kýsýtlanmasýna sonra da durdurulmasýna iliþkin alýnan kararlarý sonuna kadar desteklediðini aktardý.
Ýsrail'e yönelik ticaret kýsýtlanmasýný ve durdurulmasýný hayata geçiren tek ülkenin Türkiye olduðunu anýmsatan Altun, þunlarý kaydetti:
"Orta Doðu'da uzun yýllardýr süregelen ve 7 Ekim 2023 itibarýyla ayyuka çýkan bir Ýsrail sorunu var. Türkiye olarak bu sorunun devlet ciddiyeti içerisinde ve Filistinli mazlumlarýn lehine çözüme kavuþturulmasý için gereken her türlü adýmý atacaðýmýzdan kimsenin kuþkusu olmasýn. Dolayýsýyla ticaret tartýþmalarý üzerinden meselenin odaðýný kaçýrmamak lazým. Türk kamuoyunun Gazze konusundaki hassasiyetlerini ortaya koymasý bizim açýmýzdan memnuniyet vericidir. Beklentilerin yüksek olmasý bizim hassasiyetimize de iþaret eder. Bu anlamda Sayýn Cumhurbaþkaný'mýz baþta olmak üzere, hükümetimiz ile kamuoyu arasýnda Gazze konusunda bir düþünce, tavýr farký yoktur."
Öncelikle Ýsrail sorununun ve Ýsrail'in yarattýðý sorunlarýn bir çözüme kavuþturulmasý gerektiðine iþaret eden Altun, "Ýsrail'in yýllardýr devam eden zulmünün artýk bir halký toptan yok etmeye evrildiðini görmemiz gerekiyor. Bu gerçekleri teslim ve tespit ettikten sonra bunlarýn çözümü için etkili ve stratejik adýmlarýn atýlmasý gerekiyor." diye konuþtu.
Türkiye'nin en baþýndan beri Filistinli mazlumlarýn yanýnda olurken, ayný zamanda bölgenin de barýþ ve istikrara kavuþmasý için mücadele ettiðinin altýný çizen Altun, Türkiye'nin bu mücadelesini görmeden, meseleyi ticaret üzerinden çarpýtmaya çalýþmanýn en baþta Ýsrail'in yaptýklarýnýn gizlenmesine, üzerlerinin örtülmesine yarayacaðýný söyledi.
Altun, Ýsrail'in insani ve uluslararasý hukuka aykýrý eylemlerinin hesabýný tarih, insanlýk ve hukuk önünde mutlaka vereceðini vurguladý.
"Türk ürünlerinin Ýsrail ordusuna gittiði yönünde çok dedikodu yapýldý. Bu konuya açýklýk getirir misiniz?" sorusuna Altun þu yanýtý verdi:
"Uluslararasý alanda Türkiye'ye yönelik organize bir þekilde kara propaganda yürüten bazý güçler var. Ýsrail sorunuyla hiçbir þekilde ilgilenmediði halde iftiralarla sýrf hükümetimizi yýpratmak ve kamuoyunu hükümetimize karþý kýþkýrtmak adýna bu karalama kampanyalarýna hizmet eden iþbirlikçi bir kitle de bulunuyor. Ürünlerimizin Ýsrail ordusuna gittiði yönündeki iddialar apaçýk bir yalan. Dezenformasyonla Mücadele Merkezimiz, özellikle sosyal medyada paylaþýlan eski tarihli videolarla gerçekleþtirilen karalama kampanyalarýnýn yalan bilgiler üzerinden yapýldýðýný açýkladý. Býrakýn Ýsrail ordusuna ürün gönderilmesini, aksine Türkiye bugüne kadara yaklaþýk 50 bin ton insani yardým malzemesini Gazze'ye ulaþtýrdý."
Altun, 7 Ekim'den bu yana, her alanda Ýsrail'in soykýrýmýna karþý devletiyle, milletiyle en onurlu ve en etkili duruþu sergileyen ülkenin Türkiye olduðunun altýný çizerek, bu konuda her alanda ilkeli, iddialý ve insani bir tavýr ortaya koyan Türkiye'nin, bugüne kadar olduðu gibi bugünden sonra da Filistinli kardeþlerinin yanýnda olmaya devam edeceðini vurguladý.
Türkiye'nin, Güney Afrika'nýn Ýsrail'e karþý açtýðý soykýrým davasýna müdahil olacaðýný belirten Altun, uluslararasý mahkemelerde Ýsrail'in suçlarýnýn tescil edilmesi ve Ýsrail'in mahkum edilmesi için Türkiye'nin tüm kurum ve kuruluþlarýyla bu iþin takipçisi olacaðýnýn altýný çizdi.
"Ýsmail Heniyye'nin Türkiye ziyareti ve Erdoðan'la görüþmesi uluslararasý kamuoyunda çok ses getirdi. Bu görüþmenin sonuçlarý neler? Bu görüþme Gazze'deki durum konusunda bir deðiþiklik yaratýr mý?" sorusuna Altun, "Bu görüþmeden önce Sayýn Heniyye'nin çocuklarý ve torunlarýný Ýsrail saldýrýlarýnda kaybetmesinden dolayý Sayýn Cumhurbaþkaný'mýz kendisine taziyelerini sunmuþtu. Bunu yapan çok az sayýda liderden birinin Cumhurbaþkaný'mýz olduðunu da ifade edeyim." yanýtýný verdi.
Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn, Heniyye ile görüþmesinin son derece samimi bir atmosferde gerçekleþtiðini hatýrlatan Altun, Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn, Ýsrail'in Filistin'deki cinayetlerini uluslararasý kamuoyunun önünde yüksek sesle dillendiren liderlerin baþýnda geldiðini anýmsattý.
Altun, Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn 7 Ekim'den bu yana mesaisinin önemli bir bölümünü bu mevzunun çözümüne ayýrdýðýný belirterek, Heniyye'nin Cumhurbaþkaný Erdoðan ile görüþmesinde ateþkes konusunda neler yapýlabileceðinin konuþulduðunu aktardý.
Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn yalnýzca Hamaslý yetkililerle bir araya gelmediðini, birçok ülkenin lideriyle de yoðun bir diplomasi trafiði içerisinde olduðunun altýný çizen Altun, þunlarý kaydetti:
"Cumhurbaþkaný'mýzýn gündeminde yer alan en önemli konu baþlýðý da Ýsrail'in Filistin'e saldýrýlarýnýn bir an evvel durdurulmasý. Dolayýsýyla, yapýlan müzakerelerin sonuçlarýnýn bölgedeki fiili durumu deðiþtirmeye baþladýðýný yakýn bir zamanda göreceðiz. Türkiye, Sayýn Cumhurbaþkaný'mýzýn liderliðinde Filistin'de katliamýn behemehal durmasý, 1967 sýnýrlarý temelinde baþkenti Doðu Kudüs olan, egemen, baðýmsýz ve toprak bütünlüðünü haiz bir Filistin devletinin kurulmasý için bütün gücüyle mücadele edecek. Çünkü, bölgeye barýþýn egemen olmasýnýn baþka yolu yok."
"Bölge ülkeleri ile normalleþme Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn son dönemdeki ana söylemlerinden ve meþguliyetlerinden birisiydi. Yerel seçimler nedeniyle bu dosya yavaþladý mý, bu konudaki çalýþmalar nasýl ilerleyecek?" sorusu üzerine Altun, 31 Mart tarihinde Türkiye'de gerçekleþen seçimlerin, mahalli idareler seçimi olduðunu, dolayýsýyla bu seçimlerin Cumhurbaþkaný Erdoðan liderliðinde yürütülen dýþ politikayý etkilemesinin söz konusu olmadýðýný belirtti.
Altun, Türkiye'nin dýþ politikasýnýn aðýrlýk merkezi ve temel amaçlarýnýn çevresinde bir barýþ kuþaðý oluþturmak, bölge ülkeleri ile dostane ve karþýlýklý kazanca dayalý bir iliþki kurmak olduðunu dile getirdi.
Türkiye'nin bölgesel vizyonunun net, tekliflerinin ise oldukça somut olduðunu belirten Altun, Türkiye'yi "istikrarlaþtýrýcý güç" olarak tanýmladýklarýný ifade etti.
Altun, "BM'nin reforme edilmesinden terörle mücadeleye, mülteci meselesinden çatýþma bölgelerinin istikrarlaþmasýna kadar Türkiye'nin attýðý adýmlar ve önerdiði çözümler her zaman istikrarýn saðlanmasý fikri ve amacýný merkeze almýþtýr. Türkiye'nin zorlayýcý yöntemler kullanmasý ve askeri iþbirlikleri bile yýkýcý deðil, istikrarlaþtýrýcý bir fonksiyona sahip. Bu vizyonu paylaþan aktörlerin de arttýðýný ve normalleþme adýmlarý ile iþbirliðinin ön plana çýkmasý da bu durumla yakýndan ilgili." deðerlendirmesinde bulundu.
"Mýsýr'la iliþkilerin Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn ziyareti ile normalleþme aþamasýna geçip geçmediðinin" sorulmasý üzerine Altun, Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn 14 Þubat'ta Kahire'ye gerçekleþtirdiði ziyaretle normalleþme sürecinin tamamlandýðýný ve iki ülke iliþkilerinde yeni bir döneme girildiðini belirterek, þunlarý kaydetti:
"Bu ziyarette imzalanan Ortak Bildiri ile ülkemizle Mýsýr arasýnda Yüksek Düzeyli Stratejik Ýþbirliði Konseyi'nin (YDSK) Cumhurbaþkanlarý eþ baþkanlýðýnda toplanacak þekilde yeniden yapýlandýrýldýðý duyuruldu. Dolayýsýyla, iki ülke arasýndaki iliþkileri her alanda geliþtirme hususundaki siyasi irade Cumhurbaþkanlarý tarafýndan en üst düzeyde teyit edildi. YDSK toplantýsýnýn, Mýsýr Cumhurbaþkaný Sisi'nin önümüzdeki aylarda Türkiye'ye gerçekleþtireceði ziyaret sýrasýnda gerçekleþtirilmesinde mutabýk kalýndý. Sayýn Cumhurbaþkaný'mýzýn ziyareti sýrasýnda karþýlýklý beyanlarda ifade edildiði üzere, bölgenin iki önemli aktörü Türkiye ve Mýsýr arasýndaki iliþki ve iþbirlikleri, iki ülkenin menfaatlerinin yaný sýra bölgenin istikrar, barýþ ve huzuru bakýmýndan da kýymetlidir. Ýki ülkenin birçok bölgesel meseleye bakýþ açýlarý örtüþüyor. Mýsýr, Filistin davasý baþta olmak üzere bölgenin istikrarý ve güvenliði açýsýndan çok önemli bir rol oynuyor. Özellikle Ýsrail saldýrganlýðýnýn durdurulmasý, Filistin'de kalýcý ve hakkaniyetli bir çözüm mekanizmasýnýn hayata geçirilmesi konusunda iki ülkenin iþbirliði yapmalarý kritik önemdedir."
Mýsýr Cumhurbaþkaný Sisi'nin gelecek aylarda Türkiye'ye gerçekleþtireceði ziyarette yapýlacak YDSK toplantýsýnýn hazýrlýklarýnýn devam ettiðini dile getiren Altun, Filistin, Libya, Sudan, Somali gibi bölgesel meselelerde de görüþ alýþveriþinde bulunulduðunu kaydetti.
Altun, "YDSK toplantýsý marjýnda iki ülke arasýndaki iliþkilerin ahdi zeminini günümüzün ihtiyaçlarýný dikkate alarak güçlendirecek bir dizi anlaþmanýn akdedilmesi için çalýþmalarýmýzý sürdürüyoruz. Sayýn Sisi'nin ülkemizi ziyaret tarihi de YDSK hazýrlýklarýnýn tamamlanmasýyla netleþtirilecek." ifadelerini kullandý.
"Türkiye uzun yýllardýr PKK baþta olmak üzere terör örgütleri ile mücadele ediyor. Türkiye bu sorunu yakýn zamanda çözecek mi?" sorusu üzerine Altun, "Türkiye'nin PKK ile mücadelesi 40 yýlý aþtý. Ancak þunu rahatlýkla ifade edebilirim, 2016 yýlýnda Sayýn Cumhurbaþkaný'mýzýn ilan ettiði ve bugüne kadar zaman zaman güncelleyerek uyguladýðýmýz, terörü kaynaðýnda kurutma stratejisi ile terörün ve terör örgütlerinin etkisizleþtirilmesi anlamýnda etkin sonuçlar aldýk. Amacýmýzýn net, yöntemimiz ve enstrümanlarýmýzýn etkin olmasý bu stratejinin bileþenleri idi." yanýtýný verdi.
Örgütün, Türkiye sýnýrlarý içinde büyük oranda etkisizleþtiðini belirten Altun, "Savunma sanayimizin geliþimi, terörle mücadele tecrübemiz ve güvenlik güçlerimizin kabiliyet ve özverisi ile birleþmesi ile bu noktaya gelmiþ olduk." dedi.
"Sýnýrlar ve terör örgütlerinin Irak ve Suriye içindeki varlýklarý için ne söylersiniz? Türkiye, Irak ve Suriye'nin kuzeyindeki askeri hedeflerine ulaþtý mý? Türkiye'nin bu bölgelerdeki askeri varlýðýnýn ne kadar devam edeceðine dair bir öngörünüz var mý?" sorusunu Altun, "Bölgesel geliþmeler maalesef terör örgütlerinin etkinlik kazanmasýna zemin hazýrladý. Buna mukabil Türkiye, terörle mücadeleyi sýnýrlarý aþacak þekilde entegre yürütmek durumunda kaldý. Yalnýzca PKK deðil, PKK ile iþbirliði yapan bir düzine örgüt ve DEAÞ gibi örgütler de doðrudan Türkiye'yi hedef aldý ve almaya devam ediyor. Entegre mücadele stratejisi sayesinde Türkiye, sýnýrlarýný güvenceye aldý." þeklinde yanýtladý.
Türkiye'nin, Irak ve Suriye topraklarý içinde, PKK ve DEAÞ baþta olmak üzere birçok örgütle uluslararasý hukuktan doðan meþru müdafaa hakký çerçevesinde mücadele ettiðini anýmsatan Altun, þunlarý kaydetti:
"Dolayýsýyla Türkiye'nin bu ülkelerin sýnýrlarý içindeki askeri varlýðý ve etkinliði, sýnýr ihlali ya da bu ülkelerin bütünlüðüne ve çýkarlarýna yönelik bir müdahale deðildir. Aksine uluslararasý hukuk çerçevesindeki söz konusu mevcudiyetimiz, bu ülkelerin bütünlüðünü korumalarýna yardýmcý olabilecek sonuçlarý da haizdir. Sayýn Cumhurbaþkaný'mýzýn Irak ve Suriye'deki birçok geliþmeye dair açýklamasýnda Türkiye'nin en önemli önceliðinin bu ülkelerin toprak ve kurumsal bütünlüðünün muhafazasý olduðunu ifade etmesi bizim temel politikamýzdýr ve bu deðiþmemiþtir. Türkiye'nin, PKK ile bileþenleri ve DEAÞ'la etkin mücadelesi olmasaydý bu örgütler zikrettiðiniz ülkelerde çok daha etkin olabilirdi. Yeri gelmiþken þunu da ifade edeyim, terör örgütlerine karþý tek baþýna (bir koalisyon olmaksýzýn) en fazla mücadele eden ülke Türkiye. Bu örgütlerin hem Türkiye hem de komþularýna yönelik tehdidi devam ettikçe mevcut tutumumuzu kararlýlýkla sürdüreceðiz. Sayýn Cumhurbaþkaný'mýzýn Irak'ý ziyaretleri sýrasýnda imzalanan 'Kalkýnma Yolu Projesinde Ýþbirliðine Ýliþkin Mutabakat Muhtýrasý' sonrasýnda Irak Baþbakaný Sayýn Muhammed Sudani'nin kullandýðý 'Türkiye'nin ve Irak'ýn istikrarýný saðlayacak güvenlik iþbirliðinde mutabýk kaldýk' ifadesi de Türkiye'nin terörle mücadelesine bölgede artan desteðin göstergesi olmuþtur."
"Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn Irak ziyaretinin yansýmalarýný deðerlendirir misiniz?" sorusu üzerine Altun, Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn 13 yýl sonra ilk defa Irak'ý ziyaret ettiðini söyledi.
Ziyaret kapsamýnda iki ülke arasýnda baþta güvenlik/terörle mücadele, ticaret/ekonomi, ulaþtýrma, enerji ve çevre/tarým olmak üzere, iliþkilerin tüm veçhelerini kapsayan toplam 26 ikili hukuki metin ile Katar ve BAE'nin katýlýmýyla da Kalkýnma Yolu Projesinde iþbirliðine iliþkin dörtlü Mutabakat Muhtýrasý imzalandýðýný hatýrlatan Altun, þunlarý ifade etti:
"Bu baðlamda, bilhassa, iliþkilerimizin bundan sonra izleyeceði seyrin yol haritasýný teþkil eden Stratejik Çerçeve Anlaþmasýný ayrý parantez açmak lazým. Bu anlaþmayla, Ortak Planlama Grubu ile ikili iliþkilerin muhtelif baþlýklarýnda Ortak Daimi Komitelerin kurulmasýna karar verilmiþtir. Böylece, Irak'la iliþkilerimizin ani iniþ-çýkýþlardan etkilenmeyecek, kurumsal ve sürdürülebilir bir yapýya kavuþturularak, somut sonuç üreten bir hüviyet kazanmasý yönünde stratejik bir adým atýlmýþtýr. Söz konusu metinlerin etkin þekilde yaþama geçirilerek, ikili münasebetlerimizi çok daha ileriye taþýnmasý hususunda Irak'la mutabýkýz. Su konusu da ziyaretin önemli gündem maddeleri arasýndaydý. Irak ile su alanýnda akýlcý ve bilimsel temelde kalýcý iþbirliðinin geliþtirilmesi amacýyla Ortak Daimi Komite halihazýrda kurulmuþ ve ilk toplantýsýný Kasým 2023'te yapmýþtýr. Ýklim deðiþikliði nedeniyle son yýllarda yaþanan ciddi kuraklýk, Türkiye de dahil bölge ülkelerini olumsuz etkilemektedir. Dolayýsýyla azalan su kaynaklarýnýn verimli ve sürdürülebilir kullanýmý önem taþýmaktadýr. Bu çerçevede, Irak'taki su altyapýsýnýn geliþtirilmesi ve su yönetiminin iyileþtirilmesi amacýyla, ortak projelerin hayata geçirilmesi suretiyle de Irak'a her türlü desteði vermeye hazýrýz."
Bir diðer önemli temas maddesinin "Kalkýnma Yolu Projesi" olduðunu dile getiren Altun, Kalkýnma Yolu Projesinde iþbirliðine iliþkin olarak Türkiye ile Irak arasýnda ikili, Katar ve BAE'nin katýlýmýyla da dörtlü Mutabakat Muhtýrasý imzalandýðýný anýmsattý.
Böylece, Irak'a söz konusu stratejik giriþim kapsamýnda verilen güçlü desteði bir kez daha vurguladýklarýný aktaran Altun, þunlarý kaydetti:
"Dörtlü Mutabakat Muhtýrasýyla da projenin 'bölgesel sahiplenme' temelinde ilerletilmesine dair kararlýðýmýzý kayda geçirdik. Bu baðlamda, diðer bölge ülkelerinin de projeye katýlýmýný teþvik ediyoruz. Kalkýnma Yolu Projesi, Basra Körfezi ile Avrupa arasýnda bir köprü olmasý sebebiyle hem bölgesel hem de küresel ölçekte çok mühim bir giriþimdir. Türkiye de bu projede Doðu ve Batý'yý birleþtirici bir rol üstleniyor. Irak Baþbakaný Sayýn Muhammed Þiya es-Sudani de imzalanan mutabakat muhtýralarýnýn 'ortaklýklarý geliþtireceðini ve ekonomik büyümeye olumlu etkisi olacaðýný' belirttiler. Projenin ekonomik faydalarý haricinde milletler arasýnda çok yönlü küresel iletiþime de ciddi katkýsý olacaktýr."
Irak ziyareti sýrasýnda terör meselesinin de detaylýca ele alýndýðýný aktaran Altun, "PKK ve benzer terör örgütlerinin varlýðý, bölgenin geliþimi önündeki en büyük engeli teþkil etmektedir. Bu çerçevede Baðdat'ýn ahiren PKK'yý yasaklý örgüt olarak ilan etmesi memnuniyet verici. Sayýn Cumhurbaþkaný'mýz da bu geliþmeyi takdir ettiklerini açýkça belirttiler." dedi.
Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn da vurguladýðý gibi Türkiye'nin, PKK'nýn resmen terör örgütü olarak ilan edilmesini ve Irak topraklarýndaki mevcudiyetinin sona erdirilmesini beklediðini belirten Altun, "Esasen, terör bitmediði müddetçe, kalkýnma hamlelerinin ve stratejik altyapý projelerinin ilerletilmesi mümkün olmaz. Bunu, Iraklý dostlarýmýzla el birliðiyle baþaracaðýmýza inanýyoruz." ifadelerini kullandý.
Altun, bu ziyaret öncesi Türkiye'nin ortaya koyduðu gayret ve ziyaret sýrasýnda imzalanan hukuki metinlerin, Türkiye'nin çevresinde bir barýþ kuþaðý oluþturma vizyonu, komþularý ile karþýlýklý kazanç iliþkisi ve istikrarlaþtýrýcý rolüne dair somut veriler sunduðunu söyledi.
Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn Baðdat zirvesi sonrasý yaptýðý Erbil ziyaretini de ayný amaç ve politika etrafýnda deðerlendirmek gerektiðine iþaret eden Altun, Erbil temaslarýnda da Türkiye'nin terörle mücadeledeki kararlýlýðýnýn Erbil yönetimine iletildiðini aktardý.
Altun, siyasal ve toplumsal istikrarýn hem Irak'ta hem de bölgede temin edilmesi için terörle ortak mücadele edilmesi gerekliliðini, Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn Bölgesel Yönetime hatýrlattýðýný belirterek, "Türkiye, sýnýrlarýnda bir terör devletinin kurulmamasý gerektiði iradesini destekleyen tüm taraflarla her türlü adýmý atmaya hazýrdýr." dedi.
"ABD'nin bu örgütlere desteði devam ediyor gibi görünüyor. Washington'la bu konuda bir görüþ birliði söz konusu mu?" sorusuna Altun, "Özellikle PKK'nýn Suriye'deki varlýðý ve ABD'nin, isim deðiþtirerek kamufle etmeye çalýþtýðý bu örgütle iliþkilerine dair ABD ile farklý bakýþ açýsýna sahip olduðumuz sýr deðil. Suriye'deki yapýlanmanýn PKK'nýn uzantýsý ve doðrudan kontrolünde olduðu çok net." yanýtýný verdi.
ABD'nin bu uzantý yapýya saðladýðý askeri eðitim, imkan ve kabiliyetlerin PKK terör örgütünün kullanýmýyla neticelenebileceðine iþaret eden Altun, þunlarý kaydetti:
"Sayýn Cumhurbaþkaný'mýz ve ilgili kurumlarýmýz bu geçiþkenliðin mahiyetine iliþkin birçok kez somut verilere dayanan açýklamalar yaptýlar. Bu durumun iki NATO müttefikinin iliþkileri açýsýndan uygun olmadýðýný ve bu iliþkileri riske sokabileceðini hem kamuoyu önünde hem de özel görüþmelerde ifade ettik. ABD bu yardýmlarý DEAÞ ile mücadele amacýyla saðladýðýný ifade etse de bir terör örgütüne karþý baþka bir terör örgütünü destekleme politikasý ile terörle mücadele edilemeyeceðinde ve bu durumun bölgesel istikrarý bozabileceðinde ýsrar ettik. Bir NATO müttefiki olarak ABD'den beklentimiz, ittifak ruhunu sahaya yansýtacak bir politika izlemesi."
"Türkiye ile bazý Körfez ülkeleri arasýnda son yýllarda bir gerginlik söz konusu idi. Erdoðan'ýn Körfez turlarý ile bu gerginlik sona erdi mi? Bundan sonra bu ülkelerle, örneðin savunma alanýnda daha ileri iþbirlikleri söz konusu olur mu?" þeklindeki soruya Altun, "Türkiye, Körfez bölgesiyle iliþkilerine büyük önem veriyor ve hem ikili hem de çok taraflý ortak iþbirliði mekanizmalarý aracýlýðýyla bu iliþkileri karþýlýklý saygý, ortak çýkarlar ve iþbirliði temelinde yürütüyor." yanýtýný verdi.
Türkiye'nin, bölgede yaþanan birtakým sorunlara raðmen Körfez ülkelerinin tamamýyla diplomatik iliþkileri devam ettirdiðini hatýrlatan Altun, "Sayýn Cumhurbaþkaný'mýzýn Körfez ziyaretleri de yakýnlaþma ve iþbirliðinin ön plana çýkmasýna zemin hazýrladý ve bu dosya bizim önceliklerimizden birisi." dedi.
Altun, Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn 5 Aralýk 2023'te Doha'da düzenlenen Körfez Ýþbirliði Konseyi Liderler Zirvesi'ne davet edilmesi, bu zirveye iþtirak etmesinin iliþkilerin eriþtiði siyasi düzeyi gösterdiðine iþaret ederek, "Körfez ülkeleriyle ikili iþbirliði mekanizmalarý tesis edilmeye devam edilmektedir. Nitekim son olarak BAE'yle Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey oluþturulmuþtur. Katar'la çok verimli þekilde çalýþan Yüksek Stratejik Komite bulunmaktadýr. Suudi Arabistan'la da Türk-Suudi Koordinasyon Konseyi'nin müteakip toplantýsý üzerinde çalýþýlmaktadýr. Türkiye-KÝK Serbest Ticaret Anlaþmasý müzakereleri yakýn zamanda yeniden baþlatýlmýþtýr." ifadelerini kullandý.
Altun, tüm bunlarýn, iliþkilerdeki mevcut ivmenin artarak devam ettiðini gösterdiðini belirterek, lider düzeyindeki görüþmelerde çerçevenin çizildiðini, savunma sanayisinden iletiþime, turizmden ticaret ve yatýrýma kadar geniþ yelpazede onlarca iþbirliði anlaþmasý imzalandýðýný hatýrlattý.
Sýranýn bu anlaþmalarýn fiili olarak hayata geçirilmesinde olduðunu belirten Altun, karþýlýklý imkan ve ihtiyaçlar çerçevesinde bu sürecin ilerleyeceðini söyledi.
"Türkiye'yi yakýndan ilgilendiren bir diðer mesele ise Ukrayna-Rusya savaþý. Ukrayna krizi, Türkiye ile Avrupa iliþkilerine gölge düþürmüþ gibi. Eðer NATO çatýþmaya bir þekilde müdahil olursa Türkiye'nin tavrý ne olur?" sorusuna Altun, þu yanýtý verdi:
"Türkiye'nin son dönemde ortaya çýkan bölgesel veya küresel ölçekte birçok kriz ve meydan okumaya yaklaþýmý her zaman ilkesel bir duruþ doðrultusunda þekillenmiþtir. Nedir bu ilke? Bu ilke, bölgesel ve küresel sorunlara istikrar, adalet ve hakkaniyet esaslý çözümler sunmak ya da çözüm arayýþlarýna azami derecede katký saðlamaktýr. Nitekim Türkiye'nin bu ilkesel duruþu, yakýn dönemde birçok kriz vesilesiyle sýnanmýþ ve tüm dünyanýn kabul edeceði üzere somut bir þekilde kendisini göstermiþtir. Bu itibarla Sayýn Cumhurbaþkaný'mýz her iki ülke lideriyle de temaslarýný sürdürebilen ender devlet baþkanlarýndan birisi olmuþtur ve çözüm arayýþlarý noktasýnda adeta diplomatik bir seferberlik baþlatmýþtýr. Özellikle Türkiye'nin taraflar arasýnda ivedi bir ateþkesin ilan edilmesi için ortaya koyduðu gayretler tüm dünya tarafýndan takdirle karþýlanmýþtýr.
Hatýrlayalým, çok sýcak bir dönemde taraflarý Dýþiþleri Bakanlarý düzeyinde bir araya Türkiye getirmiþtir. Yine Ýstanbul'da taraf ülke heyetleri arasýndaki görüþmeler ile Tahýl Koridoru Anlaþmalarý konusunda Türkiye'nin ve Sayýn Cumhurbaþkaný'mýzýn çabalarý gerek Avrupa'nýn gerekse tüm dünyanýn istikrar ve güvenliði için paha biçilemez, tarihi nitelikte birer diplomatik baþarý olmuþtur. Tüm bunlar göstermektedir ki Türkiye Cumhuriyeti'nin, böylesi ciddi krizlere yönelik ilkesel duruþu, sadece Avrupa güvenlik mimarisi açýsýndan deðil küresel güvenlik ve istikrar açýsýndan da vazgeçilmez bir deðerdir. Bu baðlamda Ukrayna krizinin, AB ile Türkiye arasýndaki iliþkilerin üzerine bir gölge düþürmesi söz konusu deðil, aksine tüm parametreler Türkiye'nin AB ülkeleri için asla vazgeçemeyecekleri bir müttefik olduðunu göstermektedir."
Türkiye'nin, taraflarý daima sükunete davet eden arabuluculuk ve barýþ diplomasisiyle hem Rusya hem de Ukrayna tarafýyla yakýn iliþkiler kurabilmesiyle ve müzakere kanallarýný daima açýk tutan dýþ politika yaklaþýmýyla bu süreçte bir baþka aktörün belki de asla yerine getiremeyeceði bir vazife üstlendiðini belirten Altun, Türkiye'nin bundan sonra da bu hassas dengeyi gözeterek barýþýn ve istikrarýn bölgeye hakim olmasý için gereken neyse onu yapacaðýnýn altýný çizdi.
Altun, hem NATO'daki müttefiklerin hem Avrupa'daki dostlarýn hem de savaþan taraflarýn, mevcut kriz ve çatýþmalarýn daha da geniþleyerek tüm dünyayý etkilememesi adýna Türkiye'nin bu hassas, dengeleyici ve istikrarlaþtýrýcý rolünün farkýnda olduklarý, buna saygý duyduklarý kanaatinde olduklarýný kaydetti.