Akbabaların yerine buyrun
ABONE OL
Seyahat yazarı Melih Uslu’nun yeni kitabı Yürüyerek İstanbul’da her biri iki ile dört saatlik süreler arasında yürünebilen 34 farklı güzergâh anlatılıyor. Kitap, Ahmet Hamdi Tanpınar, Reşat Ekrem Koçu, Abdülhak Şinasi Hisar ve Prof. Ahmet Haluk Dursun gibi İstanbul âşığı yazarlarının yanı sıra; Prof. İlber Ortaylı Mario Levi ve Selim İleri gibi isimlerden görüşler ve alıntılarla zenginleştirilmiş olmasıyla benzerlerinden ayrılıyor. Yazar Uslu sizler için, yolu pek de uzatmadan yürüyüşe, ormanlara, deniz kıyısına, dahası kır keyfine gidebileceğiniz kavakları anlattı. 
 
ANADOLUKAVAĞI
 
Burası, şehir hatları vapurlarının Anadolu Yakası’nda ulaşabildiği en uzak iskele… Bu eski balıkçı köyü, balık lokantalarının yoğunlaştığı, İstanbulluların özellikle yaz aylarında sığındıkları bir keyif mekânı. Sokak aralarında yürüyüp ağaçlıklı ve çimenli tepelere çıkmak gelirse içinizden durmayın. Çünkü Yoros Kalesi orada sizi bekliyor. Kalenin sunduğu görkemli manzara benzersiz… 200 metre kadar aşağınızda, balıkçı motorlarının ağlarıyla köpüklenen denizi izlemek de öyle... Ta Varna önlerinden esip gelen rüzgâr yüzünüzü serinletirken, uçurtmalarını kovalayan çocukların mutluluğu tüm yorgunluğunuzu unutturacak. 
 
RUMELİKAVAĞI
 
İrili ufaklı restoranlarla çevrelenen Rumelikavağı, batı yönünden Zekeriyaköy, kuzeyden ise Garipçe Köyü ve Rumeli Feneri ise kapı komşusu. Balığı dışında, inciri ve yoğurdu da meşhur olan yörede, Maraşal Fevzi Çakmak’ın yanı sıra, Osmanlı isyancılarından Kabakçı Mustafa’nın da bir dönem yaşadığını öğreniyoruz. Yöreyle ilgili ilginç detaylardan biri de şu: Rumelikavağı’nda bulunan 31 Çeşmesi ve 31 Yokuşu gibi isimler, Balkan Savaşı sırasında buraya yerleşen 31. Tümen’den günümüze kalmış.
 
Boğaz akıntılarının Karadeniz’in dalgalı sularına karıştığı Kavaklar bölgesi, eski çağlardan beri çeşitli efsanelere konu olmuş. Rumelikavağı’nın ilerisinde, üzerinde bir hisar görülen burnun bugünkü adı, Garipçe köyü. Bir zamanlar “akbabaların yeri” anlamında Gyropolis diye bilinen köyde, kör Kral Fineus yaşarmış. Rüzgârlarla konuşma yeteneğine sahip olan bu eski zaman hükümdarı, ne zaman yemek yemeğe kalksa başına bir takım kanatlı canavarlar musallat olurmuş. Altın postu arayan Argonotlar buraya geldiklerinde, açlıktan ölmek üzere olan zavallı kralı kurtarmışlar. O da karşılığında kurtarıcılarına Çarpışan Kayalar’ı aşmanın yolunu öğretmiş.
“Symlegades” denilen bu kayalar arasında korkunç rüzgârlar eser, kayalar kâh çarpışıp kâh açılarak gemilerin geçmesini olanaksız kılarmış. Kral Fineus’un nasihatiyle önden bir güvercin uçuran Argonotlar, kayaların hareketsiz olduğu anı yakalayıp sağ salim karşıya geçmeyi başarmışlar. Efsaneye konu olan kayalar, bugün de Rumeli ve Anadolu Kavağı kıyılarında bulunuyor. Avrupa yakasındaki kayalık, yaklaşık 20 metre yüksekliğinde ve 200 metre genişliğinde. Bu efsanevi kütle, Rumeli Feneri’nin 100 metre kadar açığında yükseliyor. Artık beton bir dalgakıranla kıyıya bağlı olan kayalıkta, Pompei Sütunu adı verilen eski bir Apollo Tapınağı’nın kalıntısı bulunmuş. Çarpışan Kayalar’ın Anadolu Yakası’ndaki parçasının ise Yom Burnu önündeki kayalık olduğu söyleniyor.