Yassýada davasýnýn ses kayýtlarý ilk kez ortaya çýktý
ABONE OL

Seçimle iþ baþýna gelmiþ Demokrat Parti hükümeti bundan tam 62 yýl önce askeri darbeyle iktidardan indirildi.

Ardýndan Yassýada'da kurulan mahkemede partinin yöneticileri yargýlandý.

Adnan Menderes, Fatin Rüþtü Zorlu ve Hasan Polatkan'ýn idam edilmesiyle sonuçlanan o yargýlamalarda yaþananlar hukuk katliamý olarak hafýzalardaki tazeliðini koruyor.

Ýstanbul Radyosu arþivinden çýkan ses kayýtlarýnda mahkeme baþkanýnýn nasýl savcýya dönüþtüðü ve Cumhurbaþkaný, Baþbakan, bakanlara ne kadar küstahça davrandýðý anlaþýlýyor.

Ses kayýtlarýný TRT Haber Editörü Köksal Akpýnar derledi.

Cumhurbaþkaný, Baþbakan, Bakanlar, Meclis Baþkaný ve Genelkurmay Baþkaný...

Toplam 592 kiþi darbeyle devrildiler ve tutuklandýlar. Ýþkence gördüler, kara propagandaya maruz kaldýlar. Cuntacýlar, darbeyi meþrulaþtýrmak için mahkeme kurdu. "Yüksek Adalet Divaný" adýný verdiler.

14 Ekim 1960 tarihinde Salim Baþol'un bu sesiyle baþlayan süreç, 11 ay sürdü. Duruþmalarýn ses kayýtlarý TRT Ýstanbul Radyosu arþivindeki taþ plaklardan çýktý.

6-7 EYLÜL OLAYLARI

Suçlamalardan biri, 6-7 Eylül 1955 tarihinde Ýstanbul ve Ýzmir'de çýkan olaylara yönelikti. Ýddia ise Cumhurbaþkaný–Baþbakan ve bakanlar sözde olaylarý tertip ettiðine dairdi.

Duruþmada Cumhurbaþkaný Celal Bayar'ýn savunmasý kýsa ve netti:

"Belki tesadüf, belki gizli bir kuvvet tahrik etmiþtir. Bunun hakkýnda ben salih bir malumata sahip deðilim. Fakat bu demek deðildir ki, bir arada býrakýlmýþ olmasý, iddia edildiði gibi, ben, baþvekil, hariciye vekili veya herhangi bir zat, bir araya oturmuþuz da bunu tertip etmiþiz. Bu bunun delili olamaz. Çok aðýr olur."

"ÖMRÜMDE SÜVETER GÝYMEDÝM"

Demokrat Parti, 1950–1960 arasý tam 10 yýl boyunca iktidardaydý. Darbeciler, Baþbakan'a tahsisli örtülü ödeneði kullanmasýný da dava konusu yaptý.

Baþbakanlýðýn tüm harcamalarý kalem kalem duruþmada konu edildi. Adnan Menderes'in hiç görmediði süveter bile o konulardan sadece biriydi.

Adnan Menderes: Müsaade eder misiniz Beyefendi? Bir noktayý arz edeyim.

Salim Baþol: Evet!... Kýsa...

Adnan Menderes: Ömrümde süveter giymiþ deðilim. Beni süveterle görmüþ ömrümde bir tek insan çýkarsa.

Salim Baþol: Eee kim almýþ?

Adnan Menderes: Bilmiyorum. Ben bunlarýn hepsini Reis Beyefendi, bendeniz bunlarýn hepsini teker teker kontrol edecek deðilim.

Salim Baþol: Size, size veriliyor. Para size veriliyor. Sarfýndan siz mesulsünüz.

Adnan Menderes: Ben..

Salim Baþol: Onu memleket, millet menfaatine sarfa siz mesulsünüz.

Adnan Menderes: Elbette!..

Salim Baþol: Süveter ben giymem, e kime verildi o?

Adnan Menderes: Elbette!.. Derece derece odacýya kadar gidiyor.

Baþbakanlýk konutunun masraflarý da dava konusuydu. Yapýlan harcamalar sorulduðunda Menderes sakince cevap veriyordu. Savunmasýný dünyadan örnekler vererek yapýyordu.

Salim Baþol: Sanýk Adnan Menderes, böyle ikametgah için þu masraflar yapýlmýþ olduðu görülüyor. Evet...

Adnan Menderes: Müsaade eder misiniz? Maruzatta bulunayým.

Salim Baþol: Buyurun.

Adnan Menderes: Baþvekalet ikametgahýnýn, masraflarýný sadece benim þahsen karþýlamama imkan mevcut olmadýðý için bunun baþka yollardan karþýlanmasý zarureti kendisini göstermiþ bulunuyor. Ne Türkiye'de ne dünyanýn hiçbir tarafýnda 'Baþvekil mutlaka kendi evinde oturacaktýr' ve 'vazifesini böylesine görecektir' diye bir kaide mevcut olmadýðý gibi bütün teamül ve tatbikatta bunun aksinedir.

Ýngiltere'de öyle Fransa'da öyle Ýran'da öyle Japonya'da öyle!.. Her tarafta öyle! Çünkü baþvekilin birçok davetleri tanýdýklarý olacaktýr. Bunlarýn gelip de toplanýp da beraber bulunmalarý, beraber yemek yemeleri amme menfaatinin ve amme hizmetinin bizatihi kendisi olarak vazi kanun tarafýndan kabul edilmiþ olmalý ki, bu suretle bütçeye 70 ila 80 bin lira 1950 bütçesindeki, bugünkü parayla 250 bin lira yapar, mevzu bahis edilmiþ bulunsun.

ÝSMET ÝNÖNÜ'YE SUÝKAST DAVASI

Bir baþka dosya ise Ýsmet Ýnönü'ye suikast davasýydý. Cumhurbaþkaný ve Baþbakan, Ýnönü'ye karþý halký kýþkýrtmakla suçlanýyordu. Bayar savunmasýnda "bu konuda savunma yapmak bile bana ýstýrap veriyor" dedi.

Bayar'ýn konuþmasý þu þekilde:

"Sayýn Baþkan, Sayýn Hâkimler. Çok aðýr bir isnadýn karþýsýndayým. Sanki böyle bir cinayet benim tarafýmdan ihtigâp olunabilirmiþ gibi bir ihtimal önünde müdafaasýný yapmak dahi en büyük bir ýstýrap mevzu oluyor. Ben tertip yapacaðým, katil olacaðým ve yüzlerce masum insaný da peþime takacaðým. Hayýr muhterem hâkimler, bu olur iþ deðildir.

Topkapý olaylarýnýn bana tahakkuk edilen tarafý bana anlatýldý. Muhterem hâkimler kimin olursa olsun bir cana kýyacak ve bunun etrafýnda bir takým mahzup insanlarý da cinayet odaðý yapacak kadar beni adi ve alçak görmeyiniz. Takdiri salih vicdanlarýnýza kalmýþtýr. Baþka sözüm yoktur."

Kürsüye gelen tanýklardan biri de Cumhurbaþkaný Baþyaveri Tümgeneral Refik Tulga'ydý. Bayar'ýn, Ýnönü'ye yönelik suikast ile ilgili konuþtuðunu iddia etti. 78 yaþýndaki Bayar'ýn, Tulga'ya yanýtý ders niteliðindeydi.

Celal Bayar: Bu muhayyel konuþmanýn tarihini tespit edebiliyorlar mý?

Salim Baþol: Efendim...

Celal Bayar: Hangi tarihte olmuþtur?

Salim Baþol: Tarihini... Tarih diyor bir.

Refik Tulga: Tarih, sene 1955 olmasý kuvvetle muhtemeldir.

Salim Baþol: 1955

Refik Tulga: Evet.

Celal Bayar: 1955'te. Ondan sonra ne kadar benim yanýmda yaver olarak kalmýþlardýr?

Refik Tulga: Bir sene.

Salim Baþol: Bir sene.

Celal Bayar: Söyleyeceðim bir þey yoktur. Söyleyeceðim bir þey yoktur. Yalnýz þunu tebarüz ettirmek istiyorum ona. Daima kendisi burada hakikat olmayan þeyleri söylemiþtir. Benim eski yaverim, benim aleyhimde daima fena þeyleri hatýrlayarak ifade ediyorlar. Ve bunlar da muhayyel þeylerdir.

Ýnönü'ye suikast iddiasý 4 Mayýs 1959 tarihinde yaþananlara iliþkindi. Mahkemede yalan söyleyen Tulga, ödüllendirildi. Darbeden hemen sonra Ýstanbul Valisi yapýldý.

Adnan Menderes konuyla ilgili mahkemede þunlarý söylüyor:

"Ýnönü'ye suikast, hayýr! Çünkü Ýnönü, bu hüviyetiyle Türk tarihine nakþolunmuþ bir þahsiyettir. Ýnönü'ye suikast tertip etmek bunu bir an için düþünebilmek, tekrar arz edeyim, emsalsiz bir þenaat olurdu. Sayýn Ýnönü, hayatý bir bütün olarak tarihe ve millete mal olmuþ güzide bir þahsiyettir. Böyle bir suikast, bir milli þahamet ve muazzam bir cinayet milli bir cinayet olur.

Umumiyetle suikast tertiplerinin felaketli neticeleri hakkýnda milletçe bilmediðimiz yoktur. Suikastlar devri bu memlekette ebediyen kapanmýþ olmak lazým gelir. Suikastýn yolu da bu deðildir. Bundan baþka apaçýk bir hakikattir ki, kim vurduya getirmek suretiyle bir Ýnönü ortadan kalkmaz. Þayet karþýsýndakiler için Ýsmet Paþa bir amansýz vakit telakki olunsa dahi Allah korusun bir suikastla ölümü, hayatta olan Ýnönü'den kat kat kuvvetli ve amansýz olur. Bir suikast tertibi isnadý vak'a ve hakikatlere asla uygun olmadýðý gibi, akla mantýða sýðacak bir iddia olmaktan da uzaktýr."

ZORLAMA SUÇ DOSYALARI

Darbeciler 27 Mayýs 1960'ta iktidarý ele geçirdi. 16 gün sonra da yasa çýkardý. Yüksek Soruþturma Kurulu ve Yüksek Adalet Divaný kuruldu.

Suç dosyalarýnýn zorlamayla hazýrlandýðý çok açýktý. O dosyalardan biri de Armatör Ali Ýpar davasýydý. Baþbakan, Dýþiþleri Bakaný ve Maliye Bakaný sözde döviz yasasýný ihlal etmekle suçlanýyordu.

Mahkeme baþkaný Baþol'un kýþkýrtýcý sorularýna muhatap olan ise Dýþiþleri Bakaný Fatin Rüþtü Zorlu oluyordu.

Fatin Rüþtü Zorlu: Hariciye vekâleti benim salahiyetim altýnda olan bir vekâlet. Ben bu zatla Ali Ýpar ile ortak olacaðým, oradan baþka türlü yazdýrtacaðým, öte taraftan baþka türlü yazdýrtacaðým. Bu kadar zi-nüfuz olacaðým ve nüfuzumu kötüye kullanmaya azimli olacaðým, emrim altýnda olan makamlarýn birisine nüfuz edeceðim, birisine nüfuz edemeyeceðim. Bunlar mantýk bakýmýndan kabili müdafaa hususlar deðil.

Salim Baþol: Hangisi bunlar? Emriniz altýndaki makamlardan birisi hangisi? Birisi hangisi?

Fatin Rüþtü Zorlu: Birisi New York'ta deðil, Washington'da olan ve kararnamede yanlýþ zikredilen, Nihat Ali Üçüncü ekonomi heyeti baþkaný. Diðeri de hariciye vekâleti.

Salim Baþol: Hangisine nüfuz edersiniz, hangisine edemezsiniz?

Fatin Rüþtü Zorlu: Efendim!..

Salim Baþol: Nüfuz ettiðiniz hangisi?

Fatin Rüþtü Zorlu: Ýkisine de ya nüfuz ederim ya edemem!.. Herhalde nüfuzumu kötüye kullanmak meselesi mevzubahis olamaz.

BAÞOL'UN MENDERES'E KÜSTAH TAVRI

Baþbakanlýk konutunun harcamalarý da Menderes'e yýkýlýyordu. Kayýtlar dikkatle dinlendiðinde Hakim Salim Baþol'un, Menderes'e kendisini savunma fýrsatý dahi vermediði görülüyordu.

Öyle ki Baþol'un cevap istediði kalemlerden biri ise "Cýmbýz"dý. Mahkeme Baþkaný Baþol sanki hâkim deðil, savcý gibi hareket ediyordu.

Adnan Menderes: Müsaade buyurursanýz, Reis Beyefendi!..

Salim Baþol: Dur efendim! Þimdi Baþbakanlýk, o Köþk'te oturmasanýz, barakada otursanýz, farz edelim. Barakada otursanýz. Cýmbýz, Köþk'e oturmanýn icabý mýdýr?

Adnan Menderes: Müsaade, müsaade buyurunuz.

Salim Baþol: Dur efendim! Kesmeyin! Nerede oturursanýz oturun, cýmbýz size lazým olacaktýr veya olmayacaktýr. Köþk'te oturmanýn bir zarureti, bir neticesi hiçbir zaman deðildir.

Adnan Menderes: Bunlar...

Salim Baþol: Francalalar, dur efendim! Kesmedim ben. Nerede olursa olsun, francalalarý yiyeceksiniz.

Salim Baþol: Anlaþýldý artýk, netice itibarýyla örtülü ödenek sýrf þahsi masraflarda hasledilir, yapýlýr.

Adnan Menderes: Hayýr! 'Þahsi masraflarda sarf edilir' demek istemiyorum. Þeyin dýþýnda, yani istihbarat mevzunun dýþýnda sarf edilir noktasýný tebdil etmek istiyorum.

Salim Baþol: Dýþýnda sarf edilir de þu. Þimdiye kadar okuduðumuz listedeki masraflar yapýlabilir mi? Bizim davamýzýn mevzuu bu.

Adnan Menderes: Elbette 70 bin lira bir cýmbýz hariç, onu da cýmbýzla bulmuþlar, çýkarmýþlar koymuþlar.

Salim Baþol: Nasýl efendim cýmbýz hariç?

Adnan Menderes: Bir cýmbýz hariç bunlarýn hepsi, müsaade buyurun Reis Beyefendi.

Salim Baþol: Ýki kurban, piliç,

Adnan Menderes: Evet!

Adnan Menderes: Müsaade eder misiniz? Arz edeyim, arz edeyim.

Salim Baþol: Bunlara þu okuduðumuz listedeki...

Adnan Menderes: Baþbakanlýk...

Salim Baþol: Maksadýnýz anlaþýldý. Þimdi, þu izahlarýnýza göre, þu listedeki masraflarýn yapýlmasýnda hiçbir kanunsuzluk yoktur.

Adnan Menderes: Orasýný arz edeyim Reis Beyefendi.

Salim Baþol: Söyleyin efendim.

Adnan Menderes: Arz edeyim.

Salim Baþol: Söylemiyorsunuz.

Salim Baþol: Uzatmayýn anladým. Bu sözlerinizden nereye varmak istediðiniz anlaþýldý.

Adnan Menderes: Benim ifadem, benim ifadem vazife ve sýfatýmýn icap ettirdiði masraflarýn ya bütçeden karþýlanmasý veyahut da mestur tahsisattan...

Salim Baþol: Hayýr mesturdan deðil, bütçeden...

Adnan Menderes: Müsaade buyurun Reis Beyefendi.

Salim Baþol: Anlaþýldý, kâfi efendim, buyurun oturun.

Baþbakan Adnan Menderes'in temsil ettiði konumun gereði olarak düzenlediði kahvaltý davetleri bile dava konusu edilen baþka bir örnekti.

Adnan Menderes: Biz ailece ailece kendi yaptýðýmýz masrafý kendimizin ihtiyacýmýzý kendi gelirimizle temin ederdik. Ancak 6 kiþiden 7 kiþiden 30 kiþiye 40 kiþiye 100 kiþiye kadar davet yaptýðýmýz zamanlar oldu.

Salim Baþol: Yapma davet, yapma! Kim diyor size her zaman davet yap diye. Deðil mi? Olur mu öyle?

Adnan Menderes: Baþvekilin, baþvekilin vazifeleri icabý.

Salim Baþol: Vazifeleri, her zaman sefa içinde.

Adnan Menderes: Vazifeleri icabý.

Salim Baþol: Sefa þeklinde suistimal þeklinde deðil, icap ettikçe zaruri oldukça...

Adnan Menderes: Suistimal deðil, Reis Beyefendi, geniþ...

Salim Baþol: Kahvaltýyý hep oradan yapmýþsýnýz.

Adnan Menderes: Reis Beyefendi müsaade buyurursanýz...

Salim Baþol: Neyse þimdi devam edelim, devam, okumaya devam.

Baþbakan, Ýstanbul'daki görüþmelerinin bazýlarýný da Park Otel'de yapýyordu. Bunlar kimi zaman diplomatik görüþmeler kimi zaman da ülkenin iç gündemi için yapýlan temaslardý.

Ancak mahiyetiyle yapýlan harcama kalemleri de acýmasýzca Menderes'ten soruldu.

Adnan Menderes: Müsaade buyurursanýz, Reis beyefendi!.. Bu 800 bin lira 6 senede sarf edilmiþ olan 800 bin lira. Eðer sadece benim þahsi ikametim olsaydý, 30 sene otursam bu parayý tutmazdý. Orada mahiyetle beraber...

MENDERES'TEN TARÝHÝ SAVUNMA

"Anayasayý ihlal" davasý, çok sayýda dosyayla birleþtirildi. Menderes bitkin ve yorgun vaziyette savunmasýný yapmak için kürsüye geldi. Her zamanki nazik üslubuyla, dudaklarýndan þu cümleler döküldü:

"Muhterem Reis Bey, 'Anayasayý Ýhlal' adýyla anýlan bu davanýn aslý ve esas mahiyeti yüksek malumlarý olduðu üzere siyasidir. Bu davayla birleþtirilen diðer davalar da hemen hemen ayný mahiyeti taþýmakta ve birçok bakýmlardan eþine rastlanmasý pek nadir, siyasi davalar olduklarý da aþikâr bulunmaktadýr.

Davalarýn bu son derece hususi karakterini belirtmek maksadý ile arz ve ilave edeyim ki, 'Anayasayý Ýhlal' davasý adý ile ne de bu kavramý ve mahiyeti ile bir dava, siyasi tarihimizde mevcut deðildir. Sadece bu gerçek dahi derhal þu sualleri hatýra getirmektedir. 1950'de Demokrat Parti iktidara gelinceye kadar acaba anayasa mý yoktu? Yoksa 'Anayasayý Ýhlal' mahiyetinde veya ona aykýrý kanunlar ve hareketler mi memlekette mevcut deðildi? Anayasa elbette mevcuttu ve bunun tek parti ve bunun yanýnda tek parti idaresi de uzun zaman devam etmiþti. Buna mukabil bir anayasayý tebdil, taðyir, ilga veya ihlal diye bir dava acaba niçin þimdiye kadar görülmüþ deðil? Hatta akla bile gelmemiþti.

Bu sualler ve tek baþýna þu müþahede dahi meselenin ve davanýn son derece özelliðini, nispiliðini, nevi þahsýna münhasýr hüviyetini ve siyasi mahiyetini göstermeye kâfidir. Ýddia olunuyor ve deniliyor ki, 'Anayasa mevcuttu ve çeyrek asýr çeþitli sebeplerle esas hükümleri ve ruhu itibarýyla tatbik edilmemiþ olabilir, fakat 1950 seçimleri bir plebisittir. Anayasa ahitleþmesi veya sözleþmesi ancak bu tarihte baþlar.' Böyle bir iddia ileri sürülmek suretiyle þimdiye kadar böyle bir davaya rastlanmamýþ olmasý bir hukuki izaha baðlanmak isteniyor. Ancak 1950 seçimleri bir plebisit olduðu iddiasý, takdiriyle subjektif bir mütalaa hududunu geçemez.

Çünkü 1950 seçimleri bir plebisit deðil, diðer herhangi bir seçim gibi nihayet bir seçimden ibarettir. Kýsaca temas ettiðim kararname ve iddianamedeki þu görüþ veya tez yakýn tarihimizin siyaset olaylarýnýn geniþ bir izah ve tahlili yapýlmak suretiyle bir temele isnat ettirilmek istenmektedir. Hâlbuki bütün bu tahlil ve izahlarýn hürriyet ve demokrasiyi tahakkuk ettirmede birçok safhalardan geçilmesi, nihayet þartlarýn tekemmül etmiþ olmasý zaruri bulunduðu hakikatini ortaya koymaktan ileri bir neticeye varamaz."

Yassýada'daki yargýlamalar dünya hukuk tarihine kara bir leke olarak geçti. Sonunda ise Adnan Menderes, Fatin Rüþtü Zorlu, Hasan Polatkan idam edildi.

Celal Bayar'a verilen idam cezasý ise 65 yaþýný geçtiði için müebbet hapse çevrildi.

Utanç kararlarýnýn altýna imza atanlar ise ödüllendirildi.

Mahkeme baþkaný Salim Baþol ile birlikte çok sayýda isim önemli makamlara atandý. Diðer üyeler ise 1961 sonrasý adalet sisteminin üst seviyelerinde göreve getirildi.