Mimesis: Batý’nýn gerçeklik algýlarý
ABONE OL

 

Gerçekliðin kavranýþýnda görülen deðiþimler, bilincin deðiþimlerine dair de esaslý iþaretlerle doludur. Sanat eserlerine yansýyan gerçekliðe bakarak insanlarýn zaman içinde geçirdiði süreçleri tespit etmek mümkün olabilir. Erich Auerbach, Mimesis’inde, böyle bir niyetle yola çýkmýyor ama onun edebî analizlerinden çýkan neticelere bakýp Batýlý toplumlarýn bilinçlerindeki deðiþimleri edebiyatlarýna yansýyan gerçeklik algýlarýndan görmek þaþýrtýcý. Peki nedir gerçekliðin kavranýþýna bakarak görebileceðimiz deðiþimler? Doðrusu bunu burada özetlemek mümkün deðil. Belki meraklý okur bunun için Mimesis’in Türkçe tercümesinin elimizde olmadýðý dönemde Fatma Erkman Akerson’un kaleme aldýðý Mimesis’i Okumaya Baþlarken’e baþvurabilir. Dilbilim ve göstergebilim çalýþmalarýndan tanýdýðýmýz Akerson’un bu çalýþmasý, dikkate deðer bir özet sunuyor gerçekten de. Lakin ciddi okurun elinde artýk Mimesis’in tercümesi bulunmakta. Özette göremeyeceði nice hususiyeti orada görüp istifade edebilir. Ýsteyeni, bununla da yetinmeyip Auerbach’ýn 1936-1948 yýllarýnda Ýstanbul Üniversitesi’nde hocalýk yaptýðý sýrada kaleme aldýðý Mimesis etrafýnda oluþan tartýþmalarý Kader Konuk’un Doðu Batý Mimesis kitabýndan da takip edebilir. Hasýlý uzun süredir Auerbach ve baþyapýtý Mimesis etrafýndan kalkmayan sisin daðýlmasý için artýk yeterli imkân söz konusu. Benim niyetim ise baþka… Auerbach’ýn Mimesis boyunca edebi analiz çabasýnýn ardýnda saklý kalan “yorumcu”luðuna kýsaca iþaret etmek istiyorum. Ama tabii önce onun analiz yöntemine eðilmek gerek.
 
 
MOTÝFLERÝ SINAMAK
 
Auerbach, Batý edebiyatýnda gerçeklik tasavvurunu gözler önüne serebilmek için Homeros’tan Virginia Woolf’a kadar uzanan çizgide farklý dönemlerde farklý yazarlarýn kaleminden çýkan edebî eserlere odaklanýyor. Onlardan belli motiflerin varlýðýný gözeterek seçtiði parçalarý dilin kullanýmý açýsýndan inceliyor. Parçasýný sunduðu eserlerin kimi zaman bütünü kimi zamansa ait olduklarý baðlam hakkýnda kýsa bilgiler verse de seçtiði metinlerin gerçekliði yansýtýþýný ortaya koyan yanlarýndan asla uzaklaþmýyor. Öyle ki birkaç bölüm sonra çalýþmanýn bir matematiðinin olduðunu ve öylece ilerleyeceðini hemen anlýyorsunuz. Yazardan, analizinden biraz olsun uzaklaþýp ele aldýðý eserlerin öncelik ve sonralýk iliþkisi içindeki durumundan öte “yorum”lar bekliyorsunuz. Ama nafile. Auerbach, mümkün olduðunca anadilindeki haliyle eserine alýp koruduðu metinleri cümle cümle, terkip terkip, kelime kelime inceliyor. Zaruri olmadýkça meselesinin dýþýna çýkmýyor. Mukayeselerini hep en tatlý yerinde kesiyor. Bu nedenle takibi dikkat isteyen, sevmeyeni için sýkýcý olabilecek bir uzmanlýk sergiliyor. Ancak ilgilisi, seveni için onun bu titizliði oldukça öðretici. Zira edebî esere ona bu niteliðini verenin dilin sarf ediliþi olduðunu çok net görebiliyorsunuz. Aurebach’ýn niyeti, bu yolla Batý edebiyatýnda gerçekliðin tasvirinin çaðlar boyunca geçirdiði deðiþimi izlemek. Kuþkusuz önünde devasa bir yýðýn var. O da bunun farkýnda olarak hareket ediyor ve söz konusu yöntemi seçiyor: “ (…) zaman içinde yavaþ yavaþ ve bir çýkar ve hedef gözetmeden oluþturduðum motiflerin kýlavuzluðuyla hareket etmek; dilbilimcilik uðraþým sýrasýnda içli dýþlý olduðum, âdeta canlý birer metin haline gelmiþ bir dizi eser aracýlýðýyla bu motifleri sýnamak hem verimli hem de akla yatkýn bir yöntem kanýmca. Gerçekliðin tasviri tarihin o temel motiflerinin -gördüðüm kadarýyla- gerçekçi herhangi bir metin aracýlýðýyla ortaya konabileceðine inancým tam çünkü.” 
 
Auerbach’ýn bu cümlelerinin Wirginia Wolf’un eseri vesilesiyle çaðdaþ dönemde gerçekliðin tasviri konusunu tartýþýrken dile geldiðini söylersek, okur buraya kadar yöntemiyle olduðu kadar tertibiyle de dikkat çeken Mimesis açýsýndan bir “kusur” olarak görebilir. Gerçekten de Mimesis, konusuna birden baþlayan ve ancak sona geldiðinde kendini olabildiðince kýsa izah eden yanýyla dikkat çekiyor. Önsözü ve sonsözü gövdesi olmuþ bir kitap. Yazarýnýn umudu, gayretinden ve oldukça naif þu son sözlerden belli oluyor: “Dilerim incelemem, gerek eski arkadaþlarýma gerek kitabýn adresi olarak öngörülen diðer insanlara ulaþýr ve Batý tarihine tutkusunu berraklýðýna halel gelmeden koruyan herkesi yeniden bir araya getirmeye bir nebze katkýda bulunur.” 
 
 
TAKDÝRE ÞAYAN BÝR CÝDDÝYET
 
Niçin bu denli naif Auerbach? Nasýl olmasýn ki… Auerbach, Nazi rejimi 1933’te Almanya’da iktidara geldiðinde barýnamayarak Türkiye’ye yerleþen Yahudi bilim adamlarýndan biri. Hocasý Leo Spitzer, Ýstanbul Üniversitesi Roman Filolojisi’ndeki görevinden ayrýlýrken yerine onu öneriyor. Yeni kurulanan Yabancý Diller Yüksekokulunun baþýna getirilmesiyle birlikte Auerbach’ýn Türkiye günleri baþlýyor. Mimesis, Ýstanbul’da “Batý tarihine tutkusuna halel gelmeden korumak” isteyen biri tarafýndan yazýlýyor. Okurunun, eski arkadaþlarý ve söz açtýðý tutkuyla dolu insanlar arasýnda olduðunu biliyor. Her bakýmdan takdire þayan bir ciddiyetle karþý karþýyayýz.
 
HAMLET VE DEMONÝK AURA
 
Auerbach’ýn edebî analizlerin arasýnda saklý kalan “yorumcu”luðu, dedik… Goethe’nin meþhur Hamlet yorumunu, yönteminin ve tertibinin nazik sýnýrlarý içinde kalarak “tartýþtýðý” satýrlar en az þairinki kadar esaslý. Goethe, Hamlet kiþiliðinde yumuþak huylu, hassas, idealist yaklaþýmýyla mükemmelin peþinde koþan, alçakgönüllü, güçlü kiþiliðe sahip olmayan bir genç görüyor: “kendisinden büyük bir edim beklenen kiþinin ruhu, edimin üstesinden gelecek kapasitede deðildir (…) hoþ, saf, kibar, ziyadesiyle iyi ahlaklý bir varlýk, kahramanlarda olmasý gereken tutkudan yoksunluðu yüzünden, taþýyamadýðý ama sýrtýndan da atamadýðý yükün altýnda ezilir.” Shakespeare’in Kral V. Henry’den aldýðý kýsa pasajý stilistik açýdan irdeledikten sonra ünlü tiyatrocunun eserlerine açýlan Auerbach, Goethe’nin bu görüþlerine karþý þu çarpýcý yorumu yapmaktan alýkoyamýyor kendini: “Her ne kadar her þeyi belirleyecek eylemi ikide bir ertelese de eserin en güçlü figürüdür Hamlet. Saygý, çekingenlik, çoðu halde de korku yaratan demonik bir aurayla sarmalanmýþtýr. (…) Gel gör ki onu öç almanýn eþiðine getiren olaylar, kararlýlýðýný felce uðratýr. Bunu karakter zaafýyla, “kahramanlarda olmasý gereken tutkunun” eksikliðiyle açýklamak mümkün mü peki? Tam tersi, güçlü, neredeyse þeytani, doðaüstü zenginlikle donanmýþ bir mizaçta kuþkunun ve hayattan býkkýnlýk duygusunun güç kazanmasý, karakterin tüm aðýrlýðýnýn tam da bahsettiðimiz yana kaymasý deðil midir güçlü bir kiþiliðin, ruhunun dalgalanmalarýna kapýlmasý? Bu dalgalanmalarýn ezici üstünlüðünün, yaþama ve inisiyatif gösterme yükümlülüðünü, usandýran bir eziyete dönüþtürmesi?” Auerbach’ýn bu yorumu, onun edebî eserleri stilistik açýdan ele alýp gerçekliðin tasvirini tespit etmeye yönelen inceleme ve ifade gücünün yanýnda yorum gücünün de bulunduðunu açýkça gösteriyor. Çok güçlü bir empati yetisine sahip Auerbach. Ýnsanýn farklý veçhelerini görebiliyor. Bu nedenle de edebî analize yöneldiðinde de yoruma baþvurduðunda da ondan çok þey öðreniyorsunuz. Hatta daha fazla yorumda bulunmadýðýna hayýflanýyorsunuz.  
 
 
Mimesis’i, “Batý tarihine tutku”yla yazýlmýþ baþka iki eser, Harold Bloom’un Batý Kanonu ve Ernst Kris ve Otto Kurz ikilisinin kaleme aldýklarý Sanatçý Ýmgesinin Oluþumu ile birlikte okumalý. Böylece Batý edebiyatýnýn gerçekliði kavrayýþýna yönelen eserler ve onlarý üreten zihinlerin iþleyiþini birlikte görmek mümkün olabilir. Bu üç eseri de titiz bir yayýn sürecinden sonra dilimize kazandýran Ýthaki Yayýnlarý tebriki hak ediyor. Zira bu türden eserlerin çeviri süreci kadar yayýmlanma süreci de türlü titizlikler gerektiriyor. Sözgelimi Mimesis’teki metin alýntýlarýný renklendirerek yayýnlamak en dikkatli gözün bile kaçýracaðý stilistik incelikleri görmeyi kolaylaþtýrýyor. Buna, çevirmenlerin Auerbach’ýn dilinden Türkçe konuþtuðu anlarý da ekleyelim. Don Kiþot ve Sancho’nun hallerinin anlatýldýðý yarým sayfada geçen “hazýrcevaplýðýnýn incileri”, “hepsinin altýndan kalkmasý”, “ateþle oynamak resmen” gibi deyimler, çevirmenlerin romanýn groteks yanlarýna Türkçedeki eþliklerinin güzel örneklerinden. Kanýmca Auerbach’ýn analizleri, Bloom’un yorumlarý ve sanatçý imgesinin oluþumunu þekillendiren anekdotlarýn inceleyen Kris ve Kruz’un tespitleri, Batý edebiyatýný derinlemesine kavramak isteyenler için sýký birer kaynak olarak ellerinin altýnda artýk. Ýsteyen ayrý ayrý isteyen benim yapmaya çalýþtýðým gibi beraberce okuyup düþünebilir.   
 
 
 
 
Batý Kanonu
Harold Bloom
Ýthaki Yayýnlarý
 
Sanatçý Ýmgesinin Oluþumu
Ernst Kris, Otto Kurz ikilisinin kaleme aldýklarý 
Ýthaki Yayýnlarý
 
 
 
Mimesis
Erich Auerbach
Ýthaki Yayýnlarý