Mutluluðun mutlak bir tarifini yapmak zordur. Mesut ve bahtiyar kiþilere mutlu deniyor Türkçede. Fakat bu hâle eriþme ve bunu yaþama þartlarýný açýkça belirleyip söyleyebilmek güçtür. Çünkü “mutlu olmak” göreceli bir durum. Saadet, bir zamanlar mutluluk yerine kullanýlýrdý. “Parayla saadet olmaz” sözünü bir þarkýdan duyardýk. Ama þöyle söyleyenler de az deðildi, “yeter ki benim param olsun, mutlu olmasýný bilirim!” Dünyaya gelen her insanýn mutlulukla yaþamak istediðini biliriz. Aklýndan bir zoru yoksa, herkes “acýsýz aþým, aðrýsýz/dertsiz baþým”ýn peþindedir þu kýsacýk ömürde ve alçacýk yerde.
Elimdeki küçük, elli sayfayý bulmayan Mutlu Olma Sanatý isimli kitabýnda, Alman düþünür Arthur Schopenhauer þu soruya cevap arýyor: “Erdemlere, anlamlý ve amaçlý bir hayat sürmeye dayalý mutluluk öðretisi”ne yahut bu çeþit bir hayat bilgeliðine nasýl eriþebiliriz? Ya da mutlu bir varoluþ mümkün müdür? Bunun yollarýný araþtýrýyor, ama en baþta þunu bilmemizi ve akýlda tutmamýzý salýk veriyor: Dünyada insan için “pozitif ve kusursuz bir mutluluk” imkânsýzdýr, en iyisi acýdan bertaraf olmaya bakalým. Bununla birlikte, “hayatýn izin verdiði mutluluða” eriþmemize büyük ölçüde yardýmcý olabilecek tutum ve davranýþlar, kurallar neler olabilir, bunlarý nasýl kazanýrýz? Bu geniþ suale cevap olabilecek önerilerini anlatýyor. Schopenhauer görüþlerini, bir düzen dâhilinde deðil de, bazen iç içe geçmiþ hayat kurallarý biçiminde sýralýyor. Kimini bir iki cümleyle, bazýlarýný bir iki sayfa izah ederek kýrk beþ kural söylüyor. Yer yer kadim filozoflarýn görüþlerinden yararlanýyor.
BAÞKALARININ MUTLULUÐU
Kendi görüþlerine geçmeden bir savsözle baþlýyor “hayat kurallarý”ný anlatmaya: “Anlayýþlý olmak, mutluluðun ana parçasýdýr” demiþ Sophokles. Schopenhauer, felsefesinin temel kaziyesini karamsar, acýmasýz bir hüküm olarak ilk kuralda söylüyor; mutluluk ve zevk bir beklenti; umut ve hayal kuruntudur; ýstýrap ve acýnýn gerçek olduðunu yaþadýkça anlýyoruz. Böylece giderek “dünyadaki en iyi þeyin acýsýz, sakin, tahammül edilebilir bir varoluþ olduðunu” kabul ederiz. Ýkinci kural, “kýskançlýktan kaçýnmak”. Seneca’nýn özdeyiþini burada düþüncesine dayanak yapýyor yazar: “Baþkasýnýn mutlu olmasý seni rahatsýz ediyorsa asla mutlu olamazsýn.” Üçüncü hayat kuralý, uzunca bir mütalaa, “edinilmiþ karakter” üzerinde duruyor Schopenhauer. Benim anladýðým þu; “insanýn olduðundan baþka türlü olmayý istemesinden daha yanlýþ bir þey olamaz.” Kendi ýrasýnca biri olmak deðil de baþka birine benzemeye çalýþmak, kiþiyi gülünç duruma sokar. Ýnsanýn sahip olduklarýyla yetinmesini bilmek bir diðer kural. Bizim öðretimizdeki kanaattir bu. “Zenginlik” diyor Schopenhauer, “deniz suyuna benzer, ne kadar içilirse o kadar susatýr. Ayný þey þöhret için de geçerlidir.” Ýlerde “az olan, mutlu eder” savsözü de bir hayat ilkesi olarak zikredilmektedir.
Aþýrý sevinç veya acý, her zaman bir yanýlgýya ve kuruntuya dayanýr. Bu nedenle mutlu olma yolunda bu iki uç duygu durumundan kaçýnmak gerekiyor. Beri yanda, insanýn yapabileceklerini isteyerek, severek yapmasý; maruz kaldýklarýný kabullenmesi bir diðer hayat kuralý. Schopenhauer, en baþta söylediði “aklý baþýnda kiþi hoþ olanýn deðil, acý vermeyenin peþindedir” önerisini, dokuzuncu kural olarak tekrar zikrediyor. Seneca’nýn “her þeye boyun eðmek istiyorsan akla boyun eð” sözü, onuncu kural. Yazar, yine Seneca’nýn bir mektubundan aldýðý þu cümleyi de bir yaþama kuralý olarak kaydediyor: “Hiçbir þey, insanýn dikkat çekmeyecek þekilde davranmasý ve baþkalarýyla pek az, kendiyle ise bol bol konuþmasý kadar fayda saðlamaz.” Bu gün yalnýzlaþan insan için yararlý bir tavsiye olarak görünüyor. Asýl þu öneride görüyorum mutluluðun deðilse de huzurlu ve sýhhatli yaþamanýn yolunu. “Þiddetli ve sevimsiz heyecanlar”dan kaçýnarak “günde en az iki saat açýk havada hýzlý hýzlý hareket etmelidir.” Bir türlü beceremediðim þu kural da önemli: Ne geçmiþe takýlýp kalmak ne salt geleceðe baðlanmak. Gelecek için duyduðumuz endiþeler, yaptýðýmýz onlarca plan ve sürekli onlara gidip durma ya da geçmiþe duyduðumuz özlem ve oraya takýlýp kalma, âný ýskalamamýza sebep olur. Hayat bilgeliðine kavuþmak için dikkatimizi daha çok mevcut âna, kýsmen de geçmiþe ve geleceðe bahþetmemiz gerekiyor. Doðru ölçüyü tutturanlarýn sayýsý çok azdýr diyor Schopenhauer. Zaten mutlu olanlar da azýnlýkta deðil midir?
HAYAL GÜCÜNÜ DÝZGÝNLEMEK
“Hayal gücünü dizginlemek” de mutlu olma þartlarýndan biri. Boþ, olmayacak hayaller kurup sonra büyük üzüntüler yaþamak, çoðumuzun bildiði, gördüðü bir durumdur. Huzurun, mutluluðun anahtarý olan tutumlardan biri de öfkeden ve nefretten uzak durmaktýr. Hep söylenir, duyarýz da, bu hâle nasýl kavuþacaðýz, bunu beceremeyiz, asýl mesele budur! “Öfkeyi ya da nefreti” diyor Schopenhauer, “kelimelerle ya da tavýrlarla göstermek yararsýzdýr, tehlikelidir, akýllýca deðildir, gülünçtür, bayaðýdýr.”
Schopenhauer ile ayný devirde/çaðda (yaklaþýk on yýl geriden) yaþamýþ olsa da varlýðýndan ve düþüncelerinden haberdar olmadýðýný sandýðým Âþýk Veysel’in bir türküsünü hatýrladým durdum kitabý okurken. Ýlk dörtlüðünü paylaþayým, gerisini siz okuyun, yetmez, türkü olarak dinleyin: “Dünyada tükenmez murat var imiþ/ Ne alaný gördüm ne murat gördüm./ Meþakkatin adýn murat koymuþlar,/ Dünyada ne lezzet ne bir tat gördüm.” Bu kadar karamsar olmasa da, Alman filozofun düþüncelerinin özü de böyle.
Kendi adýma bu sevimli kitaptan çok þey öðrendim. Bir kýsmýný sizinle paylaþtým. Daha fazlasýný isteyenlerin ne yapmasý gerektiði malûm. Son söz: kendine yetenler ki, mutludur. Ya da kitabýn son cümlesine kulak verin, “En büyük mutluluk, kiþiliktir.”
Mutlu Olma Sanatý
Arthur Schopenhauer
Can Yayýnlarý