ERDİNÇ AKKOYUNLU
Sıralı roman tarzının dünyadaki en güçlü temsilcisi sayılan Yaşar Kemal, 8 yıl süren bir çalışmanın ardından 1997 yılında başladığı Bir Ada Hikayesi adlı dörtlemesini tamamladı. Büyük ustanın Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana ile başlayan, Karıncanın Su İçtiği ve Tanyeri Horozları ile devam eden serisi Çıplak Ada Çıplak Deniz ile sonlandı. Yaşar Kemal, son romanında da bürokrasi denen o insan öğütme makinesinin hiç devir düşürmeden her devirde nasıl çalıştığını anlattı bize Türkiye tarihinin unutulmuş en acı öyküsü mübadele ile…
Mübadele demek Anadolu insanı için acı çekmenin bir ifade biçimi aslında. Balkan Savaşları, Çanakkale, İnönü, Antep, Maraş, Urfa, Afyon ve Dumlupınar derken Anadolu insanı çok uzun yıllar boyunca acıdan ve ölümden başını alamadı. Tam cumhuriyet ilan edildi, yeni devlet kuruldu deyip rahat edeceği sırada ise nüfus değişimi denilen o mübadele ile Anadolu insanı yerinden yurdundan edildi. Türkiye ile Yunanistan arasındaki anlaşma uyarınca yaklaşık 2 milyon kişi Batı Trakya ve Atina’dan Türkiye’ye, Ege ve İstanbul’dan ise Yunanistan’a zorunlu göçe tabii olundu. Sadece dinleri gereği dilini bilmedikleri ve kendilerine yabancı olan ülkelere göç ettirilmek zorunda kalanların öyküleri ne yazık ki, toplumsal hafızasında devlet kaynaklı yaşanmış hiçbir kötü hatıra kaydı tutulmadığından hiç hatırlanmadı. Milyonlarca insan, pek çabuk değişen çağda kendi acı hikayelerinin de tıpkı yerleri yurtları gibi unutuluşunun sessiz acısını yaşadı. Ta ki, Yaşar Kemal, mübadele gerçeğini anlatan dörtlemesine başlayana kadar…
ANADOLU İNSANI İLE KARINCA ADASININ KADERİ BİRDİR
Minyatür Anadolu denilebilecek şekilde Anadolu coğrafyasının tüm özelliklerine sahip Karınca Adası’nda yaşanan zorunlu göç konusunu ele alan Yaşar Kemal, ütopik bir roman yazmak yerine gerçeğin insanı ürküten yalansız aynasını topluma çevirdi. Yoluna özel çabalarla taş koyulmasaydı eğer, 70’lı yıllarda alacağı Nobel Edebiyat Ödülü’nün de gerekçesi olarak açıklanacak doğa anlatısını edebiyata dökme başarısının zirvesinde işini iyi yapmanın huzuruyla mutlu gezinen bir Zeus gibi görünür Yaşar Kemal Bir Ada Hikayesi adlı dörtlemesinde. Anadolu’nun üç yanı denizlerle çevrili olmasına karşın kimse ne ada sözcüğünü ne de denizi pek ağzına almaz kültürümüzde. Bu sebeple Yaşar Kemal, Anadolu coğrafyasının bir parçası olan Karınca Adası’nın nasıl Anadolu’nun ta kendisi olduğunu anlatmak için daha önce Çukurova’yı, Van Gölü’nü, Erzurum kışını, Diyarbakır’ı; İstanbul’u anlatmışsa o doğa betimlemesine dayanarak kurar hikayesini… Bunu özellikle de son romanı Çıplak Ada Çıplak Deniz’de mükemmelleştirir ve toplumun göç ettirilmiş kesimlerinin yaşamak zorunda kaldığı Karınca Adası’nın ve onun insanlarının kaderinin onlardan bir haber olan Anadolu insanının kaderi ile bir olduğuna vurgu yapar…
TÜRK EDEBİYATININ EN ÖNEMLİ SİYASAL DÖRTLEMESİ
Çıplak Ada Çıplak Deniz romanında artık Anadolu’dan ve Yunanistan’dan gelip Karınca Adası’na yerleşmişlerin öykülerini sonlandıran Yaşar Kemal, bu romanda diğer üç romanda uzun uzun anlattığı karakterleri Poyraz Musa, Peri, Kerim, Nesibe, Melek Hatun, Zehra, Ağaefendi, Musa Kazım, Hayri Efendi ve Hıristo’nun hayatlarının hangi alana döküldüğünü anlatıyor. Birbirine kavuşmak için bekleyen her yaştan sevdalıyı romanında bir araya getirip mutlu sonlara imza atan Yaşar Kemal, yapıtının sonunda ise bir gerçekliğe parmak basıyor. Çanakkale Savaşı kahramanı, bölge halkına balıkçılığı öğreterek onları meslek ve para sahibi yapan Hıristo’nun nasıl önce doğduğu topraklar Karınca Adası’nda kalması için mücadele verildiğini ama bürokrasinin buna nasıl engel olduğunu dile getiriyor. Böylece Türkiye’de yaşanan pek çok hikayenin mutsuz bitmesinin nedeni olarak, devletin insanlar için değil de insanların devlet için var olduğu düşüncesi üzerine kurulan siyasal yapının insanlara verdiği zararı dile getiriyor Yaşar Kemal. Bu yönüyle de Bir Ada Hikayesi dörtlemesi, Türk edebiyatının en güçlü siyasal romanları arasında sayılıyor, en güçlü doğa anlatısı ve psikolojik eserleri unvanlarını da beraberinde taşıyarak…
BİR ANADOLU MUCİZESİNİN GERÇEĞE DÖNÜŞMESİ
Yaşar Kemal’in son romanı hem Yaşar Kemal hem de dünya edebiyatı için ayrı bir öneme daha sahip. Yaşar Kemal, 89 yaşında bir yazar. Ömrünün 60 yılını da hiç ara vermeden yazmak ile geçirdi. Son romanının sayılı nedenlerden ötürü bir yazma alışkanlığının ürünü olduğunu söylemenin mümkün olmadığı; roman için çok çalışılıp; emek verildiği ortada. Bu da bize, yazarların yaşlandıklarında genelde mesleklerini terk etmeleri geleneğine karşın, Yaşar Kemal gibi kökü Anadolu topraklarına ve edebiyatına sıkı sıkıya bağlı bir yazarın tıpkı Anadolu çınarları gibi yüz yıllarca dimdik ayakta durabileceği mucizelerinin gerçek olduğunu gösteriyor.
YENİ ROMANLAR MÜJDESİ
Yaşar Kemal edebiyatı üzerine kafa yorma girişiminde bulunduğum günlerden beri Yaşar Kemal ile görüşürüm. Son olarak da romanını baskıya verdiği haberinin basında yer alması üzerine usta ile telefonda konuştum. Bana yazmak istediği yeni romanlarının konularını anlattıktan sonra, “Ölüm meleği gelene kadar yazmaya devam edeceğim. Başka ne yapacağım ki?” ifadelerini kullandı. Yaşar Kemal, yazar olmak isteyen gençlere de “Aklınızdaki her şeyi yazın. Hiçbir şeyi atmayın. Kendinize güvenin ve çok okuyun” önerilerinde bulundu ve bunu da aynı sınıfa girdiğim için benim yazmamı istedi… Umarım, Yaşar Kemal’in zihninden kalemine dökülmeyi bekleyen yeni romanlarını da ustanın edebiyatımıza kazandırdıklarını düşünerek yazmak mutluluğunu bir kez daha yaşar ve kemal’e ererim….
Çıplak Deniz Çıplak Ada
Yaşar Kemal
Yapı Kredi Yayınları