Baþýný örtenler manifestoya ihtiyaç duymuyor!
ABONE OL
"Dindarlaþma ve Muhafazakârlaþma Örneði: Sonradan Tesettüre Giren veya Baþörtüsü Takan Kadýnlar Üzerine Sosyolojik Bir Araþtýrma" adlý bir çalýþmaya imza atan akademisyenlerden Dr. Harun Tunç ile son yýllarda tesettür konusunda yaþanan deðiþim ve dönüþümü konuþtuk.

Son yýllarda sýklýkla baþýný açan, yaþam tarzýný deðiþtiren kadýnlarý konuþuyoruz. Ancak siz sonradan tesettüre girenler üzerine bir akademik çalýþma yaptýnýz. Neden ilginizi çekti bu konu?

Dediðiniz gibi son yýllarda baþörtüsünü terk eden kadýnlar üzerine onlarca çalýþma yapýldý bir anda. Neredeyse hepsi de sekülerleþme baðlamýnda iþlendi. Medya da bu konuya fazlasýyla ilgi gösterince konunun sýcaklýðý süregeldi. Baþörtüsünü terk eden kadýnlar üzerine sosyal medyada veya çeþitli paylaþým platformlarýnda ilk görünürlükler ya da ilk akademik çalýþmalar ortaya çýkmaya baþladýðýnda bir ilgi patlamasý yaþandý, bilerek ya da bilmeyerek popülerleþtirildi. Tam da bu noktada aslýnda sonradan tesettüre giren veya baþörtüsü takan kadýnlar üzerine de çalýþýlmasý gerektiðini ve bunu yapabileceðimi ilk kez düþünmeye baþladým. Makalemiz yayýmlandýktan sonra da böyle bir çalýþmaya süreç içinde önemli bir ihtiyaç doðduðu ve çalýþmanýn önemli bir boþluðu doldurduðu konusunda dönütler aldýk. Elimizde son yýllarda sonradan baþörtüsü takan kadýnlar mý yoksa baþörtüsünü terk eden kadýnlar mý daha fazla sorusuna cevap verecek araþtýrmalar yok. Fakat Türkiye'de on yýllar içinde bazý araþtýrmalardan hareketle baþörtülü kadýn sayýsýnda bir düþüþ olduðu tespit edilmedi. Kimi zaman köyden kente göç süreciyle veya baþörtülü kadýnlarýn kamudaki yerini almaya çalýþmasý süreciyle iliþkilendirilmek üzere özellikle Türkiye'nin batýsýndaki büyükþehirlerde on yýllar takip edilip kýyaslandýðýnda 2000'lerden sonrasýna göre 70'ler ve 80'lerde bu kadar baþörtülü kadýn olmadýðý dile getirilmektedir. Biz kendi çalýþmamýzda bütün bu süreci "baþörtü akýþkanlýðý" þeklinde ifade ettik. Zira uzun bir süredir sekülerlik ile dindarlýk durumlarý arasýnda birincisi akýþkan bir süreç olarak ifade edilmeye daha istekli davranýlýp sekülerleþme kavramý ile vurgulanýrken ikincisi daha donuk ve duraðan bir süreç olarak konumlandýrýlýyor. Literatürde sekülerleþme kavramýnýn karþýsýna "din" kavramýnýn daha fazla konulmasý da bununla ilgili. Oysa "dindarlaþma" kavramý ve bu kavrama dair tespit edilecek örnekler yoluyla dinin de akýþkan bir olgu olduðu ortaya konulabilir. Fakat dediðim gibi bizim çalýþmamýz rakamsal bir çalýþma deðildi, sonradan baþörtüsü takan veya tesettüre giren kadýnlarýn da hikâyelerinin ortaya konulmasý sosyolojik açýdan önem arz ediyordu ve bunu yaptýk. En nihayetinde sosyoloji, din sosyolojisi gibi alanlar da öyle ya da böyle bu tür karþýtlýklardan ve bu tür karþýtlýklarý çözümlemekten beslenir.

Türkiye'de 'baþörtü'süne yüklenen çok farklý sosyal, politik, ideolojik anlamlar var. Sonradan örtünenler bu kararý verirken nasýl bir süreç yaþýyor, tüm bu anlamlar onlar için engel oluyor mu süreç içerisinde? Tesettür ve özgürlük arasýnda nasýl bir iliþki var, özgürlükleri kýsýtladýðý yaklaþýmý kadýnlarýn karar verme sürecinde etkili oluyor mu?

Elbette oluyor. Toplumsal algýda hâlâ baþörtülü veya tesettürlü olmak açýk giyimli olmak karþýsýnda "zayýf" veya "özgürlüðe aykýrý" bir davranýþmýþ gibi algýlanabiliyor. Bunu sonradan tesettüre girme kararý almýþ kiþilere yönelik geliþtirilen aile ve çevre önyargýlarýnda, siyasi-politik iklim bugün buna genellikle müsaade etmese de acaba bir gün gelir ve ben eðitim ve iþ hayatýnda bir sorunla karþýlaþýr mýyým kaygýsý ve bütün bu dýþsal kuþatmalarýn tesettür veya baþörtüsü kararý alan kiþinin içinde yarattýðý iç gerilimlerin dile getiriliþinden anlayabiliyoruz. Bu iç gerilimin içinde baþörtüsü ile mesleði uyumlaþtýrma problemi, örneðin özellikle sporcu kiþiliklerde, güzellik ve beðenilme kaygýlarý da önemli bir yer kaplýyor. Bugün kadýna dayatýlan güzellik biçimlerinin giderek daha fazla açýklýk ile özdeþleþtirildiðini görmek için kâhin olmaya gerek yok. Bütün bunlar toplumda henüz baþörtülü olmak ile güçlü olmak, özgür olmak, yeteneklerini ortaya koymak, kendi yaþamýnýn bizatihi öznesi olmak gibi durumlar arasýnda kurulan iliþkinin bir þekilde zayýf olduðunu gösteriyor. Dolayýsýyla Türkiye'de baþörtüyü tercih etmenin açýk bir kýyafeti tercih etmenin karþýsýnda travmatikmiþ gibi ya da daha özgüvensiz bir tercihmiþ gibi algýlandýðýna dair emareler var. Diðer taraftan toplumda baþörtülü kadýna dönük önyargýlar veya baþörtülü kadýnýn bir þekilde zihninde yer edinen bu tür þemalar bugünün meselesi deðil. Bu aslýnda eskisine göre epeyce azalmýþ olsa da tesettürün veya baþörtünün toplumdaki süregelen "olumsuz" kodlanýþý ile bir ilgisi var. 28 Þubat bu konuda derin bilinç yaralanmalarý açtý toplumda. Fakat bilakis tesettüre girmekle birlikte özgürlüðünün arttýðýný, özgürleþtiðini ifade eden benlik bütünlüðü noktasýnda daha pozitif ifadeler ortaya koyan kadýnlar var. Yani baþörtülü kadýna yönelik süreç içinde geliþtirilmiþ ve toplumsal algýyý kuþatmýþ önyargýlarý veya olumsuz þemalarý bugün yeni kuþaklarýn yýkmaya baþladýklarýný eklemek gerekiyor. Tam da bu baðlamlarýn psikoloji ya da din psikolojisi gibi alanlarda etraflýca çalýþýlmaya devam edilmesi gerekir.

Baþýný açanlarýn çoðu özellikle sosyal medya hesaplarýndan birer 'özgürlük' manifestosu paylaþarak kendilerini bulduklarýný ifade ediyorlar. Peki tesettürü seçenler bu eylemi neden ve hangi motivasyonla yapýyor?

Burada iki farklý süreç gibi gözükse de ortak paydalarý da olan süreçler olarak karþýmýza çýkabiliyor her iki durum. Zira bizim görüþtüðümüz kadýnlar içinde de özgürlük, bireysellik kavramlarýna atýf yaparak örtünme kararý aldýðýný ifade edenler bulunuyor. Ayný þekilde "kendimi buldum" ifadelerine de rastlanýlýyor. Kýsacasý her iki grubun süreçleriyle ilgili ifadelerinde iç çatýþmalarýn olduðu tespit edilebilmektedir. Fakat burada, sonradan baþörtüsünü terk eden veya tercih eden iki grup arasýnda þöyle bir farklýlýk ortaya çýkýyor. Biri daha önce çevre ve aile tarafýndan kendisine dayatýlmýþ olduðunu düþündüðü tesettürü bireysel bir kararla terk ettiðini ifade edip bunu bir manifestoya dönüþtürürken diðeri de aslýnda bir þekilde çevresinden etkilenerek edindiði ya da kendisine dayatýlmýþ olan açýk giyim tarzýný deðiþtirme kararý aldýðýnda bunu bir manifestoya dönüþtürme ihtiyacý hissetmiyor. Mesela son zamanlarda henüz yaygýn olmayan fakat bir þekilde duymaya baþladýðýmýz ve sosyal medyada da bazý görüntüleri ortaya çýkan "tesettüre girme partisi" þeklinde isimlendirilen bazý akýmlar var. Bunu ben hem araþtýrmamýzdaki kimi katýlýmcýlarla hem Ýlahiyat Fakültesindeki kýz öðrencilerle konuþtuðumda bu tür akýmlara olumlu bir tutum beslemediklerini gördüm. Ýnançsal bir gerekliliðin de olduðu bir olayýn uluorta gözler önüne serilmesini pek doðru bulmadýklarýndan hikâyeleri daha kýyýda kenarda kalýyor gibi. Elbette tesettürü terk eden kadýn grubu da süreç içinde genellikle kendini gizli tutmak istedi. Fakat dýþarýdan ilgi çok yüksekti. Aralarýndan bireysel bazý örnekler sosyal paylaþým platformlarýnda daha görünür çýkýþlar yaptý ve çok büyük etkileþim aldý. Ancak popüler olan ayný zamanda yaygýn olan deðildir! Benim þu an rahatsýz olduðum ve burada özellikle altýný çizmek istediðim þey, her iki örneði konuþurken ya da kýyaslarken herhangi bir ötekileþtirme yaratýp yaratmýyor olduðum kaygýsýdýr. Bu sevimsiz noktayý þöyle bir ifadeyle bitireyim. Tesettürü terk edenler içinde dinini, dindarlýðýný kaybetmediðini belirtenler olduðu gibi sonradan tesettüre girenler içinde de tesettüre girmekle birlikte kendisinde ekstra bir dindarlaþma olmadýðýný belirtenleri hatýrda tutmamýz gerekir.

Baþörtüsü ve tesettürün görece özgür olduðu bir dönemdeyiz. Bu gerçekten böyle mi? Yaptýðýnýz görüþmelerde tesettüre karþý halen devam eden bir önyargý ve ezberlere denk geldiniz mi?

Evet öyle. Ben de böyle görüyor böyle düþünüyorum. Devamýnda buna iki açýdan bakabileceðimizi söylemeliyim. Birincisi baþörtü veya baþörtülü kadýnýn dýþýndan ona doðru olan açýdan bakabiliriz. Bu Türkiye'de artýk baþörtüsü diye bir sorun olup olmadýðýyla ilgilidir ve ben sekülerist ya da laisist bazý tutucu düþünceleri paranteze alýrsak bir problem görmüyorum. Fakat baþörtülü kadýn odaðýndan dýþa doðru bakýldýðýnda hâlâ bazý çekinceler ya da geçmiþteki travmalarýn býraktýðý izlere baðlý hisler var ki bu kadýn grubu içinde hâlâ baþörtülü olmak bir bakýma damgalanmak anlamý taþýyabiliyor. Baþörtülü kadýnýn bizzat içine doðduðu ve yaþadýðý çevre içindeki yetiþtirilme tarzý; toplumda kýz çocuðuna dönük geliþtirilen dezavantajlý yetiþtirilme tarzý ve bir de baþörtüsünün temsil ve sorumluluk yükü birleþtiðinde özgürlük, özgüven, benlik gibi kavramlar noktasýnda negatif tutumlar güçleniyor. Yani kiþinin inançsal bir alt yapýsý var fakat dinî pratikler noktasýnda bu sorumluluðu taþýyýp taþýyamama ile ilgili kaygýlar taþýdýðý görülebiliyor. Mesela erkek grubunda bu tutum ve davranýþlar daha azdýr. Kamusal alanda dinî kimliðe sahip olan veya bizzat dini temsil eden bir erkek figürü olsa bile seküler, modern bir yaþam tarzýna sahip herhangi bir erkekten genellikle bir ayýrýcýlýðý bulunmamakta ve bu erkek sosyal hayatta en azýndan baþörtülü kadýn kadar üzerinde dinî bir sorumluluk ya da temsil taþýmamaktadýr. Kýsaca kadýn olmak bir yüke, baþörtülü kadýn olmak ayrý bir yüke dönüþebilmektedir. Bütün bunlarýn baþörtüyü tercih etmede bir özgüven veya özgürlük kaygýsý yarattýðý gözden kaçýrýlmamalý. Bu kaygýlarýn bir þekilde kadýnda baþörtüsü takma veya tesettüre girme noktasýnda ertelemelere de sebep olduðunu tespit edebilmekteyiz.

Burada baþka bir noktaya daha dikkat çekmek istiyorum. Açýðýyla kapalýsýyla kadýnlarýn "dýþlama", "ötekileþtirme" gibi sorunlarý kendi içinde çözdüðünü söyleyebilirim. Oysa 28 Þubat'ta baþörtülülere direnç geliþtirenler ya da baský yaratan figürler arasýnda kadýnlar da vardý. Sanýrým bu dindar ve seküler kadýnlarýn süreç içindeki etkileþimleri ve ataerkil politikalara karþý daha ortak bir akýl oluþturabilmiþ olmalarýyla ilgili. Fakat ben ataerkil politikalarda baþörtüsüne dair sorunlarýn çözüldüðü konusunda bu kadar emin deðilim. Bu konu artýk Türk toplumunda fiili olarak çözülmüþ olsa bile ataerkil siyasi ideolojik zihinlerde çözülüp çözülmediði noktasýnda henüz kesin bir þey söylemek de güç.

Kadýnlar bu kadar kiþisel bir konuda örtünme ya da açýlma kararlarýný özgürce verebiliyorlar mý? 1994'te baþýný örtenle 2024'te örten kadýnlar arasýnda nasýl farklar görüyorsunuz, siyasi iklim inancý yaþamayý nasýl etkiliyor?

Özgürlüðün kendisine ya da geliþmiþ benlik algýlamalarýna her birimiz henüz bu kadar uzak mesafedeyken tesettürü terk edenler de olsa tercih edenler de olsa bu soruya yeterince olumlu cevap veremem. Fakat sosyal bilimler açýsýndan da kiþilerin beyanlarýný esas almak zorundayýz. Devamýndaki sorunuz içinse nereden baktýðýnýza baðlý demek istiyorum. Mesela 28 Þubat sürecinde o kadar baský karþýsýnda örtünmeye devam eden veya baþörtüsünü terk etmeyen bir kadýn 2024'ün siyasi ikliminde örtünen bir kadýna göre daha zorlaþtýrýlmýþ bir ritüeli yerine getirmiþ gibi algýlanabilir ve bir derece farký tayin edilebilir. Fakat bu, ikincisinin örtünmenin de açýlmanýn da daha kolay olduðu bir dönemde örtünmeyi tercih etmiþ olmasýndaki öneminin derecesini düþürmez. Ýlaveten birincisinde taraf seçme gibi bir gerilimin etkisini, ikincisinde ise böyle bir gerilimin ötesinde bir tercihin önemini göz ardý etmemek gerekir. Yine mesela 90'larda baþýný örten kadýn sayýsýnýn bugünden daha fazla olduðu da söylenemez. Fakat o dönem kadýnlarýn dine, inanca olan baðlýlýklarýný bütün baskýlamalara raðmen ortaya koyduklarý konusunda hakký teslim edilebilir. Dolayýsýyla siyasi iklim, inancý ve bu inancý yaþamayý bir þekilde etkilemektedir. Yukarýdan aþaðý dayatma arttýkça dayatýlanýn aksi olan þey arka planda kenetlenmeye ve belki de güçlenmeye devam eder ama ortadan kaybolmayabilir. Günümüzde en azýndan kýlýk kýyafet noktasýnda dayatmalarýn daha da azaldýðýný düþünürsek burada daha özgür, baðýmsýz ve dýþsal faktörlerden etkilenmeksizin tercih edilen þeylerin daha fazla hale geldiði ve daha anlamlý olduðu da düþünülebilir. Fakat bu son söylediðim modanýn veya kapitalizmin bizi yönlendirdiði varsayýmlarýndan baðýmsýzdýr.

Uzun süre baþörtüsü siyasi sembol olarak etiketlendi, sonra da tüketim toplumunun araçsallaþtýrdýðý bir noktaya gelindi. Tesettür kavramýný, bireysel inanç olarak deðerlendirmek için görüþme yaptýðýnýz kadýnlar nasýl bir yaklaþým içine girmiþler?

Ýnsanlar elbette kendilerine doðrular ya da en azýndan çeþitli düþünceleri kendisinde uzlaþtýran yaklaþýmlar inþa ediyorlar. Hemen her þey gibi baþörtüsünün de tüketim akýmlarýnýn araçsallaþtýrdýðý bir form haline gelmiþ olmasý kaçýnýlmazdý. Ne tür olursa olsun genelde kýyafetin özelde kadýn kýyafetinin ataerkil kapitalist tüketimden bir þekilde azade olmadýðýný düþünüyorsak baþörtü veya tesettür formlarý için de bu geçerlidir. Kapitalizmin kurnazlýðý ile ataerkil yapýnýn gücü birleþtiðinde kiþiler artýk sadece birer uygulayýcý haline gelir.

Açýkçasý yeni kuþaklar içinde baþörtüsünü tercih edenlerin baþörtüsüne siyasi veya politik bir sembol olarak yaklaþtýklarý söylenemeyecek kadar çok nadir. Fakat ayný kadýn grubu içinde güzellik miti ile inançsal veya dinsel formlarý uzlaþtýrdýklarý fazlasýyla görülebiliyor. Burada bu formlarý uzlaþtýrýrken ve her uzlaþmada bir tarafýn bir ödün vermesi gerektiði gerçeði göz önüne alýndýðýnda en azýndan þimdilik bir tarafýn diðer bir tarafý görünmez hale getirecek kadar içine alarak yuttuðu söylenemez. Demek istediðim dini olaný tüketim, sekülerlik, modernlik gibi olgulara uyarlarken ayný þekilde bu olgularýn da dinsel bir forma sokulmasý gerçeði gözden kaçýrýlamaz. Uzun bir süredir Türkiye'de dindarlýk, modernlik, sekülerlik gibi kavramlarý analiz eden Prof. Dr. Mehmet Ali Kirman "Dini modern þartlara uyarlama giriþimleri bir yönüyle dinin öneminin kaybolmasýna kapý aralýyor gibi gözükse de bu bir yönüyle de dini modern dünyada yeniden üretmeye ve yaþatmaya bir kapý aralamaktadýr" der. Þimdi mesela tesettürlü kadýn grubu içinde son yýllarda tesettür markalarýnda daha bol, daha kapalý diyebileceðimiz tesettür elbiselerinin azaldýðýna dair ciddi þikâyetler var. Hatta bir kýsmýnýn bu tesettür maðazalarýnda tercih edebilecekleri tesettür biçimine uygun tesettür örnekleri bulamadýklarý için özel dikime baþvurduklarý; bir kýsmýnýn e-ticaret yoluyla bu noktadaki ihtiyaçlarýný karþýlamaya baþladýklarý ve hatta ilginç olan bir kýsmýnýn da erkek reyonlarýndan aldýklarý bazý elbiselerle sorunu çözmeye çalýþtýklarýný biliyoruz. Bütün bunlar bize tesettürün ne kadar tüketime araç olduðunu gösterdiði gibi aslýnda tesettürlü kadýnýn da bu tüketimi kendine doðru yontma ve yönlendirme niyeti ve çabasý taþýdýðý ya da en azýndan durumun farkýnda olduðu ve buna dair tedbirler almaya çalýþtýðý düþünülebilir.

Tesettürün anlam kaybýna uðradýðýna dair bir bakýþ var. Baþörtüsü serbest kalsa da baþörtülülerin sekülerleþtiði bir ortamda gerçek anlamda tesettürü seçenler kendilerini nerede konumluyor?

Ýnanýn bugün post-modern zamanlardan geçerken anlam kaybýna uðramadýðý düþünülen hiçbir þey kalmadý sanýrým. Zygmunt Bauman'ýn modernite, akýþkan modernite, post-modernlik gibi süreçler üzerine ortaya koyduðu perspektiften mülhem diyebiliriz ki artýk þeylere dair müphem, deðiþken ve muðlak bir karakterde, sonsuz yorumlama özgürlüðüyle ve sonsuz müzakerelerle çoðaltýlabilen yüzergezer anlamlarýn ortaya çýktýðý bir çaðdayýz ve baþörtüsü veya baþörtülü kadýn da bundan azade deðildir. Sað-sol, dindar-seküler fark etmez hemen her kesimde anlam kayýplarýna dair kaygýlar ortaya çýkabiliyor. Örneðin 80'lerde 90'larda daha zor þartlarda kadýn konusunu iþleyen feministler içinden bir kýsmý bugün feminizmin kendi içinde bu kadar bölünmüþ olmasý ve bölündükçe konunun "kadýn" odaðýndan daðýldýðý gerçeðine baðlý olarak anlam kayýplarýnýn ortaya çýktýðýný düþünüyor. Ya da eski Ýmam-Hatiplilerin, Ýlahiyatçýlarýn yenileri beðenmemesi gibi. Kýsacasý hemen her noktada derinlikli anlamlarýn kaybolduðu yüzeysel anlamlarýn arttýðýna dair kaygý veya eleþtiriler var. Bence yakýnmaktan ziyade çözümleme yeteneðimizi geliþtirmeliyiz. Burada bir kuþak farklýlýðýndan bahsedebiliriz. Belli bir zaman dilimini ya da bu zaman dilimindeki bir durumu hakikat olarak temel alýp sonrasýnda veya öncesinde olup biteni hakikatten uzak þeyler olarak deðerlendirmek benim katýlabileceðim bir nokta deðil. Çünkü burada daha eski kuþaklardan da yeni kuþaklarýn sahip olduðu birçok yetenek veya birçok güzel tutum ve davranýþýn ne kadarýnýn kendilerinde bulunmadýðý konusunda bir retroperspektif yapmasý beklenir. Konuyu tekrar baþörtülü kadýn özeline getirirsem þunlarý eklemeliyim. Tesettürün anlam kaybýna uðradýðý söylemi genellikle daha geleneksel bir dini söylem ile ataerkil söylemin kesiþtiði noktalarda ortaya çýkýyor. Bazý aþýrý bireysel ve uç örnekleri paranteze alýrsak hemen herkesin deðiþtiði bir zamanda deðiþen baþörtü veya tesettür formlarýna pek çok iðneleme yapýldý, yapýlýyor. Laisist veya sekülerist bir kesimin önyargý ve ezberleri süregeliyorken ya da baþörtülü kadýnlarýn modern, seküler, ataerkil yaklaþýmlarda nasýl algýlandýðýna dair bir netlik olmadýðý bir tarafa bilakis dinî ve ataerkil yaklaþýmlarýn kesiþtiði noktalarda "baþörtüsünü kazandýk ama tesettürü kaybettik" gibi iðneleyici, denetimci ve baskýlayýcý bir tavra maruz kalmaya devam ettikleri görülüyor. Oysa baþörtülü kadýn veya tesettürlü kadýn süreç içinde bütün "tesettürfobik" tavýrlara karþý pes etmeyerek toplumsal hayatýn her alanýnda var olma mücadelesini arttýrýp "kendini küllerinden yarattý" denebilir. Bugün hemen her alanda kendini geliþtirmeye devam ediyor. Hatta dinî çevreler özelinde konuþursak baþörtülü dindar kadýnýn maruz kaldýðý bu kadar sistematik baskýlamadan sonra hâlâ bu çevredeki erkeklere göre hayata dair neþesinin veya çabalamasýnýn daha yüksek olmasý da ayrý bir hayret ve merak uyandýrmaktadýr!

  • baþörtü
  • manifesto
  • KADEM