Serap'ın abisinden İdris Naim Şahin'e tokat gibi yanıt
ABONE OL

AK Parti'den istifa ederek MİLAD Partisi Eş Genel Başkanı olan İdris Naim Şahin'in, 2009'da Küçükçekmece'de molotofkokteyli atılan otobüste yanarak ölen Serap Eser olayıyla ilgili, "Yapanlar MİT elemanıydı" sözlerine Serap'ın abisi Selçuk Eser tepki gösterdi.

Eser, "Biliyorsan neden bir şey yapmadın. Eğer yeni öğrendiysen de elindeki kanıtları bizimle paylaş, savcılığa gidelim" dedi.

Eski İçişleri Bakanı ve MİLAD Partisi Eş Genel Başkanı İdris Naim Şahin önceki gün bir gazeteye yaptığı açıklamada, Küçükçekmece'de bir otobüse motolofkokteyli atılması sonucu feci şekilde hayatını kaybeden 18 yaşındaki Serap Eser için, "İstanbul'da benim dönemimde değil, 2010'da gerçekleşen bir olaydı. 18 yaşındaki Serap Eser kızımız hayatını kaybetmişti. Otobüse molotofkokteyli atarak, otobüsü kundaklayan kişilerin ne yazık ki istihbarat elemanı olduğu bilgisini edindim. Aynı zamanda istihbarat elemanıydılar" dedi. Şahin'in açıklamasına tepki gösteren abi Selçuk Eser şunları söyledi:

NE KADAR ACI

"Biz sadece şunu biliyorduk. Terör örgütü var. 50 bin kişiyi öldürmüş. Bir tanesi benim kardeşim. Ama şimdi çıkıyor devletin en üstünden bir adam diyor ki 'O iş aslında öyle değildi. Serap'ı devlet öldürdü' diyor. Ne kadar acı bir şey. Biz kime ne diyeceğiz, kimden hesap soracağız? Kime neyin hesabını soracağız? Benim suç duyurusunda bulunabilmem için elimde bir şey olması lazım. Varsa elinde bir şey versin bize. Ben kardeşimin katilini arıyorum. Kim yaptıysa cezasını çeksin. İster MİT olsun ister PKK olsun. Biz aile olarak bu işin içerisinde kim varsa yargı önüne çıksın ve ceza alsın istiyoruz. Kimin yaptığı inanın zerre kadar umurumda değil. Tek gerçeğim var: Serap gitti ve geri gelmeyecek.

SAVCIYA GİDELİM

O zaman aklımıza şu 2 soru geliyor: Sen bu işin başındayken bunu biliyorsun neden bir şey yapmadın? İkincisi, madem şimdi öğrendin varsa elinde bir şey paylaş bizimle. Asıl mağdur olan benim. Ben de götüreyim vereyim mahkemeye. Ya da devletin savcısı hâkimi var. Bu söylenilenleri suç duyurusu kabul eder, çağırır ifadeye, 'Nedir senin bildiklerin bir anlat' derler. Kendisine sormak isteriz ne bildiği, nereden bildiğini. Kendisiyle iletişime geçeceğiz tabi ki. Varsa elinden bir şey versin bize. Elimizde bir belge kanıt olursa tabi ki de o zaman gideriz savcılığa. Belki de hiçbir şey yok böyle bir şey ortaya atıldı." (Hürriyet)