İşte FETÖ'nün 'Mavi Otobüs' gerçeği: Mavi otobüs ezdi, Harbiyeliler vurdu
ABONE OL

Darbe girişimi sırasında en kanlı olayların yaşandığı yerler arasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü vardı. Aralarında Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da bulunduğu 34 kişi bu köprüde şehit edildi. Köprüdeki darbeci hainler İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandı. Davada olayın tanıkları ile darbe mağduru gaziler de dinlendi. O tanıklar FETÖ'cü Hava Harp Okulu öğrencilerinin caniliğini mahkemede anlattı.

Sabah'ın haberine göre, Mahkeme tutanaklarına geçen o ifadelerden bazıları şöyle:

MAVİ OTOBÜS EZDİ, HARBİYELİLER VURDU

*İhsan Toklucu: Köprü yolunda mavi bir otobüs gördüm. Önce halk otobüsü sandım. Beni ezerek geçti, ileri gitti. Yanına gittik. Tanklardan ateş edilince olayın ciddiyetinin farkına vardık. Meydana çıkınca hiç uyarı yapılmadan bizi taramaya başladılar. Yere yattım ama yerde vuruldum. Bizi vuranlar Hava Harp Okulu talebeleriydi.

TANKLA TOMA'YI VURDULAR

*Recep Safi: Köprüye vardığımda askeri öğrencileri taşıyan otobüs geldi. Otobüsün manevralarıyla yaralandım. Otobüsteki askerleri darbe yapıldığı konusunda uyarıp "Yapmayın, etmeyin" dedik ve engel olmaya çalıştık. Onların içinden bir rütbeli bize "Çekilin, yoksa ateş ederiz" deyip silah doğrulttu. Yaralandım. Hepsinden şikayetçiyim.

SANİYEDE 100 KURŞUN

*Müşteki Yusuf Çiftçi: Köprüye ilk çıkanlardan biriyim. Yaralı vatandaşlara yardım ettim. Harp Okulu öğrencilerini taşıyan mavi otobüs tam teçhizatlıydı. Öğrencilerin başında hücum yelekli iki rütbeli asker vardı. Rütbelilerle konuşup ikna etmeye çalıştık. Bir tek ayaklarına kapanmadığımız kaldı ama bizi dinlemediler. Biri, "Çekilin ateş ederim" diyerek kafama G3 doğrulttu. Otobüsü kullanan şoför sanırım diğer araçlara çarpa çarpa geldiği için yaralanmıştı. Üzerinde atlet vardı ve yaralıydı. "Yaralıyı bize verin, hastaneye gönderelim" dedik, vermediler.

Benim silahını almaya çalıştığım bir öğrenci, "Askerliğim yanar" diyordu. Biz ise ona "Memleket yanıyor" dedik. Sakinleştirdik, su verdik. Öğrenciler, rütbelilerin arkasından tek sıra olarak indiler. Engel olamadık çünkü ellerinde silah vardı. Tek sıra halinde diğer askerlere doğru giderlerken, geride kalan birkaç tanesini yakaladık. Silahlarını alıp polise teslim ettik. Kaçanlar diğer askerlere katılıp bize ateş etmeye başladılar. Bu öğrenciler gelmeden önce bize saniyede 100 kurşun sıkılıyorsa, öğrenciler geldikten sonra bu sayı saniyede 200'e çıktı. Yaralılara yardım ederken de vuruldum. Hepsinden şikayetçiyim.

HAKİMİ ÇİLEDEN ÇIKARDILAR

15 Temmuz darbe girişimi sırasında Yalova'daki askeri kamptan fatih Sultan Mehmet (FSM) Köprüsü'ne destek amacıyla götürülürken Kavacık'ta yakalanan 70 Hava Harp Okulu öğrencisinin davası ise İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmüştü. Bu yargılama sırasında sanıkların savunma ve sorgularında ise ilginç diyaloglar yaşandı. Mahkeme başkanı Hulusi Pur öğrencilerden tek tek FETÖ ile ilgili bildiklerini anlatmalarını istedi. İfadesi alınan öğrencilerin tamamı örgüt üyesi olduklarını reddetti.

Pur ise "Reddedebilirsiniz, alakanız da olmayabilir ancak bildikleriniz vardır. Hava Harp Okulu'nda nasıl bir yapılanma vardı" diyerek bildiklerini anlatmalarını istedi. Öğrenciler, FETÖ konusunda verecekleri bilgileri olmadığını söyledi. Mahkeme başkanı, araç komutanı Burhanettin Koyuncu'nun çok sayıdaki telefon görüşmelerini sorunca her defasında "Otobüsün arkasındaydım, duymadım" yanıtını alınca, "Vay arkadaş bu otobüsün arkası ne kadar genişmiş, herkes de arkada oturuyormuş. Bu nasıl iş anlamıyorum" dedi. Mahkeme başkanı Pur da "Halkın küfrettiğini, havadaki helikopterin sesini duyuyorsun ama yanındaki komutanın konuşmalarını duymuyorsun" dedi.

MAVİ OTOBÜS'Ü ASKERLER DE YALANLIYOR

Belgeselde, askeri öğrenci Ragıp Enes Katran'ın Boğaziçi Köprüsü'nde linç edilerek öldürüldüğü iddia edildi. Ancak Katran'ın(öldü) yanı sıra, Üsteğmen Vedat Yıldız(öldü), Astsubay İbrahim Gül (öldü) ve Uzman Çavuş Mustafa Çelik'in(öldü) vatandaşlara silah sıktığı ve tankla top atışı yaptığı bizzat darbeye katılan askerler tarafından ifade edildi:

* Hava Harp Okulu öğrencisi Mahmut Tokmak: Muhammed Furkan Tepe ve Ragıp Enes Katran bu şahıslara (sivillere) ateşle karşılık verdiler.* Kuleli Askeri Lisesi Hizmet Bölük Komutanlığı Hizmet Bölüğü'nden Mert Hürriyetoğlu: Binbaşı Ahmet Taştan diğer tanklardaki uçaksavarlara mühimmat yerleştirilmesi talimatı verdi. 'Ateş serbest' emri verdi. Üsteğmen Vedat Yıldız halkın üzerine doğru uçaksavarla ateş etti. Ön sıradaki halkın vurularak yere düştüğünü kendi gözümle gördüm. Vedat Yıldız hiç durmadan ateş ediyordu. Binbaşı Ahmet Taşkan G3 Piyade tüfeği, Başçavuş İbrahim Gül, G3 Piyade tüfeğiyle ateş etmeye başladı.

* Er Tunahan Kurt: Karşıdan vatandaşlardan 'teslim olun' çağrısı geldi. Ahmet Taştan 'teslim olun' diye bağıran tarafa top atışı yaptırdı. Top patlayınca ben iki metre uzağa savruldum"

* Er Ali Altıner (Şüpheli): 6-7 arkadaş ünimorkun arkasında otururken İbrahim Gül başçavuş 'Herkes ayağa kalksın, ölmek var, dönmek yok, siper almayanı ben vururum' diye bağırdı. Bir silah sesi geldi. Bizimle oturan askerlerden Kurtuluş isimli bir arkadaşımız öldü. Herhalde komutanlardan biri vurdu. Turgay Ödemiş, Ahmet Taştan, İbrahim Gül isimli komutanlar silah kullandılar. Ben vatandaşa doğru ateş ettiklerini gördüm...

Hava Harp Okulu 2. sınıf öğrencisi Mahmut Tokmak: Muhammed Furkan Tepe ve Ragıp Enes Katran sivillere ateşle karşılık verdiler. Ayrıca bu vatandaşlara olay yerindeki tanklardaki askerler de MG3 makinalı tüfeklerle karşılık veriyordu. Bu sırada bizden herhangi bir kimse yaralanmadı.

ER KAYA'YI DARBECİLER ÖLDÜRDÜ

Kuleli Askeri Lisesi'nde görevli Ali Alanay: Bir askerin vurularak öldüğünü gördüm. Silah sesi yakından gelmişti. O asker başından vurularak yere düştü. İsmi Kurtuluş Kaya'dır ve bu arkadaşı ben komutanlardan birisinin vurduğunu düşündüm.

1.Mekanize Piyade Bölüğü'nde görevli kamyon şoförü Hüseyin Palan: Başımızdaki uzman çavuşa teslim olmak istediğimizi söyledik fakat 'TSK'nın hiçbir üyesi teslim olmaz, gerekirse sabaha kadar savaşır yine de teslim olmaz, siz buradan çıkarsanız rütbelinin teki kafanıza sıkar' dedi. Binbaşının teki de bir arkadaşa silah dayamıştı 'sıkmazsanız kafanıza sıkarım' diyordu.