Zavallı Lâle Devri! Bilmek istemediğimiz şey, senin kesintisiz eğlence devri diye abarttığımız tarafların kat kat fazlasının bugün her büyük şehrin beş yıldızlı otellerinde her Allah’ın günü yaşanan sıradan hadiselerden olmasıdır. Lâle Devri diye bir tabir ne kendi zamanında vardır, ne de kendisinden asırlar sonra. Tarihçi Ahmed Refik (Altınay) ve şair Yahya Kemal’in 1910’larda icat ettikleri bir isimlendirmedir Lâle Devri. Tülay Artan ve Selim Karahasanoğlu’nun yazdığı çok sayıda araştırma bu alt-dönemdeki (çünkü bir dönem olamayacak kadar kısadır; hepi topu 12 yıl!) “değişim”in önceki dönemlerden pek de farklı olmadığını arşiv belgelerine dayanarak ortaya koymuş bulunmaktadır. Belgelerde Lâle Devri’nde sarayda yapılan harcamaların tutarının önceki dönemlere göre çok da fazla artmadığı, hatta “azaldığı” açıkça görülebilmektedir. Bu daha ne ki! Lâle Devri ile ilgili o kadar fazla hata yapılıyor ki, düzelt düzelt bitecek gibi değil.
Yaptığı çalışmalarla tarih yazımına farklı bir ufuk açan Mustafa Armağan’ın hazırladığı bu kitaptaki yazılar, sanatından felsefesine, siyasetinden ulemasına, çiçeklerinden matbaasına, şiirlerinden bilim hayatına kadar bu ilginç dönemin pek çok yönünü ortaya çıkarmayı amaçlıyor. Her şeyden önemlisi yeni bir bakış açısıyla Lâle Devri’ndeki yenilikler kadar eskiliklere de değiniyor…
Selim Karahasanoğlu’nun mevcut bilgi ve daha doğrusu kabullerimizi sarsıcı makalesi hem Lâle Devri’nin önceki devirlerden daha fazla israfa kapı açmadığını ortaya koyuyor, hem de Nevşehirli Damad İbrahim Paşa’nın dile dolanan servetinin mütevazı ölçülerde kaldığını muhallefat defterlerindeki kayıtlardan tespit ediyor. Yazının bir başka ilginç tespiti ise Lâle Devri’nin sonlarına doğru israfın artmadığını, aksine bir “tasarruf”a gidildiğini göstermesi.
Kitap Semavi Eyice’den İlber Ortaylı’ya, Beşir Ayvazoğlu’ndan İskender Pala’ya, Mehmet İpşirli’den Selim Karahasanoğlu’na, Gül İrepoğlu’ndan Çelik Gülersoy’a, Turan Baytop’tan Hidayet Nuhoğlu’na, Aykut Kazancıgil’den Ali Canib Yöntem’e, Fikret Karakaya’dan Saadi Nâzım Nirven’e kadar bu alanda kalem oynatmış akademisyen ve yazarların katkılarından oluşuyor.
Masaldan Gerçeğe Lale Devri
Mustafa Armağan
Timaş Yayınları.