Esir sandalından Allah’ın evine
ABONE OL

Sibel Eraslan, ‘Cennet Anneleri’ roman serisini Hazreti Hacer’i anlattığı Zemzem’in Annesi ile tamamladı. Daha önce Siret-i Meryem, Çöl/Deniz Hz. Hatice, Nil’in Melikesi Hz. Asiye, Can Feda/ Hz. Fatıma ve Aişe (R.A)’yi kaleme alan Sibel Eraslan, bu kez Hazreti Peygamberin temiz soyunun kaynağı olan Hz. Hacer’in vazgeçişlerle dolu yolculuğunu hikâye etti.

Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.v) elindeki hurma dalıyla toprağın üzerine dört çizgi çekiyor. Bu işaretleri anlamayan sahabeye “Bu cennet kadınlarının sultanlarının rumuzudur. Bunlar Asiye, Meryem, Hatice ve Fatıma`dır.” diyor. Bu bilgiden hareketle Cennet kadınlarını merkeze alan romanlar yazmaya başlayan Eraslan, bu birbirinden kıymetli annelerin hayatlarını efsanevi anlatılar olmaktan çıkarıp insanlık halleri üzerinden bugüne tercüme etmeye çaba harcıyor. Bunu yaparken onların kudsiyetlerine de halel getirmeyecek bir dil kurabilmek için kılı kırk yaran, uzun yıllara yayılan okumalar yapan Sibel Eraslan, her romanıyla bugünün Müslüman kadınlarına ışıldayan portreler sunuyor.

Serinin en sonuncusu kadın olmanın en ağır imtihanlarından geçen, Hz. İbrahim’in atıldığı ateşlerin bir benzeri olan ayrılık acısıyla sınanan, sevdiklerinin vazgeçişiyle benliğin sınırlarını aşan Hz. Hacer’i anlatıyor. Ceylanlarla sohbet eden, rüzgârın kızı Hacer’in esaret günlerinden başlayan Zemzem’in Annesi, Hz. İsmail ve eşi Sare’yi de dahil ediyor anlatıya. Aslında bu üç ismin ağır imtihanı, son Peygamber’in hayatına uzanan süreci mayalıyor. Öyle ki Hz. Hacer’in bebeği İsmail ile sınandığı çöl yalnızlığı, terk edilmişlik Zemzem suyunu bulup, Mekke’yi inşa etmesine sebep oluyor. Sebepler alemi Hz. Hacer’i esirler sandalı’ndan Mekke’nin mimarı olmaya taşıyor. Susuzluktan kavrulan bebeği için su ararken yaptığı her koşu, gönlündeki ve gözündeki perdelerin birer birer kalkmasına vesile oluyor. Hz. İbrahim’e ateşi gül bahçesi eyleyen Yüce kudret, Hz. Hacer’i de çöl ortasında yalnız bırakmıyor. Zahiren sevgilisi tarafından terk edilmiş bir kadın gibi görünse de ilahi kudret O’na ummadığı kadar güzel bir akıbet hazırlıyor.

TADIMLIK…

Hacer aşkın kuyusudur… Aşkın çeşmesi… Onun hatırası, kıyamete dek susuzları serinletecektir, visaldir o suyun tadı, cennettir onun işareti, Sidretü’l Münteha’dan sarkan haberleri taşır Hacer’in Zemzem’i.

Hacer bu…

Vakti geldiğinde Mükerrem’e erecek Mekke’nin kurucusu…

Hacer, Mekke’nin annesidir.

Hacer, soyundan geleceği müjdelenen Son Elçi’nin büyükannesi, doğacağı şehrin kurucusu, içeceği çeşmenin sahibesi olan kadındır.

O, Allah adına adanmış kurbanların en makbullerindendir.

Hep yersiz ve yurtsuz olduğundan sızlanırdı Hacer.

Allah, onu çıkarıldığı tüm yurtlardan, çıkarıldığı tüm evlerden sonra, yürüdüğü, koştuğu tüm çile yollarından sonra, Evi’ne kabul etmiştir.

O, Allah’ın evinde bekleyen annedir.

Hasretleri onu Vuslat-ı Ekber’e eriştirmiş, visalini Allah’ın Evi’nde tekmil etmiş kadındır Hacer…

Zemzem’in kıyısında bekler İbrahim’i Hacer. Beklerken Zemzem olur akar, akar, akar. Beklerken tüm zamanların annesi olur. Zemzem’in kıyısında bekler sizi anneniz. Aşkına merhamet tacını takarak Kıble’ye işaret olmuş kadındır Hacer!

Zemzem’in Annesi

Sibel Eraslan

Timaş Yayınları