Ýletiþim Baþkaný Altun'dan Ýsrail'e tepki: Bu devlet eliyle gerçekleþtirilen yeni nesil bir terör türüdür
ABONE OL

Cumhurbaþkanlýðý Ýletiþim Baþkanlýðý tarafýndan Taksim'deki bir otelde düzenlenen "Gazze Savaþý'nda Medyanýn Hakikat Mücadelesi: Þiddet, Dezenformasyon, Sansür Sempozyumu"nun açýlýþýnda konuþan Altun, 7 Ekim'den bu yana bir yandan Ýsrail'in Gazze'de yürüttüðü soykýrýmý bütün dünyaya duyurmaya ve sistematik dezenformasyon kampanyalarýný ifþa etmeye, bir yandan da mazlum Gazze halkýnýn haklý sesini bütün dünyaya duyurmaya çalýþtýklarýný söyledi.

Bunu tarihi, vicdani bir sorumluluk olarak gördüklerini belirten Altun, bunu ayný zamanda kendilerini küresel vicdan toplumunun bir üyesi addederek yapmaya çalýþtýklarýný anlattý.

Altun, Ýsrail'in bir þehri ve halký bir daha var olmamak üzere yok etmeye, ortadan kaldýrmaya çalýþtýðýný, sivilleri, kadýnlarý, çocuklarý katlettiðini, saðlýk çalýþanlarýný, gazetecileri, sivil toplum gönüllülerini bilerek, hedef alarak öldürdüðünü, bu yönüyle savaþ suçu iþlediðini ve soykýrým yaptýðýný ifade etti.

Bu anlamda bakýldýðýnda, Ýsrail'in geçerli durumdaki iktidar modelinin birilerinin ifade ettiði gibi "biyo-politika" deðil, doðrudan soykýrým politikasý olduðunun altýný çizen Altun, bu soykýrým politikasýnýn bütün boyutlarýyla anlaþýlmasý, analiz edilmesi, delillendirilmesi ve onunla mücadele edilmesi gerektiðini kaydetti.

Fahrettin Altun, bunun için bu soykýrým politikasýnýn arkasýnda yer alan siyasetçilerin, sözüm ona bilim insanlarýnýn, askerlerin ve bu süreçte kullanýlan teknolojilerin, savaþ unsurlarýnýn, bu kötülüðün arkasýndaki kültür ve medeniyetin masaya yatýrýlmasý ve ifþa edilmesi gerektiðini vurguladý.

Bu soykýrým politikasýný anlamak ve doðru þekilde mücadele etmek için Ýsrail'in "imaj imalat endüstrisi"nin de anlaþýlmasý ve sorunsallaþtýrýlmasý gerektiðini belirten Altun, "Zira, Ýsrail bir yalan imparatorluðudur. Ýsrail zulümlerini yaparken, bir taraftan da sistematik bir þekilde yalan söyleyerek, olanlarý gizleyerek, olmayaný olmuþ gibi göstererek cürüm iþliyor. Ýsrail, sözüm ona birtakým dini referanslarla hurafelerle varlýðýný, geçmiþini, bugününü, geleceðini bir kalkanla korumaya almaya çalýþsa da esas itibarýyla Ýsrail, Batýlý anlamda faþizmin, düpedüz ýrkçýlýðýn ve sömürgeciliðin en dünyevi, en güncel temsilcisidir." diye konuþtu.

Altun, Batý'nýn Ýsrail'i, Orta Doðu'daki çýkarlarýnýn temsilcisi olarak gördüðünü, bir anlamda Ýsrail'in bölgede Batýlý talan düzeninin ana aktörlerinden biri ve Batýlýlar tarafýndan bu talan düzenini teminat altýna almaya çalýþan bir güç olarak telakki edildiðini ifade etti.

Fahrettin Altun, "Ýsrail, yayýlmacý, iþgalci ve sömürgeci politikalarýný ve savaþ suçlarýný Batýlý medya eko-sisteminin katkýsýyla kurduðu küresel yalan imparatorluðu sayesinde sürdürebilmektedir. Hakikatin yerine sahteyi koymayý hedef alan bu yalan imparatorluðu temelde üç unsurdan beslenmektedir. Nedir bunlar; þiddet, dezenformasyon ve sansür." ifadelerini kullandý.

"ÝSRAÝL, HAKÝKATÝ KATLETMEK AMACIYLA SÝSTEMATÝK BÝR PLAN DAHÝLÝNDE GAZETECÝ ÖLDÜRÜYOR"

Ýsrail'in Gazze'deki gerçekleri örtbas etmek adýna izlediði baþlýca stratejinin "þiddet" olduðunu ve bunu her þeyden önce gazetecilere yönelttiðini vurgulayan Altun, Ýsrail'in gazetecilere yönelik þiddetinin kazara, rastgele uyguladýðý bir taktik deðil, kendi yalan imparatorluðunu yaþatmak ve yürüttüðü soykýrýmý perdelemek adýna kullandýðý temel bir strateji olduðunu kaydetti.

Altun, Ýsrail'in bir yandan Gazze'ye basýn mensuplarýnýn giriþlerini yasaklarken, öte yandan Gazze'de cesurca gazetecilik yapanlarý hedef aldýðýný, onlarý katlettiðini aktararak, sempozyumun baþýnda izletilen videoda Gazze'de þehit olan gazeteci sayýsýnýn 119 olarak yer aldýðýný fakat bundan 1 saat önce aldýklarý haberde, Aksa'nýn Sesi Radyosu çalýþaný Ýyad er-Ruvvað'ýn da þehit olduðunu öðrendiklerini anlattý.

Fahrettin Altun, 120 gazetecinin Ýsrail tarafýndan, hakikati duyurmak, dünyaya gerçekleri haykýrmak istedikleri, olaný olduðu gibi bütün çýplaklýðýyla resmettikleri için hedef alýnarak katledildiklerini belirterek, "113 gün oldu, 120 gazeteciden bahsediyoruz. Her gün 1'den fazla gazetecinin katledildiði bir dünyada yaþýyoruz. Bütün dünyanýn ayaða kalkmasý gereken bu gerçeklik karþýsýnda ne yazýk ki Batýlý medya organlarýnýn üç maymunu oynadýðýný da görüyoruz. Bu gazeteciler insanlýk nazarýnda hakikat için mücadele eden kahramanlardýr. Eðer bu kahramanlarýn gayretleri olmasaydý Ýsrail'in soykýrýmýndan, katliamlarýndan dünyanýn haberi olmayacaktý. Eðer bu kahramanlarýn gayretleri olmasaydý küresel vicdan toplumu dünyada ayaða kalkmayacaktý ve uluslararasý alanda bugün hükümetlerin tavýrlarý ne olursa olsun halklar, toplumlar, insanlar büyük bir duyarlýlýkla Filistin davasýna sahip çýkamayacaktý." deðerlendirmesinde bulundu.

Ýsrail'in tam da bu nedenle gazetecilere yapacaðý saldýrýlarý, Gazze'yle ilgili askeri plan ve stratejileri kapsamýnda tasarladýðýný anlatan Altun, bunun bir devlet eliyle gerçekleþtirilen yeni nesil terör türü olduðunu vurguladý.

Altun, bugün dünyadaki diðer çatýþma bölgelerine kýyasla gazeteci katliamlarýnýn en fazla yaþandýðý yerin Gazze olduðuna dikkati çekerek, "Son 3 yýlda dünya genelinde öldürülen gazetecilere baktýðýmýzda Gazze'de öldürülen gazetecilerin sayýsýnýn çok daha fazla olduðunu görüyoruz. Bu durum bize açýkçasý þunu söylüyor; Ýsrail, hakikati katletmek amacýyla sistematik bir plan dahilinde gazeteci öldürüyor. Ýsrail gazetecileri öldürmekle de kalmýyor, ayný zamanda onlarýn ailelerini de öncelikli hedef olarak belirleyip katlediyor. Böylelikle aslýnda yapmak istediði þey, hakikat karþýtý bir korku ortamý inþa etmek." þeklinde konuþtu.

Anadolu Ajansý (AA) Kameramaný Muhammed el Alul'un, Al Jazeera Büro Þefi Wael Dahdouh'un, Filistin TV muhabiri Selman Beþir'in bu acýmasýz saldýrýlarda ailesini kaybeden gazetecilerden sadece birkaçý olduðunu aktaran Altun, Ýsrail'in bu insanlýk dýþý eylemlerine raðmen Gazze'de ve Filistin'in birçok bölgesinde hakikat savunuculuðuna soyunan gazetecilerin görevlerini yapmaya devam ettiklerini kaydetti.

"BUGÜNE KADAR ÝSRAÝL'ÝN SÝSTEMATÝK BÝR ÞEKÝLDE ÜRETTÝÐÝ 200'E YAKIN DEZENFORMASYONU ÝFÞA ETTÝK"

Cumhurbaþkanlýðý Ýletiþim Baþkaný Fahrettin Altun, Ýsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze'de yaþananlarý gizlemek için uyguladýðý ikinci stratejinin "dezenformasyon" olduðunu söyledi.

Sistematik yalanlarý üretmek ve yaymak üzere yürütülen bu stratejiye karþý Türkiye olarak, 7 Ekim'den itibaren çok yoðun bir þekilde savaþ verdiklerini anlatan Altun, sözlerini þöyle sürdürdü:

"Ýsrail'in ürettiði dezenformasyon içeriklerini ve sahte bilgileri deþifre etmek için yoðun bir þekilde çalýþýyoruz. Ýsrail bu dezenformasyon kampanyalarýyla gerçeði örtbas etmeye ve görünmez kýlmaya çalýþýyor. Biz uluslararasý toplumun gündemine bu yalanlarý, gerçekleriyle birlikte ortaya koyup getirmek istiyoruz. Bunun için canla baþla çalýþýyoruz. Bu çerçevede, Cumhurbaþkanlýðý Ýletiþim Baþkanlýðý bünyesinde Dezenformasyonla Mücadele Merkezimiz 7/24 esasýna göre çalýþýyor. Ýfþa ettiðimiz Ýsrail yalanlarý bugün tüm dünya medyasýnda haber oluyor. Bugüne kadar Ýsrail'in sistematik bir þekilde ürettiði 200'e yakýn dezenformasyonu ifþa ettik. Doðrusuyla beraber ortaya koyduk ve dünya medyasýnda bunlar 'Doðrusu bu' diye haber oldu. Burada önemli olan þey þu ki, bu dezenformasyon içerikleri bizatihi Ýsrailli resmi görevliler tarafýndan dillendirilen içeriklerdi. Böylelikle Ýsrail'in yalancýlýðý, Ýsrailli siyasetçilerin bu anlamda sahtekarlýðý bütün dünya medyasýnda yer buldu."

Öte yandan, 7 Ekim'den bu yana tüm zorluklara, verdikleri þehitlere, kayýplara raðmen AA ve TRT'nin yoðun ve cansiparane bir þekilde bölgede çaba gösterdiklerinden bahseden Altun, maalesef bu süre zarfýnda AA Foto Muhabiri Muntasýr es Savvaf'ýn da þehit olduðunu kaydetti.

"ÝSRAÝL'ÝN DEZENFORMASYON KAMPANYALARINA KARÞI MÜCADELENÝN YÜRÜTÜLMESÝNE DEVAM EDECEÐÝZ"

Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan'ýn liderliðinde Gazze halkýnýn haklý direniþine katký saðlamak, onlarýn sesinin daha gür bir þekilde dünyada yanký bulmasýný temin etmek adýna çalýþtýklarýný belirten Altun, bu doðrultuda sadece dezenformasyonla mücadele ayaðýnda deðil, ayný zamanda kamu diplomasisi ve stratejik iletiþimin ayaklarýnda da yoðun bir gayret sarf ettiklerini, bu yol ve yöntemlerle bu araçlarla hem Ýsrail'in zulümlerini hem de Gazze halkýnýn haklý tezlerini dünyaya duyurduklarýný ifade etti.

Altun, "Ýsrail'in iþlediði savaþ suçlarýný ve izlediði soykýrým politikasýný dünyanýn gündemine getirmeyi, insanlýk adýna bir vazife ve vicdani sorumluluðumuz olarak görüyoruz" diyerek, bu kapsamda hayata geçirdikleri faaliyetlerden birinin de Taksim Meydaný'nda ziyarete açtýklarý "Kurþun Geçirmez Düþler: Gazze'li Çocuk Ressamlar Sergisi" olduðunu anýmsattý.

Ýsrail'in dezenformasyonlarý ve kara propaganda faaliyetlerine dikkati çekmek için dönem baþkanlýðýný yürütmekte olduklarý Ýslam Ýþbirliði Teþkilatý Enformasyon Bakanlarý Konferansýný olaðanüstü bir toplantýya çaðýrdýklarýný aktaran Altun, 24 Þubat'ta bu baðlamda toplantý gerçekleþtireceklerini belirtti.

Altun, Türk Devletleri Teþkilatý kapmasýnda Gazze krizi baðlamýnda çalýþmalarý yürüttüklerini dile getirerek, "Gerek Ýsrail'in dezenformasyon kampanyalarýna karþý mücadelenin, gerekse de kapsamlý bir sorun olarak karþýmýza hakikat kriziyle mücadelenin yürütülmesine devam edeceðiz. Buna büyük bir önem veriyoruz." dedi.

"ÝSRAÝL'ÝN SAVAÞ SUÇU ÝÞLEDÝÐÝNÝ TÜM DÜNYAYA DAHA GÜÇLÜ BÝR ÞEKÝLDE HAYKIRMALIYIZ"

Fahrettin Altun, Ýsrail'in Gazze'de zulmü meþrulaþtýrmak için yürürlüðe koyduðu üçüncü stratejisinin sansür olduðunu belirterek, þunlarý kaydetti:

"Ýsrail'in Filistin'de on yýllardýr sürdürdüðü ve 7 Ekim'den sonra Gazze'de derinleþtirerek devam ettirdiði zulmü gizlemek, meþrulaþtýrmak ve kurumsallaþtýrmak adýna hayata geçirdiði þiddet, dezenformasyon ve sansür politikalarý sadece Filistin halký için deðil, bütün insanlýk için, dünya barýþý, bölge barýþý için bir tehdittir. Bu tehditleri bertaraf etmek adýna her þeyden önce Ýsrail'in savaþ suçlarýnýn ve soykýrým hamlelerinin cezalandýrýlmasý gerekmektedir. Bu baðlamda Uluslararasý Adalet Divaný'nda Ýsrail'in soykýrýmlarýnýn Güney Afrika'nýn baþvurusu sonrasýnda yargýlamasýný son derece önemli bir hamle olarak deðerlendiriyoruz. Nitekim bugün de bu yargýlama sürecinde son derece kritik bir aþamaya gelinmiþ durumdadýr ve Ýsrail'e yönelik ihtiyati tedbir kararý görüþülecektir. Umuyoruz, burada hukukun üstünlüðü ilkesi, üstünün hukuku gasbýna galebe çalabilir ve hukukun üstünlüðü üstün gelir."

Altun, Uluslararasý Adalet Divaný'ndaki davayý Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan'ýn baþýndan itibaren, sürecin hazýrlýk aþamasýnda da sürecin içinde de yakýndan takip ettiðini, Erdoðan'ýn dün de Güney Afrika Cumhurbaþkaný Cyril Ramaphosa ile uzun bir telefon görüþmesi gerçekleþtirdiðini, görüþmede Ýsrail'e yönelik yürütülen davanýn detaylý bir þekilde müzakere edildiðini anlattý.

Ýletiþim Baþkaný Fahrettin Altun, görüþmede Erdoðan'ýn Ýsrail'in mazlum Filistin halkýna yönelik iþlediði soykýrým suçunun cezalandýrýlmasý için Güney Afrika ile birlikte çalýþmaya devam edeceklerini ve bu noktada Türkiye'ye ne düþürse bununla ilgili azami gayreti sürdüreceklerini ifade ettiðini kaydetti.

Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn o görüþmede "Ne olursa olsun eðer biz bir bölge barýþý istiyorsak, sorunun çözümünü istiyorsak bu 1967 temelinde baþkenti Doðu Kudüs olan baðýmsýz, egemen ve coðrafi bütünlüðü haiz bir Filistin Devletinin kurulmasýyla mümkün olabilir. Eðer bu Filistin devleti kurulmazsa, bütün dünya tarafýndan tanýnmazsa bu takdirde bölge barýþýndan bahsetmek ve dolayýsýyla da küresel barýþtan bahsetmek söz konusu olamaz" sözlerini anýmsatan Altun, þöyle devam etti:

"Bizler bu gaye için uluslararasý toplum olarak küresel alanda birlikte çalýþmalý, Ýsrail'in Gazze'deki saldýrýlarýnýn bir an önce son bulmasý adýna küresel toplumu harekete geçirmeliyiz. Uluslararasý aktörlerin bu konuda inisiyatif almalarý ve Ýsrail'e siyasi baský yapabilmeleri ise ancak ve ancak Gazze'de yaþananlarý, Gazze'de mazlumlarýn sesini dünya kamuoyuna gür bir sesle duyurmakla mümkün olabilir. Bu noktada uluslararasý alanda hakikatperver, gerçek gazetecilik çok ama çok önem arz etmektir. Biz bu nedenle hakikatperver gerçek gazeteciliði büyütecek ve dezenformasyona karþý mücadele edecek inisiyatifler oluþturmak durumundayýz. Küresel vicdan toplumunun mensuplarý olarak bizler Gazze'nin durumunu elimizdeki her türlü imkaný kullanarak daha fazla gündeme getirmeli ve Ýsrail'in savaþ suçu iþlediðini tüm dünyaya daha güçlü bir þekilde haykýrmalýyýz. Türkiye olarak biz bu konuda bütün gayretimizi ortaya koyuyoruz, daha fazlasý için de hazýrýz. Biz zira zulümle mücadelede küresel iþbirliðinin ve koordinasyonun çok önemli olduðuna inanýyoruz. Bugüne kadar Türkiye'nin müdahil olduðu bütün uluslararasý krizlerde küresel vicdan sahibi aktörlerle bir iþbirliði içerisinde, bir koordinasyon içerisinde hareket etmiþ ve bunun önemini de bütün dünyaya göstermiþtir."

"HAKÝKAT MÜCADELEMÝZÝN ÖNÜNDE HÝÇBÝR ÞEY DURAMAYACAK"

Altun, iki gün boyunca sempozyum bünyesinde devam edecek farklý oturumlarda Ýsrail'in doðru bilgi kaynaklarý üzerindeki baský ve þiddet politikalarýný, uluslararasý medyanýn rolünü, dijital medya mecralarý üzerinden sürdürülen sistematik dezenformasyon kampanyalarýný ve küresel ölçekte þiddet, dezenformasyon ve sansüre karþý nasýl mücadele edeceklerini müzakere edeceklerini belirtti.

Böylelikle Ýsrail'in kendi çýkarlarý uðruna gerçekleri nasýl manipüle ettiðini, çarpýttýðýný ve deðiþtirdiðini gözler önüne sereceklerinin altýný çizen Altun, bütün engellemelere ve yýldýrmalara raðmen hakikat mücadelelerinin önünde hiçbir þeyin duramayacaðýný ve hakikatin yalana, sahteye, dezenformasyona ve kötülüðe galebe çalacaðýný sözlerine ekledi.

Ýki gün sürecek sempozyumun açýlýþýnda, Filistin'in Ankara Büyükelçisi Faed Mustafa, AA Yönetim Kurulu Baþkaný ve Genel Müdürü Serdar Karagöz, TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacý ile uluslararasý medya dünyasýndan isimler de yer aldý.