Bir Afrika Ağıdı
ABONE OL
Yayımlandığı 1948’den beri dünyanın birçok diline çevrilen, çevrildiği her dilde çok satan bir edebi yapıta dönüşen, Güney Afrika tarihine ışık tutan ve konudaki en ünlü, en önemli roman olan Alan Paton’ın Ağla Sevgili Yurdum’u Alfa Yayınları etiketiyle okuyucuya sunuldu. 1951 ve 1995 olmak üzere iki farklı tarihte sinemaya aktarılan, epik tiyatronun önemli teorisyeni Bertolt Brecht’in oyunlarının bestecisi olan ünlü Alman müzisyen Kurt Weill tarafından müzikali yapılan Ağla Sevgili Yurdum’un çevirmeni Mehmet Harmancı. Ağla Sevgili Yurdum’da “beyaz adam”ın yasaları altında ezilen “siyah” bir adam hakkında, eşitsizliğin, adaletsizliğin, hukuksuzluğun  kısır döngüsündeki insanların etkileyici şiirsel hikayesi anlatılıyor. Güney Afrika›nın yıllarca yaşadığı trajediyi gözler önüne seren en büyük roman diyebileceğimiz kitap dünya edebiyatının da en büyüklerinden sayılan bir başyapıt.
 
APARTHEID REJİMİ
 
Güney Afrika’nın Natal eyaletindeki Ndotsheni köyünde yaşayan Rahip Stephen Kumalo kendisini Johannesburg’a çağıran bir mektup alır. Johannesburg’daki bir misyoner evinden Msimangu adındaki  bir din adamından gelen mektup, Kumalo’nun kız kardeşinin ağır hasta olduğunu bildirir. Rahip Kumalo kız kardeşi Gertrude’a yardım etmek ve sadece Johannesburg’da olduğunu bildiği uzun zamandır haber alamadığı oğlu Absalom’u bulmak için yola çıkar. Kumalo kız kardeşinin bir fahişe olduğunu görür ve kız kardeşini onunla dönmeye ikna eder. Şimdi sıra oğluna gelmiştir. Rahip Kumalo oğlunu ararken ülkesini tehdit eden ekonomik, ırksal ve sosyal bölünmeleri net bir şekilde gözlemler. 1948 ile 1994 yılları arasında hüküm süren apartheid rejiminin öncesini ve bu rejime giden yolu bize dokunaklı ve etkileyici bir şekilde anlatıyor Kumalo’nun arayışı. Bir yandan kabile yaşantısının parçalanmasının yarattığı ahlaki çöküntü ve toplumsal istikrarsızlığın fotoğrafını çekerken diğer yandan da siyahların aleyhine olan toprak kanunlarının ortaya çıkardığı göç, işsizlik, yasadışı işlere bulaşma gibi olguları da etkili bir şekilde anlatıyor bu arayış. Kitap adım adım apartheid rejimine giden  Güney Afrika’nın bu rejime yol açacak toplum dinamiklerini ve apartheid rejiminin acımasızlığını tasvir etmenin yanı sıra insanlık onuruna olan inancın en kötü koşullarda bile canlı kalmasının ne denli önemli bir şey olduğunu gösteriyor. Ağla Sevgili Yurdum’u “karanlığa ve umutsuzluğa dair gösterişsiz bir tasvir” olarak görebileceğimiz gibi kitabın aynı zamanda daha iyi bir gelecek vaadini de içinde barındırdığını gözden kaçırmamalıyız. 
 
Alan Paton, lirik yönü ağır basan, unutulmaz karakterleri ve olay örgüsüyle dikkat çeken bu tarihsel değeri yüksek metninde, tarafsızlığıyla sevgi, umut ve cesarete dair hikayeyi daha da güzel kılmayı başarıyor.