Bülbül, ağlayarak, "Allah'ım herkesten razı olsun. Mevla'm, herkese evladını bağışlasın. Allah'ım herkese evladının böyle bir acı gününü göstermesin. Benim evladıma, ziyaretçileri akın akın geliyor. Yaz gelince, okullar kapanınca, ziyaretçiler yoğun bir şekilde geliyor. Ben buralarda olayım olmayayım, buradan ayrılmak zorunda olsam bile benim kalbim, yüreğim, gözüm, gönlümle her zaman Eren'in başındayım. Eşimle 37 yıllık bir beraberliğim vardı. Eren'in acısı, babasının acısını kapattı. Eşimle iyi veya kötü 37 yıl bir yastığa baş koyduk ama Eren'in acısı, evlat acısı bambaşka" diye konuştu.
Ayşe Bülbül, "Gelenler gitmek zorunda ama onlarla burada sohbet ediyor, konuşuyorum. Bir nebze de olsa yüreğimin acısı diniyor. Benimle burada gözyaşı döken oluyor. Allah'ım onların da işini gücünü rast getirsin. Sizlere gelir ki Eren şehit edileli 7 yıl oldu; 7 yıl, 7 bin yıl gibi oldu. Bu günler geçmez. Eren, yakama takılmış gülümdü. Eren bir başkaydı. Çilelerin çoğu Eren'deydi. Eren, o sarı saçlarını bize bir parça ekmek getirebilmek için süpürge yaptı. Annen kurban olsun o sarı saçlarına oğlum. Benim evladım gelmeyecek biliyorum ama akşamdan kapıları kapatmıyorum" dedi.