BM'deki basýn toplantýsýnda gazetecilerin sorularýný yanýtlayan Saul, Ýsrail'in Gazze'deki saldýrýlarýný deðerlendirirken Tel Aviv'in "orantýsýz saldýrýlarla çok sayýda sivili hedef aldýðýný, yoðun nüfuslu bölgelerde yüksek patlayýcý silahlar kullandýðýný ve insani yardýmý engelleyerek açlýðý bir silah olarak" kullandýðýný belirtti.
Saul, "Tüm devletlerden Ýsrail'e silah ve teçhizat sevkiyatýný durdurmalarýný istedik. Çünkü bu durumda silah sevkiyatý, baþka ülkelerin uluslararasý insancýl hukuk uyarýnca yükümlülüklerini ihlal eder." diye konuþtu.
BM Güvenlik Konseyi, Uluslararasý Adalet Divaný, Uluslararasý Ceza Mahkemesi Baþsavcýsý, BM Genel Kurulu, Ýnsan Haklarý Konseyi ve birçok devletin Ýsrail'e açýk bir þekilde "uluslararasý hukuka saygý duy" mesajý verdiðini kaydeden Saul, "Maalesef, Ýsrail bu mesajlarý duymazdan geldi ve duymazdan gelmeye devam ediyor." ifadesini kullandý.
- "ÝÞGALE MARUZ KALAN HALKLAR ÝÞGALCÝYE KARÞI DÝRENÝÞ GÖSTEREBÝLÝR"
Saul, ulusal kurtuluþ hareketleri ile terörizm arasýndaki çizginin ne olduðu sorusuna ise "Uluslararasý hukuk uyarýnca iþgal ya da sömürüye maruz kalan halklar, kendi kaderini tayin etme hakkýný zorla bastýran iþgalciye karþý direniþ gösterebilir." karþýlýðýný verdi.
Bu direniþin uluslararasý insancýl hukuka göre yürütülmesi gerektiðini söyleyen Saul, ayný þekilde devletlerin de saldýrýya uðramalarý halinde meþru müdafa hakký bulunduðunu dile getirdi.
Saul, "Ancak bu sivilleri katlederek cevap vermek anlamýna gelmiyor." dedi.
Direniþ hareketlerinin de sivilleri hedef almamasý gerektiðine iþaret eden Saul, bunlarýn herkes için geçerli olan uluslararasý hukuk kurallarý olduðuna dikkati çekti.