Yazar Alev Alatlý: 'Avrupalý, oldum olasý ksenofobiktir; yabancýdan korkar'
ABONE OL
Cumhurbaþkanlýðý Kültür ve Sanat Politikalarý Kurulu Üyesi yazar Alev Alatlý ile modern dünyada popülizm anlayýþýný, Avrupa’da artan ýrkçýlýðý ve Türkiye’nin Avrupa Birliði sürecini konuþtuk.
 
Aksam.com.tr’den Ezgi Aþýk’a konuþan yazar Alev Alatlý, Avrupa’nýn, son 20 yýldýr popülist partilerin hakimiyetinde olduðunu anlattý. Batýlýlarýn bu gezegendeki yaþamý ellerine yüzlerine bulaþtýrdýklarýný düþündüðünü belirten Alatlý, “Sadece ABD’de açlýk sýnýrý altýnda 16 milyon çocuk var. Aylan bebekler, varil bombalarý, yüz milyonlarca sýðýnmacý yetmiyor, güzelim Mavi Gezegenimizi, evimizi de yok ediyorlar. Ve bunun adý ‘ilerleme’!” ifadelerini kullandý.
 
Batýlýlaþma ile modernizm kavramý birbiriyle karýþtýrýlýyor. Sizce aradaki fark nedir? Modernite genel anlamýyla nedir?
 
“Batýlýlaþma” kýrkyama gibi bir sözcük… Karmaþa da ondan çýkýyor. Bakýn, toplumlar binlerce yýl birbirlerinden etkilenirler. Giyimde kuþamda, yemede içmede, sanatta, müzikte, mimaride, edebiyatta, hatta dünya görüþlerinde ve inançlarýnda birbirlerine öykünürler. Þu ya da bu biçimde deðiþirler. Bir bakmýþsýnýz Ümraniyeli Ýhsan elinde Japon çubuklarý suþi yiyor. Hatçe kýzýn semt pazarýndan aldýðý tiþörtünde “Girl power!” yazýlý… “Batýlýlaþma” sözcüðünü görsel tezahürlerine hapsederseniz, gezegenimizde kim var kim yok elbirliði ile “Batýlý”laþtýðýmýzý söyleyebilirsiniz.
 
“MODERNÝZM 500 YILLIK BÝR DÜNYA GÖRÜÞÜ”
 
“Modernite” baþka bir þey. Modernite her þeyden önce bir dünya ve kâinat görüþüdür ki, 1500’lü yýllardan itibaren Yaratan’ýn “kul” üzerindeki yaptýrýmýnýn sorgulanmasý anlamýna gelir. “Modern” insan, önce bilgiyi, bu öbür dünyaya dair “hakikat”ý kutsal metinlerde aramaktan vazgeçer. Vahyin yerini bilimsel yöntemlerle öðrenme süreci alýrken, zihniyet de deðiþir. Önce Yaratýcý’nýn mutlak hâkimiyetine dair inanç ve “kiþisel tanrý” dedikleri dualara açýk tanrý inancý kaybolur. Ardýndan “deizm” ateizme evrilir. Kadiri mutlak Yaratýcý kavramý, yerini baþka açýklamalara býrakýr.
 
Hâsýlý modernizm, asgari 500 yýllýk bir süreçte geliþen bir dünya ve kâinat görüþüdür. Bu görüþün izin verdiði, günahtan kurtulmuþluk, bireyselleþme, dünya ve kâinata hâkim olunabileceði, fethedilebileceði duygusudur. Biraz zaman verin, insan da “yaratýlabilinir” þeklindeki anlayýþ. Yapay zekâ vb. geliþmeler modernitenin açtýðý yoldan ilerlerler.
 
“TOPLUM MÜHENDÝSLERÝNÝN ÝTÝBARSIZLAÞTIRILDIÐI EVREDÝR”
 
Modern dünyayla hâkim olan popülizm anlayýþý sizce insanlarda ve toplumlarda neyi tüketiyor?  Popülizmin karþýsýna neyi koyabiliriz?
 
Önce, “popülizm”in modern dünyanýn deðil, “post modern” dünyanýn bir geliþmesi olduðunu söyleyeyim. Bakýn “modernite”, klasik fizik yasalarýnýn yaþamýn bütününe uyarlanma halidir. Yani, kendi “doðru”larý vardýr. Ne gibi, meselâ, fizikçi Laplace’ýn “Tanrý bir hipotezden ibarettir” hükmündeki mutlakýyet gibi, Marksist kalkýnma yasalarý gibi, Liberalizmin bireysel kazanýmlarýn toplumun kazanýmýyla sonuçlanacaðý iddiasý gibi.
 
Batý dünyasý, modernist kuramlarýn gerçekleþmemeleri üzerine yeni bir evreye girer: Modernizm sonrasý anlamýnda “post modern” evreye…  Bu evre keskin hükümlerden vazgeçildiði, enine boyuna düþünülmüþ ayrýntýlandýrýlmýþ ideolojilerin geri çekildikleri, toplum mühendisliðinin itibarsýzlaþtýðý evredir.
 
“POPÜLÝZM KARÞISINA ÝNANCI KOYAR”
 
Postmodernist akýmlar 1980’li yýllardan itibaren görünür olurlar. Güçlü sol ya da sað partiler kaybederler, iddialý düþünce akýmlarý yerlerini “herkesin doðrusu kendine” diye açýklayabileceðim ruh haline býrakýlar. “Gönlünün götürdüðü yere git” türü teþvikler böyle doðar. “Herkes” dediðimin “populace” yani “halk” olduðunu anlýyorsunuz. Popülizm, halkçýlýk demektir. Halkýn beðeni, istek, inanç, heves, deðer, yargý ve önyargýlarýna hizmet etmek, çekincelerini, gizli korkularýný ortadan kaldýrmak demektir.
 
Popülist partiler bunu yaparlar. O yüzden hem sayýlarý çok olur, hem de çeþitleri. Avrupa’da 106 tane “yeþil” parti, 36 tane “pedofili” yandaþý STK bulmanýzýn nedeni de budur. Yeri gelmiþken, 2012 itibarýyla 43 bin Hristiyan tarikatýnýn olduðu hesap ediliyordu. Popülizmin karþýsýna ne konur? Ýnanç konur, kader birliðine dair söylemler konur, milliyetçilik konur, birlik beraberlik ruhunun canlý tutulmasý düþünülebilir, vs. vs. Ýslamofobi nereden çýktý dersiniz?
 
“TÜRKÝYE, GEZEGENÝN ÝYÝLÝÐÝ ÝÇÝN YAÞAMALIDIR”
 
Genel olarak dünyanýn gidiþatýný nasýl buluyorsunuz? Türkiye’nin dünyada durduðu noktayý nasýl deðerlendiriyorsunuz?
 
Batýlýlarýn bu gezegendeki yaþamý ellerine yüzlerine bulaþtýrdýklarýný düþünüyorum. Sadece ABD’de açlýk sýnýrý altýnda 16 milyon çocuk var. Aylan bebekler, varil bombalarý, yüz milyonlarca sýðýnmacý yetmiyor, güzelim Mavi Gezegenimizi, evimizi de yok ediyorlar. Bunun adý “ilerleme”! Þimdilerde artýk terk edip gitmekten bahsediyorlar, Mars’ta olmazsa, Venüs’teki yeni sömürgelere… Avrupasý, Amerikasý birer koca bebek, akýllarý bir karýþ havada… Beþerin en ilkel, en vahþi kabilesi dünyaya daha büyük zarar veremezdi. Bize gelince, en istenmeyen halimiz Batý’nýn haydutluðundan evlâdýr. Türkiye, gezegenin iyiliði için yaþamalýdýr.
 
Bir aydýn ve yazar olarak, Türkiye siyasi kültürünü geliþtirmek için ne yapmalý?
 
“Siyasi kültür” dediðiniz, boþlukta oluþmaz. Siyasi kültür “genel” kültürün cismanileþmesi, ete kemiðe bürünmesidir. Diyeceðim, her birimiz önce kendimize bakmalý, kendi yapýlanmamýzý sorgulamalýyýz. Neye evet, neye hayýr diyoruz? Neyi nereye kadar hoþ görüyoruz? Kýrmýzý çizgilerimiz sahiden var mý? Korkaklýðýmýzýn, ikiyüzlülüðümüzün nedeni nedir? Vermeden almaya neden bu kadar teþneyiz? Siyasiler aydan gelmiyor, biz seçiyoruz. Her þeyden önce kendimizle, ailelerimizle yüzleþmemiz lâzým. Sosyal psikologlara çok iþ düþüyor.
 
Peki, Türkiye’yi geleceðe güçlü hazýrlayacak eðitim modeli nasýl olmalý? Üniversite eðitiminde hangi hususlarý güçlendirmeliyiz?
 
Bu sorunuzun cevabý bu söyleþiye sýðmaz. Ancak, þu kadarýný söyleyebilirim: Gençlerimizi dünyaya dair güncel ve sahici bilgiyle donatmamýz lâzým. Acilde görevli bir doktor düþünün. Kanamalý hasta geldiðinde, önce kaný durdurmaya çalýþýr, eritrositlerin hemoglobin oranlarýna daha sonra bakar. F-35 uçuracaksanýz, eðitime Wright biraderlerin uçaðýndan baþlamazsýnýz. Ekonomi öðrencisiyseniz, önceliðiniz Malthus olmaz. En son bilgi, en pahalý bilgidir. En pahalýsýndan baþlayýp, gidilebildiði kadar geri gitmek lâzým. Aksi takdirde bir türlü günceli yakalayamazsýnýz…
 
“SORUN ÝLETÝÞÝM ÞEKÝLLERÝNDE DEÐÝL, SOSYAL MEDYA KULLANIMINDA”
 
Modern dünyada iletiþim þekillerimiz yön deðiþtirdi. Ýnsanlarýn birçoðu mutsuz ve entelektüel anlamda arayýþ içerisinde. Dünyada artan teknoloji hangi baðlarý yok ediyor?
 
Bence sorun iletiþim þekillerinde deðil, sosyal medyanýn nasýl kullanýldýðýnda. Twitter, Facebook veya Instagram imkânlarý muhkem bir ideolojinin ya da inancýn emrinde olsaydý, bir düþünün dünya nasýl bir yer olabilirdi? Muhkemden kastýmýn sahici ve inandýrýcý olduðunu anlýyorsunuz. Küresel ýsýnma veya mülteci veya açlýk sorunu, mesela Instagram’da hak ettiði yeri bulabilseydi, spagetti bilmem nenin yerini bir deri bir kemik bebek resimleri alabilseydi, çözümün önünde kimse duramazdý gibi gelir bana. Hâsýlý, sorun teknolojide deðil.
 
“BATI’NIN SADECE MÜZÝÐÝ DEÐÝL, KORKULARI DA KLASÝKTÝR”
 
Avrupa’da ýrkçýlýk artýþ gösterdi. En son Avrupa Parlamento seçimlerinde de ýrkçý partiler yüksek oylar aldý. Özellikle Ýslam karþýtlýðý hareketlerini yakýndan takip ediyoruz. Avrupa ýrkçý ve nefret içerikli söylemler konusunda nasýl bir sýnav verecek? Avrupa’nýn yakýn geleceðini nasýl gözlemliyorsunuz?
 
Bakýn, asgari yirmi yýldýr Avrupa popülist partilerin hâkimiyetinde. Az önce de söyledim, popülizmin insanoðlunu deðiþtirmek, dönüþtürmek, daha iyiyi, daha yüceyi yakalamak gibi bir ideali yoktur. Ne semavi dinler gibi vicdaný önceler, ne “öteki”nin esenliði için gönüllü feragat talep eder. Var olan korku, önyargý, haz neyse onu tatmin yoluna gider. Avrupalý, oldum olasý ksenofobiktir; yabancýdan korkar, dahasý yobazlýk boyutunda tutucudur. Dört yüz sene, beþ yüz sene ayný kitabý okur, ayný oyunu oynar.
 
“IRKÇILIK KORKUDANDIR, KORKULARI DA ZAVALLIDIR”
 
Þekspir’den pay biçin… Nasýl olur da Ýngiliz edebiyatý son beþ yüz yýlda ikinci bir oyun yazarý çýkaramaz da, döner döner Hamlet okur? Hamlet hiç mi deðiþmez? Bronte kardeþler nedir? Vasat edebiyat döner dolaþýr BBC’ye konu olur, onlarca kez dizi yapýlýr. Diyeceðim, sadece müziði deðil korkularý da, hazlarý da klasiktir. Irkçýlýklarý korkudandýr, korkularý ise zavallý. Doðrusunu isterseniz, nasýl sýnav verecekleri de kendi bilecekleri iþtir. Býrakýn sarhoþu, yýkýldýðý yerde kalsýn derim. Biz kendi iþimize bakalým. Biz daha müreffeh, daha adil bir Türkiye için seferber olalým. Petrolsüz, doðal gazsýz, sömürgesiz, altýnsýz, týrnaklarýmýzla kaza kaza yaþamayý sürdürelim. Bugüne kadar pek de güzel yaptýðýmýz gibi.
 
Ülke olarak Avrupa Birliðine girme sürecimiz bir türlü neticeye eremiyor. Avrupa sizce Türkiye’den neden çekiniyor?
 
Bütünlüðümüzden derim. Bakýn, kýrkyama yoksulluk emaresidir, tek parça yorganýn karþýsýnda ezilir.  Bir de düþünün Yunanistan girdi de ne oldu?  Sanayi þöyle dursun, ele gelir bir futbol takýmý bile çýkaramaz oldular. Bakmayýn siz, her þerde ille bir hayýr vardýr.