Ýletiþim Baþkanlýðý Konferans Salonu'ndaki sempozyumun açýlýþýnda konuþan Giresun Üniversitesi Ýktisadi ve Ýdari Bilimler Fakültesi Uluslararasý Ýliþkiler Bölüm Baþkaný Prof. Dr. Yalçýn Sarýkaya, Ahýska bölgesinin Türkiye için uzak bir coðrafya olmadýðýný belirtti.
Türk dünyasýnýn artýk Türk Devletleri Teþkilatýyla anýldýðýný ifade eden Sarýkaya, teþkilatýn üyesi devletlerin baðýmsýz devletlerden oluþtuðunu ancak baðýmsýz olmayan ve baþka devletlerin bayraðý altýnda yaþayan milyonlarca Türk'ün bulunduðunu dile getirdi.
Sarýkaya, Ahýska Türklerinin bunlarýn içinde kendine özgü bir yere sahip toplum olduðunu ve Gürcistan'ýn Ahýskalý Türklerin vatana dönüþüyle ilgili birinci dereceden sorumluluðunun bulunduðunu söyledi.
Cumhurbaþkanlýðý Güvenlik ve Dýþ Politikalar Kurulu Üyesi ve Türkiye Azerbaycan Dostluk Ýþbirliði ve Dayanýþma Vakfý (TADÝV) Yönetim Kurulu Baþkaný Prof. Dr. Aygün Attar da Ahýska Türklerinin sürekli sürgüne uðradýðýný anlattý.
Dünya Ahýska Türkleri Birliði Genel Baþkaný Ziyatdin Kassanov ise Ahýska Türklerinin 9 farklý ülkede olmalarýna raðmen bütün hayatlarýný iç içe yaþadýklarýný, dillerini, dinlerini, örf ve adetlerini koruduklarýný vurguladý.
Kassanov, "Bize yapýlan çok farklý oldu. Bizi yurdumuzdan, topraklarýmýzdan, evimizden ayýrdýlar ve bin yýldan daha uzun olan yurdumuzu boþalttýlar. Oraya Gürcü soyundan, baþka bölgelerden insanlar getirdiler. Gerçekten bugün Allah'a çok þükür o devletlerde yaþayan kurumlardan, bakanlýklardan, valiliklerden hiçbir zaman destek, iþ beklemedik." diye konuþtu.
Azerbaycan Milletvekili Fazýl Mustafa da ülke olarak Ahýska konusuna her zaman titizlikle yaklaþtýklarýna iþaret etti.
Türk devletlerinin ortak bir alfabe gibi Türk topluluklarýyla ilgili ortak strateji oluþturmaya karar vermesi gerektiðini dile getiren Mustafa, Ahýska Türkleriyle ilgili kararlarýn parlamentolarda deðerlendirilmesinin önemli olduðunu ifade etti.
Gençlik ve Spor Bakan Yardýmcýsý Safa Koçoðlu ise yarým milyondan fazla nüfusuyla 9 ülkede yaþayan Ahýskalý Türklerin kimliklerini ve kültürlerini koruma mücadelesi verirken vatan hasretiyle dolu yaþam sürdüðünü söyledi.
Bu mücadelenin yalnýzca tarihsel deðil bugün de devam eden bir insan haklarý meselesi olduðuna dikkati çeken Koçoðlu, "Bizler uluslararasý toplumda, platformlarda bu konuda farkýndalýk yapacak çalýþmalarýmýzý sürdürmeliyiz." dedi.
Açýlýþ konuþmalarýnýn ardýndan, sempozyuma geçildi.