Necmi Sönmez’in 1987’ten 2014’e kadar geçen sanatsal- yazýnsal serüveninden yola çýkarak bir araya getirdiði, sanat üzerine yorumlarýný içeren Þimdiki Zamanýn Yanýnda ya da Karþýsýnda adlý kitabýnýn kapaðýnda Nahide Dikel’in tasarýmýyla; Altan Gürman’ýn Montaj 1’inden bir kesitle birlikte Yaðýz Özgen’in Point Of Ýnterest’inden bir kesit ve Füsun Onur’un Opus 2 Fantasia’sýndan, yüzeyden cepheye doðru geniþleyen bir baþka kesit birlikte yer alýyor. Bu bir yönüyle YKY Sanat dizisinin bildik kapak tasarýmlarýna denk düþen ama bir baþka yönüyle de Necmi Sönmez’in yirmi yedi yýldan bu yana peþine düþerek izlemiþ olduðu sanatsal tanýklýðýn izlerini de ele veren tasarýma bakarak bile Þimdiki Zamanýn Yanýnda ya da Karþýsýnda adlý kitabýn neyi anlatmak istediðini görmek mümkün.
Çeyrek asýrdan fazla bir sanatsal izleðin yazýnsal bir dökümünü çýkarmýþ böylece Necmi Sönmez. Kitapta yer alan yazýlarý okuyunca kesin bir biçimde ya bir sanatsal duygu yakýnlýðýnýn ya da bunun tam tersi bir yabancýlýðýn kapýlarý açýlýyor okurun önünde. Öyle ki Necmi Sönmez’in oldukça geniþ bir zaman kesitine yayýlan yazýlarýna eðildikçe aslýnda onun bizi bir þimdiki zamana çaðýrdýðýný ve çaðrýldýðýmýz bu zaman içinde de ya bu zamanýn yanýnda ya da tam karþýsýnda yer alarak durabileceðimizi sezinliyoruz.
Yinede þunu eklemek gerekiyor; karþýsýnda ya da yanýnda da dursak Necmi Sönmez’in bizi çaðýrdýðý bu zaman kesitinde takýnmýþ olduðumuz tavýrla bir karþýtlýk ya da taraftarlýk seçimiyle baþ baþa kalmaktan öte, durduðumuz yerden sanata bakýþ açýmýzý gözden geçireceðimiz daha geniþ bir düþünsel alana geçiveriyoruz. Necmi Sönmez’in bu yazýlarla asýl yapmak istediðini de iþte bu alanýn orta yerinde durarak anlayabiliyoruz…
Karþýmýzda oldukça uzun bir sürece yayýlmýþ bir gözlemler bütünü olduðunu hissediyoruz böylece, bir yandan bu yazýlarda bir sanatsal ilginin kendi mecrasýný bulmak için akarak verdiði mücadelenin izlerini gözlemlerken bir yanda da ne yapýlýrsa yapýlsýn üstesinden gelinemeyecek bir ilginin son tahlilde insaný nerelere ve hangi birikimlere ulaþtýrabildiðini izleyebiliyoruz.
EVRENSEL BÝR SANAT ALGISINA YÜKSELMEK…
Ýþte bundan dolayý da son birkaç yýldan bu yana küratörlük olarak da adlandýrýlan bir sergi yapýmcýlýðý ve özgün bir sanat tarihçiliðinin verimlerine kadar yürüyen bir çabadan evrensel bir sanat algýsýna yükseliþin mümkünlerini çözüp çýkarabiliyoruz. Bu çözümleme neticesinde ise aslýnda Necmi Sönmez’in ortaya koymuþ olduðu bu derin izlekli yazýnsal çaba ile ‘bu böyledir…’ diyerek dediðini kesinleyen bir yorumsamalar bütününden öte tartýþmaya ve zenginleþmeye yol açan bir yorumsal çeþitliliðin peþine düþtüðünü görüyoruz.
Bu yorumsal çeþitlemenin bizi götüreceði yerde ise çoklarýnýn bir ezbere uyarak ‘sanatýn kural tanýmaz dünyasý’ þeklinde tarif etme kolaylýðýný yeðleyiþinin tam aksine, bir kuralsýzlýklar dünyasýna varmaktan çok olsa olsa Howard Saul Becker’in baþarýlý bir portresini çýkarmýþ olduðu ve çoðumuz için yakýnýmýzdaki uzak hükmünde olan çoðul bir dünyanýn ‘Sanat Dünyalarý’nýn ülkemizdeki ard zamanlý bir izdüþümüne ulaþtýðýmýzý söyleyebiliriz…
Bu bakýmdan Necmi Sönmez’in yazýlarýndan hem bir yorumsama biçimini izleyerek öðrenmek hem de bu öðrenme sürecinde kendi yorumsama biçimimizin içeriðine dair bir bilgiye ulaþmakta mümkün.
Hatta bu mümkünden yola çýkarak ikilemlerden deðiþen anlamlara doðru ilerleyen bir Tiraje resminden baþlayýp, Türk resmindeki yapýsal sorunlara nasýl bakabileceðimizi, hem modern hem de soyut bir leke olarak Sabri Berkel resminden ayný zamanda ülkemizde modern’in baþlangýç zamaný da olan tarihlere kadar geriye gidip, sanat piyasasý, sergiler, büyüklük ve küçüklük gibi nice durumun da gerçekliðini gözlemliyoruz.
TÜRK SANATININ YAKIN TARÝHÝ
Necmi Sönmez’in ayný zamanda ciddi bir kronolojiyi de takip ederek ortaya koymuþ olduðu bu gerçeklik içerisinde sözgelimi 80’li yýllarýn baþýndan sonuna kadar ciddi bir olgunlaþma ve doruklaþma dönemini yaþayan A.Avni Çelebi’nin dönemsel çabasýný, çoðu çaðdaþýnýn açýk bir yarýþ biçiminde peþine düþtüðü çaðdaþlaþma çabasýnda uzak durarak kendi içinin keþfine çýkan ve böylece kendini gizlediði yerde peyzaj, açýk hava ve figür’ün en özgün temsilcisi olarak uzun yýllar eser veren Cevat Dereli iç serüvenini, soyut resme bakýþýnda bir bütün olarak resmin sezgiselliðine yönelerek kendi tarzýný büyük bir sabýrla sürdüren M.Nejad Devrim’in özellikle Paris soyutuna denk düþen bu tutumuyla hem kendi sanatýnda hem ülkemiz resim sanatýn da bir dönüm noktasý oluþturacak denli güçlü çabasýný, hakeza soyut sanatýn yapýyla iliþkisinde derinleþen büyük ressam Zeki Faik Ýzer’in an’dan biçim’e, yapý’ya ve jestler’e kadar geniþleyen kendi soyutunu keþfini görebildiðimiz gibi; ayný kronoloji izleðinde bir Nur Koçak’ý, hep süregelen bir aþamanýn peþinde düþ gücünün ölümüne karþý yapýlagelen bir sanat’ýn sürdürücüsü olarak Füreya’yý, üslup ve malzemenin birleþimiyle bir sýra dýþý kavramsallaþtýrmayý resmeden Altan Gürman’ý, resim tarihimizde ‘yeniler’ grubunun temsilcilerinden biri olarak yer alan ve Necmi Sönmez’e göre bir ‘gelecek kýþkýrtýcýsý’ olarak Ferruh Baþaða’yý, yine 1980’li yýllarda bir renk ve form sadeliðine ulaþma çabasý içinde, basit iç diyaloglar ve geometrik formlarla o dönem için Avrupa da yeni baþlayan ‘neo geo’ akýmýyla da yakýnlaþan form denemelerinin baþlatýcýsý Bülent Evren’i, yaptýðý tüm resimlerde resimden ve resimde olandan ziyade resmin gerisindeki insaný ortaya çýkarmaya çalýþan Mübin Orhon’u da tanýyor ve böylece günümüz Türkiye sanatýnýn yakýn tarihine dair oldukça özgün ve yol açýcý bir birikime de ayrýca tanýk olabiliyoruz…
Þimdiki Zamanýn Yanýnda ya da Karþýsýnda
Necmi Sönmez
Yapý Kredi Kültür ve Sanat Yayýncýlýk