Niçin herkes ölüm yokmuş gibi davranıyor?
ABONE OL

Uğur Batı ve Deniz Bayramoğlu’nun insan, ikna, bilinçaltı, algı, zaman, sadakat, cazibe, umut, arzu, tüketim, erdem ve daha pek çok kavram üzerine sorular sorup yanıtlar aradıkları kitabı Üzgün İnsandan Özgür İnsana, Destek Yayınları’ndan çıktı. Kitapta adeta insana dair ne ararsanız var. Yazarlara göre bu bir yolculuk ve içinde reçete yok, teknik yok, sihir yok, sadece derinlik var.Kitabının yazarlarından Uğur Batı ile insanı ve ötesini konuştuk.  

Kitapta insanı çepeçevre anlatmışsınız.

Her şey var ama siz nasıl baktınız insana?

Çok güzel bir Latince söz vardır, insana dair serzenişte bulunacağım zaman bolca başvururum: “Homo non intelligendo fit omnia…” Yani; “İnsan ne olduğunu anlamadan insan olmuştur…”

Söz öbeği şöyle devam eder: “Bu yüzden bir nebi; dünyadaki tüm hikâyelerin insanın aslî vatanına dönüşüne dair olduğunu söylermiş ve eklermiş: Tüm dünya merhamet yasasıyla ayakta durmaktadır!”Ne kadar da doğru bir söz. Etrafımızda olup bitene bakın…

Doğa mahvoluyor, ekilebilir araziler hızla azalıyor, su kaynakları tükeniyor. Mevsimler değişiyor, küresel ısınma felaketi etkilerini gösteriyor. Savaşlar, yıkımlar, şiddet, istismar, taciz, ganimet kültürü, isyanlar, zan, tecessüs, felaketler ve küfür… Dünyanın her yerinde hâkim olmuş. Nasıl oluyor da böyle oluyor bu?

Aslında cevabı basit. İnsan, bizce evrenin en büyük karmaşası. Kararbiliminde bir söz söyleriz, bizce çok kritiktir: İnsanlar sonsuz derecede karmaşık ve ilginçtir, lakin çıktıları bir o derece basit olabilir. O nedenle insanı anlatan bir kitabın insanı çepeçevre irdelemesi gerekir. Bunu yapmaya çalıştık biz de. Kitap da pek çok disiplinden faydalanarak insanın fabrika ayarlarına ilişkin olağanüstü konulara girdik, sıra dışı cevaplar vermeye çalıştık.

Hep vurguladığınız bir şey var. Kitap bir teknikler, reçeteler, yöntemler kitabı değil diyorsunuz. Ne demek istiyorsunuz?

İnsanı ve insanın derinliğini hak edecek bir kitap yazmak istedik. Laf söz cambazlığından uzak ama anlaşılır bir kitap olmasını istedik. Kitabın kısımlar ve bölümler halinde yazılması insanların onu rahat okumasını sağladı. Başlıkları özellikle seçtik. Hiçbiri boşta kalmasın istedik. Ufuk açmak istedik. Popüler bilimle insanı birleştirebileceğimiz bir kitap yazdık. İnsanı derinliğinde yakalamak amacımız oldu. Ruh, zihin ve beden üçlemesinde doğanın en karmaşık formasyonlarından biri olan insana hak ettiği değeri vermek istedik.

Peki bir okur niçin okumalı bu kitabı?

Kendi kendisini anlayabilmek, kendi mucizesine şahit olabilmek için okumalılar. Bu hayatı birlikte yaşadığımızı bilen ve yaşamdan muzdarip olduğunu düşünen herkes okumalı. Hayattaki en önemli şeylerden biri yaşadığımıza dair şahitlikler bulmak ve oluşturmaktır. Kendi hayatımıza şahitlik edebilecek insanlar biriktirmeliyiz. Aynı dönemde aynı ülkede yaşadığımız insanlara bir de buradan bakın demek istedik. İnsan, sevilmesi çok çaba isteyen bir varlıktır. İçimizde birbiriyle savaşan biri iyi biri kötü iki köpek var. Biz genelde kötü olanı besliyoruz. Beşerden insana gelmiş varlığa bakınca da aşık oluyorsun. Yaratanın içine üflemiş olduğu ruhun ışıl ışıl parladığını görebiliyorsun. Birçoğumuz onu karartmak için çok uğraşsak da her birimiz gerçekten parlıyoruz. Ancak bu yolculukta kitapta sorduğumuz şu soruları herkesin sorması gerekiyor: Nasıl bir şey bu insan? Niçin dünyayı bu hale getiriyor? Herkes delirdi mi? Niçin herkes ölüm yokmuş gibi davranıyor?