Kırk kapının üstüne kırk anahtar teklifi
ABONE OL

Bu bir Aşk’ınlık kitabı. Aklın çözemediklerinin, aklın göremediklerinin, salt mantıkla yürünemeyen yolların kitabı. Kitapları yazanlar, metne dair bir giriş yaparlar. Ama kitabı tamama erdiren her zaman okurdur. Nazlı Çevik Azazi’nin çiçeği burnunda kitabı Masal/İki Dünya Arasında Aşk bana yeniden hatırlattı bu düşüncemi. Çevik’in kitabını okumaya başladığımda, anlattığı her masal, kendi kırk kapımın üstüne birer anahtar teklifi gibiydi. Yazar, anlattığı her masalın sonunda, masala dair bir de sonsöz yazmış. Uzun da dipnotlar gibi sanki. İnsanın kendi iç sesinin masalını anlatan ek metinler bunlar. 

İNSANIN HAZİNESİ

Kitap bayıldığım bir masalla başlıyor. “Dünyanın en renkli, en neşeli olan kuşu, aynı zamanda çok da güzelmiş. Günlerden bir gün, kuş kendisine bir yuva yapmak istemiş. Ormanın en yüksek ağacının, en yüksek dalına yapılacak bir yuvaymış bu. Ve başlamış, yuva yapmak için kanatlarını bir bir koparmaya. Yuva yavaş yavaş ortaya çıktıkça, neşe de aynı yavaşlıkla terk ediyormuş kuşu. Sonunda muhteşem görünümlü bir yuva çıkmış ortaya. Tüyleri tükenmiş, keder içinde yuvasında oturan kuş, gökyüzünün ipek tenini öpemiyor, bir zamanlar göklerde nasıl uçtuğunu hatırlayarak kederleniyormuş.”

İnsanın iki kanatla doğduğunu söyleyen Hazreti Mevlana’ya vurgu yapan yazar, bu güzel masaldan insana uzanıyor. İki dünya arasında yaşayan insanın hazinesi AŞK, kitabın esas meselesi. En sevdiğim, bu kitapta beni en etkileyen şey, insan denen varlığın sırrı olan Aşk’ın, masal merdivenlerinde, masal tünellerinde, masal göklerinde, masal aynlarında aranması.