Atatürk Üniversitesinin akademik yýlý açýlýþ törenine katýlan Milli Eðitim Bakaný Prof. Dr. Yusuf Tekin, öðretmenevinde düzenlenen yemekte ilde görev yapan basýn mensuplarý ile bir araya geldi. Gündeme iliþkin deðerlendirmelerde bulunan Bakan Tekin, öðretmen atamalarý ile ilgili yaptýðý açýklamada "Mülakat sonuçlarýný yakýn zamanda açýklayacaðýz" dedi.
Bakan Tekin, öðretmen atamalarýyla ilgili olarak, "Þimdi biliyorsunuz arkadaþlar bir yönetmelik deðiþikliði yaptýk. Yönetmelik deðiþikliðini yapmasaydýk öðretmen atamalarý þöyle yapýlýyordu. KPSS puaný itibariyle üç katý aday yani atayacaðýmýz rakamý üç katýna mülakata çaðýracaktýk. Mülakata çaðrýlan kiþiler sýfýr nokta baþlýyordu. Mülakatta aldýklarý not atama yüzde yüz atama notu oluyordu. Biz þimdi mülakatla ilgili güvenlik ve adaleti temin edici bazý tedbirler aldýk. Ve ondan sonra da dedik ki mülakat yüzde elli KPSS yüzde elli olacak. Yönetmelik yani mülakata karþý çýkan kiþilerin ve adaylarýn lehine olacak bir biçimde deðiþiklik yaptýk. Sonra da mülakatlarý yaptýk. Yani bizim sistemimizi önceki sisteme göre aday yüzde yüz mülakat notuyla atanacak. Bizim sistemimize göre KPSS sistemin yüzde ellisi, adayýn mülakat notunun yüzde ellisi. Bu mevzuyu anlamakta zorlanan, bu iþi þova dönüþtürmek isteyen siyasetçiler ve sendikalar bizim yönetmeliðimizin iptali için Danýþtay'a baþvurdu. Þimdi bir burada idare hukuku okuyan var mý bilmiyorum. Ýdare hukuku derslerinde bizim öðrettiðimiz ilk þey idari yargýda dava açma hakký ve menfaati ihlal edilen kiþiler dava açabilir. Yani bir milletvekili bir siyasi partinin grup baþkaný, grup baþkaný vekili gidip de idari yargýda böyle ben bunu beðenmedim dava açamazsýn. Dava açabilmesi için hakkýnýn ve menfaatinin ihlal edilmesi gerekiyor. Þimdi adam dava açmýþ, koskoca bir ana muhalefet partisinin grup baþkan vekili, genel baþkan yardýmcýsý diyor ki 'Bakan benim davamý reddettirdi'. Bu hukuk bilmezlik, bana ne yani dava aç ama adamýn davasý reddedilince benim reddettiðimi söylüyor. Hiç alakasý yok, dolayýsýyla davalar açýldý. Davalarla ilgili Danýþtay kararlar verdi. Yürütmeyi durdurma iþlemlerini reddetti. En son bu hafta açýlan davalardan en son yürütme durdurma talebine iliþkin geldi. Hepsinde de 'oy birliðiyle üç hukuki normlara uygun olduðu için yürütme durdurma talepleri reddedilmiþtir' ifadesi var. Dolayýsýyla mülakat sonuçlarýný yakýn zamanda açýklayacaðýz" diye konuþtu.
Cumhurbaþkaný Kabinesi'nde Milli Eðitim Bakaný olarak görevlendirilmesinin üzerinden bir buçuk yýla yakýn bir süre geçtiðini anlatan Bakan Tekin, "Ben akademisyenim biliyorsunuz. Siyaset bilimi benim alaným. Uzun yýllar üniversitelerde siyaset bilimi, siyasal düþünceler tarihi, Türk siyasal hayatý, Türkiye'deki anayasal geliþmeler, anayasa insan haklarý ve benzeri dersler verdim. Bir sürü farklý sivil toplum örgütünün içerisinde Türkiye'deki ifade hürriyeti, inanç hürriyeti gibi konularda bazýsýnda teorik ders verme anlamýnda, bazýsýnda aktivist olarak sürecin içerisinde yer alma anlamýnda uzun yýllar mücadele ettik.
Kendi alaným itibariyle Türkiye'deki hükümet sistem tartýþmalarýnda daha doðrusu Türkiye'deki yürütmeyle ilgili istikrarsýzlýk tartýþmalarýnda ana belirleyici unsurun Türkiye'de anayasamýzdaki hükümet sistemi formülasyonu olduðunu düþünüyordum. Yüksek lisans ve doktora da sonraki çalýþmalarda da hep bu konularla ilgilendim. Yani niye Türkiye'de demokratik siyasal yaþam niye darbelerle bölünüyor?
Þunun için bunu anlattým: Adalet ve Kalkýnma Partisi iktidarýnýn ilk yýllarýndan itibaren de hem parti içinde hem parti dýþýnda farklý ortamlarda tek baþlý yürütmenin hem Türkiye'nin toplumsal yapýsýna hem de çaðdaþ demokrasi anlayýþýyla daha uyumlu olduðu konusunda çalýþmalar yaptýk.
2011 yýlýnda Gençlik ve Spor Bakanlýðýnda bakan yardýmcýsý oldum. Böylece akademik ilgi alanlarýmýzý akademiyle ilgili yürüttüðümüz iþlere biraz ara verdik. Yaklaþýk iki yýl bakan yardýmcýlýðý yaptým müteakiben gezi olaylar baþladýðýnda Millî Eðitim Bakanlýðýnda müsteþar olarak göreve baþladým.
Gezi olaylarýný müteakip yine biliyorsunuz Türkiye'yi önce 17-25 Aralýk, sonrasýnda da 15 Temmuz'a götüren sürecin aslýnda baþladýðý dönemler. Yani 2013 yýlý, haziran ayý gibi Gezi olaylarýný doðru analiz ettiðimizde arkasýndaki aklýn ne olduðunu ve arkasýndaki akýlla mücadele etmek için neler yapýlmasý gerektiðini þimdi çok çabuk tahmin edebiliyorsunuz ama o zaman bu tahmini yapmak çok kolay deðildi. O tarihlerde bu bahsettiðimiz öngörülerle birlikte dershanelerin dönüþtürülmesi sürecini yürüttük. 2013 Kasým'da malum bildiðimiz süreç baþladý. Dershanelerle ilgili. Dershaneler kapatýldý.
Bütün bu süreçte Millî Eðitim Bakanlýðýnda müsteþarlýk yaptým. 2018 yýlýnda da 2017 referandumu sonrasýnda Cumhurbaþkanlýðý Hükümet Sistemi diye müsteþarlýk makamý kaldýrýlýnca tekrar üniversiteye geri döndüm. Yaklaþýk 5 yýl üniversitede yine çalýþtýk. O 5 yýlýn sonunda da Millî Eðitim Bakanlýðýna tekrar döndük. Yapýlmasý gereken çok fazla husus bizim müktesebatýmýzda oluþmuþ oldu" ifadelerine yer verdi.
Bakan Tekin, gündeme iliþkin deðerlendirmelerinde þunlarý kaydetti:
"Türkiye Yüzyýlý Maarif Modeli diye bildiðimiz eðitim öðretim programlarýnda yaptýðýmýz revizyon, 2013 yýlýnda yüzlerce çalýþtay, benim müsteþarlýðým döneminde yüzlerce diyorum bakýn, çünkü iki yüzün üzerindeki çalýþtaya doðrudan benim ya da müsteþar yardýmcýlarýmýn katýldýðýný hatýrlýyorum. Onun dýþýndakileri saymadým bile. Önce bu çalýþtaylarda bir müfredat deðiþikliðine ihtiyaç olup olunmadýðý soruldu muhataplarýmýza. Sonra bir deðiþiklik olacaksa, bir müfredat deðiþikliði olacaksa bunun nasýl olmasý gerektiðine dair þu anda da hazýrlýklar baþladý.
Söylemeye çalýþtýðým þey þu; bizim 2023 Haziran ayýndan itibaren hayata geçirdiðimiz þeylerin tamamý yýllar öncesinde çalýþýlmaya baþlandý. Müfredat bunlardan bir tanesi.
Baþladýðýmýz andan itibaren þöyle bir gözünüzün önünden geçirirseniz; müfredat deðiþikliðine gelinceye kadar geçtiðimiz yýl yaz aylarýnda yayýnladýðýmýz genelgelerle okullarda cep telefonu kullanýlmasýnýn yasaklanmasýndan okullarýmýzýn bahçelerinin, çocuklarýmýzýn geleneksel oyunlarýmýzý yani bizim kültürümüzü, deðerlerimizi yansýtan oyunlarýmýzý oynayabildikleri, günde attýklarý adým sayýsý iki yüzlere kadar düþmüþtü ortalama çocuklarýmýzýn. Yani sýnýfa giriyor. Eline cep telefonunu alýyor. Hiç çýkmýyor sýnýftan. O da sýrasýndan bile kalkmýyor neredeyse. Böyle bir noktaya gelmiþti. Bunun ortadan kaldýrýldýðý, çocuklarýmýzýn bahçede her bir taraftan geleneksel oyunlarýmýzý oynadýðý, bir taraftan da günlük en azýndan belli aktivite yapabildiði alanlara dönüþtürmeye kadar iþte okullara velilerin randevuyla girmesinden, devamsýzlýktan sýnýf tekrarýna kadar yani devamsýzlýðýn sýnýf tekrarýna sebebiyet vermesi, baþarýsýzlýðýn sýnýf tekrarýna sebebiyet vermesi uygulamasýnýn tekrar geriye gelmesi. Seçimlik dersler havuzunun revize edilmesi sürecin yürütülmesine kadar geçtiðimiz yaz çok mesela benim çok yýllardýr hayal ettiðim þeydi.
Çocuklarýmýzýn ana problemlerinden bir tanesi, hem Türkiye'deki toplumsal iliþkileri açýsýndan hem akademik baþarýlarý açýsýndan hem de uluslararasý göstergeler de bunu çok rahat ortaya koyuyordu; en temel sorunlarýndan bir tanesi kendilerini ifade problemi. Vakýf deðiller ana dillerine, ana dillerine vakýf olmadýklarý için annesiyle, babasýyla da doðru düzgün iletiþim kuramýyorlar. Sýnavda sorulan soruyu da doðru anlamýyorlar. Uluslararasý sýnavlarda da ana dil okur yazarlýðýyla ilgili becerileri düþük.
Dolayýsýyla geçtiðimiz yaz mesela çok önemsediðim bir þeydi. Üç tane þey yaptýk: Birincisi; Türkçe ile Türk Edebiyatý derslerinde çocuklarýmýzýn sýnýf geçme notunu yetmiþe çýkardýk. Yani yetmiþin altýnda kalacak dedik. Ýkincisi; bu sýnavlarý yani Türkçe ve Türk Dil Edebiyatý derslerinden yapýlan sýnavlarý klasik ya da test yani bildiðiniz sýnav olmaktan çýkardýk. Dil becerilerini ölçen dört temel beceriyi ölçecek þekilde sýnavlara dönüþtürdük. Yani okuma, yazma, konuþma ve anlama. Þu anda okullarýmýzda Türkçe dersleri ve Türk Dili Edebiyatý derslerinin sýnavlarý bu dört beceri üzerinden yapýlýyor. Ben bunu çok önemsiyorum. Sonra üçüncü olarak da dilimizin zenginlikleri diye bir proje baþlattýk. Türkiye'nin her tarafýnda çocuklarýmýzýn ana dil becerilerini geliþtirecek kendilerini daha rahat ifade edecekleri bir þey baþlattýk. Bunlarýn hepsi normal þartlarda çok büyük lansmanlarla ve çok büyük çalýþmalarla duyurulabilecek þeylerdir. Sessiz sedasýz bunlar hayata geçti."
Okul bahçelerinden daha nezih bir þekilde çocuklarýn oyun oynayacaklarý alanýn olmadýðýný belirten Bakan Tekin, "Bu talep de geliyor bize muhtardan. Diyor ki 'Siz kapýyý kilitliyorsunuz. Çocuklarýn oyun oynayacaðý yer yok.' Normal þartlarda okul müdürümüz okulun bu anlamdaki eðitim öðretim saati bittikten sonra kendi mesaisi bittikten sonra okulu kapatýr gider. Ama muhtardan bir talep geldi. Çocuklarýn top oynayacaklarý yer yok. O okul müdürü kendi ilçesinde açabilir, býrakabilir. Ama biz bu tedbirleri sadece eðitim, öðretim devam ettiði süre içerisinde alabiliriz ancak" dedi.
AK Parti hükümetleri göreve geldiðinden beri mesleki eðitimi güçlendirme çalýþmalarý gerçekleþtirildiðini söyleyen Bakan Tekin, "Meslek eðitimle ilgili olarak aslýnda bizim yaþadýðýmýz temel sýkýntýnýn kaynaðý 28 Þubat süreci. Malum 28 Þubat süreci oluncaya kadar imam hatip liselerinin doðal þehrin, toplam ortaöðretim içerisindeki öðrenci oraný yüzde on iki. Yaklaþýk yüzde kýrk üç, yüzde kýrk dört bandýnda meslek liseleri var. Gerisi de genel ortaöðretim dediðimiz fen lisesi, Anadolu lisesi ve benzeri yerlerde.
Fakat 28 Þubat'tan sonra imam hatipler neredeyse kapanma noktasýna geldi. Meslek liseleri de öðrenci sayýlarý yüzde yirminin altýna düþtü. Yüzde yirminin altýna düþmesi bir þey deðil. Ýmaj olarak da insanlar çocuklarýný meslek liselerine göndermemeye baþladý. Þimdi eðer 28 Þubat sürecinin toplumda oluþturduðu tahribatý ortadan kaldýrmak, kaldýrmaya çalýþýyorsak, söylüyorsak bu insanlarýn özgürce çocuklarýný, meslek lisesine ya da imam hatibe gönderebilmelerini, gönderdiklerinde baþlarýna herhangi bir iþ gelmeyeceklerini, çocuklarýnýn bir de katsayý engeliyle karþý karþýya gelmemesini garanti altýný altýna almak lazým.
Bence AK Parti'nin iktidarý boyunca yaptýðý en önemli iþlerden bir tanesi katsayý ile ilgili problemleri ortadan kaldýrmýþ olmasý. Þimdi þöyle bir tabloyla karþý karþýya kaldýk, 28 Þubat ile kimse çocuðunu göndermiyor meslek liselerine. Biz Bakanlýk olarak bir þeyler yapacaðýz ama aradan geçen yaklaþýk 15 yýllýk periyot içerisinde meslek liselerimiz kullanýlamaz hale gelmiþ. Meslek liselerimizde öðretmen kalmamýþ. Dersi olmayan kiþiler emekli olmuþ. Branþ deðiþikliðine gitmiþ vesaire. Kalan öðretmenlerimiz öðrenci olmadýðý için derse giremediði için, sektörden sahadan kopmuþ. Böyle bir tablo var. Ne yapacaðýz peki? Böyle olunca bizim müfredatýmýz yani meslek lisesiyle ilgili müfredatýmýz da sahadan kopuk. Diyelim ki mobilya üreticisiyim, bizim eski adýyla mobilya bölümlerimizde ara eleman yetiþiyor. Oradan ara eleman temin ediyorduk. Þimdi bizim sektörümüzde kullandýðýmýz makinalar araçlar deðiþmiþ. Teknoloji deðiþmiþ. Bizim bilim programýmýz deðiþmemiþ. Bizim makinemiz deðiþmemiþ. Bizim öðretmenlerimiz orayý bilmiyor. Þimdi burada böyle bir kakofoni vardý tabiri caizse.
2014'te bu biraz önce bahsettiðim dershane kanunu içerisinde bir tane tek bir kelime koyduk. Proje okulu diye bir kavram. Proje okulla ne yaptýk, dedik ki biz bu meslek liselerini de organize etmek istiyoruz. Bunu yaparken de bu aradan geçen zamanda eðitim sistemimizde ve okullarýmýzda ortaya çýkan hasarýn ve depolarýn ortadan kaldýrýlmasý için bu meslek liselerimizin yeniden organize edilmesi sürecinde ilgili sektörü devreye sokalým dedik.
Ne yaptýk mesela; ayakkabýcýlarla oturduk, ayakkabýcýlýk lisesi açtýk. Týbbi cihaz üreten kiþilerle oturduk, týbbi cihaz üretimi lisesi açtýk 'meslek lisesi' adý altýnda. Erzurum'da da o zaman o benim müsteþarlýðým döneminde. Buraya raylý sistemle de ilgili bir lise. Çünkü bu hýzlý tren güzergahý üzerinde çok istihdam imkaný olacaðýný düþündüm.
Bu söylediðim þeyler çok basit gelebilir. Þöyle bir þey var; þimdi diyelim ayakkabýcýlýk lisesi yapýyoruz. Þimdi biz ne yaptýk? Ayakkabýcýlýk lisesinin programýný yani müfredatýný oluþtururken dedik ki bu ayakkabýcýlýk lisesinin müfredatýnýn yüzde altmýþý akademik dersler yüzde kýrka ayakkabýcýlýk dersi. Bu yüzde altmýþýn müfredatýný biz yazalým Bakanlýk olarak. Yüzde kýrký da biz anlamayýz. Aradan on beþ yýl geçmiþ. Bizim okullarýmýzda bu sektörü takip etmemiþ kimse öðretmenlerimiz ayrýlmýþ, öðretmenlerimiz sahadan uzak kalmýþ vesaire. Tuttuk ilgili oda temsilcilerini, sektör temsilcilerini davet ettik. Bu okulun programýný yazdýrdýk. Yüzde kýrklýk kýsmýnýn. Yani meslek dersleriyle ilgili kýsmýný programa yazdýrdýk.
Yetmedi baþka bir þey daha yaptýk: Sektör diyor ki 'Programda yazdýk ama bu programý seninle öðretmen uygulayacak. Senin öðretmenin bizim fabrikaya gelip hayatýnda görmemiþ tezgahlarý. Bunlardan haberi yok. Nasýl öðretecek?' Tamam. Peki ne yapmak lazým? O zaman bir karar daha aldýk. Dedik ki bu okullarda ders verme konusunda 657'ye tabi devlet memurlarý kanununa tabi öðretmenler deðil ayakkabýcýlar odasýnýn uygun bulduðu bir makineci de gelsin ders verebilsin, bunu yaptýk. Bu proje okul formatý içerisinden bir sürü lise açtýk. Tekstil lisesinden tutun, iþte öbür tarafta futbol lisesi, basketbol lisesi ve benzer liseler. Hepsine ayný mantýkla. Sonra bir sene daha geçti aradan. Gene istediðimiz gibi ilerlemiyor tek tek oturduk. Niye olmuyor bu iþ? Ne sýkýntý var? Dediler ki 'Ya bu çocuklar orada teorik eðitim alýyor, pratik eðitim almýyorlar. Staj yapmalarý lazým.'
Dedik, 'E yapsýnlar gelsin sizin fabrikanýzdan.' Dediler, 'Ýyi de bu çocuða iþte en azýndan iki öðün yemek vermemiz gerekiyor. Harçlýk vermemiz lazým. Biz veremeyiz.' Çocuk mesleki eðitim yapsýn niye yetiþtiriyorsun? Ýþbaþý eðitimi almazsa olur mu? Olmaz. E para ver, vermeyiz. Yani o zaman bununla kavga verdik, çok büyük kavgalardý o zamanlar. Þimdi çok rutin þeyler bunlar. Öðrencimin iþ yerine staja gittiði zaman asgari ücretin yüzde otuzu eðitim durumuna göre yüzde otuzu ya da yüzde ellisi kadar çocuðun cebine harçlýk koyma uygulamasý baþlattýk. Hem de harçlýðýný da biz veriyoruz çocuðun. Þu an devam ediyor bu. Yüzde otuz ve yüzde elli" ifadelerini kullandý.
Eskiden çýraklýk okullarý olduðunu hatýrlatan Tekin, "Þimdi on iki yýllýk zorunlu eðitim ne için geldi, çocuk üçüncü dördü okumak zorunda. Üçüncü dördü sýnýfý okumazsan gelsin çalýþsýn burada. Hem anayasal olarak yani yasal olarak on iki yýllýk rolünde eðitim var. Yine çok radikal bir þey yaptýk. MESEM diye bir þey geliþtirdik. Ve eski çýraklýk okullarýna benzer iþ yerinde aldýðý eðitimi ve kalan kýsmýnda açýk lise kayýtlarýný tamamlayarak MESEM üzerinden diploma vermeye baþladýk. Yani on iki yýllýk diplomayý vermeye baþladýk.
Arada birileri ya bu para hepsi hiç edildi anlamýnda söylemiyorum ama iþte buradaki iþletmenin 15 asgari ücretle çalýþan personelinin asgari ücretlinin yüzde otuzunun yüzde ellisini biz devlet olarak ödemiþ olduk bu esnada. Ve bu yýl Aðustos ayýnda mesleki ve teknik eðitim politika belgesi belge yayýnladýk. Orada da yine sektörden gelen talepler doðrultusunda mesleki ve teknik eðitimi yapan çocuklarýmýzla ilgili farklý projeksiyonlar geliþtirdik. Mesela sektör içi okul diye bir kavram tanýmladýk. Dedik ki bu çocuk mesleki eðitimde iyiyse iki üç kiþilik bir fabrikada fabrika müdürü bize teorik eðitim edebiyat dersini, matematik dersinin anlatýlacaðý bir alan göstersin. Ben öðretmenimi göndereyim. Çocuk o gün okula gelecek, iþ bitmeyecek vesaire. Benim anlatacaðým akademik dersi, öðretmen orada anlatsýn gitsin. Bundan baþlayýn yeni uygulamalar getirdik. Kuruyoruz OSB'lerin içerisinde yatýlý okullar kurma uygulamasý baþlatýyoruz ama hepsinden önce bu yýl güzel sanatlar, spor ve meslek liselerinde ortaokul uygulamasý baþlattýk. Meslek liseleri bünyesinde ortaokullar açýyoruz. Yani daha erken yaþta çocuklarýn el becerilerinin geliþmesi, eðer mesleki bir yetkinliði, mesleki bir becerisi varsa onu geliþtirelim. Ayný þeyi spor liseleri için yapýyoruz. Ankara'da bir tane örneðini kurduk þimdi. Müzik ilkokulu, müzik ortaokulu ve müzik lisesi açýyoruz. Sanat liselerinde benzeri þekilde organize ediyoruz" dedi.
Bakan Tekin, öðretmen yetiþtirme sürecine iliþkin ise þöyle konuþtu:
"Ben müsteþarlýk yýllarýmdan beri her yýl önümüzdeki yýl için öðretmen ihtiyacýmýz YÖK'e bir projeksiyon sunarýz. Çünkü YÖK bünyesinde öðretmen yetiþtirme komitesi diye bir komite var. Biz her yýl oraya deriz ki bizim þu an 2024-2025 eðitim öðretim yýlýnda norm ihtiyacýmýz branþ bazlý olarak þu kadardýr.
Þimdi öðretmenlik meslek kanunu ve Milli Eðitim Akademisi diye bir þey kurduk. Ben þimdi diyorum ki ben anayasal olarak özerkliðini kabul ediyorum. Üniversitelerin yetiþtirdiði insana karýþmýyorum. Üniversiteler bilim insaný yetiþtirsin. Üniversitede lisans mezunu yetiþtirsin. Ben de bu lisans mezunlarýndan alayým. Milli Eðitim Akademisi'ne öðretmen yetiþtireyim 657'ye tabii. Benim köy sýnýfýnda çalýþabilecek, benim tek müdür yetkili öðretmenin olduðu bir okulda çalýþabilecek, benim özel eðitim uygulama okulunda çalýþabilecek, benim kaynaþtýrma sýnýfýmda ders verebilecek, öðretmen ihtiyacým var. Ben kendi ihtiyacýma göre yetiþtireyim o zaman. 14 aylýk bir periyotla biz kendi ihtiyaçlarýmýzý gideriyoruz artýk bundan sonra. Milli Eðitim Akademisi'nin esprisi bu."
Ýþ Gücü Uyum Programý'na iliþkin de konuþan Bakan Tekin, "Yaklaþýk altmýþ bin kiþi Toplum Yararýna Çalýþma projesinde bizimle beraber çalýþtýlar. Bu yýl Çalýþma Bakanýmýz dedi ki biz bu Toplum Yararýna Çalýþma projesini bitiriyoruz. Dedi ki bunu Ýþ Gücü Uyum Programý adýnda baþka bir programa dönüþtürüyoruz. Neden böyle bir þey yapýyorlar? Onlar da kendilerince haklýlar. Onlar da diyorlar ki, sigorta primi ödeyerek çalýþtýrdýðýmýz kiþiler yanýnda kýsmi zamanlý insanlar çalýþtýrmak istiyorlar. Kýsmi zamanlý çalýþma diye bir program oluþturdular. Yani sizin iþ yeriniz var. Sigorta deðil de haftada iki gün birisinin bir hizmet satýn alýyorsunuz. Evinize temizliðe gelen birisi örneðinde olduðu gibi. Modeli buna dönüþtürdüler. Bu kýsmi zamanlý çalýþmalarda sigortalarý iþveren tarafýndan yatýrýlmýyor. Geldiði gün baþýna bir ücret çýktý. Biz Çalýþma Bakanýmýza bizim okullarýmýzda bu süreci kaldý ki þunu da söyleyeyim ben, bizim altmýþ beþ bin okulumuz var yaklaþýk. Elli beþ bin tane kadrolu temizlik personelimiz var. Ya bu konuþtuðumuz konu kadrolu temizlik personelimizin olmadýðý okullar için var, olanlar da, ki bunlar yaklaþýk otuz üç bin küsur. Kýrk bine yakýn okulumuzda temizlikle ilgili problemimiz yok. Zaten kadrolu elemanýmýz var. Bu konuþtuðumuz konular geriye kalan yirmi, yirmi beþ bin civarýnda okulla ilgili. Ýþ gücü Programý diye bir program oluþturdular. Yani TYP'yi kapattýlar. Biz yüz yirmi bin kiþi için ilana çýktýk Eylül'ün ilk haftasý. Aslýnda baþvurular da fena deðildi. Yani baþvuru olmasaydý, 'istemiyor' deyip gidip Çalýþma Bakanlýðýna bunu ya baþvuru bile olmadý diyebilirdik ama yüzde seksen oranýnda baþvurular oldu. Yüz bine yakýn demektir Türkiye genelinde. Fakat okullar açýldýðýnda baþvuranlarýn yani yüz yirmi bini yüz bine yakýný baþvuru olduysa baþvuranlar da toplamda kýrk bine yakýn kiþi çalýþmayý kabul etti. Bir kýsmýný okullarýmýzda temizlik problemi ortaya çýktý. Þimdi bu öyle lanse ediliyor ki sanki okullarýmýzýn tamamýnda bu, böyle bir þey yok. Yani tekrar söyleyeyim. Elli beþ bin tane kadrolu elemanýmýz var zaten bizim" dedi.
Çok az sayýda okulda temizlik problemi yaþandýðýný söyleyen Bakan Tekin, "Þimdi burada da þöyle bir sýkýntýyla karþýlaþtýk. Eylül ayýnýn üçüncü haftasýna geldik. Üç hafta boyunca Cumhuriyet Halk Partili belediyeler okullarda temizlikle ilgilenmediler. Üçüncü hafta Özgür Özel bir açýklama yaptý. Bir talimat verdi. Belediyeler okullarý temizlesin. Bir dakika yani. Þimdi Özgür Özel talimat verdi diye mi Ankara Büyükþehir Belediyesi okullarý temizlemeye gitmesi lazým? Sen büyükþehir belediye olarak böyle bir sorunun varlýðýndan haberdarsan ilk günden beri yapacaksýn. Bu bir. Bunun politika edilmesinden rahatsýzým. Ýki, Mansur Yavaþ çýktý. Diðerleri de öyle yaptýlar. Ekranlara çýktý. Ankara'daki okullarý biz temizliyoruz. Peki ben sana soruyorum þimdi. Ýki bin iki yüz tane okul var. On bir tanesini Ankara Büyükþehir Belediyesi temizlik yapmýþ. Ve biz iki bin iki yüz okulda yüz seksen gün temizlik yapýyoruz. Ankara Büyükþehir Belediyesi bir gün temizlik yapmýþ on bir okulda. Çýkmýþ Ankara'daki okullarý biz temizliyoruz Böyle bir þey söylenebilir mi arkadaþlar? Bu bir. Ýkincisi burada o beyefendinin sorduðu soruyla paralel bir þey söyleyeyim size. Þimdi Beyoðlu Belediyesi çýktý. Beyoðlu Belediyesi'nin okullara temizlikçiliðe gönderdiði kiþilerin içerisinde çocuk tacizcisi var. Deðil mi? Sosyal medyada yayýnlandý gördünüz. LGBT var, bilmem ne var. Ben diyorum ki bir belediye okullarýmýzý temizlemek istiyorsa, bunun usulü bellidir. Gider Ýl Milli Eðitim müdürümüze, kaymakama der ki ben protokol yapmak istiyorum. Ben bir Ýl Milli Eðitim müdürlerimize ve valilere söyledim. Bir belediye, ilçe belediyesi okullarý temizlemek istiyorum diyorsa bir tane þartým var. Þov yapmayacak. Mesela yüz tane okul var. Belediye baþkaný ben okullarý temizliyorum diyorsa yüz okulu, yüz seksen iþ günü temizleyeceðine dair bir protokolün altýna imza atýlacak. Belediyenin hangi partiden olduðuyla ilgilenmem ben. Ama ben kamu hukuku bilen bir insaným kim olduðunu bilmediðin, ne yapacaðýný bilmediðin bir adam sabah arayarak gelip okula girer. Okulun içinde ben belediye adýna temizliðe geldim dersen bu idare hukuku açýsýndan nezaketsizlik, hukuksuzluktur. Ben de çýktým dedim ki yani Özgür Özel'in böyle bir talimat verme yetkisi yok; eðer bir talimat verecekse Cumhuriyet Halk Partisi il ve ilçe teþkilatlarýnýn temizlenmesi talimatýný versin. Bundan daha doðal bir þey olmaz yani. Oralardan izin vermeyiz sana ait. Öbürü valiliklerin yetkisinde. Dolayýsýyla temizlikle ilgili mevzuda sadece iki hafta problem yaþadýk. O iki hafta boyunca da okullarýmýzýn tamamýnda deðil, çok az okullarýmýzda yaþandý. Çünkü rakamlar ortada. Benim zaten kadrolu temizlik elemanlarým var. Okul aile birliðinde çalýþanlarla beraber yetmiþ bin kiþiye yaklaþýyor bunlar. Ya orada zaten yetmiþ bin kiþi var kaldý ki il müdürleri toplantýsýnda da ben il müdürlerimize þunu söyledim. Ayný okulda birden fazla temizlik görevlisi varsa bu süre içerisinde arkadaþlarýmýzý tesislerimizde olmayan okullara geçici görevlendirin. O tedbirleri de aldýk. Hazine ve Maliye Bakanýmýzla da konuþtuk. Önümüzdeki yýl bizim daha önce söylediðim kalýcý çözümümüzü hayata geçireceðiz biz. Bu TYP ile uðraþmayacaðýz önümüzdeki yýl. Onunla ilgili þu an görüþüyoruz" þeklinde konuþtu.
Yabancý dil eðitimine iliþkin çeþitli analizler yapýldýðýný anlatan Tekin, "Çocuklarýmýza acaba nasýl yabancý ders veriyoruz. Yani on iki yýl boyunca yabancý dil saatimiz dünya ülkeleriyle kýyaslandý. Ortalama bir OECD ülkesinde anadil dýþýndaki bir dilin öðrenilmesi için ayrýlan sürenin iki katý kadar, bin iki yüz yani benim çocuðum bin iki yüz saate yakýn okula gidiyor, okulda yabancý dil dersi alýyor. Bitirdiðinde altý yüz saat ders almýþ kadar konuþamýyor ya da bilmiyor. Peki niye böyle? Sebep? Sebepler üzerine de konuþtuk. Bir sürü analizler yapmýþtýk. En önemli sebeplerinden bir tanesi þu. Ben iki bin on dört ve iki bin on beþte Ýngiltere'de bir toplantýda oradaki bir yetkili dedi ki sizin Türkiye'den gelen çocuklar bizim çocuklardan daha iyi bizim gramerimizi biliyorlar. Biz çocuklarýmýza test sýnavýnda sormak üzere gramer öðretiyoruz. Bunun üzerine dönüþte biz bir pilot uygulama baþlattýk. Ýki bin on altý yýlýnda. Yoðunlaþtýrýlmýþ yabancý dil uygulamasý. Bu okullarda bu yoðunlaþtýrýlmýþ programý uyguladýk. Ortaokul birinci sýnýflarda haftada on sekiz saate kadar yabancý dil dersi verdik. Bu okullarda verdiðimiz yabancý dil derslerini biraz önce Türkçe ve Türk Dili edebiyatý dersiyle ilgili söylediðim gibi, dört beceri üzerinden ölçecek bir ölçme deðerlendirme sistemi geliþtirdik. Sonra bu uygulama baþarýlý olursa devamýný getireceðiz demiþtik. Aradan beþ yýl geçti, biz ayrýldýk, geri geldik. Uygulama çok baþarýlý. Þimdi ayný uygulamayý baþlatýyoruz tekrar. Bu birincisi. Ýkincisi yabancý dil kitaplarýyla ilgili kýsýmda da þunu söyleyeyim. Yabancý dil kitaplarýmýz da biz o tarihte bu bahsettiðiniz sizin iþte uluslararasý Oxford, Cambridge ve benzeri kitaplara ben söyledim. Biz sizin kitaplarýnýzý alalým. Milli Eðitim Bakanlýðý olarak. Ama Talim Terbiye sizin kitaplarýnýzý onaylasýn. Talim Terbiye onaylamazsa olmaz çünkü benim müfredatým, benim deðerlerim vesaire hani bu benim açýmdan önemli. Bizim talim terbiyenin onayýna girmediler. Girmeyi kabul etmediler. Sonra ne kadar bu konuya vakýfsýnýz bilmiyorum. Cambridge yayýnlarý, Ýngiliz Kraliyet ailesinin mülküdür, özel mülkü. Cambridge için Ýngiltere Büyükelçisi geldi. Bizden ricacý oldu. Ben de söyledim yani. Bir maliyet olarak bize uygun maliyetleriyle onayýný kabul ederseniz okuturuz. Þu anda kabul ettiler. Ne gireceðiz diye sonra biz ayrýldýk oradan. Þimdi döndüðümde ilk müfredatýmýzý da deðiþtirdiðimiz için yabancý müfredatýmýz bu yirmi altý dersin içerisinde deðil. O þu an gene deðiþiyor. O da biraz önce söylediðim minvalde deðiþti. Bu yapacaðýmýz için çocuklar çok þikayetçiler. Þimdi dersler beceri üzerine. Öðretmen çocuðu karþýsýna alýyor ne konuþtular bugün? Bitkilerle ilgili þey konuþtular. Mesela eskilerle ilgili çocuðum veya inanýlmaz çocuklar þakýr þakýr korkuyorlar yabancý dili. Hiç korku yok. Arapçayý da konuþuyorlar. Ýngilizceyi de konuþuyorlar" diye konuþtu.
Dijital baðýmlýlýða iliþkin alýnan tedbirlerden ve yapýlan çalýþmalardan bahseden Tekin, "Okula cep telefonunun giriþinin yasaklanmasýnýn bununla çok yakýn alakasý var. Benzeri bir sürü tedbir aldýk. Akran zorbalýðýyla ilgili hakeza þimdi önümüzdeki günlerde bir konu daha tartýþmaya açýlýr kamuoyunda. Okullarýmýza çocuk kaydediliyor. Bir mesela sizin çocuðunuz var ya sen çocuðun 72 aylýk ama geliþiminden çok mutlu deðilsin. Ýstiyorsan bir sene erteleyebiliyorsun. Bir sene ertelediðin zaman çocuðun kaç aylýk oluyor? 84 aylýk. Ama sen çocuðun 66 aylýk geliþiminden bir þikayeti yok evde eþim çalýþýyor, çocuðu okula yazdýralým, kurtulalým diyorsun. Sen de yazdýrýyorsun, ben de yazdýrýyorum. Ayný sýnýfta iki tane çocuk var. Biri 66 aylýk. Biri 84 aylýk. Yani aralarýnda bir buçuk yaþ fark var. Dolayýsýyla akran zorbalýðýyla ilgili önemli konulardan bir tanesi burasý. Baþka tedbirlerimiz de var. Kamuoyuyla paylaþtýk.
Ama bu Halk Eðitim Merkezleriyle ilgili kýsým muhtemelen size çok soru geldiði için onu bir iki cümle onu söyleyeyim. Çünkü orasý önemli. Þimdi Halk Eðitim Merkezlerimizde olgunlaþma enstitülerimizde ve ihtiyaç duyduðumuz bazý yerlerde usta öðreticisi ücretli öðretmen baþlýklarýyla kiþi çalýþtýrýyorduk. Nedir bu? Bu kiþi herhangi bir sabit ücret almaz. Bu kiþi sadece girdiði ders saati karþýlýðýnda ders ücreti alýr. Tamam ben diyelim ki kursu veriyorum. Her sene açýyorum kursumu ama kaç kurs açacaðýmý bilmiyorum. Ben de bilmiyorum bakan olarak. Kursu veren hoca da bilmiyor. Ne yapýyoruz biz? Sadece o ders için deðil, baþka dersler için de böyle. Baþka beþ bine yakýn kurs var bizim Halk Eðitimlerde bu þekilde açtýðýmýz. Kaç saat kaç kurs açýlacaðýný bilmiyoruz. Onun yerine biz bütçeye þöyle yazýyoruz. Tahmini olarak. Altmýþ milyon saat, usta öðreticiler söyledi. Her yýl böyle yapýyorduk. Altmýþ milyon saatin altýnda kalýrsak zaten bütçe sýnýrlarý içerisinde sorunumuz yok. Altmýþ milyon saatin üstüne çýkarsak Hazineye Maliye Bakaný'ný, Cumhurbaþkanýmýz Strateji Baþkanýmýzla konuþup bütçe üstü ödeme olarak onu bize veriyorlar diyor. Görülemeyen harcama olarak. Fakat mesela geçen yýl 64 milyon saat kotamýz var. Yüz milyon saat kurs açýlmýþ. Hiçbir sýkýntý yaþamadýk. Ödedik. Fakat bu sene þöyle bir þey oldu. Cumhuriyet Halk Partisi bu þekilde ödeme yapmamýzý mümkün kýlan yasal düzenlemeyi araþtýrmak için baþvurdu. Anayasa Mahkemesi de Temmuz ayý içinde bu yasal düzenlemeyi iptal etti. Þimdi biz de, bütçede tanýmlamýþ 64 milyon saatle sýnýrlýyýz. Yani 64 milyon saatten fazla açamayýz çünkü ücretini ödeyemiyoruz. Ýki, zaten o 64 milyon saati doldurduk þimdiye doldu. O yüzden þimdi Halk Eðitim Merkezlerindeki kurslarý açamýyoruz. Bunun konunun tasarruf tedbirleriyle bir ilgisi yok. Tamamen Cumhuriyet Halk Partisi'nin açtýðý iptal davasýyla karþý karþýya kaldýðýmýz hukuki sorun. Þimdi bunu grup baþkanýmýzla da konuþtuk. Yasa deðiþmesi gerekiyor ama þimdi þöyle bir durumla da karþý karþýyayýz. Ahlaki olarak. 2025 bütçesi meclise sevk edildi. Bütçe görüþülmeden önce bütçe dýþý ödemeyle ilgili yasal düzenleme yapýyorsunuz. Þimdi bu da yani çok tutarlý bir davranýþ deðil. Savunulur bir tarafý yok. Ne bu efendim? Ocakta normal baþlayacaðýz ama bütçede bize tanýmlanmýþ saat kadar iþte 70 milyon saat civarýnda bir þey olacak. O bizim iþimizi görüyor. Eðer aþmak durumunda olursak yasal o bütçeyle ilgili konuþtum. Yasal düzenleme olursa olur" ifadelerine yer verdi.