Virginia Woolf’un odasında kalem arayışı
ABONE OL
Nil Sakman’ın üçüncü kitabı Kendine Ait Bir Kalem adıyla yakın zamanda İthaki tarafından yayınlandı.  Yazarın var olan yazılarına ilaveten Geç Osmanlı Dönemi başka bir deyişle Kuruluş Dönemi kadın yazınını analiz eden uzunca bir makalesi de ilk kez bu kitapta okur karşısına çıkıyor. Derli toplu bir çalışma olmasının yanı sıra kitabın varlığı bize ne kadar da çalışılacak konu olduğunu göstermesi açısından çok kıymetli. Kadının edebiyat dünyasında da yok sayılması, görmezden gelinmesi sadece bu ülkenin sorunu da değil kuşkusuz. Nil Sakman bütün bunları derinlemesine anlatıyor. Kuruluş dönemi kadın edebiyatından başlayarak Batı edebiyatına oradan da günümüz metinlerine dair çarpıcı örnekler sunuyor. 
 
Kadın yazınına dair bir kitapta, feminist yazar denildiğinde ilk akla gelen isim olan Virginia Woolf’tan bahsetmemek olmaz. Kendine Ait Bir Kalem ismiyle Woolf’a bir selam veren Sakman’ın kitabında, edebiyat alanındaki “erkek egemen” dile bir alternatif üretme ve onun kamusal dil alanındaki hâkimiyetini zayıflatıp devamında yok etmeye dair teferruatlı açıklamalar, analizler de mevcut. Bunu gerçekleştiren yazarların seçtiği yolları, yaptıklarını, metinlerini nasıl oluşturduklarını örneklerle anlatarak ufuk açıyor Sakman. Yani Virginia Woolf’un yarım kalan sözünü devam ettiriyor. Kadınların kalem arayışını da tıpkı ‘oda’ için verdiği mücadele kadar istekli, sabırlı ve inatla yapması gerektiğini söylüyor. Bunu yapmaya çalışanların nelerle mücadele ettiğini, bunu yapmanın yollarını, yöntemlerini, yapılmış örnekleri parçalayıp inceleyerek yazan kadına ya da kadın yazını üstüne kafa yoran herkese bir yol haritası sunuyor Nil Sakman. 
 
TEORİYLE BİRLİKTE YOL ALIN
 
Daha önce Balık Nefesi (öykü) ve Süreyya (novella) kitaplarıyla kurmaca alanında da üretebildiğini gösteren Sakman, kadın yazarların teoriyle birlikte yol alması gerektiğini, kendi poetikalarını beslemenin egemen dili zayıflatmanın başında geldiğini de söylüyor. Kadın poetikasının erkek egemen dilden ve kanondan azade oluş halinin yarattığı görünmezlikten de bahsediyor. Bütün bunları yaparken okura erk dili ve onun anahtarlarını da anlatıyor aslında.
 
Kadınları okumaya, eleştirmeye, düşünmeye, konuşmaya, tartışmaya ama hepsinden çok yazmaya ve ortak bir bellek oluşturmaya davet ediyor Nil Sakman. Yazan, okuyan, eleştiren her kadın da bu davete ses verecektir.