Birbirini yarasýndan sevenler
ABONE OL

Bütün hikâyeler bir yaranýn üzerinde filizlenen çiçekler gibidir. Ortada bir hikâye varsa, onun da tam merkezinde yaralý bir karakter var demektir. Ve o hikâyenin bütün akýþý, karakterlerin yaralarýný nasýl karþýlayacaðýna göre þekillenir. Kimi bir intikamýn peþine düþer onlara tutunarak, kimi ondan kaçarken bilmediði yollara girer, kimi de yarasýný gübre niyetine karar kalbine, çiçekler açtýrýr. Ne yöne akarsa aksýn, bütün hikâyeler bir yaradan doðar.

Ýclal Aydýn’ýn geçtiðimiz günlerde Artemis Yayýnlarý’ndan çýkan yeni romaný “Kalbimin Can Mayasý” da bunun istisnasý deðil. Birçok karakterin ve hikâyenin yer aldýðý roman boyunca, kulaðýmýzda bir Sezen þarkýsýnýn uzaklardan gelen sesini duyuyoruz: “Yaralý, tepeden týrnaða herkes yaralý…”

Roman boyunca hemen bütün karakterlerin hikâyesini okura aktaran Defne mesela. Yazarýn bir önceki kitabý Üç Kýz Kardeþ’te detaylý olarak anlatýlan yaralý bir çocukluktan sað çýkmýþ. Yine de caný bir kez daha yanmasýn diye kendini sakýnmayýp yeniden hayata atýlýþý, bir önceki savaþta aldýðý yara iyileþir iyileþmez yeniden cepheye koþan vazifeþinas subaylarý andýrýyor. Çocukluðuyla hesaplaþarak sýzýsýný dindirdiði Amerika’dan yepyeni bir sýzýyla dönüyor ülkesine. Defne, yaralarýndan yararlanmayý, onlarý yaþamýna dahil etmeyi öðrenmiþ. Tam da bu yüzden iþte, bunca farklý karakterin, bunca farklý hikâyenin toplanma noktasý olabilecek kadar güçlü.

Kitap boyunca Defne ilk önce çocukluðunu adeta bir kâbusa çevirmiþ olan babaannesi Rüçhan Haným’la, ardýndan o kâbusun ateþine yokluðuyla odun taþýyan öz babasý Somer ve onun öteki ailesiyle, en nihayet ise Amerika günlerinde kalbine bir kâðýt kesiði býrakarak ortalardan kaybolan Ömer’le yüzleþiyor. Onu (ve baþkalarýný) yaralayanlarýn yaralarýný dinliyor, anlamaya çalýþýyor Defne. Anlamak çoðu kez yetmese de anlamamanýn cehenneminde durmaksýzýn yaralarýný kaþýmak istemiyor.

KÖKSÜZ BÝR HAYAT

Yine bir önceki romandan aþina olduðumuz, pek çok insanýn hayatýnda onulmaz izler býrakan Rüçhan Haným’sa yýllardýr üzerini özenle örttüðü yaralarýyla çýkýyor karþýmýza Kalbimin Can Mayasý’nda. Torunu Defne’ye, insanlara yaþattýðý acýlarýn sebeplerini açýklarken, kendi yaralarýný açýk ediyor. Rüçhan Haným, uykuya yenik düþmemek için kendi canýný acýtanlar gibi, yaralarýný kaþýyarak, onlardan öfke saðýp o öfkeye tutunarak sürdürmüþ yaþamýný. Rüçhan Haným sayfalar boyu anlatýyor geçmiþini, kendisi de kendini anlamak ister gibi. Kalbinin kýrýklarýný onarmak için beton döktüðünden üzerine belki, açamayan çiçekleri arýyor ömrünün son demlerinde. 

Öte yandan, Defne’nin yüzleþtiði bir diðer yarasý olan Ömer, çözümü yaralarýndan ve onu yaralama ihtimali olan her þeyden kaçmakta bulmuþ. Savruk, köksüz bir hayata sürüklemiþ bu kaçýþ onu. Tam da bu yüzden, bazen farkýna varamýyor bir yaradan kaçmak için baþkalarýnda açtýðý büyük yaralarýn. 

Hayatýn benzer noktalardan vurduðu bu üç insanýn hikâyeleri, yaralarýný karþýlama biçimleriyle þekilleniyor, ayrýþýyor birbirinden. Ve yine tam da bu nedenle kesiþiyor belki de. Kalbimin Can Mayasý çok karakterli bir geniþ aile romaný. Samimi anlatýmýyla okuru da bir ferdi olarak içine çekiveren bu ailede herkesin kalbinde geçmiþten bir iz var muhakkak. Ancak, yazarýn Unutursun adlý kitabýnda geçen o unutulmaz cümle, Kalbimin Can Mayasý’nda somutlaþýyor adeta: “Benim acým bir baþkasýna þifa olmayacaksa neden açýlsýn bende bu yara?”

Kalbimin Can Mayasý’ný okurken yalnýzca bir okur deðil, birbirlerini yaralarýndan seven, þefkatin ve sevginin iyileþtirici gücünü gösteren bir ailenin parçasý olacaksýnýz.