Ali Iþýk üçüncü öykü kitabý Uzaklýk Yaralar’da, farklý coðrafyalardan ‘buralý’ öyküler getiriyor. Bu yolculuklarýn ortak bir özelliði var: Bitmeyen ve yara alarak dönülen yolculuklar bunlar. Duygularý yarým, gönülleri küçülen, her þeye bir parçacýk deðip geçen hýz çaðý insanlarý da kitap boyunca baþka baþka öykülerde el sallýyor bize. “Ruhlarýmýz bizden çok gerilerde kaldý” diyor Iþýk, ruhlarýmýzýn geride kaldýðýný, durup onlarý beklememiz gerektiðini söyleyenlerin artýk aramýzdan ayrýldýðýný da ekliyor.
Her kitabýn bir hikayesi vardýr. Yeni çýkan Uzaklýk Yaralar kitabýnýzýn oluþum hikâyesini anlatýr mýsýnýz?
Kitaptaki öykülerin bazýlarýnda uzaklara gidebilmeyi denedim. Bazýlarýnda da kalmayý, gidememeyi. Ne kadar baþarabildim bilemiyorum. Dünyanýn farklý bölgelerine yaptýðým yolculuklar da öykülere karýþtý sanýrým. Uzaklýk Yaralar, benim 2016’dan sonra yazdýðým öykülerin iki bölüm hâlinde toplamý. Yazarken beni bir yerden bir yere taþýdý sanýrým. Bendeki yolculuðu bitti. Bundan sonra kendi yolculuðunu yaþayacak. Kitaplarýn da kendi kaderleri var. Ne diyeyim? Bahtý açýk olsun. Uzaktan yolculuðunu seyredeceðiz.
Kitabýn ilk bölümünde uzaklardan hikayeler, ikinci bölümde coðrafi yakýnlýk var. Kitabýn ismi sanki ilk kýsma daha çok denk düþüyor.
Kitabýn ilk bölümü baþlýða daha yakýn düþüyor olabilir ama hikâyelerin tamamýnda uzaklýðýn farklý noktalarýna dokunan yerler var. En azýndan bendeki karþýlýðýnda bu var. Ýnsan uzaklarý hep merak ediyor. Oralarda her þeyin daha iyi gittiðini düþünüyor. Ama gerçekten öyle mi? Her birinde farklý yollar tercih edilerek zamana ve mekâna yapýlan yolculuklarý kapsýyor desek öyküleri daraltýr mýyýz bilemiyorum. Ayrýca bu yolculuklar bitmemiþ ve yara alarak dönülmüþtür.
‘Acelemiz Var’ isimli öyküyü okuyunca popüler kültürün kuþattýðý tüm bir insanlýðý, dünyanýn turistleri gibi gördüm: Tavana bakýp birbirine çarpan, duygulanmasýna izin verilmeyen, soru sormamasý gereken, gittiði yere mutluluk taþýmasý beklenen… Ruhlar daha ne kadar geride kalacak?
Hýz çaðýnda yaþýyoruz demenin bir maliyeti var. Bu hýz çaðýna nereden bakýyoruz? Bir yandan iþimizi kolaylaþtýrýyor gibi görülse de yolculuklarýmýzýn yataðýný deðiþtiriyor. Bakýþýmýzý hatta bakýp göremediklerimizi etkiliyor. Her þeye bir parçacýk deðip geçiyoruz. Hiçbir durumun ve nesnenin ruhuna dair bir þey birikmiyor içimizde. Eksilerek devam ediyoruz hayatýmýza. Bütün duygularýmýz yarým. Bu da bizim gönüllerimizi küçültüyor.
Popüler kültüre rahatlýkla hepimizin mesafesi var diyebiliriz. Ama hepimiz de bu kültürün bir parçasý ve aygýtýyýz. Bu kültür bizim üzerimizden kendine yer buluyor. Benim bu dehþet içeren duruma önereceðim bir þey yok maalesef. Sadece durumu anlatabilirdim. Tavana bakýp birbirine çarpan insanlar olarak bizden beklenen sorularýmýzdan vazgeçmemiz ve etrafýmýza mutlu olduðumuza dair gülücükler saçmaktan baþka bir þey deðil. Ruhlarýmýz bizden çok gerilerde kaldý. Ýþin kötüsü de ruhlarýmýz çok geride kaldý durup onlarý beklemeliyiz diyenler de ayrýldý aramýzdan. Ortada kaldýk. Baþýmýzýn çaresine bakmalýyýz.
‘Tam O An’ isimli öyküde bir fotomuhabirinin haber reflekslerini oldukça gerçekçi yansýtmýþsýnýz. Görsel iletiþimin handikaplarý çok güzel aktarýlmýþ. Bizler de çoðu zaman bu öðrenilmiþ refleksle bakýyoruz gittiðimiz yerlere. Siz bir öykücü olarak hangi duyunuzla ilk neyi hissediyorsunuz?
Herkesin hissettiði þeyleri hissediyoruz muhtemelen. Biz biraz daha hadsizlik edip tutup bunlarý yazmak gibi bir cahilliðe düþüyoruz. Arýzalarýmýzý onarmak için yazýyoruz belki de. Belki bu karmaþa da anlayamadýklarýmýzý anlayabilmek için yazýyoruz. Elimizdeki öykü bastonuyla karanlýkta yol bulmaya çabalýyoruz. Körüz çünkü. Henüz ölmemiþ hislerimizle sezebilmek için var gücümüzle çabalýyoruz. Hangi duyumla neyi hissettiðimi anlatmak o kadar zor ki. Anlatýldýðýnda pýrr diye uçuverecekmiþ gibi hissediyor insan.
Çok geziyor musunuz? Gezdik yere öykü daha kolay, durduk yere daha zor. Katýlýyor musunuz?
Bazý önemli yazarlarýn yaþadýklarý þehirden çýkmadýklarýný biliyoruz. Seyahat mutlaka öykü daðarcýðýmýzý etkiliyordur. Ama iyi öykü yazmanýn sebeplerine gezmekle durmak arasýndan bir tercih yapmanýn doðru yerden bakmak olmayacaðý kanaatindeyim. Öykücü gerçeklikten kopardýðý bir parçayý muhayyisiyle yoðurup yeni bir gerçekliðe (Edebiyatýn kendi gerçekliðine) býrakýyor. Bu aþamada mutlaka gezip gördüklerinden etkileniyordur. Ama bu iyi öykünün olmazsa olmazý anlamýna gelmez. Seyahatlerin bazý yazarlarda týkanýklýklarý aþmada katkýsý olabilir. Bunun yanýnda muhayyileyi zenginleþtirmede de elbette bir etkisi oluyordur. Ama bu sadece zenginleþtirmekten ibarettir. Türlerin birbirine girdiði bir zamanda yaþýyoruz. Gezi notlarýndan ortaya çýkacak öykünün form olarak sýkýntýya düþme riski çok yüksek. Býçak sýrtý bir durum yani.
‘Ýnsandan insana akan nehir’ olarak tanýmlamýþsýnýz usta-çýrak iliþkisini. Bunun gibi sevdiðim birçok örnek var kitapta: Sözü tasarruflu kullanýyorsunuz. Bunun sebebi üzerine konuþalým mý?
Usta çýrak iliþkisini önemsiyorum. Ayrýca bu iliþki geleneðimize de yaslanýyor. Ama ustalarýn çýraklarý gölgelerinde boðmamasý onlarý çoðaltmasý gerekiyor. Ýnsandan insana akan nehir kesildiðinde bað kopuyor. Oysa devraldýðýmýz en önemli miras bu bað. ‘Ýnsan insanýn kurdudur’ diyenlerden deðil ‘Ýnsan insanýn yurdudur’ diye düþünenlerdenim. Sanatta ve edebiyatta insansýzlýk kadar büyük bir risk yoktur sanýrým. Dolaylý da olsa insana deðmeyen edebiyat ürününün sönmesi çok hýzlýdýr. Birilerinden öðreneceðiz birilerinin öðrenmesine vesile olacaðýz. Akan nehirden kastým bu.
“Sözü tasarruflu kullanýyorsunuz” cümlesi en fazla sevineceðim deðerlendirmelerden. Tür itibariyle öykü sözün tamamýna ihtiyaç duymuyor. Meramýný hissettirsin yeter. Öykünün okura geniþ bir alan býrakmasý gerekiyor. Yolu, yazarla okurun birlikte yürümesi için büyük bir imkân bu. Ben bu imkâný elimden geldiðince zorlamaya çalýþýyorum. Ne kadar baþarabiliyorum bilmiyorum.
Öykü yazmanýn sizdeki karþýlýðý nedir?
Okumak, yazmak, görmek ve düþünmenin birbirini etkileyen ve tamamlayan bir sürecin parçalarý olduðunu düþünüyorum. Yazmak herkesin uðrayacaðý bir durak olmayabilir. Okurken de yazarken de keþifler yaptýðýmýz en azýndan kendimize ulaþmaya çabaladýðýmýz bir yolculuðun içerisindeyiz. Marguerite Duras yazma gerekçesini anlatýrken “Ýnsan, içinde bir yabancýyý barýndýrýr; yazmak, iþte o yabancýya ulaþmaktýr.” diyor. Sanat ve edebiyat hayatýn içinden, gerçeklerinden yola çýkar. Bu gerçeði olduðu gibi aktarmak yerine sanatçý muhayyilesinde gerçekten aldýðý parçacýðý yeniden yorumlayarak ve biçimlendirerek yeni bir gerçeklikle tekrar hayata sunar. Yazýnýn bu düþünme ve oluþum aþamasýnda yazarýn önüne yeni sorular ve yollar açýlýr. Okur da ayný sorularla okurken hatta metinden baðýmýz olarak da karþýlaþýr. Yazý hem yazara hem de okura hayatýn yeniden düþünülmesine imkân verir. Yazýnýn bu yönü öteden beri dikkatimi çekmiþtir. Sanatýn, edebiyatýn yazara ve okura fark etme, görme fýrsatý sunmasý önemli bir imkândýr. Ýnsan düþünmek için küçük de olsa bir etki arar. Sanat ve edebiyat insanýn düþünmesini, öteye geçmesini tetikler. Öykü de bu baðlamda bu sürecin tamamlanmasýnda önemli bir türdür. Öykü hissettirir. Görme ve düþünme safhasýný büyük oranda okura býrakýr. Öykü okunup bitmez. Okurun zihninde devam eder. Ayrýca hikâye anlatma bu topraklarda öteden beri süregelen bir gelenektir. Zamana göre formu ve biçimi deðiþse, kendini yenilese de yaygýn bir aktarma tarzýdýr.
Neden yazdýðýmla ilgi söyleyebileceðim kayda deðer bir þey yok. Ama þu kadarýný söyleyebilirim insan hiç olmaktan korkuyor.
Gerçek olmasý bir öykü kýymetli kýlar. ‘Bir Hikâyenin Etrafýnda Toplanmak’ bu kýymeti haiz. Lastikçi Cemal Abi’nin buyur ettiði lastikte uzun süre oturup kalacaksýnýz gibi görünüyor …
Bahsettiðiniz öykünün elbette gerçekle bir iliþkisi var. Ama baþlý baþýna yaþanmýþ bir olaydan ibaret deðil. Oradan koparýlmýþ baþka bir forma büründürülmüþ ve yeni bir gerçeklikte yer bulmuþ. Hatta bu öykü yazýlmýþ iki öykünün farklý bir parçasý.
Lastikçi Cemal Abi’nin buyur ettiði lastikte uzun süredir oturuyoruz. Çaylar geliyor, boþlar toplanýyor. Dünya dönüyor. Ýnsanlar birbirine yeni hikayeler anlatmaya devam ediyor.
Uzaklýk Yaralar
Ali Iþýk
Pruva Yayýnlarý