Ülkenin batýsý tamam þimdi sýra güneyinde! Türkiye, stratejik hamleyi devreye sokabilir
ABONE OL

SETA Stratejik Araþtýrmalar Direktörlüðü'nde görev yapan ayný zamanda Orta Doðu'da otoriteryenizm, demokratikleþme, asker-sivil iliþkileri alanlarýnda çalýþan Ýstanbul Medeniyet Üniversitesi öðretim üyesi Doç. Dr. Veysel Kurt, "Libya'da yeni dönem, yeni stratejiler" baþlýklý çarpýcý bir yazý kaleme aldý. Ýþte AA'da yer alan analiz yazýsý;

Libya'da sancýlý bir iç savaþýn ardýndan devrimin kazanýmlarýný korumakta kararlý Libyalý aktörlerin çabasý ve Türkiye'nin ciddi katkýlarýyla darbeci General Halife Hafter güçlerinin Trablus'a yönelik saldýrýlarý durduruldu. Böylece Libya hükümetinin ülke içindeki etkinlik alaný geniþlerken, uluslararasý platformda da eli güçlendi. Argümanlarý da Libya krizine müdahil aktörler tarafýndan daha fazla kabul görmeye baþladý. Ve nihayet Birleþmiþ Milletler (BM) öncülüðünde ülkede geçiþ hükümeti kuruldu.

Geçiþ hükümetinin kurulmasýnýn ardýndan Libya siyaseti için yeni bir dönem baþlamýþ oluyor. Bu durum iç savaþ ve benzeri tehditlerin bütünüyle geride kaldýðý anlamýna gelmiyor. Bu anlamda gruplarýn silah býrakmasý ve yabancý milislerin ülkeyi terk etmesi baþta olmak üzere alýnmasý gereken birçok tedbir var. Ancak hem iç hem de uluslararasý aktörlerin yeni durumu kabullendiklerini ve yeni þartlarla uyumlu olacak þekilde pozisyonlarýný gözden geçirdiklerini ifade etmek mümkün. Nitekim hükümet de acil ihtiyaçlarýn karþýlanmasý ve seçimlere kadar siyaset, güvenlik ve ekonomi alanlarýnda yeniden toparlanmaya yönelik ciddi bir çaba içine girdi.

Hükümeti zorlayacak konularýn baþýnda ülkedeki siyasi ve toplumsal bölünmüþlüðü gidermek, kurumlarý birleþtirmek, savaþ suçlarýyla ilgili adým atmak ve olasý çatýþmalarýn önüne geçerek 24 Aralýk'taki seçimleri gerçekleþtirmek geliyor. Siyaset ve güvenlik alanlarýnýn yeniden yapýlandýrýlmasý en fazla tartýþma konusu alanlar olarak ön plana çýkýyor. Özellikle milis gruplarýn tasfiyesi, silah býrakmasý ve entegre edilmesi ile yabancý milislerin ülke dýþýna çýkarýlmasý söz konusu olduðunda Hafter -ve dolayýsýyla Wagner- yani Rusya tarafýnýn oyun bozanlýk yapacaðýný þimdiden ifade etmek mümkün. Hükümet bir yandan bu netameli konularý planlarken öte yandan kýsa vadeli acil ihtiyaçlarýn giderilmesine odaklandý. Bu konular arasýnda ülke çapýnda asayiþin saðlanmasý, elektrik kesintileri, yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadele ve yerel hizmetler ön plana çýkýyor.

Bütün bu zorluklarla baþa çýkmak ve ülkeyi yýl sonundaki seçimlere hazýrlamak amacýyla hükümet, uluslararasý aktörler nezdinde de giriþimlerde bulunuyor. Muhataplarý da yeni dönemden istifade etmek için yoðun bir çaba içine girmiþ durumda.

- Geçiþ hükümeti ve uluslararasý aktörlerin tutumu

Geçiþ hükümetinin kurulmasýnýn ardýndan özellikle Batýlý üst düzey hükümet temsilcilerinin ardý ardýna Libya'ya "üþüþtüklerini" ifade etmek mümkün. Özellikle Fransa ve Ýtalya'nýn hýzlý bir þekilde yeni duruma adapte olduklarýný ve jenerik ifadelerle hükümete ve yol haritasýna desteklerini açýkladýklarýný görüyoruz. Amaçlarý elbette ülkenin yeniden inþasýndan ve yer altý zenginliklerinden mümkün olduðunca fazla pay kapabilmek. Halbuki Fransa ayný amaçla Hafter'i destekleyerek iç savaþýn kýzýþmasýnda etkili olan aktörlerden birisiydi. Ýtalya ise ikili oynamaktaydý. Türkiye ile Libya arasýnda imzalanan deniz yetki alanlarý sýnýrlandýrýlmasý anlaþmasýný baltalamak amacýyla Hafter'e her türlü desteði veren Yunanistan ise yine bu amacýnýn peþinden koþuyor. Libya'nýn Atina Büyükelçisi olduðu dönemde Muhammed Yunus el-Menfi'yi istenmeyen adam (persona non grata) ilan eden Yunanistan, Menfi'yi Libya Baþkanlýk Konseyi Baþkaný olarak muhatap almak durumunda kaldý.

Üst düzey Libyalý yetkililer bu yeni dönemi "bir tür ekonomik savaþ" olarak adlandýrýyorlar. Baþka bir deyiþle birçok ülkenin Libya'yý bir "pasta" olarak gördüklerini ve bu pastadan azami bir þekilde yararlanmanýn peþinde olduklarýný ifade ediyorlar. Hatta bazý ülkelerin Libya'yý kýrýlgan bir durumda tutarak çýkarlarýný devam ettirmenin peþinde olduklarýný kaydediyorlar. Kýsacasý Libya krizine müdahil olan bütün aktörlerin çýkarlarýný yeni þartlarda devam ettirmenin peþinde olduklarýnýn farkýndalar.

Bu tabloya karþýn Abdulhamid Dibeybe hükümeti ise geçiþ sürecini ve yeniden inþa çabalarýný merkeze alarak hareket ediyor. Ülkenin normalleþmesini saðlayacak yol haritasýný uygulayabilmek amacýyla gayet rasyonel bir þekilde bütün taraflarla iliþkilerini güçlü tutuyor. Bu anlamda etkili bir denge siyaseti izleyen yeni Libya hükümetinin Türkiye ile iliþkilere özel bir önem atfettiðini ifade etmek mümkün.

- Türkiye'nin pozisyonu

Libya Baþbakaný Dibeybe'nin kalabalýk bir heyetle Türkiye'yi ziyaret etmesi bu anlamda fazlasýyla önemli bir gösterge. Bu ziyaret Türkiye'nin Doðu Akdeniz ve Libya'da attýðý adýmlarýn stratejik ve uzun vadeli kazanýmlara dönüþmeye baþladýðýný gösteriyor. Libya'nýn toparlanmasý ile Türkiye-Libya iliþkilerinin derinleþmesi birbirini besleyen iki süreç olarak ilerledi. Gerek uluslararasý gerekse Libya içindeki üçüncü taraflarýn provokasyonlarýna raðmen, Libya toparlandýkça iliþkiler ilerledi ve iki taraf için de kazanca dönüþtü.

Türkiye ile Libya hükümeti arasýndaki bu sinerjiyi saðlayacak mekanizmanýn kurulmasý kolay olmadý, devam etmesi de hassasiyet gerektiriyor. Bu iþbirliðinin her iki ülkenin yoðun baský altýnda ve önemli tehditlerle yüz yüze olduðu bir dönemde kurulduðunu unutmayalým. Libya açýsýndan tehdit Hafter diktasýnýn bütün ülkeye hâkim olmasý ve ucu bucaðý kestirilemeyecek yeni bir þiddet dalgasýnýn yeniden baþlamasýydý. Türkiye açýsýndan en önemli tehdit ise Doðu Akdeniz'de kendisine karþý kurulan koalisyon tarafýndan kýskaca alýnmasýydý. Türkiye ile Libya arasýndaki iþbirliði bu tehditlerin bertaraf edilmesi amacýna yönelikti ve baþarýlý oldu. Benzer tehditlerin tekrar ortaya çýkabileceðinin farkýnda olan iki ülke iliþkilere özel bir önem atfediyor.

Libya hükümeti Hafter tehdidinin bertaraf edilmesinde de geçici hükümetin kurulmasýnda da bundan sonra yol haritasýnýn uygulanmasýnda da Türkiye'nin taþýdýðý önemin farkýnda. Kýsacasý geçmiþi hatýrdan çýkarmazken geleceðe odaklanýyor. Ýç savaþ döneminde hükümet ya da Hafter yanlýsý bir tavýr takýnan ülkelerin stratejilerini ve Libya'daki aðýrlýklarýný tartarak ilerliyor. Ýster yakýn geçmiþte oynadýðý role ister ülkedeki aðýrlýðýna ve gelecekteki olasý rollerine bakalým, Türkiye'nin Libya hükümeti nezdinde ayrýcalýklý bir konumda yer aldýðýný ifade etmek mümkün.

Libya Baþbakaný'nýn dört yardýmcýsý, dokuz bakan ve üst düzey güvenlik bürokratlarý ile Türkiye'ye çýkarma yaptýðý ve benzerine rastlanmayan ziyaret de bu durumun en somut göstergesi. Bu ziyaretin zamanlamasý ve icra ediliþ þekli Türkiye-Libya iliþkilerinin bundan sonra hangi düzlemde yürütüleceðine iþaret ediyor. Bu ziyaret sýrasýnda ele alýnan konular ve imzalanan beþ anlaþma da bu durumu teyit ediyor. Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan'ýn Kasým 2019'da imzalanan deniz yetki alanlarýnýn sýnýrlandýrýlmasý anlaþmasýna atýfta bulunmasý ve "Libya'nýn egemenliðinin, toprak bütünlüðünün ve siyasi birliðinin korunmasý, Libya halkýnýn refahý öncelikli hedefimizdir" sözleri, iki ülke iliþkilerinin geleceðine ve Türkiye'nin önümüzdeki dönemde oynayacaðý role iþaret ediyor.

- Stratejik bir alan olarak güney bölgesi

Bu iliþki biçimi Libyalý yetkililerin beklentilerini de etkiliyor. Ülkenin alt yapý/üst yapý, siyasi ve kurumsal inþasýnda Libyalý yetkililer kendilerini bekleyen zorluklarýn da Türkiye'nin yapabileceði katkýlarýn da farkýndalar. Bu anlamda bugüne kadar Trablus merkezli batý bölgesinde etkin olan Türkiye'nin güney bölgesinde de etkin olabilecek araçlarý devreye sokmasý gerekecektir. Libya'nýn toplumsal ve siyasi bütünlüðü açýsýndan bölgeler (doðu-batý-güney) arasýnda her anlamda bir senkronizasyon gerekli. Her bölge Libya'nýn bütünlüðü içinde deðerlendirilmeli. Nitekim hükümet kurulurken bu duruma ciddi bir önem atfedilmiþti. Benzer bir ehemmiyetin yeniden inþa sürecinde de gösterilmesi gerekiyor.

Özellikle güney bölgesi Afrika'ya açýlan kapý olmasý dolayýsýyla sahip olduðu stratejik önem bakýmýndan yeni açýlým bölgesi olarak deðerlendirilebilir. Türkiye'nin bu bölgeye öncelikli olarak Türk Ýþbirliði ve Koordinasyon Ajansý Baþkanlýðý (TÝKA), Kýzýlay, Yurtdýþý Türkler ve Akraba Topluluklar Baþkanlýðý (YTB) gibi yumuþak güç araçlarýyla katký yapmasý ve ekonomik kalkýnma alaný olarak görmesi iyi bir baþlangýç olacaktýr.

Sonuç olarak günden güne derinleþen Ankara-Trablus iliþkileri Türkiye'nin Doðu Akdeniz ve Libya'da baþat aktör haline gelmesinde rol oynuyor. Türkiye'nin adým adým ördüðü ve stratejik kazanýma çevirdiði bu sürecin yeni þartlara uygun bir þekilde devam etmesi gerekiyor.

[Orta Doðu'da otoriteryenizm, demokratikleþme, asker-sivil iliþkileri alanlarýnda çalýþan Ýstanbul Medeniyet Üniversitesi öðretim üyesi Doç. Dr. Veysel Kurt ayný zamanda SETA Stratejik Araþtýrmalar Direktörlüðü'nde görev yapmaktadýr]