Genç ölen yazarlar listesine 47 yaþýndaki vedasýyla giren George Orwell (d.1903-ö.1950), ayný zamanda dünya edebiyatýný en çok etkileyen yazarlar sýralamasýnýn da üstlerinde. Nasýl olmasýn ki. Orwell, hem Hayvan Çiftliði hem de 1984 romanlarýyla kurduðu yazýnsal dünyada, edebiyatýn imkânlarýnýn ne geniþ olduðunu hatýrlattý. Hayvan Çiftliði, eþitlik ve emek ilkesi üzerinde dünyayý etkileyen tüm fikirler üzerine, kiþinin çabasýyla ve yaratýcýnýn verdiði armaðanlarla birbirinden ayrý olduðu fikrinin manifestosu oldu. Bu özelliðiyle de ayaða kalkýp insan gibi konuþabilen domuzlarýn evrim sürecinin finalleþtiði roman, dünya edebiyatýnýn eleþtiri konusundaki hem en derin hem en deðerli yapýtý unvanýný aldý. 1984 romaný da, George Orwell'in yazarlarýn dünyanýn geleceðine iliþkin kahinlerden daha yetenekli yaratýldýklarýnýn en edebi ve ebedi kanýtý oldu. Büyük biraderin dünyayý gözetleyen ikliminde geçen roman, bireyin doðru ve yanlýþ kutuplarýnda toplanabilecek davranýþlarýnýn özgür ve denetlenemeyen doðasýna vurguydu...
Dünya edebiyatýnda iki tane ölümsüz metin yaratabilmiþ George Orwell nasýl bir hayat sürdü peki? Bunu sordurtan George Orwell'in kurgusal olduðu kadar özyaþamsal deneyimlerden beslenen metinlerinden kaynaklanýyor. Orwell'in eþitlik ve bireyin özürlüðünü temel aldýðý iki romaný, Orwell'in çetin yaþamýnýn da özeti niteliðinde. Bu sebeple de Paris ve Londra'da Beþ Parasýz adlý romaný George Orwell'i de, onun edebiyatýný da ve bugünün Avrupa'sýný da tanýmak için biçilmiþ kaftan. George Orwell'in dünyanýn aþk þehri unvanýna sahip Paris'in kalbine giden yoldaki istasyonda mideye hitap eden restoranlarýn görünmeyen kýsmýndaki iþçilik romanýn ana konusunu oluþturuyor. Her ne kadar suç dünyasýný anlatmasa da gerçekten zemin altýnda geçtiðinden ve tüm o ihtiþamýn yaratýldýðýný anlattýðýndan Paris'in yer altýsý da denilebilecek roman, modern Avrupa'ya ideolojisiz bir bakýþ ayný zamanda. Bu sizi þaþýrtmasýn.
GERÇEKLÝKTEN BESLENEN BÝR YAZAR
George Orwell'in Hayvan Çiftliði ve 1984'ü ne kadar ideolojik metinlerse Paris ve Londra'da Beþ Parasýz romaný da bir o kadar ideolojiden uzak. Çünkü Paris'in ve Londra'nýn 1930'lardaki görünümünü hiçbir ideolojik gerçeði kendi çýplaklýðýndan daha yalýn anlatamazdý. Bu ayrýma vararak, yolunu gerçeðin kendisinden beslenmeyle seçen Orwell, ilk doðrusunun da altýna imza atmýþ oluyor. Paris'in arka mahallelerinde bir göz odada çoðu zaman elbiselerini rehincilere vererek karþýlýðýnda bir somun ekmekle bir hafta geçirenlerin hikâyesini anlatýyor Orwell. Kendisi de defalarca bu yolla açlýktan ölmemek için mücadele veren yazar, ABD'den sürgün edilmiþ Rus asýllý arkadaþýnýn her biri hüsranla sonuçlanan zengin olma mücadeleleri sýrasýnda açlýktan ölmemek için, Paris'in gösteriþli otellerinin restoranlarýnda çalýþýyor. Orwell, o restoranda parasýz yiyenlerin bile borcunu ödemesi için gönderilmediði yer altýndaki mutfakta çalýþtýrýlýyor. Yaklaþýk elli derecelik sýcakta, sürekli bir yerlere çarparak, buharlaþmamak için litrelerce su ya da þarap içerek ve çabuk terlediðinden sarhoþ olamayarak günde 17 saat aralýksýz çalýþýyor... Çalýþtýðý ve para kazandýðý halde, Paris'in en alt sýnýf insaný muamelesini üstelik Ýngiliz olmasýna karþýn bir çelik sertliðinde gören Orwell, hayatý o mutfak adlý delikte geçse bile sonunda ikinci gün yine çalýþmazsa aç kalacaðýný anlayarak soluðu Londra'da alýyor...
HAYAT SINAVININ EN ZOR YERÝ
George Orwell'i Londra'da bekleyen ise Paris'in karmaþýk ama yine de birkaç hafta üstünden geçse bile karnýný doyurabileceði imkânlarý karþýsýnda çok sert bir acýmasýzlýk oluyor. Londra'da borç isteyebileceði bir arkadaþý ya da geceliði 1 Peny'e bile kalabileceði yer olmadýðýndan önce tüm parasýný tüketiyor. Sonra sokaktan toplanan izmaritler ve ekmekleri nasýl idareli kullanýrsa hayatta kalabileceðini, parkta hangi saatte giderse polis tarafýndan dövülerek uyandýrýlýncaya kadar dinlenebileceðini öðreniyor. Hayat sýnavýnýn en zor yerinden imtihan edilen George Orwell, günümüz insanýnýn bunlardan küçücük kýsmýný bile görse hayata ve yaratýcýya karþý isyanýný göstermiyor. Onun yerine duruma uyum saðlayarak, berduþ viranelerinde ve evsizler için devletin 1984'ün yaþam alanlarýna çok benzeyen toplama kamplarýnda gününü geçiriyor. Yine Hayvan Çiftliði'ndekilerin kendi yaþamlarýna dair düþüncelerine benzeyen toplu berduþ seanslarýnda güzel bir yaþama dair hayaller kurarak zamanýný harcýyor.
AMA NEYÝ SÖYLÜYOR
Paris ve Londra'da Beþ Parasýz, Türk okurunu Hayvan Çiftliði ve 1984'ün vurucu gücüyle tanýdýðý George Orwell'den çok daha baþka bir Orwell ile tanýþtýrýrken, modern Avrupa'nýn da nasýl yoksullarýn terleri üzerinde yükseldiðini anlatýyor. Hiçbir medeniyetin ezilenlerin üzerinden baþka yerde yükselmediðini kafamýza çakan roman, yazarlarýn hayatlarýnýn ne geçmiþte ne de bugün kolay olmadýðýný anlatýyor. Aslýnda roman, George Orwell'in her þeye raðmen hayata dayanma gücünü apaçýk ortaya koyarak, zorluklarýn hayatýn tadý tuzu olduðunu da çok belirgin anlatýyor...
Paris ve Londra'da Beþ Parasýz
George Orwell
Çev. Berrak Göçer
Can Yayýnlarý