TTK Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin: 1915'te neler oldu, yeni nesillere bunları aktarmamız lazım
ABONE OL

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) Yerel ve Bölgesel Politikalar Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Halil İnalcık Tarih ve Toplum Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezince organize edilen "Ermeni Meselesini Birlikte Konuşabilmek" başlıklı uluslararası sempozyum başladı.

Üniversitenin Youtube kanalında canlı yayınlanan sempozyumun açılışında konuşan Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin, Türklerin, Ermenilerle ve diğer gayrimüslimlerle hiçbir sorunu olmadığını belirtti.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde de ticaret, mimari ve finans gibi birçok alanda Ermenilerle hiçbir sorunun yaşanmadığına işaret eden Çetin, "Bugün tam tersi bizi Ermenilerle böyle bir kan davası olan, başka türlü çözümlere yanaşmayan bir pozisyona da itmek istiyorlar. Böyle bir şey yok. Bugün de Ermeni vatandaşlarımızın en ufak vatana bağlılıklarından şüphemiz yok. Onlarla yıllardır beraber yaşıyoruz." dedi.

Tarihi olayların geçmişte kaldığını, bugüne bakmak gerektiğini dile getiren Çetin, 1915 olaylarına ilişkin, "Düşmanlıkları ne kadar devam ettirmek gerekir, bu nereye kadar varacak? Sürekli suçlanıyoruz. Özür dilememiz isteniyor. Biz de diyoruz ki, 'Bu anlatıldığı gibi değil. Gelin bunu arşivlerimiz söylesin. Ülke olarak bugüne kadar hep bunu iddia ettik. Bunu tarihçiler konuşsun. Cumhurbaşkanımız da çok üst düzeyde bunları söyledi. 'Arşivleri karşılıklı açalım.' dedi. Biz açtık ama onlardan beklediğimiz adımları göremedik." diye konuştu.

Prof. Dr. Birol Çetin, TTK'nin de Ermeni meselesi konuda 110 ayrı çalışma yaptığını, bunun dışında Devlet Arşivleri Başkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ile üniversitelerin de yüzlerce çalışma yürüttüğünü, bu konuda hazırlanan yabancı yayınların yurt dışına da gönderildiğini fakat bu kitapların bir şekilde kütüphanelerin raflarından alınarak üstlerinin örtüldüğünü anlattı.

- "1915'TE NELER OLDU, YENİ NESİLLERE BUNLARI AKTARMAMIZ LAZIM"

1915 olaylarına yönelik tezlerini güzelce savunduklarını belirten Çetin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra bu tezler tekrar gündeme getirilmeye başlandı. Diplomasimiz, hariciyemiz bu konuda çok güzel cevaplar verdi, bilim dünyamız aynı şekilde... Ama ne yaptılar? Bunlara cevap verecek cesaretleri olmadığı için işi tekrar terör eylemlerine döktüler. 30 küsur diplomatımız şehit edildi. Yine Türk vatandaşlarımız, onların aileleri, yakınları... 77 şehidimiz var. Daha sonra terör olaylarıyla da bir yere varamayacaklarını anlayınca bu sefer siyasete sığınmaya karar verdiler ve birçok ülke parlamentosunda soykırımla ilgili aleyhimize suçlamalar getirmeye başladılar. Buna bugün de devam ediyorlar. Fakat bu geldiğimiz noktada bizim verecek cevabımız var. Biz istiyoruz ki bu işi tarihçiler konuşsunlar. Çünkü uzmanlık gerektiren, hassas bir iş."

Prof. Dr. Çetin, Ermeni meselesinin gençlere de anlatılması gerektiğini vurgulayarak, "Türkiye maalesef çok zor bir coğrafyada, düşmanımız çok fazla. Nene Hatun'un şöyle bir sözü var, 'Bebem anasız büyür de vatansız büyümez.' Bu bilinci diri tutmamız lazım, bu herkesin faydasınadır. Bugün güçlü bir Türkiye çevremizdeki bütün bölgelerde Balkanlar'dan Kafkaslar'a ve Ortadoğu'ya kadar herkese lazım olan bir şeydir. Bu bilinçle gençlerimizi yetiştirmemiz lazım. Olayların detaylarıyla ilgili 1915'te neler oldu, elbette bunları bizim jenerasyonumuz çok iyi biliyor fakat yeni nesillere bunları aktarmamız lazım." ifadelerini kullandı.

- "BU COĞRAFYADA GÜÇLÜ DEVLET İSTENMİYOR"

İZÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut da 1915 olayları başta olmak üzere bu coğrafyada uzun bir süre birlikte yaşayan insanların sorunlarına değişik boyutlarıyla 2 gün boyunca dünyanın farklı ülkelerinden seçkin akademisyenlerle tartışacaklarını dile getirdi.

Anadolu coğrafyasının binli yıllardan itibaren Türklerin yönetimi ve hakimiyetine girdiğini, Türklerin bu coğrafyada başta Ermeniler olmak üzere farklı milletler ve toplumlarla bir arada yaşadığını anlatan Bulut, 1915'lerde Birinci Cihan Harbi'nin ortaya çıkardığı şartların iyi analiz edilmesi gerektiğini, savaşa gidişin en önemli nedenlerinden birinin ekonomi olduğunu ifade etti.

Osmanlı Devleti'nin, Batı'daki büyük güçlerin, düşünürlerin, yani liberalin, sosyalistin her birinin zihninde bir "Doğu sorunu" olarak görüldüğüne işaret eden Bulut, şöyle devam etti:

"Yani bu konuda Marksistler ile Liberaller arasında neredeyse fark yok gibidir. Modern sanayi kapitalizmi için en önemli, en ucuz hammadde coğrafyası Osmanlıların kontrol ettiği coğrafyaydı. Dolayısıyla bu Doğu sorunu, onlara göre halledilmesi gerekiyordu. Doğu sorununu hallederken, onların, bizim yıllarca bir arada yaşadığımız bu coğrafyadaki farklı dili konuşan, farklı dine mensup, farklı renkleri olan insanları harekete geçirme konusunda 19. yüzyıldan itibaren neler yapıp ettiklerini biliyoruz. Yani Osmanlılar da bu milliyetçilik meselesinin gerçekleriyle karşılaştılar. Modern Batı'nın büyük güçleri, ilk kapitalizmin merkez ülkesi Birleşik Eyaletler'di. Sonra kapitalizmin merkez ülkesi Birleşik Krallıklar yani Britanya oldu. 20. yüzyılda kapitalizmin merkezi Birleşik Devletler oldu. En nihayet 1950'den sonra Avrupa Birliği kuruldu. Bu 4 büyük yapı hepsi birlik. Onlar birlik olma konusunda bütün stratejilerini geliştirirken, Osmanlı'nın ise bölünmesi, parçalanması konusunda Doğu sorunu onlar için en önemli meseleydi. Bu sorun yani bugünlerde tartışılan büyük Türkiye meselesi, yeniden güçlü Türkiye konusu gündeme geldiğinde, aynı şekilde büyük güçler için bu coğrafyada güçlü devlet istenmiyor. Bugünlerde de olup bitenler, ekonomik rekabet, politik krizler, askeri alandaki gelişmeler, terör eylemleri başta olmak üzere kimlerin kimlerle iş tuttuğu konusuna baktığımız zaman bütün bu meseleler yeniden gündeme geliyor."

Açılış konuşmalarının ardından oturumlarla devam eden sempozyumda, alanında uzman yerli ve yabancı akademisyenler Ermeni meselesini ele alıyor.