Doç. Dr. Coþkun yaptýðý açýklamada, zekânýn çok boyutlu bir kavram olduðunu, kalýtýmsal, çevresel, sosyo-kültürel yönü bulunduðunu aktardý.
Zekânýn, son 40-50 yýldýr eðitim bilimleri alanýnda akýl yürütme becerisi, uyum saðlama becerisi, muhakeme yeteneði olarak, problemi anlama, deðerlendirme ve probleme iliþkin olasý çözümleri üretebilme olarak tanýmlandýðýný ifade eden Coþkun, þunlarý kaydetti:
"Bir sporcunun çok hýzlý koþabilmesi de hem biliþsel hem fiziksel kapasitesini ayný anda doðru þekilde kullanmasýný gerektirdiði için bir zekâ performansýdýr. Ama eðer ben bir koþu yarýþmasý yapmýyorsam matematik sýnavýna sokuyorsam sporcuyu ve o baþarýsýz oluyorsa zeki deðildir diyemem sadece o performans göstergesinde eksiktir diyebilirim."
Coþkun, zekânýn daha iþlevsel hale gelmesini saðlayan en temel özelliðin kaliteli ve nitelikli eðitim olduðunu belirtti.
Zekâ ile eðitim arasýndaki iliþkinin doðrusal olduðuna, zeki insanlarýn eðitimde baþarýlý olabildiðine, eðitimli insanlarýn ise zekâ kapasitelerini daha fazla geliþtirebildiklerine dikkati çeken Coþkun, zekânýn geliþiminde diðer tüm biliþsel becerileri besleyen temel beceri olan dil kullanýmýnýn da önemini vurguladý.
Coþkun, erken yaþlardan itibaren okuma ve etkin dinleme becerisi kazandýrýlmasýnýn dil becerisini dolayýsýyla biliþsel performansý olumlu desteklediðine iþaret etti.
Ebeveynlerin ve eðitimcilerin zekâyý geliþtirme sürecinde dikkat etmesi gereken etmenlerin baþýnda stresin olduðunu vurgulayan Coþkun, "Belli bir düzeyde kaygý, hedefin gerçekleþtirilmesinde etkili olabiliyor, ancak fazla stres zekâ geliþimini olumsuz etkiliyor. Stres seviyesi arttýkça kiþi artýk o biliþsel görevleri performansý göstermede sorun yaþamaya, dikkat daðýnýklýðý göstermeye baþlar ve algýlama hýzý düþer." dedi.